Akdeniz Belediyesi'nde 'Kadına Yönelik Şiddet' Toplantısı

Belediye konferans salonunda hukukçu ve uzmanların katıldığı toplantıda kadınlara, ’6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ kapsamında verilen koruyucu ve önleyici tedbir kararları, şiddet ve şiddet türleri, toplumsal cinsiyet ve kadının yaşamdaki yeri konularında bilgiler verildi.

Akdeniz Belediyesi’ne bağlı Mahalle Evleri’nde de gün nedeniyle mahalleli kadınlara aynı eğitimler verildi.

Belediye konferans salonunda düzenlenen toplantının moderatörlüğünü Kadın Müdürlüğü Müdürü Psikolog Fahriye Cengiz yaptı. İŞTAR Kadın Danışmanlık Merkezi Psikologu Neval Güzel ile İçel Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Burcu Düzen Gürler, sunumlarıyla kadınlara bilgiler verdi.

Birçok kadının, çoğu zaman şiddete uğradığının farkında bile olmadığına dikkat çeken Psikolog Güzel, şiddet mağduru kadınlara, kadınlara hizmet veren İŞTAR ve benzeri kurumlara başvurmaları çağrısında bulundu. Güzel, "İçel’de kadınlar, İŞTAR’a gelip başvuruyorlar. Görüşmeler alıyoruz onlarla. Psikolojik veya sosyal destek, bireysel destek görüşmeleri yapıyoruz. Eşinden şiddet gören kadınlar için yer temini de sağlıyoruz. Bu kadınlar, belediyemize bağlı sığınma evinde yaşamlarını sürdürüyorlar" dedi.

Güzel, 5393 Sayılı Belediye Yasası’na göre, nüfusu 100 binin üzerinde olan geçen tüm belediyelerde kadın merkezi ve sığınma evlerinin olması gerektiğini kaydederek, "Ama çoğu noktada belediyeler de eril zihniyetle yaklaştıkları için bunu angarya olarak ele alıyorlar. Kadın merkezleri açılmıyor, açılsa dahi ödenek sağlanmıyor, işlevsiz kılınıyor. Ya da bu merkezler açıldıktan sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na devrediliyor. Fakat Akdeniz Belediyesi kendi çalışanları ile aktif çalışan bir sığınma evine sahiptir" diye konuştu.

İçel Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Burcu Düzen Gürler de sunumunda, şiddete uğrayan kadının, şiddeti kabullenmemesi, buna karşı kararlı bir şekilde durması gerektiğinin altını çizdi. Gürler, gönüllü veya aile baskısı sonucu

gerçekleşen ’affetmenin’ bir sonu olmadığına dikkat çekti.

Sunumunda İstanbul Sözleşmesi, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve 6284 Sayılı Kanun hakkında bilgiler de veren Gürler, şöyle devam etti; "6284 Sayılı Kanun, sadece kadınlara yönelik bir koruma getirmiyor. Yasa, ’Kadınlar, çocuklar ve aile bireyleri’ diyor. Örneğin geçen sene merkezimize, karısı tarafından şiddete uğrayan iki tane başvurucumuz oldu. Yani kanunu uygulayacak isek, aile bireyleri de bunun içinde, ısrarlı takip mağdurları da bunun içerisinde. Dolayısıyla illaki evli, sadece aileye karşı bu istenir gibi bir durum söz konusu değil. Yani şiddet kimden geliyorsa, cinsel şiddet, ekonomik şiddet, fiziksel şiddet, mobbing de dahil, burada kimden geliyorsa gelsin, şiddetin önlenmesi için koruma kararı alabilirsiniz."

Kadına yönelik şiddet davalarının, ceza yargılaması ve tedbir kararları boyutları olduğunu kaydeden Gürler, "Örneğin bir şiddet vakasıyla karşılaştık. Öncelikle kabullenmeme önemli. İkincisi, en kısa sürede adli kolluğa başvurulmalı. Şiddete tanık olunması halinde duyarlı davranılmalı, kolluk kuvvetlerine haber verilmelidir. Deliller bakımından da bu durum çok önemli. Şiddete uğranıldığı anda bu kabul edilmeden ve buna karşı konularak adli kolluğa gideceksiniz. Adli muayene çok önemli. Tıbbi raporlar ciddi anlamda kadınların da avukatların da işine çok yarıyor. Zira bir ceza yargılaması var sonuçta. Ne yazık ki, yeni TBMM Boşanma Araştırma Komisyonu raporunda, önceden ’delil aranmaz’ diyoruz. Ama yeni rapor biraz delil arayacak gibi duruyor.

Özellikle fiziksel şiddette uğranıldığı anda zaman kaybetmeden karakol veya savcılıklara başvurulması gerekiyor. Şiddete uğrayan kadın, ayrıca belediyelerin sığınma evleri ile baro kadın hakları merkezimize de başvurabilirler. Şiddete uğrayan kadının, ne olursa olsun şiddete uğradığı kişiden uzaklaşması gerekiyor" ifadelerini kullandı.