'Türkiye'de 3-5 Milyon KOAH Hastası Olduğu Tahmin Ediliyor'

TÜSAD KOAH Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Gülbaş: 'Ülkemizde yapılan saha çalışmaları 40 yaş üzerindeki her 5 kişiden 1'inin KOAH hastası olduğunu göstermiştir. Bu bilgiler ışığında 35 milyon KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir' 'Ülkemizde ise 10 KOAH hastasından sadece 1'i hastalığının farkındadır. Yaşın ilerlemesiyle fiziksel aktivitelerin azalması, hastalığın uzun süreli ve yavaş seyirli olması hastalığın fark edilmesini güçleştirmektedir'

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) KOAH Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Gazi Gülbaş, Türkiye'de yapılan saha çalışmalarında 40 yaş üzerindeki her 5 kişiden 1'inin KOAH hastası olduğunun görüldüğünü belirterek, 'Bu bilgiler ışığında 3-5 milyon KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir.' dedi.

Gülbaş, Dünya KOAH Günü kapsamında düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, KOAH'ın, zararlı duman ve toz parçacıklarını uzun yıllar soluma neticesinde gelişen, anormal mikrobik olmayan iltihabi yanıtla oluşan, hava yollarında kalıcı ve ilerleyici daralmayla seyreden, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığı olduğunu ifade etti.

Sorunun akciğerin yanı sıra, diğer organ ve sistemleri de etkileyebildiğini dile getiren Gülbaş, hastalığın dünya genelinde sık görülen ve son yıllarda önemi giderek artan küresel bir sorun haline geldiğini söyledi.

Gülbaş, 'Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde 200 milyondan fazla KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir. Özellikle 40 yaşından sonra görülür ve yaşın ilerlemesiyle birlikte sıklığı giderek artar. 40 yaş üzeri nüfusta görülme sıklığı yüzde 15-20'dir. Dünya genelinde tüm ölümlerin yüzde 5'ini oluşturmaktadır. Her yıl 3 milyon insan KOAH nedeniyle ölmektedir.' dedi.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, hastalığın 2002'de 5. en sık ölüm nedeniyken, 4. sıraya yükseldiğini, 2030'da ise 3. sıraya yükselmesinin öngörüldüğünü aktaran Gülbaş, şöyle devam etti:

'Hastalık düşük ve orta gelir düzeyine sahip ülkeler için ciddi sorun teşkil etmektedir. KOAH nedeniyle ölümlerin yüzde 90'dan fazlası düşük ve orta gelir düzeyine sahip ülkelerde olmaktadır. Ülkemizde yapılan saha çalışmaları 40 yaş üzerindeki her 5 kişiden 1'inin KOAH hastası olduğunu göstermiştir. Bu bilgiler ışığında 3-5 milyon KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir. Sağlık Bakanlığınca yürütülen ve 50 bin haneyi kapsayan 'Ulusal Hastalık Yükü ve Maliyet-Etkililik Projesi' köylerde ve kentlerdeki tüm ölümlerin yüzde 5,8'ine KOAH'ın yol açtığını göstermiştir. 2004 yılında yayımlanan bu önemli proje, ülkemizde KOAH'ın en sık 3. ölüm nedeni olduğunu ortaya çıkarmıştır.'

- 'KOAH sinsi ve fark edilmesi zor bir hastalık'

Doç. Dr. Gazi Gülbaş, Avrupa Birliği verilerine göre, KOAH kaynaklı sağlık harcamalarının, sağlık bütçesinin yüzde 6'sını oluşturduğunu, bu oranın 38 milyar avro ile ciddi bir rakama tekabül ettiğini anlattı.

