Özer Açiklamasi 'Son 20 Yilda Egitimin Önündeki Katsayi Ve Basörtüsü Gibi Antidemokratik Engeller Kaldirildi'
Millî Egitim Bakani Mahmut Özer, Kütahya programi çerçevesinde gerçeklestirilen 2022-2023 Egitim Ögretim Yili Degerlendirme Toplantisi’nda kentte görev yapan okul yöneticileri ve ögretmenlerle bir araya geldi.? Özer, son 20 yilda egitimin önündeki katsayi, basörtüsü gibi antidemokratik engellerin kaldirildigini ifade etti.
Hezar Dinari Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda konusan Milli Egitim Bakani Mahmut Özer, Kütahya ziyaretinde kentin egitim yatirimlarini degerlendirme imkâni bulduklarini belirtti.
Özer, 2021-2022 egitim ögretim yilini çok basarili bir sekilde tamamladiklarini hatirlatarak, "Gerçekten biz eger okullari açamasaydik, kararli bir durus sergilemeseydik, ’Türkiye’de okullarin açik kalmasi bir egitim meselesi olmaktan çikip artik bir millî güvenlik meselesi olmustur.’ sözünün arkasinda duramasaydik bu ülke gerçekten çok ciddi maliyetler ödeyecekti çünkü ülkemizin en kalici sermayesi, aslinda biricik sermayesi, beseri sermayesi, insan kaynagi... Bu insan kaynaginin sekillendigi, niteliginin arttigi yerler de okullarimiz. Sadece bilissel beceriler anlaminda degil, ayni zamanda bilissel olmayan becerileri anlaminda ve toplumdaki tüm esitsizliklerin minimize edildigi yerler, okullar. Onun için kapali olan dönemde sadece kaybedilen ögrenme kayiplari degildi. Okul herhangi bir ögrenci için en fazla anlami ifade ediyorsa en fazla kaybeden onlar oldu. Iste sizlerle birlikte el ele vererek bu süreçteki kararli durusumuz, sadece bir neslin kazanilmasini degil, ayni zamanda Türkiye’nin çok hizli normallesmesini sagladi. Bu tarihî adima katkinizdan dolayi ben Millî Egitim Bakanligi olarak sükranlarimi ifade etmek için çok basit bir sekilde hepinize tesekkür belgesi gönderdim. Bu popülist bir yaklasim degildi. Bunun tarihî öneminin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gelecegi açisindan ne kadar kritik oldugunu isaret etmek içindi. Onun için ben hepinize minnettarim. Hepinize tesekkür ediyorum. Sizlerle yol yürümekten dolayi da büyük mutluluk duyuyorum" dedi.
"EGITIM POLITIKALARINI KARSILIKLI KONUSUP, BIRLIKTE DEGERLENDIRME YAPIYORUZ"
17 Haziran’da 2021- 2022 egitim ögretim yili kapandiktan sonra yeni dönem için çok hizli bir sekilde hazirliklara basladiklarini animsatan Özer, "Istedik ki 2023 yilinda cumhuriyetimizin 100. yilina girerken egitim ögretimimiz çok daha hazirlikli bir sekilde çok güzel bir baslangiç yapilsin. Bunun için Istanbul’da yaklasik dört bin okul yöneticisiyle bir araya geldik. Hem bir yillik egitim dönemdeki egitim politikalarimizi karsilikli tartistik hem de yeni egitim ögretim yilina hazirlanmayla ilgili neler yapabiliriz, hangi adimlari atabiliriz, bunun degerlendirmesini yaptik ve orada bir gelenek basladi.
Artik gittigim her ilde okul yöneticilerimizle bir araya gelip hem egitim politikalarini karsilikli konusmaya hem birlikte degerlendirme yapmaya ihtiyacimiz oldugu için bu gelenegi sürdürmeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandi.
