Dünya Kırım Tatar Kongresi
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Kırım halkı hem haklarına ve onurlarına sahip çıkarak mücadele etmiş hem de tarih boyunca yine az evvel ifade edildiği gibi hiçbir zaman silaha, teröre ve kendisini zulmedenlere karşı bile isyana sürüklenen bir hava içerisinde olmamıştır. Dolayısıyla Kırım tarihi hem hüznün tarihidir, hem sabrın tarihidir ve inşallah da zaferin tarihi olacak zaferle taçlanacaktır" dedi.
Kurtulmuş, Bilkent Otel'de yapılan Dünya Kırım Tatar Kongresi 2. Toplantısına katıldı. Birinci Kırım Dünya Tatar Meclisi Kongresinin Bahçesaray Akmescit'te yapıldığını anımsatan Kurtulmuş, "İkincisine burada Türkiye olarak ev sahipliği yapıyoruz. İnşallah bundan sonraki kongrenin yeniden Kırım topraklarında, yeniden Bahçesaray'da, yeniden Akmescit'te yapılmasını Cenabı Allah'tan dilerim" dedi.
Kırım halkının ve Kırım Tatarlarının tarihinin "acılar" tarihi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçekten Kırım tarihi acının, sürgünün, hüznün, baskının, zulmün tarihidir, hem de aynı zamanda mücadelenin ve mücahedenin tarihidir. Kırım halkı, hem haklarına ve onurlarına sahip çıkarak mücadele etmiş hem de tarih boyunca yine az evvel ifade edildiği gibi hiçbir zaman silaha, teröre ve kendisini zulmedenlere karşı bile isyana sürüklenen bir hava içerisinde olmamıştır. Dolayısıyla Kırım tarihi hem hüznün tarihidir, hem sabrın tarihidir ve inşallah da zaferin tarihi olacak zaferle taçlanacaktır."
"1944 yılının 17 Mayıs gecesi sürgüne gönderilen bir halkın çocukları bir halkın torunlarısınız" ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Her halde dünyada çok az millet bu kadar kısa sürede sürgüne yollanmış ve zorla sürgünün muhatabı olmuştur. Rakamlar farklı ama iki haftayı süren bu sürgün sırasında en az 195 bin kişinin yollarda şehit olduğunu biliyoruz ve bu sürgünden sonra da Kırım halkı için hala bitmeyen bir sürgünün devam ettiğini, bu sürgünün de muhataplarının burada, bu salonda hala belki daha iyi şartlarda ama hala sürgünün şartlarını yaşayan Kırımlıların olduğunu biliyoruz" diye konuştu.
Kurtulmuş, sürgünün Kırım halkının Özbekistan'dan, Azerbaycan'a, Kırgızistan'a kadar, Türkiye'den Avrupa'ya, Amerika'ya kadar dünyanın dört bir tarafına yayılmasına neden olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
"Nice hüzünler, bireysel hikayeler, zulümlerle karşı karşıya kalmış bir halktan bahsediyoruz. Ama mücadeleden hiç bir zaman vazgeçmemiş, milli kimliğini hiçbir şekilde terk etmemiş, adetlerini geleneklerini, göreneklerini, inançlarını ve yaşayışlarını hiçbir şekilde terk etmemiş olan bir milletten bahsediyoruz."
Zaman zaman Kırım halkının durumunun iyileşmesini sağlayacak gelişmeler olduğunu belirten Kurtulmuş, "1965'te Kırım halkının yeniden kendi ülkelerine 'turist' olarak gelmesini mümkün kılan müsaadeler ortaya çıkmıştı" dedi.
Kurtulmuş meşhur Kırım Türküsü "Aluşta'dan esen yeller" türkünün sözlerinin o günlerde yazıldığını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Arabat Köyü'nde yaşayan insanların dramlarını şöyle anlattı:
"1944 sürgününde herkes sürgüne gönderilirken bakmışlar ki bir köy unutulmuş. Arabat Köyü halkı yerinde duruyor. Arabat Köyü halkını sonra gemilere bindirilerek o köyün halkının, Karadeniz'in o buz gibi sularında nasıl yok edildiğini dünya tarihinin kara bir sayfası olarak hatırlıyoruz. O günkü Sovyet Sosyalist zihniyetinin çözümden anladığı buydu. Bir milleti, bir köyü bir geminin içerisine terk edip Karadeniz'in derinliğinde yok etmek."
