Abdullah Gül yeni yasama yılının açılışında konuştu

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni yasama yılının açılışı nedeniyle TBMM'de yapılan oturumda konuştu.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in konuşmasının ardından kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Gül, 23. dönem 4. yasama yılının açılışı dolayısıyla Meclis Genel Kuruluna hitap etti.

Sözlerine, ''TBMM'nin 23. dönem, dördüncü yasama yılının başlaması vesilesiyle biraraya gelmiş bulunuyoruz. Yüce Milletimizin varoluş iradesini yüksek düzeyde temsil etme ayrıcalığına ve onuruna sahip sizleri selamlıyorum'' diyerek başlayan Gül, Yüce Meclisin, kurtuluş ve kuruluş dönemlerinin kuşkusuz en önemli kurumu olduğunu kaydetti.

Gül, ''Dünyada eşi benzeri olmayan bir Meclisin çatısı altında bulunmanın onurunu yaşıyoruz. Başka ülkelerde, Meclisler, genellikle bir savaş sonunda kurulmuşken, Meclisimiz Milli Mücadele'ye komuta etmiş ve milletimizin yeniden ayağa kalkışının önderi olmuştur'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, bugün, devletin temel nitelikleri ve üniter yapısı korunarak, devlet ve çeşitlilik arzeden etnik, dini, kültürel gruplar arasındaki ilişkilerin çağın ruhuna uygun bir biçimde geliştirilmesi amacına dönük bir tartışma sürecinden geçildiğini belirterek, ''Bu süreç, millet olma bilincimizin güçlenmesine hizmet edecektir. Milletimizden gelen demokratik taleplerin doyurucu bir biçimde karşılanması devletin varoluş sebebidir. Anadolu'nun tüm tarihi mirasını korumak devletin Anayasal görevidir. Siyasi açıdan da birliğimizi ve dirliğimizi güçlendirecek bir yenilenmedir'' dedi.

MODERN DEMOKRASİLERİN SINAVI


Milli Mücadele'ye rehberlik eden Yüce Meclisin, tüm olumsuz şartlara göğüs gererek, ulusal egemenliğin ve bağımsızlığın sembolü haline geldiğini dile getiren Gül, bu nedenle dünyanın tek ''gazi'' Meclisi olduğunu ifade etti. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çağdaş demokrasiler, Anayasal demokrasilerdir; Anayasalar da toplumun çoğulcu yapısını ve temel hak ve hürriyetleri koruyacak biçimde düzenlenirler.İnsanlığın siyasi bilincinin bugün geldiği aşamada demokrasileri rakipsiz kılan, toplumsal ve siyasi farklılıkların bir arada yaşamasına en uygun vasatı sunma imkanıdır. Ancak, birlik fikrini koruyarak farklılıkları yönetme, modern demokrasilerin aynı zamanda en ciddi sınavıdır. Demokratik rejimler, birbirinden farklı düşünen ve yaşayan bireyleri kucaklayan, çoğunluktan farklı düşünenlerin de hak ve özgürlüklerini teminat altına alan bir siyasi, kültürel ve hukuki düzen sunabildiği takdirde başarılı sayılmaktadır”

FARKLILIKLARA SAYGIYLA YAKLAŞAN BİRLİK İDEALİ


Gül, ''Yüzlerce yıllık bir tarihin ve devlet geleneğinin varisi olan bizler, farklılıklarımızın birlikte yaşadığımız uzun asırlar içerisinde birbirimize sağladığımız katkılar ve milli birliğimizi pekiştiren unsurlar olduğunu düşünmeliyiz.

Farklılıklarından korkan bir devlet Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaşlığı yakalayamaz.

En zor savaş ve yıkım şartları içerisinden, dipdiri bir şekilde vücuda gelen Cumhuriyetimiz, bu toprakları kendilerine vatan bilen farklı renklerin kendi çatısı altında ayrılmaz bir biçimde kaynaşmasıyla kurulmuştur. Bu toprakları kendine vatan kılan farklı renklerin kaynaşmasıyla millet dediğimiz renk vücuda gelmiş ve tarihe damgasını vurmuştur. Dünya milletleri içinde müstesna bir yere sahip olan milletimiz 'farklılıklara saygıyla yaklaşan birlik ideali'nin tecessüm etmiş halidir.

Bugün, bu temel kabullerde yapılacak bir yanlışlık, farklılıklarıyla büyüyen bir Türkiye yerine, enerjisini heba eden bir Türkiye tablosu ortaya çıkarır" dedi.

MİLLETİMİZİN MAYASINA GÜVENİM TAM


Abdullah Gül, "Milletimizin mayasına olan sonsuz güvenim, bana, bu tartışmalar yoluyla daha güçlü bir devlete ve daha çağdaş bir demokrasiye sahip olma yolunda büyük umutlar veriyor.

Unutmayalım, farklılıkları ayrılık vesilesi görmenin de, birlik ve beraberlikten herkesin birbirinin aynı olduğu bir toplum yapısını anlamanın da bu çağda yeri yoktur.

Doğal bir durum olan, etnik, dini ve kültürel farklılıkları, uç ayrılıkçı fikirlerin zemini haline getirenler çağın gerisinde duruyorlar demektir.

Birlik ve beraberlikten herkesin tek tip bir kalıp içinde erimesini anlayanlar da, çağın ruhuna aykırı davranıyorlar demektir'' ifadesinde bulundu.

BİRLİK VE DİRLİK FARKLI NEHİRLERLE BESLENİR


Cumhurbaşkanı Gül sözlerine şöyle devam etti: ''Cumhuriyetimizin ilelebet payidar olmasının yolu da demokrasiyi güçlendirmekten geçmektedir.Siyasi bilincin ve demokrasinin yetkin olduğu bir toplumda, 'çeşitlilik içinde birlik' ilkesi, o ülkenin kuvvet kaynağı olur. Birliğimiz ve dirliğimiz farklı nehirlerle beslenen ve güçlenen bir okyanus haline gelir.Kendi vatandaşlarını tek bir kalıp içinde erimeye zorlayan ülkelerin, en başta kendi birlik ve dirliklerine zarar verdikleri gibi, dünya sahnesinde de ciddiye alınmadıklarını görüyoruz"