Amerika'da KOAH'a bağlı direkt ve dolaylı sağlık gideri toplamının yıllık 50 milyar doları bulduğunu vurgulayan Gülbaş, 'Emeklilik yaşının 65 olduğu dünya genelinde, hastalık ciddi iş gücü ve üretim kaybına yol açmaktadır. Dünya genelinde, tüm KOAH hastalarının yaklaşık 3'te birinin bakıma ihtiyaç duyan orta ve ağır düzeyde hastalığa sahiptir. Bu durum hem aileler hem de sosyal güvenlik kurumları için önemli sosyal yük oluşturmaktadır.' ifadelerini kullandı.

Gülbaş, KOAH'ın hastalar tarafından fark edilmesi zor ve sinsi bir hastalık olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Çoğu zaman hastalık ileri evrelere ulaşıncaya kadar farkına varılamamaktadır. Dünya genelinde her 4 hastadan 3'ü hastalığının farkında değil. Ülkemizde ise 10 KOAH hastasından sadece 1'i hastalığının farkındadır. Yaşın ilerlemesiyle fiziksel aktivitelerin azalması, hastalığın uzun süreli ve yavaş seyirli olması hastalığın fark edilmesini güçleştirmektedir. Hastalar nefes darlığını yaşlılığın bir sonucu, öksürük ve balgam çıkarma şikayetlerini sigara içmenin doğal sonucu olarak değerlendirmektedirler.Sigara ve diğer tütün ürünleri KOAH gelişiminde en önemli risk faktörüdür. KOAH hastalarının yüzde 80'i sigara içmiş veya içmeye devam ediyor.İç ortam, hava kirliği KOAH gelişiminde rol oynayan diğer önemli faktördür. Odun, kömür, tezek, bitki artıkları ve sıvı yakıtların dumanına maruziyet son yıllarda giderek önem kazanmıştır. Dünya nüfusunun yarısı biyoyakıt dumanına maruz kalmaktadır.'

Sigara içmeyen hastalar dikkate alındığında mesleki maruziyetin KOAH'ın gelişimindeki rolünün yüzde 30 seviyelerinde olduğunu dile getiren Gülbaş, dış ortam kirliliğinin de hastaların kış aylarında şikayetlerinin artmasına neden olduğunu kaydetti.

- 'Hastalığın belirtileri 40 yaşından sonra ortaya çıkıyor'

Gülbaş, akciğerin gelişimini olumsuz yönde etkileyen faktörlerin hastalığın oluşumuna katkıda bulunduğunu dile getirerek, 'KOAH gelişiminde çeşitli ırsi faktörlerin rol oynadığı tahmin edilmektedir. Birinci derece akrabası KOAH olan bireylerin sigara içmesi halinde hastalığa yakalanması muhtemeldir.' ifadelerini kullandı.

Hastalığın belirtilerinin genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıktığını vurgulayan Gülbaş, en önemli belirtinin nefes darlığı olduğunu, bu şikayetin zaman içerisinde arttığını aktardı.

Gülbaş, uzun yıllar devam eden öksürük ve balgam çıkarmanın da diğer belirtiler arasında yer aldığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

'Hastalık oluşumunda rol oynayan risk faktörlerine ve nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma şikayetlerinden en az birine sahip kişilerde hastalıktan şüphelenilmelidir. Nefes ölçüm testinde hava yolu tıkanıklığının saptanması ile teşhis edilir. KOAH her ne kadar ilerleyici ve müzmin bir hastalık olsa da önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavide ilk yapılması gereken hastalığa yol açan maruziyetlerin önlenmesidir.Enfeksiyonların tedavisi, mevsimsel grip ve zatürre aşılamalarının uygulanması ile hastalığın ilerleme hızı azaltılabilir. Nefes açıcı ilaç tedavileri ile hastaların daha konforlu bir yaşam sürmesi sağlanabilir.Öte yandan hastaların mümkün olabildiğince aktif yaşam sürmesi, düzenli yürüyüş yapması, kol ve bacaklarını çalıştıran hareketleri yapması hastalığın ilerlemesi ve önlenmesi açısından oldukça faydalıdır.'
Kaynak: AA