-"Yasa dışı ilhakı hiçbir şekilde tanımıyoruz"
Kurtulmuş, 1978'de ülkesine girişte çeşitli engellerle karşılaşınca protesto etmek için kendisini yakan ve sonra da hayatını kaybeden Musa Mahmud'u da rahmetle andığını söyledi.
Kırımlıların tekrar kendi memleketlerine dönmesine dair bir iyileşmenin 1986'da yaşandığını belirten Kurtulmuş, "Ama maalesef çeşitli bürokratik engellerle hala Kırım Tatarlarının Kırım'a yeniden geri dönüşlerinin tam manasıyla sağlanamadığı bir dönemden geçiyoruz" dedi.
Türkiye'nin Kırım Tatarları ile Kırım halkının ülkelerine dönmeleri önündeki engellerin kaldırılması için çalıştığı dönemde, 2014 yılında, Kırım tarihi bakımından acı bir sayfanın daha açıldığını belirten Kurtulmuş, "Rusya Federasyonu tarafından Kırım yasa dışı bir şekilde uluslararası hukuku hiçe sayarak işgal ediliyor, ilhak ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak ve Türk millet olarak başından itibaren bu ilhakı tanımadığımızı, bu yasa dışı ilhakı hiçbir şekilde tanıyamayacağımızı her vesileyle ilan ettik, ilan etmeye devam edeceğiz. İnşallah bu yasa dışı ilhak uluslararası camia tarafından geri çevrilecek ve Kırım halkı istediği şekilde bu alanda özerkliğine kavuşacaktır" şeklinde konuştu.
- "Sorunları barış ve müzakere yerine silahlarla savaşlarla halledildiği bir döneme geldik"
"Kırım tarihinin yanında son Ukrayna krizi ile karşımıza çıkan yeni bir durumu da sizlerle paylaşmayı bir vazife telakki ederim" ifadesini kullanan Kurtulmuş, konuşmasında şunları kaydetti:
"İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki soğuk savaşı hep beraber yaşadık. İkinci Dünya Savaşı, öncesi ve sonrasındaki o savaşları, soğuk savaşın gerginliklerini yaşadık. Derken 1990'lar oldu. 1990'larda Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte dünyanın yeni bir döneme gelmekte olduğu inancı ile yeni bir dünya düzeni kurulacağını zannettik. Artık gerilimlere dayalı, iki taraflı kutuplaşma siyaseti yerine dünyanın her yerinde çok taraflı ve barış eksenli yeni bir dünya düzeninin kurulabileceğini ümit ettik. Ama heyhat. Böylesine bir düzen ümit edilmekle birlikte 1990'dan 2015'e kadar şu çeyrek asırlık sure içinde dünyada barışa dayalı bir düzen kurmak şöyle dursun, dünyada daha fazla savaşların daha fazla kargaşaları daha fazla kanın daha fazla gözyaşının aktığı bir duruma geldik.
Dünyanın her yerinde sorunlar uluslararası camia tarafından çözülemez. Sorunların barış ve müzakere yerine, silahlarla savaşlarla halledildiği bir döneme geldik. Yakın ve uzak coğrafyamız Türkiye'nin yakın çevresi başta olmak üzere bir büyük türbülans, bir büyük savaşlar düzeninin, döneminin içine girdik. Bugün baktığımızda Libya'da, Mısır'da, Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta birçok bölgemizde fiili savaşların devam ettiği burada ülkelerin iç savaşların ve kargaşaların sürdüğünü görüyoruz. 90'ların başına gittiğinizde Ruanda'dan Irak'ın işgaline kadar, Afganistan'daki savaştan dünyanın dört bir tarafına kadar her tarafta kan döküldüğünü, her tarafta zulümlerin, iç savaşların ve çatışmaların oluğunu görüyoruz."
