Türkiye'de din özgürlüğü ihlali var

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın raporuna göre 2009 yılında Türkiye'de kayda değer dini özgürlük ihlalleri var.

Türkiye'de din özgürlüğü ihlali var
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yıllık olarak yayımladığı 2009 Dini Özgürlükler Raporunda, Türkiye'de devletin dini özgürlüklerin uygulanmasına genelde saygı gösterdiği, ancak ''laik devleti'' koruma gerekçesiyle, İslami ve diğer dini gruplara sınırlamalar getirmeye ve devlet kuruluşları ve üniversitelerde İslami ifadeye önemli kısıtlamalar koymaya devam ettiği belirtildi.

KAPATMA DAVASI DA RAPORDA


Raporun Türkiye bölümünde, kamu binaları ve üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı ve AK Parti'ye açılan kapatma davasına da yer verildi.

ABD Dışişleri Bakanlığının 1 Temmuz 2008-30 Haziran 2009 tarihlerini kapsayan raporunda, dini özgürlüklere ilişkin "kayda değer ihlallerin" görüldüğü belirtilen ülkeler arasında Türkiye'nin de adı yer aldı.

LAİKLİK HAKLARI KISITLIYOR


Raporun Türkiye bölümünde, ''anayasanın din özgürlüğünü öngördüğü, diğer yasa ve siyasetlerin de dinin genelde serbestçe uygulanmasına katkı sağladığı, ancak laik devletin bütünlüğü ve varlığıyla ilgili anayasal düzenlemelerin bu hakları kısıtladığı'' ifade edildi.

Raporda şöyle denildi:

''Devlet genelde dini özgürlüklerin uygulanmasına saygı gösteriyor. Raporun kapsadığı dönemde devletin dini özgürlüklere saygısının statüsünde bir değişiklik olmadı. Devlet, 'laik devleti' koruma gerekçesiyle, İslami ve diğer gruplara sınırlamalar getirmeyi ve devlet kuruluşları ve üniversitelerde İslami ifadeye kısıtlamalar koymayı sürdürdü. Yetkililer, devlet kuruluşları ve okullarında İslami başörtüsü takılmasına karşı geniş yasağı devam ettirdiler. Devlet ayrıca 'İslami aşırılığa' karşı çıkmayı sürdürdü. Dini azınlıklar, inançlarından dolayı devlet kurumlarında kariyer yapmalarının fiilen engellendiğini söyledi. Dini azınlık grupları da, ibadetlerinde, devlete kayıt yaptırmada ve dindaşlarını eğitmede zorluklarla karşılaştılar. Bazı Müslümanlar, Hristiyanlar ve Bahailer, dinleri yaymaya çalıştıkları iddiasıyla bazı kısıtlamalara ve bazen tacizlere maruz kaldılar.''

''MÜSLÜMAN OLMAYANLARA TEHDİTLER BASKI ATMOSFERİNE YOL AÇTI''


''Dini eğilim, inanç ve ibadete ilişkin toplumsal kötü muamele ve ayrımcılığa dair haberlerin yayınlandığına'' işaret edilen raporda, ''Müslüman olmayanlara yönelik tehditlerin, bir baskı atmosferine yol açtığı ve Müslüman olmayan bazı toplulukların özgürlüğünü azalttığı'' kaydedildi.

Raporda, ''Birçok Hristiyan, Bahai ve farklı görüşe sahip Müslümanın toplumsal şüphe ve güvensizlikle karşılaştığı, toplumun bazı unsurlarının Yahudi karşıtı duyguları dile getirmeye devam ettiği, ayrıca İslam'dan farklı bir dine geçmek isteyenlerin, bazen akrabaları ve komşularının sosyal tacizi ve şiddetine maruz kaldığı'' ifade edildi.

Raporun, ''Devletin Dini Özgürlüklere Saygısının Statüsü'' başlıklı bölümünde, ''Cumhurbaşkanlığı, silahlı güçler, yargı ve bürokrasi gibi devletin çekirdek kurumlarının, Anayasa'nın gerekli kıldığı şekilde, cumhuriyet tarihi boyunca ülkenin laik geleneğini savunma rolünü oynadıkları, bazı durumlarda, devletin unsurlarının, seçilmiş hükümetin faaliyetlerine, laik devleti tehdit ettiği gerekçesiyle karşı çıktığı'' belirtildi.

VİCADANİ RETDE GÖNDERME


''Devletin, askerlik hizmetini 'vicdani ret' gerekçesiyle yerine getirmemeyi kabul etmediğine değinilen raporda, ''dini sebeplerle askerlik hizmetine karşı çıkanların sivil mahkemelerde suçlamalarla karşılaştıkları ve hapis cezasına çarptırıldıkları'' kaydedildi.