2022- 2023 egitim ögretim yilinda, son yirmi yilda egitimde firsat esitligini güçlendirmek için ücretsiz olarak dagitilan ders kitaplarina ilave olarak bir adim daha attiklarini ifade eden Bakan Mahmut Özer, "Ayni zamanda yillardan beri egitim sistemimizin kronik bir problemi olan yardimci kaynaklarla da ilgili devasa bir adim attik. Ilk kez 2. siniflardan 12. Siniflara, tüm sinif seviyelerinde 136 milyon yardimci kaynagi tüm ögrencilerimiz için egitim ögretim yilinin baslangicinda hazir hâle getirdik. Ekim ayi içinde 20 milyon yardimci kaynak kitabi daha dagitacagiz, 4 milyon da Temel Egitim Genel Müdürlügümüz gönderecek. Dolayisiyla 160 milyon yardimci kaynakla ögrencilerimizi destekleyecegiz" dedi.
Okullarin temizlikle ilgili ihtiyaçlarini karsilamak için okullarin açilmasindan bir hafta önce 60 bin temizlik elemanini tüm okullarda istihdam edilmek üzere gerekli kadro dagilimini sagladiklarini hatirlatan Özer, bunun yani sira Cumhurbaskani Erdogan’in katilimiyla 20 bin ögretmenin atamasini da yaptiklarini söyledi.
70 BIN ÖGRENCIYE BURS IMKANI
Yine egitimde sosyal adaleti saglamak için 1 buçuk milyon ögrenciye ücretsiz yemek verildigini, 70 bin ögrenciye de yaklasik 350 lira burs imkâni sagladiklarini belirten Özer, "Ama egitim ögretim hazirligiyla ilgili en önemli hamle, ilk kez tüm okullara bütçe gönderilmesiydi. Geçmisteki egitim tartismalarina bakin, millî egitim sûralarina bakin, ’okullarin kendi ihtiyaçlarini karsilayabilmesi için bütçesinin olmasi gerektigi ve bunun egitimin kalitesini artiracagi’ zikredilmesine ragmen sadece ortaögretim kurumlarina bütçe gönderilebiliyordu. Temel egitime bütçe gönderilmiyordu. Bütçe il ve ilçe millî egitim müdürlükleri üzerinden gönderiliyordu. Ilk kez dedik ki okullarimiz hiç kimseye muhtaç olmadan temizlik malzemesinden kirtasiye malzemesine, küçük onarimindan donatimina, laboratuvar ihtiyaçlarina kadar tüm ihtiyaçlarini kendileri belirlesinler ve alsinlar. Bunun için 3 milyar 900 milyonluk ödenegi tüm okullarimiza gönderdik. Su ana kadar okullarimizin kullanmis oldugu ödenek miktari, 2 buçuk milyar; yani okullarimizda 1 milyar 400 milyonluk ödenek hala bütçelerinde duruyor. Hatta bazi okullarin hiç kullanmadigini gördük" seklinde konustu.
"2000’LI YILLARDA BES YASTAKI OKULLASMA ORANI BU ÜLKEDE YÜZDE 11’DI"
Bir ülkenin en kalici sermayesinin beseri sermayesi, insan kaynagi oldugunun altini çizen Bakan Özer, bu nedenle OECD ülkelerinin 1950’li yillarda, 2. Dünya Savasi’ndan sonra egitimin tüm kademelerinde okullasma oranlarini okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise çaginda lise zorunlu olmasa da yüzde yüze ulastirdigini kaydetti.
Söz konusu ülkelerin ayni zamanda yüksekögretimdeki net okullasma oranlarini da yüzde 50’nin üzerine çikarma hedefi belirledigini animsatan Özer, "Ama 2000’li yillara gelince, bizim rakamlarimiz çok garip duruyor. 2000’li yillarda bes yastaki okullasma orani bu ülkede yüzde 11 idi. Yani bes yastaki 100 çocugumuzun sadece 11’i okul öncesi egitimde kendisine yer bulabiliyordu. Bugün ise bu oran yüzde 94’e çikti" dedi.
Özer, ortaögretimde 2000’li yillardaki okullasma oraninin yüzde 44 oldugunu söyleyerek, "Bugün bu oranin yüzde 90. Yani o yillarda lise çagi nüfusundaki 100 gencimizin sadece 44’ü okuldaydi, 56’si okul disindaydi. Simdi yüzde 90." degerlendirmesini yapti.