Ukrayna krizi ve buna bağlı olarak Kırım'ın ilhakının üzerinde uluslararası camianın hassasiyetle durması gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Dünyanın gözü önünde hatta uzaktaki savaşlara dünya seyirci kalabilir, diyelim Yemen'deki bir iç savaş veya Ruanda'daki bir iç savaş uluslararası bir camiayı çok ilgilendirmiyor olabilir. Buralarda akan kanlardan, Hutilerle Tutsilerin birbirlerini öldürmesinden kılı kıpırdamayanlar olabilir. Irak'ta 1,5 milyona yakın insanın iç çatışmalarda ve işgalde ölmesine kimse ses çıkarmamış olabilir ama Ukrayna'dan bahsediyoruz. Avrupa'nın hemen kıyısı, dünyanın ortası burada bu bölgede Kırım ilhak ediliyor, Ukrayna bir kriz ile karşı karşıya kalıyor ve dünya bu sorunu çözmekte aciz duruma düşüyor" diye konuştu.
- "Dünyanın sorunlarının çözümü, 5 tane ülkenin iki dudağı arasına bırakılamaz"
Türkiye'nin son yıllarda ısrarla "Dünya beşten büyüktür" vurgusu yaptığını hatırlatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dünyanın sorunları, dünyanın sorunlarının çözümü, 5 tane ülkenin iki dudağı arasına bırakılamaz. Dünya sisteminin böylesine sorun çözme yeteneğinden uzak bir şekilde uluslararası siyaseti yönetemez. Allah aşkına Ukrayna'daki bu uluslararası hukuka aykırı işgali nasıl sona erdireceksiniz. Birleşmiş Milletler'den karar almanız lazım. Rusya Federasyonu Birleşmiş Milletlerin daimi üyesi veto sahibi üyesi olarak alınacak her kararı veto etme hakkına sahip olduktan sonra siz Allah aşkına bana söyler misiniz Rusya'ya nasıl Rusya'nın Ukrayna'da işgalci olduğunu, Kırım ilhakının hukuksuz olduğunu kabul ettireceksiniz.
Dolayısıyla bu dünya sistemi bu şekilde devam edemez. Dünya sistemini barışçıl, müzakereye dayalı, çözme yeteneğine sahip yeni bir çözümü bulması ve dünya sistemini yeni bir yapıya doğru yol alması zorunludur, kaçınılmazdır. Türkiye olarak nasıl Ukrayna'nın, Ukrayna krizinin çözülmesini, nasıl Kırım halkının özerkliğini sonuna kadar savunuyorsak, dünya sisteminin çözme yeteneğine sahip yeni barışçıl bir sistem haline gelmesi için de fikirlerimizi her platformda söyledik, söylemeye de devam edeceğiz."
Kurtulmuş, Türkiye olarak, Kırım halkının lehine olacak görüşleri tüm uluslararası platformlarda dile getirdiklerine dikkati çekerek, "Türkiye'nin kurum ve kuruluşlarıyla, TİKA'yla, Yurtdışı Türkler Akraba Topluluklar Başkanlığıyla, Diyanet işleri Başkanlığımızla, Dışişleri Bakanlığımızla ve ilgili bütün kurumlarımızla Kırım'da halkımızın ihtiyacı olan her işi yapmak için elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Bundan sonra daha zor ama bu gayretleri yine göstereceğiz ve Kırım halkının mekteplerinin inşasından, mescitlerinin inşasına kadar, hastanelerine ve sosyal projelerine kadar hangi ihtiyaçları varsa bu ihtiyaçları gidermek için elimizden gelen gayreti ortaya koyacağız" diye konuştu.
Dünya Kırım Tatar platformuna her konuda destek vermeye, destek olmaya devam edeceklerini belirten Kurtulmuş, sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla Kırım Tatar halkının yanında olmaya devam edeceklerini söyledi.
Kurtulmuş sözlerini şöyle tamamladı:
"Bütün bunları yaparken demin ifade ettiğim gibi barışa dayalı, insan hak ve özgürlüklerine dayalı, bütün milletlerin eşit egemenliğine dayalı bir dünya sistemi kurulabilmesi için her türlü fikri her platformda dile getirmektir. Ümit ediyorum ki Kırım halkının asırlar süren bu acı ve hüzün dolu tarihi 1944'ten beri devam eden açıkça devam eden sürgünü ve 2014'den bu yana devam eden uluslararası hukuka aykırı, uluslararası hukukun tamamen ayak altına alındığı bu haksız işgali sona erer ve Kırım halkı kendisine yakışır vakar içerisinde kendi topraklarında kıyamete kadar özgür bir millet olarak yaşamaya devam eder."
- Kurtulmuş Ukrayna Dışişleri Bakanı Klimkin ile görüştü
Öte yandan, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ukrayna Dışişleri Bakanı Pavlo Klimkin ile bir araya geldi. Basına kapalı gerçekleşen ikili görüşme de Kırım ve bölgedeki gelişmelerin ele alındığı öğrenildi. Kurtulmuş'un, Klimkin'e, Türkiye'nin son günlerde teröre karşı başlattığı mücadele hakkında bilgi verdiği, PKK, DAEŞ ve DHKP-C'ye yönelik operasyonların haklılığına vurgu yaptığı belirtildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'da hayırlı olsun mesajı gönderdiği toplantıya Ukrayna Dışişleri Bakanı Pavlov Klimkin, ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda yabancı misyon şefi de katıldı.
- Bostancı: "İnsanların vatanlarına dönmeleri önündeki engel bir insanlık suçudur"
TBMM Başkanvekili Naci Bostancı, toplantıda yaptığı konuşmada, "İnsanların vatanlarına dönmeleri önündeki engel bir insanlık suçudur. Biz Kırım Türklerinin barış ve huzur içinde bir vatan kurmasını yürekten destekliyoruz, sadece yürekten değil siyaseten de destekliyoruz" diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, Türkiye Cumhuriyeti'nin hangi parti ile yönetilirse yönetilsin Kırım halkının haklı davasını sonuna kadar savunacağını söyledi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel de konuşmasında, "Ben siyasetçiyim. Bir partinin genel başkan yardımcısıyım ama ben sizin bir evladınızım" dedi. Kırım'ın haklı mücadelesinde hiçbir zaman silaha ve şiddete tevessül edilmediğini söyleyen Demirel, dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa uğrayan tüm soydaşlarının yanında yer alacağını dile getirdi.
Kaynak: AA
Kırım halkının ve Kırım Tatarlarının tarihinin "acılar" tarihi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçekten Kırım tarihi acının, sürgünün, hüznün, baskının, zulmün tarihidir, hem de aynı zamanda mücadelenin ve mücahedenin tarihidir. Kırım halkı, hem haklarına ve onurlarına sahip çıkarak mücadele etmiş hem de tarih boyunca yine az evvel ifade edildiği gibi hiçbir zaman silaha, teröre ve kendisini zulmedenlere karşı bile isyana sürüklenen bir hava içerisinde olmamıştır. Dolayısıyla Kırım tarihi hem hüznün tarihidir, hem sabrın tarihidir ve inşallah da zaferin tarihi olacak zaferle taçlanacaktır."
"1944 yılının 17 Mayıs gecesi sürgüne gönderilen bir halkın çocukları bir halkın torunlarısınız" ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Her halde dünyada çok az millet bu kadar kısa sürede sürgüne yollanmış ve zorla sürgünün muhatabı olmuştur. Rakamlar farklı ama iki haftayı süren bu sürgün sırasında en az 195 bin kişinin yollarda şehit olduğunu biliyoruz ve bu sürgünden sonra da Kırım halkı için hala bitmeyen bir sürgünün devam ettiğini, bu sürgünün de muhataplarının burada, bu salonda hala belki daha iyi şartlarda ama hala sürgünün şartlarını yaşayan Kırımlıların olduğunu biliyoruz" diye konuştu.
