Saadet Partisi 6. Kongresi

Saadet Partisi Genel Başkan Adayı Temel Karamollaoğlu, "Bizim ekonomimiz obezite hastalığına tutuldu. Şişiyoruz ama güçlenemiyoruz. Rakamların büyümesi, ekonomik değerlerin bir yönden bakıldığında artması Türkiye’nin güçlenmesi manasına gelmiyor" dedi.

Saadet Partisi 6. Kongresi Atatürk Spor Salonu’nda düzenlendi.

Temel Karamollaoğlu’nun tek aday olduğu kongrede, Başkan Mustafa Kamalak, başkan olarak son kez delegenin karşısına çıktığını ifade etti.

Kamalak, İslam dünyasında dumanlar yükseldiğini belirterek, "Orası Libya, Suriye, Irak’tır, Yemen’dir. Gel burada buluşalım dediğiniz zaman, İslam dünyasındaki kanı durdurmak için çaba sarf ediyorsunuz. Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir. Bu hıçkırıklarına, yeryüzünde çiğnenen haklar senindir, prangalar, hükümler, aydınlıklar senindir. O çığlıkları dindirmek, yangını söndürmek için buradayız. Avrupa ile bir olup da İslam coğrafyasını dizayn edecekmiş. Ortadoğu bizim apartmanımızdır, Müslüman coğrafyasıdır, Müslümanların evidir, yabancıların Müslümanların evinde ne işi var? Bir şuraya gelmemiz gerekiyor. Küresel emperyalizm tüm dünyayı sömürüyor. Ülkemizin ve İslam coğrafyasının zenginliklerini götürüyorlar. Sonra faizle sömürüyor, dolar vasıtasıyla sömürüyor" dedi.

Saadet Partisi Başkan Adayı Karamollaoğlu ise, 1980 yılında darbenin muhalefete karşı yapıldığını, Milli Görüş’e karşı yapıldığını ileri sürdü. Karamollaoğlu, "Konya’daki hadiseleri, Konya’da mitingi, bizim çıkışlarımızı ihtilal gerekçesi olarak ortaya koydu. O dönemde anarşi vardı, biz anarşinin içine hiç girmedik. Ne zaman bu ülkenin iktidarına gelsek, bu ülkenin ihtiyacı olan, dünyanın ihtiyacı olan, özellikle İslam aleminin ihtiyacı olan her yolda büyük adımlar attık. En son karşılaştığımız darbelerden birisi olan 28 Şubat aslında sadece askerin sergilediği bir kalkışma değildir. İktidarda bulunan bir partinin aleyhine düzmece gazete kupürleri ile dava açtılar ve maalesef o dönem bir takım hakim geçinen insanlar da bu delillere dayanarak partimizi kapattılar, hocamızı siyasetten yasakladılar. Hocamızın başlattığı hamlelerin önünü kesmek için her yola başvurdular ama önümüzü kesemediler" şeklinde konuştu.

Karamollaoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Millilik bir şuur ifadesidir. Onun için biz farklıyız. Sakın size benzeyen bazı insanları görüp de onlara inanmayın. Aranızda dağlar kadar fark var. Biz öyle büyük bir hamlenin içine giriyoruz ki, bu hamleye inanmayan, Cenab-ı Hak’ka güvenmeyen, onun kuvvet ve kudretli sahibi olduğunu hazmedememiş insanlar inanamaz, giremezler. Bizim Milli Görüş davamızın saiklerinin ilk sahip olması gereken vasıf imandır, inançtır. Biz onu ahlak, maneviyat olarak tarif ettik. Hocamız öyle tarif etti. Halli ve manevi değerleri ihya etmeden, Cenab-ı Hakkın yegane kuvvet ve kudret sahibi olduğunu hazmetmeden kimse bizim çıktığımız yolda bizimle yürüyemez. Dört kere partimiz kapatılacak, beşinci sefer kurulacaksınız, aranıza fitneler sokulacak, bölüneceksiniz, yine de ’biz varız’ diyeceksiniz, gayret göstereceksiniz. ’Siz bir İslam Birliği diye tutturmuş gidiyorsunuz, kim bu İslam Birliği, hangisinin gücü var? Siz bunlara güvenerek nasıl yola çıkarsınız?’ Burada kamil olmadan, inanç kemale ermeden söylediğimiz ifadeleri başkaları kullanamazlar. Biz Avrupa Birliği’nin bir parçası olamayız. Avrupa Birliği Yahudi, Hristiyan gelenekleri üzerine kurulmuş bir medeniyettir. Siz inancınızı değiştirmeden, ahlaki ve manevi kurallarınızı bize uydurmadan bizimle olmanız mümkün değildir."

Karamollaoğlu, şunları kaydetti:

"Aile mefhumu dünyada çökertiliyor. Bir noktada hedef belirtirken, bu hedefin ne manaya geldiğini, hangi tavizleri vermek mecburiyetinde kaldığımızı bilmezsek biz başarılı olamayız, insanlar aldanmış olur. Biz insanız, kuluz. Siz bu dünyada başarılı olmak istiyorsanız, maddi sahalara en ciddi adımları atmak zorundasınız. Eğer siz güreş ringine çıkacaksanız, karşınızdaki kadar güçlenmediğiniz müddetçe hiçbir zaman galip gelemezsiniz."

Türkiye ekonomisini obeziteye benzeten Karamollaoğlu, "Bizim ekonomimiz obezite hastalığına tutuldu. Şişiyoruz ama güçlenemiyoruz. Rakamların büyümesi, ekonomik değerlerin bir yönden bakıldığında artması Türkiye’nin güçlenmesi manasına gelmiyor. Yeni ilan edildi. Biz kendi savaş uçağımızı yapacaktık. TUSAŞ kurulalı 40 seneyi geçti. Dünyanın en gelişmiş uçakları F35’leri Amerika’dan alacağız. Bir uçak kaç paraymış? 98 milyon dolar. Kaç tane alacakmışız? 100 tane. Gavurdan aldığımız silahla kendimizi koruyacakmışız. Şu anda birkaç tane problem var. Bunlardan bir tanesi dış borç stoğunda artıştır. Hükümet, devlet kendisini ekonomik faaliyetlerin dışına çekerse, elbette borç ihtiyacı azalacaktır" dedi.

Kaynak: İHA