"YÜKSEKÖGRETIMDEKI KADINLARIN OKULLASMA ORANININ ERKEKLERI GEÇTI"
Yüksekögretimdeki net okullasma oranlarinin 2000’li yillarda yüzde 14 oldugunu su anda yüzde 44’e eristigini aktaran Özer, son 20 yilin egitimin kitlesellesmesiyle önemli bir döneme karsilik geldigini belirtti.
Son 20 yilda ayni zamanda egitimin önündeki katsayi, basörtüsü gibi antidemokratik engellerin de kaldirildigini ifade eden Bakan Özer, bu hamlelerden sonra yüksekögretimdeki kadinlarin okullasma oraninin erkekleri geçtigini söyledi.
Bir diger önemli konunun mesleki egitim oldugunu belirten bakan Özer, katsayi uygulamasi sonrasi hiçbir yere yerlesemeyen ögrencilerin gittigi bir okul türü haline gelen okullari güçlendirmek için yapilan çalismalari aktardi.
Mesleki egitimde müfredat, ögrencilerin beceri egitimleri, ögretmenlerin isbasi ve mesleki gelisim egitimlerinin sektör temsilcileriyle birlikte planlandigini anlatan Bakan Özer, egitim verilen tüm alanlarda TOBB, ATO, ASO, ITO, ISO, ASELSAN gibi sektörün en güçlü temsilcileriyle isbirligi yapildigini, sektörden de mezunlar için istihdamda öncelik talep ettiklerini söyledi.
Bu adimlar neticesinde akademik olarak basarili ögrencilerin meslek liselerine gitmeye basladigini kaydeden Özer, "ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Konya ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Teknopark Istanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Istanbul Teknik Üniversitesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, en son Demirören Medya’yla kurdugumuz medya mesleki ve teknik lisesi 0,12’lik dilimden ögrenci aldi" dedi.
"ÖGRETMEN BASINA KIRK DÖRT SAAT, AMA BU ORTALAMAYI BAZILARI FAZLA ALMISTIR, BAZILARI ÇOK DAHA AZ ALMISTIR"
Bir egitim sisteminin ögretmeni kadar güçlü oldugunu dile getiren Özer, "Bir toplum ögretmeni kadar güçlü. Biz ögretmenlerimize ne kadar destek olursak egitim sistemimiz o kadar güçlü olur" dedi.
Özer, bu sebeple atilan adimlardan bahsederek, "Çok sayida adim attik ama ikisi kritik: Birincisi MEB’in mesleki gelisim ve kisisel gelisim programindaki yaklasimini tamamen degistirdik. MEB olarak okul temelli mesleki gelisim programi yapalim istedik. Yani, ögretmenler neyi istiyorsa o egitimle ilgili bütçelenmeyi hazirlayip bizim sadece bütçe gönderdigimiz bir mesleki ve kisisel gelisim programina geçis yapalim istedik. Ayni zamanda bilisim agi devreye aldik. 2020 yilinda MEB’in düzenlemis oldugu egitime katilimlar sonucu, ögretmen basina düsen egitim saati kirk dört saat. Ögretmen basina kirk dört saat, ama bu ortalamayi bazilari fazla almistir, bazilari çok daha az almistir. 2022 yilinda doksan dört saate çikarttik. 2022 yilinda su anda kaç biliyor musunuz? Daha yil bitmedi ve 192 saat. OECD ortalamasinin altindayken bir anda OECD ortalamasinin üzerinde" diye konustu.
Ögretmenlik Meslek Kanunu’nun altmis yillik bir özlemi gidermesine ragmen çesitli manipülasyonlara sahne oldugunu ifade eden Özer, "Ögretmenlik Meslek Kanunu, bir baslangiç olmasi anlaminda kritik bir öneme sahip. Artik bu ülkede ögretmenlerin bir meslek kanunu var ama bu kanun sürekli ilavelerle zenginlesecek. Gittikçe ögretmenligin tüm boyutlarini gören bir kanuna dönüsecek. Belki zamanla 657’de olan kisimlar ögretmenlik meslek kanunu içinde dercedilecek. Orada gelistirmis oldugumuz kariyer sistemi, bizim orijinal bir kariyer sistemimiz degildi. 2004’te zaten sinavlarla yapilan uzmanlik ve basögretmenlikle ilgili sistematik vardi. Zaten o günden itibaren 92 bin uzman ögretmen 338 basögretmen sisteminin içinde vardi. Bizim derdimiz, sizlerin o haktan yararlanmasini saglamak" dedi.