Kurtulmuş, sürgünün Kırım halkının Özbekistan'dan, Azerbaycan'a, Kırgızistan'a kadar, Türkiye'den Avrupa'ya, Amerika'ya kadar dünyanın dört bir tarafına yayılmasına neden olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
"Nice hüzünler, bireysel hikayeler, zulümlerle karşı karşıya kalmış bir halktan bahsediyoruz. Ama mücadeleden hiç bir zaman vazgeçmemiş, milli kimliğini hiçbir şekilde terk etmemiş, adetlerini geleneklerini, göreneklerini, inançlarını ve yaşayışlarını hiçbir şekilde terk etmemiş olan bir milletten bahsediyoruz."
Zaman zaman Kırım halkının durumunun iyileşmesini sağlayacak gelişmeler olduğunu belirten Kurtulmuş, "1965'te Kırım halkının yeniden kendi ülkelerine 'turist' olarak gelmesini mümkün kılan müsaadeler ortaya çıkmıştı" dedi.
Kurtulmuş meşhur Kırım Türküsü "Aluşta'dan esen yeller" türkünün sözlerinin o günlerde yazıldığını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Arabat Köyü'nde yaşayan insanların dramlarını şöyle anlattı:
"1944 sürgününde herkes sürgüne gönderilirken bakmışlar ki bir köy unutulmuş. Arabat Köyü halkı yerinde duruyor. Arabat Köyü halkını sonra gemilere bindirilerek o köyün halkının, Karadeniz'in o buz gibi sularında nasıl yok edildiğini dünya tarihinin kara bir sayfası olarak hatırlıyoruz. O günkü Sovyet Sosyalist zihniyetinin çözümden anladığı buydu. Bir milleti, bir köyü bir geminin içerisine terk edip Karadeniz'in derinliğinde yok etmek."
-"Yasa dışı ilhakı hiçbir şekilde tanımıyoruz"
Kurtulmuş, 1978'de ülkesine girişte çeşitli engellerle karşılaşınca protesto etmek için kendisini yakan ve sonra da hayatını kaybeden Musa Mahmud'u da rahmetle andığını söyledi.
Kırımlıların tekrar kendi memleketlerine dönmesine dair bir iyileşmenin 1986'da yaşandığını belirten Kurtulmuş, "Ama maalesef çeşitli bürokratik engellerle hala Kırım Tatarlarının Kırım'a yeniden geri dönüşlerinin tam manasıyla sağlanamadığı bir dönemden geçiyoruz" dedi.
Türkiye'nin Kırım Tatarları ile Kırım halkının ülkelerine dönmeleri önündeki engellerin kaldırılması için çalıştığı dönemde, 2014 yılında, Kırım tarihi bakımından acı bir sayfanın daha açıldığını belirten Kurtulmuş, "Rusya Federasyonu tarafından Kırım yasa dışı bir şekilde uluslararası hukuku hiçe sayarak işgal ediliyor, ilhak ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak ve Türk millet olarak başından itibaren bu ilhakı tanımadığımızı, bu yasa dışı ilhakı hiçbir şekilde tanıyamayacağımızı her vesileyle ilan ettik, ilan etmeye devam edeceğiz. İnşallah bu yasa dışı ilhak uluslararası camia tarafından geri çevrilecek ve Kırım halkı istediği şekilde bu alanda özerkliğine kavuşacaktır" şeklinde konuştu.
