Anne Ve Babasının Emaneti Kulenin Yılmaz Bekçisi

Alageyiklerin yaşam alanı olan Düzlerçamı mevkisinde yükselen Kayrak Gözetleme Kulesi görevlisi Abdullah Toykara, anne babasından devraldığı orman koruyuculuğu işini başarıyla üstleniyor Toykara: '2 yaşından 17 yaşına kadar yazkış bu kulede kaldım. Burası benim evim, yuvam gibi. Annem ve babamdan bana burası miras kaldı. Onların yarım bıraktığı emanete iyi bırakıyorum'

Anne Ve Babasının Emaneti Kulenin Yılmaz Bekçisi
SÜLEYMAN ELÇİN - Antalya'da alageyiklerin yaşam alanı olan Düzlerçamı mevkisinde yükselen Kayrak Gözetleme Kulesi görevlisi Abdullah Toykara, daha önce emekli olan anne ve babasından devraldığı orman koruyuculuğu işini başarıyla yürütüyor.

Kayrak Gözetleme Kulesi görevlisi Antalyalı 36 yaşındaki Abdullah Toykara, ailesinin emaneti olarak gördüğü kuleye ve Düzlerçamı ormanlarına gözü gibi bakıyor.

Anne ve babasının yanında henüz bebekken geldiği kulede ilk adımlarını atan, ilk kelimelerini söyleyen Toykara, yaz kış kaldıkları gözetleme kulesinde büyüdü.

Anne ve babasının emekli olmasının ardından 17 yaşındayken kuleden ayrılan Toykara, "Bir gün yuvama geri döneceğim" diyerek hayal kurmaya başladı.

32 yaşına girdiğinde orman teşkilatı personeli olmayı başaran Toykara, üzgün ayrıldığı kulede yangın gözetleyicisi olarak göreve başladı. Toykara, bu görevi 4 yıldır başarıyla yapıyor.

Toykara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2 yaşında geldiği kulenin bütün çocukluk anılarını taşıdığını söyledi. Yaz kış kaldıkları kulede elektrik olmadığı için çok zorlandıklarını anlatan Toykara, "Yazları köye yürüyerek gider soğuk su içmek için buzlar getirirdik. Okula da 3,5 kilometre yürüyerek giderdik. Biraz büyüyünce ormanın içinden bisikletle okula gitmeye başladık. Her şeye rağmen bu kulede çok mutluyduk. Annem ve babam gözlerini bir an olsun ormandan ayırmazdı. O dönem bir çok yangını erken farkedip büyümeden sönmesini sağlamışlardı. Onlar benim kahramanlarımdı." dedi.

- "Nesilden nesile bize emanet olmasını isterim"

Ayrıldıktan sonra da sürekli kuleyi ziyarete geldiğini anlatan Toykara, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buradan kopamıyordum. 2 yaşından 18 yaşına kadar yaz-kış bu kulede kaldık. Burası benim evim, yuvam gibi. Annem ve babamdan bana burası miras kaldı. Onların yarım bıraktığı emanete iyi bakıyorum. Onlar da benimle gurur duyuyorlar. Onların bayrağını devraldım. Benim çocuklarımın da burada görev yapmasını hayal ediyorum. Nesilden nesile bu kulenin, ormanların bize emanet olmasını isterim. İşimi çok seviyorum."

Anne ve babasının zaman zaman kendisini arayarak işi hakkında çeşitli uyarılarda bulunduğuna dikkati çeken Toykara, ailesinin bazen kendisini arayıp, "Oğlum bak bugün hava tehlikeli. Yangın çıkabilir. Dikkatli ol. Oğlum bugün piknikçilere dikkat et" diyerek tecrübelerini aktardığını dile getirdi.

Vatani bir görev yaptığına inandığını kaydeden Toykara, şöyle konuştu:

"İşimiz askerlik gibi. Vatanımız için çalışıyoruz. Her ağaç bizim için milli bir servet. Onları çok iyi korumalıyız. Ayrıca bu ormanlarda geniş bir yaban hayatı bulunuyor. Burada alageyik, yaban keçisi, karakulak gibi ender görülen hayvanları da zaman zaman görüyoruz. Bazen kaçak avcılar olduğunu farkediyoruz. Biz sadece ormanların değil yaban hayatının da koruyucusuyuz." dedi.

Toykara, arkadaşlarından bazen "Kulede canın sıkılmıyor mu?" şeklinde sorular aldığını, kulede huzur bulduğunu ve emekli olana kadar görevini başarıyla yapmak için çaba göstereceğini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA