ATO, Atatürk'ün Ankara'ya Gelişinin 100. Yılı Dolaysıyla 2. Meclis Binasını Ziyaret Etti

Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclisi, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 27 Aralık Ankara’ya gelişinin 100. Yıl Dönümü" dolayısıyla 2. Meclis binasını ziyaret ederek anma töreni gerçekleştirdi.

ATO, Atatürk'ün Ankara'ya Gelişinin 100. Yılı Dolaysıyla 2. Meclis Binasını Ziyaret Etti
Atatürk’ün 27 Aralık Ankara’ya gelişinin 100. Yıl Dönümü sebebi ile ATO meclisi, 2. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir araya gelerek anma töreni düzenlendi.

Törende konuşan ATO Başkanı Gürsel Baran ise, “Kurtuluş mücadelemizi, Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş şartları ile bağımsız bir devletin kuruluş yıllarını bu tarihi mekânda bir kez daha anmak, bu sıralara sinen ruhu, değerleriyle anlamak, bugüne ve geleceğe taşımak istedik” diye konuştu.



“Ankaralılar bu gelişi büyük bir coşkuyla kutladı”

Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin bağımsızlık mücadelesi için çok önemli olduğunu belirten ATO Başkanı Baran, “Meclis Toplantımızı, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesi için önemli kararlar alınan, önemli yasaların çıkarıldığı bu meclis binasında gerçekleştirmekten, Atatürk’ün Nutuk’u okuduğu bu kürsüden sizlere hitap etmekten büyük onur duyuyorum. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100’üncü yıl dönümünü anmak için bir araya geldik. Kurtuluş mücadelemizi, Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş şartları ile bağımsız bir devletin kuruluş yıllarını bu tarihi mekânda bir kez daha anmak, bu sıralara sinen ruhu, değerleriyle anlamak, bugüne ve geleceğe taşımak istedik. Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da milli mücadele ateşini yaktı. Sırayla Amasya, Erzurum ve Sivas’ta halkın desteğini aldı. 18 Aralık 1919’da Heyet-i Temsiliye üyeleriyle birlikte Sivas’tan yola çıktı ve 27 Aralık Cumartesi günü öğleden sonra saat 14.00 sıralarında Dikmen sırtlarında Ankara’ya vardı. Hafızlar, ezanlar ve dualar okudu. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin bağımsızlık mücadelesi için çok önemli olduğunun bilincinde olan Ankaralılar bu gelişi büyük bir coşkuyla kutladı” ifadelerini kullandı.

Türkiye, yerli ve milli üretimin önemini anladı”

Üretimin önemini vurgulayan ATO Başkanı Gürsel Baran, “Cumhuriyetin temellerinin atıldığı dönemde neredeyse hiç sanayisi olmayan Türkiye, bugün dünyanın 18’inci büyük ekonomisi durumunda. İzmir İktisat Kongresi ile etkin bir sanayileşme politikası ortaya koyan Türkiye, yerli ve milli üretimin önemini anladı. Ortada fiili bir savaş olmasa da aynı tablo bugün için de geçerli. Bugün de ekonomik bağımsızlıktan söz etmek için yerli ve milli üretime sahip olmak gerekiyor” diye konuştu.



Türkiye ekonomisini çok daha güçlü bir hale getirmek ihtiyaçtan ziyade bir zorunluluktur”

O gün yedi düvele karşı topla, tüfekle, bunlar olmadığı zaman süngüyle mücadele veren milletimiz, bugün de benzer bir mücadeleyi sancılı bir coğrafyanın ortasında verdiğini dile getiren Başkan Baran, açıklamasını şöyle sonlandırdı:

“Terör örgütlerinin saldırılarından 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar yaşanan tüm olaylar tarihi mücadelenin bugüne tezahürleridir. Suriye’de yürüttüğümüz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekâtları ve son olarak Barış Pınarı Harekâtları da, yine bu mücadelenin birer parçasıdır. Bundan bir asır önce başlattığımız ve yeni bir Cumhuriyet kurarak taçlandırdığımız İstiklal Harbinin bir benzerini, farklı görüntüler ve yöntemlerle bugün de veriyoruz. Millî birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik her türlü oyun, her türlü fitne sergileniyor. Sınırlarımızın güvenliğinden ekonomimize kadar egemenliğimizi hedef alan çok yönlü saldırılar gerçekleştiriliyor. Bu noktadan, daha da güçlü çıkmanın yolu yine ekonomiden geçiyor. Ekonomide dışa bağımlılığı azaltmanın yegâne yolu da üretim. Savunma ve havacılık sanayiinde yakalanan yüksek teknolojili üretim düzeyi sayesinde, dünyada adından söz edilen bir ülke haline geldik.

1990’lı yılların başında 1 milyar dolar olan savunma sanayi cirosu bugün 7 milyar doları aşmış durumda. Hükümetimizin Yeni Ekonomi Programı ile ekonomide çizdiği strateji, uygulamaya koyduğu Sanayi Stratejisi Belgesi ve İvme paketi ile ülke ekonomisi bir dönüşüm sürecine girdi. Bu süreci doğru yöneterek Türkiye ekonomisini çok daha güçlü bir hale getirmek ihtiyaçtan ziyade bir zorunluluktur. İthal edilen ürünlerin yerli üretimini desteklemeli, ileri teknoloji ve katma değerli üretim gerçekleştirmeli, yurt dışı pazarlarımızı genişletmeli ve ihracatımızı artırmalıyız.”
Kaynak: İHA