- "Sorunları barış ve müzakere yerine silahlarla savaşlarla halledildiği bir döneme geldik"
"Kırım tarihinin yanında son Ukrayna krizi ile karşımıza çıkan yeni bir durumu da sizlerle paylaşmayı bir vazife telakki ederim" ifadesini kullanan Kurtulmuş, konuşmasında şunları kaydetti:
"İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki soğuk savaşı hep beraber yaşadık. İkinci Dünya Savaşı, öncesi ve sonrasındaki o savaşları, soğuk savaşın gerginliklerini yaşadık. Derken 1990'lar oldu. 1990'larda Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte dünyanın yeni bir döneme gelmekte olduğu inancı ile yeni bir dünya düzeni kurulacağını zannettik. Artık gerilimlere dayalı, iki taraflı kutuplaşma siyaseti yerine dünyanın her yerinde çok taraflı ve barış eksenli yeni bir dünya düzeninin kurulabileceğini ümit ettik. Ama heyhat. Böylesine bir düzen ümit edilmekle birlikte 1990'dan 2015'e kadar şu çeyrek asırlık sure içinde dünyada barışa dayalı bir düzen kurmak şöyle dursun, dünyada daha fazla savaşların daha fazla kargaşaları daha fazla kanın daha fazla gözyaşının aktığı bir duruma geldik.
Dünyanın her yerinde sorunlar uluslararası camia tarafından çözülemez. Sorunların barış ve müzakere yerine, silahlarla savaşlarla halledildiği bir döneme geldik. Yakın ve uzak coğrafyamız Türkiye'nin yakın çevresi başta olmak üzere bir büyük türbülans, bir büyük savaşlar düzeninin, döneminin içine girdik. Bugün baktığımızda Libya'da, Mısır'da, Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta birçok bölgemizde fiili savaşların devam ettiği burada ülkelerin iç savaşların ve kargaşaların sürdüğünü görüyoruz. 90'ların başına gittiğinizde Ruanda'dan Irak'ın işgaline kadar, Afganistan'daki savaştan dünyanın dört bir tarafına kadar her tarafta kan döküldüğünü, her tarafta zulümlerin, iç savaşların ve çatışmaların oluğunu görüyoruz."
Ukrayna krizi ve buna bağlı olarak Kırım'ın ilhakının üzerinde uluslararası camianın hassasiyetle durması gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Dünyanın gözü önünde hatta uzaktaki savaşlara dünya seyirci kalabilir, diyelim Yemen'deki bir iç savaş veya Ruanda'daki bir iç savaş uluslararası bir camiayı çok ilgilendirmiyor olabilir. Buralarda akan kanlardan, Hutilerle Tutsilerin birbirlerini öldürmesinden kılı kıpırdamayanlar olabilir. Irak'ta 1,5 milyona yakın insanın iç çatışmalarda ve işgalde ölmesine kimse ses çıkarmamış olabilir ama Ukrayna'dan bahsediyoruz. Avrupa'nın hemen kıyısı, dünyanın ortası burada bu bölgede Kırım ilhak ediliyor, Ukrayna bir kriz ile karşı karşıya kalıyor ve dünya bu sorunu çözmekte aciz duruma düşüyor" diye konuştu.
- "Dünyanın sorunlarının çözümü, 5 tane ülkenin iki dudağı arasına bırakılamaz"
Türkiye'nin son yıllarda ısrarla "Dünya beşten büyüktür" vurgusu yaptığını hatırlatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dünyanın sorunları, dünyanın sorunlarının çözümü, 5 tane ülkenin iki dudağı arasına bırakılamaz. Dünya sisteminin böylesine sorun çözme yeteneğinden uzak bir şekilde uluslararası siyaseti yönetemez. Allah aşkına Ukrayna'daki bu uluslararası hukuka aykırı işgali nasıl sona erdireceksiniz. Birleşmiş Milletler'den karar almanız lazım. Rusya Federasyonu Birleşmiş Milletlerin daimi üyesi veto sahibi üyesi olarak alınacak her kararı veto etme hakkına sahip olduktan sonra siz Allah aşkına bana söyler misiniz Rusya'ya nasıl Rusya'nın Ukrayna'da işgalci olduğunu, Kırım ilhakının hukuksuz olduğunu kabul ettireceksiniz.
Dolayısıyla bu dünya sistemi bu şekilde devam edemez. Dünya sistemini barışçıl, müzakereye dayalı, çözme yeteneğine sahip yeni bir çözümü bulması ve dünya sistemini yeni bir yapıya doğru yol alması zorunludur, kaçınılmazdır. Türkiye olarak nasıl Ukrayna'nın, Ukrayna krizinin çözülmesini, nasıl Kırım halkının özerkliğini sonuna kadar savunuyorsak, dünya sisteminin çözme yeteneğine sahip yeni barışçıl bir sistem haline gelmesi için de fikirlerimizi her platformda söyledik, söylemeye de devam edeceğiz."