Ögretmenlik kariyer sinaviyla ögretmenlerin yeterliklerini ölçülmedigini, alinan egitimleri ölçen bir sinav oldugunu vurgulayan Özer, sartlarini saglayan ögretmenlerin yüzde 95’inin bu sinava basvurdugunu söyledi.
Özer sunlari söyledi:
"Biz ögretmenlerimizi seviyoruz. Biz ögretmenlerimize güveniyoruz. Biz ögretmenlerimizin imkânlarini daha iyi noktaya tasimak için çirpiniyoruz. Insallah, 19 Kasim günü o ögretmenlerimizin tamami basarili olursa tamami uzman ve basögretmen olacak. Hiçbir sinirlama yok."
"OKULLARA BÜTÇE GÖNDEREREK SÜREKLI MEVCUT DURUMU IYILESTIRIYORUZ"
"Biz istiyoruz ki okullarimiz, ögretmenlerimiz çok daha güçlü olsun, velilerimiz gönül rahatligiyla Türkiye’nin her noktasindaki okullara evlatlarini emanet etsinler." diyen Özer, ekonomik arka plan ne olursa olsun bu ülkedeki tüm çocuklarin en kaliteli egitimi almalarini istediklerini dile getirdi. Özer, "Okullarda imkân farkliliklarini azaltmak için Temel Egitimde 10 bin okul projesi gibi, tüm okullarda okul kütüphaneleri yaparak kitap sayisini 28 milyondan 80 milyonun üzerine çikardik. Okullara bütçe göndererek sürekli mevcut durumu iyilestiriyoruz." degerlendirmesiyle katilimcilara tesekkür etti.
Bakan Özer, programi çerçevesinde Kütahya Belediye Baskanligi ve AK Parti Kütahya Il Baskanligini ziyaret etti.
Özer, ziyarette Kütahya’daki egitim yatirimi yapilacak alanlara vermis olduklari desteklerden ve okullarin imkânlarinin iyilestirilmesi konusunda verdigi katkilardan dolayi Belediye Baskani Alim Isik’a tesekkür etti.
Özer’e AK Parti Kütahya Il Baskani Mustafa Önsay tarafindan hediye takdim edildi.
Bakan Özer, Kütahya’nin tarihi Ulu ve Dönenler camilerini ziyaret ettikten sonra kentten ayrildi.
(Hüseyin Efe - Hüseyin Can Aksu - IHA)
Kaynak: İHA
Özer, 2021-2022 egitim ögretim yilini çok basarili bir sekilde tamamladiklarini hatirlatarak, "Gerçekten biz eger okullari açamasaydik, kararli bir durus sergilemeseydik, ’Türkiye’de okullarin açik kalmasi bir egitim meselesi olmaktan çikip artik bir millî güvenlik meselesi olmustur.’ sözünün arkasinda duramasaydik bu ülke gerçekten çok ciddi maliyetler ödeyecekti çünkü ülkemizin en kalici sermayesi, aslinda biricik sermayesi, beseri sermayesi, insan kaynagi... Bu insan kaynaginin sekillendigi, niteliginin arttigi yerler de okullarimiz. Sadece bilissel beceriler anlaminda degil, ayni zamanda bilissel olmayan becerileri anlaminda ve toplumdaki tüm esitsizliklerin minimize edildigi yerler, okullar. Onun için kapali olan dönemde sadece kaybedilen ögrenme kayiplari degildi. Okul herhangi bir ögrenci için en fazla anlami ifade ediyorsa en fazla kaybeden onlar oldu. Iste sizlerle birlikte el ele vererek bu süreçteki kararli durusumuz, sadece bir neslin kazanilmasini degil, ayni zamanda Türkiye’nin çok hizli normallesmesini sagladi. Bu tarihî adima katkinizdan dolayi ben Millî Egitim Bakanligi olarak sükranlarimi ifade etmek için çok basit bir sekilde hepinize tesekkür belgesi gönderdim. Bu popülist bir yaklasim degildi. Bunun tarihî öneminin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gelecegi açisindan ne kadar kritik oldugunu isaret etmek içindi. Onun için ben hepinize minnettarim. Hepinize tesekkür ediyorum. Sizlerle yol yürümekten dolayi da büyük mutluluk duyuyorum" dedi.