Raporun, ''Dini Özgürlüklere Kısıtlamalar'' başlıklı bölümünde de, AK Parti'ye açılan kapatma davasından bahsedilerek, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin kararına yer verildi.

''Ordu, yargı ve bürokrasinin diğer dallarının bazı üyelerinin 'İslami köktendincilik' olarak adlandırdıkları şeye karşı kampanyalar sürdürdüğüne'' işaret edilen raporda, ''bu grupların, köktendinciliği laik devlete tehdit olarak gördüğü, Milli Güvenlik Kurulu ve Genelkurmay'ın, köktendinciliği kamu güvenliğine tehdit olarak kategorize ettiği'' bildirildi.

Raporda, 1920'lerde yasaklanan tarikat ve cemaatlerin hala ''aktif ve yaygın'' olduğu da ifade edildi.

RUM PATRİKHANESİNE ''EKÜMENİK'' TANIMLAMASI


''Yetkililerin, Rum Ortodoks kiliselerinin yönetimine önemli kısıtlamalar getirdiği'' belirtilen raporda, ''devletin Rum Ortodoks Patriğinin ekümenik statüsünü tanımadığına'' işaret edildi. Raporda, ''ekümenik'' olarak tanımlanan İstanbul'daki Rum Patrikhanesi'nin, Heybeliada'daki ruhban okulunun açılması için çabalarını sürdürdüğü ifade edildi.

Raporda, devlet memurları ve öğrencilere kamu binaları ve üniversitelerde başörtüsü yasağının devam ettiğine dikkati çekilerek, ''Başörtüsü takan kadınlar ve yasağa meydan okumada onlara aktif destek verenler, ya disiplin cezalarına çarptırıldılar ya da hemşire ve öğretmen olarak kamu sektöründe işlerini kaybettiler. Aynı zamanda, bakanlıklarda, müdürlerince İslami ibadete yeterince riayet etmedikleri düşünülen çalışanların ayrımcılığa maruz kaldığı yönünde doğrulanmamış haberler yayımlandı'' denildi.

YAHUDİ DÜŞMANLIĞI ARTTI


''Dini Özgürlüklere Toplumsal Baskının Statüsü'' başlıklı bölümde, ''milliyetçi duyguların bazen Hristiyan ve Yahudi karşıtı tonlar içerdiği'' belirtilerek, Yahudi toplumuna mensup üyelerin, İsrail'in Gazze operasyonlarından sonra ülkede Yahudi karşıtı duyguların arttığı yönündeki ifadelerine yer verildi.

Raporun ''Amerikan Yönetiminin Siyaseti'' başlıklı bölümünde de, ABD Büyükelçiliğinin Heybeliada'daki ruhban okulunun açılmasına izin verilmesi için çağrılarda bulunduğu, Başkan Barack Obama'nın 6 Nisan'daki ziyareti sırasında, okulun açılmasının din özgürlünün önemi açısından taşıdığı önemi dile getirdiği kaydedildi.

Raporda, Patrikhane'nin ve Süryanilerin sorunları, dini grupların vakıf ve dernek kurabilme koşuları, Vakıflar Kanunu, Alevilerin şikayetleri, Malatya cinayeti ve Mor Gabriel davalarına ilişkin gelişmeler gibi birçok konuya da değinildi.

TÜRKİYE, DİNİ ÖZGÜRLÜK İHLALLERİNİN ''KAYDA DEĞER'' OLDUĞU ÜLKELER ARASINDA

Raporda, dini özgürlüklere ilişkin ihlallerin ''kayda değer'' olduğu ülkelerdeki durumdan bahsedilirken, Türkiye'ye de yer verildi. Raporun bu bölümünde, Türkiye'nin yanısıra, Afganistan, Azerbaycan, Brunei, Burma, Çin, Küba, Mısır, Eritre, Fiji, Hindistan, Endonezya, İran, Irak, İsrail, Laos, Malezya, Nijerya, Kuzey Kore, Pakistan, Rusya, Suudi Arabistan, Somali, Sudan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Venezuela, Vietnam ve Yemen'deki durum anlatıldı.

Dini özgürlükler konusunda özellikle kaygı duyulan ülkeler ise, Burma, Çin, Eritre, İran, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, Sudan ve Özbekistan olarak gösterildi.

Bu iki kategorideki ülkelerin bazıları, raporun dini özgürlüklerde belli ilerlemeler ve olumlu gelişmeler kaydeden ülkelerin listelendiği bölümünde de yer aldı. Bu bölümde de, Avustralya, Bahreyn, Bangladeş, Brezilya, Çin, Almanya, Hindistan, Endonezya, Kazakistan, Lübnan, Moldova, Hollanda, Yeni Zelanda, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Sırbistan, İspanya, Tunus, Türkmenistan ve Vietnam'ın adı geçti.