'İran Yaptırımları, Türkiye Ve Bölgeye Etkileri' Paneli

İran Araştırmaları Merkezi Başkan Vekili Dr. Hakkı Uygur: 'Trump, iddia ettiği gibi eğer petrol ihracatını sıfırlayabilirse İran ekonomisi tamamen felç olmuş demektir' İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Özden Zeynep Oktav: 'Haziranda Kanada'da yapılan G7 Zirvesinden sonra AB, hem ekonomik açıdan, hem de güvenlik açısından ABD'den umudu kesti' Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Kemal İnat: 'ABD'nin İran yaptırımlarına aykırı hareket etmemiz durumunda bize karşı yaptırımla karşı karşıya kalacağız'

İSTANBUL - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından, "İran Yaptırımları, Türkiye ve Bölgeye Etkileri" paneli düzenlendi.

ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının Türkiye ve bölge ülkelerine sonuçlarının değerlendirildiği panel, SETA'nın Eyüpsultan'daki merkezinde gerçekleştirildi.

SETA araştırmacısı Yunus Furuncu moderatörlüğündeki panelde, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Özden Zeynep Oktav, İran Araştırmaları Merkezi Başkan Vekili Dr. Hakkı Uygur, Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Kemal İnat konuştu.

İran'a yönelik ABD yaptırımlarının ilkinin ağustos ayında başladığını anımsatan Hakkı Uygur, "İlk etapta otomotiv, madencilik gibi alanlarda ABD yaptırımlar uygulamaya başladı. 5 Kasım'dan itibaren ikinci yaptırımlarda daha önemli sektörler yer alıyor. Bunların başında ham petrol ihracatı geliyor. Çünkü İran ekonomisi büyük çapta petrol ticaretine bağlı. Trump, iddia ettiği gibi eğer petrol ihracatını sıfırlayabilirse İran ekonomisi tamamen felç olmuş demektir." diye konuştu.

Uygur, şunları kaydetti:

"İran'ı masaya oturtmak istiyorsanız bu yol, yol değil. Bu da akıllara 'Trump'in gerçek amacı ne?' sorusunu getiriyor. İranlıların bu konuda kafası net. Trump'ın tek amacı yaptırımlar değil. Muhtemelen kendini bir sonraki seçimde pazarlayacak bir zafer istiyor. Bu tür şovları sevdiğini biliyoruz. ABD'nin yaptırımlarla beraber İran ile normalleşmek için açıkladığı 12 şarta bakarsanız bunu hiçbir devletin kabul etmesi mümkün değil. İran'ın tüm savunma sistemlerini bırakmasını istiyor, balistik füze ve milis güçlerini destekleme projelerini bırakmasını istiyor. Bu Saddam Hüseyin'e uygulanan yöntemin aynısı."

İran'ın kendisine karşı uygulanan yaptırımlar karşısında bekleyerek görme stratejisi uygulayacağını söyleyen Uygur, "Kabaca İran'ın önünde iki yol var. Ya Trump döneminin bitmesini bekleyecekler. Hakim durum bu. Ya da 'masaya hemen oturmayalım, Trump gider ve yaptırımların nasıl çalışacağını görelim' diyenler var. Bu sefer elleri biraz güçlü. Çünkü hemen hemen bütün dünya bu yaptırımlara karşı." ifadelerini kullandı.

İran'a yönelik yaptırımlar karşısında Türkiye'nin pozisyonunu değerlendiren Uygur, "Türkiye bölgede istikrarı çok önemsiyor ve bölgesel dizayn çalışmaları olduğunun da farkında. Petrol ithalatımızın yaklaşık yarısını bu ülkeden yapıyoruz. Önemli miktarda doğal gaz alıyoruz. İran üzerinden Orta Asya ile ticaret yapıyoruz. Bunlar da bizim için İran'ı önemli kılıyor." dedi.

- "Çin İran uğruna asla ABD'yi karşısına almaz"

Prof. Dr. Özden Zeynep Oktav da ABD'nin Trump yönetimi ile dünya çapında önemli bir tepkiyle karşılaştığını söyledi.

ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarında temel amacın petrolün uluslararası piyasalarda dolarla satışının devamının sağlanması olduğuna dikkat çeken Oktav, "Petrolün fiyatının dolarla belirlenmesine karşı çıkanların başında elbette İran geliyor. İran'ın dışında Türkiye, Rusya, Çin, Venezuela, Brezilya var. Sistemde güçler ayrılığı oluşmaya başlıyor. İsrail, Suudi Arabistan, Amerika var bu güçlerin karşısında." diye konuştu.