Kurtulmuş, Türkiye olarak, Kırım halkının lehine olacak görüşleri tüm uluslararası platformlarda dile getirdiklerine dikkati çekerek, "Türkiye'nin kurum ve kuruluşlarıyla, TİKA'yla, Yurtdışı Türkler Akraba Topluluklar Başkanlığıyla, Diyanet işleri Başkanlığımızla, Dışişleri Bakanlığımızla ve ilgili bütün kurumlarımızla Kırım'da halkımızın ihtiyacı olan her işi yapmak için elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Bundan sonra daha zor ama bu gayretleri yine göstereceğiz ve Kırım halkının mekteplerinin inşasından, mescitlerinin inşasına kadar, hastanelerine ve sosyal projelerine kadar hangi ihtiyaçları varsa bu ihtiyaçları gidermek için elimizden gelen gayreti ortaya koyacağız" diye konuştu.
Dünya Kırım Tatar platformuna her konuda destek vermeye, destek olmaya devam edeceklerini belirten Kurtulmuş, sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla Kırım Tatar halkının yanında olmaya devam edeceklerini söyledi.
Kurtulmuş sözlerini şöyle tamamladı:
"Bütün bunları yaparken demin ifade ettiğim gibi barışa dayalı, insan hak ve özgürlüklerine dayalı, bütün milletlerin eşit egemenliğine dayalı bir dünya sistemi kurulabilmesi için her türlü fikri her platformda dile getirmektir. Ümit ediyorum ki Kırım halkının asırlar süren bu acı ve hüzün dolu tarihi 1944'ten beri devam eden açıkça devam eden sürgünü ve 2014'den bu yana devam eden uluslararası hukuka aykırı, uluslararası hukukun tamamen ayak altına alındığı bu haksız işgali sona erer ve Kırım halkı kendisine yakışır vakar içerisinde kendi topraklarında kıyamete kadar özgür bir millet olarak yaşamaya devam eder."
- Kurtulmuş Ukrayna Dışişleri Bakanı Klimkin ile görüştü
Öte yandan, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ukrayna Dışişleri Bakanı Pavlo Klimkin ile bir araya geldi. Basına kapalı gerçekleşen ikili görüşme de Kırım ve bölgedeki gelişmelerin ele alındığı öğrenildi. Kurtulmuş'un, Klimkin'e, Türkiye'nin son günlerde teröre karşı başlattığı mücadele hakkında bilgi verdiği, PKK, DAEŞ ve DHKP-C'ye yönelik operasyonların haklılığına vurgu yaptığı belirtildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'da hayırlı olsun mesajı gönderdiği toplantıya Ukrayna Dışişleri Bakanı Pavlov Klimkin, ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda yabancı misyon şefi de katıldı.
- Bostancı: "İnsanların vatanlarına dönmeleri önündeki engel bir insanlık suçudur"
TBMM Başkanvekili Naci Bostancı, toplantıda yaptığı konuşmada, "İnsanların vatanlarına dönmeleri önündeki engel bir insanlık suçudur. Biz Kırım Türklerinin barış ve huzur içinde bir vatan kurmasını yürekten destekliyoruz, sadece yürekten değil siyaseten de destekliyoruz" diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, Türkiye Cumhuriyeti'nin hangi parti ile yönetilirse yönetilsin Kırım halkının haklı davasını sonuna kadar savunacağını söyledi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel de konuşmasında, "Ben siyasetçiyim. Bir partinin genel başkan yardımcısıyım ama ben sizin bir evladınızım" dedi. Kırım'ın haklı mücadelesinde hiçbir zaman silaha ve şiddete tevessül edilmediğini söyleyen Demirel, dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa uğrayan tüm soydaşlarının yanında yer alacağını dile getirdi.