ABD'nin İran'a karşı uygulayacağı yaptırımlarda en büyük gücün bankacılık sistemini elinde tutması olduğuna vurgu yapan Oktav, konuşmasına şöyle devam etti:

"5 Kasım'dan sonra İran'a petrol ve bankacılık üzerinden yaptırım uygulanacak. Dolarla olan transferi ABD denetliyor, ipleri elinde tutuyor. Bu durumdan rahatsız olan Avrupa Birliği (AB), Çin ve Rusya, Amerika'nın ödeme sistemlerine karşı alternatif yeni ödeme sistemleri geliştiriyor. Ancak bu ülkeler harekete geçene kadar atı alan Üsküdar'ı geçiyor. Zaten hepsi bir araya gelse de ABD'nin elinde tuttuğu 6 trilyon dolarlık bankacılık hacmine sahip sistemi aşabilecek kapasite değiller."

İran'la en çok ticaret yapan ülkelerden birinin Çin olduğuna vurgu yapan Oktav, "Çin İran uğruna asla ABD'yi karşısına almaz. Çünkü ABD ticaret savaşlarında Çin için İran'dan daha fazla role sahip, Çin için ABD mallarını satabileceği en büyük pazar. Bu nedenle İran'ı harcar." değerlendirmesinde bulundu.

ABD'nin Trump yönetiminde izlediği politikalarla dünya çapında süper güç olarak meşruiyetinin sorgulanmaya başlandığı değerlendirmesinde bulunan Oktav, şunları söyledi:

"Haziranda Kanada'da yapılan G-7 Zirvesinden sonra AB, hem ekonomik açıdan, hem de güvenlik açısından ABD'den umudu kesti. ABD, meşruiyetini yitirmiş bir güç olarak varlığını ne kadar sürdürebilir? ABD sisteme yaydığı değerleri yitirmekte. Bu da pek çok ülkenin gözündeki meşruiyetini yitirmesine neden oluyor."

Suriye'nin geleceği hakkında İstanbul'da Türkiye, Fransa, Almanya ve Rusya'nın katılımıyla düzenlenen dörtlü zirvenin tarihi bir fotoğraf olduğuna dikkat çeken Oktav, "Bu fotoğraf, Trump Amerikasının yarattığı bir fotoğraf." şeklinde konuştu.

- "ABD güç politikası uyguluyor"

ABD'nin yaptırım uygulama amacına vurgu yapan Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Kemal İnat ise şunları kaydetti:

"Uluslararası hukukun ana kaynağını anlaşmalar oluşturur. Burada ABD ile İran arasında geçmişte imzalanmış bir anlaşma söz konusu. ABD, burada 'imzaladığım anlaşmayı kabul etmiyorum, İran yeni şartlarla gelmezse yeni yaptırımları devreye sokacağım' dedi. Trump uluslararası tepkilere rağmen dediğini yaptı ve yaptırımları uygulamaya başladı. İkinci kademesi devreye girecek. ABD güç politikası uyguluyor. 'Ben güçlüyüm bu anlaşmayı beğenmiyorum, yeni şartlarda yeni bir anlaşma istiyorum' diyor."

ABD'ye karşı en net tepkilerin AB'den geldiğine vurgu yapan İnat, "Bu yaptırımlardan etkilenecek ülkeler arasında bazıları kaçamak bazıları da net tepkiler veriyor. En net tepkileri AB veriyor. 'Biz bu yaptırımlara karşıyız, ticaretimize devam edeceğiz' diyorlar. AB, kendi şirketlerine 'ABD yaptırımlarından korkarak İran ile olan ticaretinizden vazgeçmeyin. Biz sizi olası zararlara karşı destekleyeceğiz güvencesi' veriyor." diye konuştu.

İran ile ticari ilişkileri büyük çapta olan Çin'in bu süreçteki tepkilerine değinen Prof. Dr. İnat, "Çin gerekirse ABD için İran'ı harcar. Eğer ABD Çin'e istediklerini verirse tabi ki harcar. Ancak Çin'in bu defa AB de yaptırıma karşı olduğu için bunu yapmayacağını düşünüyorum. Çünkü ABD'nin doları baskı aracı olarak kullanması Çin kadar AB'yi de tehdit ediyor. Şu anda Trump'a karşı koymak için uygun bir ortam olduğunu düşünüyorlar." dedi.

İran yaptırımlarının Türkiye ekonomisi açısından etkilerine değinen Prof. Dr. İnat, konuşmasını şöyle tamamladı:

"ABD'nin İran yaptırımlarına aykırı hareket etmemiz durumunda bize karşı yaptırımla karşı karşıya kalacağız. Türkiye ihtiyaç duyduğu petrolün önemli bir bölümünü İran'dan alıyor. Dolayısıyla ABD ile İran yaptırımları konusunda muafiyet görüşmeleri başladı. Bu muafiyet görüşmelerinin çok başarılı olacağını düşünmüyorum. Çünkü Trump'ın temel hedefi İran'ın petrol ticaretini sıfırlamaksa bize de 'İran'la petrol ticaretini sıfırla' diyeceklerdir."

Panel, soru cevap bölümü ile bitti.
Kaynak: AA