"EGITIM POLITIKALARINI KARSILIKLI KONUSUP, BIRLIKTE DEGERLENDIRME YAPIYORUZ"
17 Haziran’da 2021- 2022 egitim ögretim yili kapandiktan sonra yeni dönem için çok hizli bir sekilde hazirliklara basladiklarini animsatan Özer, "Istedik ki 2023 yilinda cumhuriyetimizin 100. yilina girerken egitim ögretimimiz çok daha hazirlikli bir sekilde çok güzel bir baslangiç yapilsin. Bunun için Istanbul’da yaklasik dört bin okul yöneticisiyle bir araya geldik. Hem bir yillik egitim dönemdeki egitim politikalarimizi karsilikli tartistik hem de yeni egitim ögretim yilina hazirlanmayla ilgili neler yapabiliriz, hangi adimlari atabiliriz, bunun degerlendirmesini yaptik ve orada bir gelenek basladi.
Artik gittigim her ilde okul yöneticilerimizle bir araya gelip hem egitim politikalarini karsilikli konusmaya hem birlikte degerlendirme yapmaya ihtiyacimiz oldugu için bu gelenegi sürdürmeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandi.
2022- 2023 egitim ögretim yilinda, son yirmi yilda egitimde firsat esitligini güçlendirmek için ücretsiz olarak dagitilan ders kitaplarina ilave olarak bir adim daha attiklarini ifade eden Bakan Mahmut Özer, "Ayni zamanda yillardan beri egitim sistemimizin kronik bir problemi olan yardimci kaynaklarla da ilgili devasa bir adim attik. Ilk kez 2. siniflardan 12. Siniflara, tüm sinif seviyelerinde 136 milyon yardimci kaynagi tüm ögrencilerimiz için egitim ögretim yilinin baslangicinda hazir hâle getirdik. Ekim ayi içinde 20 milyon yardimci kaynak kitabi daha dagitacagiz, 4 milyon da Temel Egitim Genel Müdürlügümüz gönderecek. Dolayisiyla 160 milyon yardimci kaynakla ögrencilerimizi destekleyecegiz" dedi.
Okullarin temizlikle ilgili ihtiyaçlarini karsilamak için okullarin açilmasindan bir hafta önce 60 bin temizlik elemanini tüm okullarda istihdam edilmek üzere gerekli kadro dagilimini sagladiklarini hatirlatan Özer, bunun yani sira Cumhurbaskani Erdogan’in katilimiyla 20 bin ögretmenin atamasini da yaptiklarini söyledi.
70 BIN ÖGRENCIYE BURS IMKANI
Yine egitimde sosyal adaleti saglamak için 1 buçuk milyon ögrenciye ücretsiz yemek verildigini, 70 bin ögrenciye de yaklasik 350 lira burs imkâni sagladiklarini belirten Özer, "Ama egitim ögretim hazirligiyla ilgili en önemli hamle, ilk kez tüm okullara bütçe gönderilmesiydi. Geçmisteki egitim tartismalarina bakin, millî egitim sûralarina bakin, ’okullarin kendi ihtiyaçlarini karsilayabilmesi için bütçesinin olmasi gerektigi ve bunun egitimin kalitesini artiracagi’ zikredilmesine ragmen sadece ortaögretim kurumlarina bütçe gönderilebiliyordu. Temel egitime bütçe gönderilmiyordu. Bütçe il ve ilçe millî egitim müdürlükleri üzerinden gönderiliyordu. Ilk kez dedik ki okullarimiz hiç kimseye muhtaç olmadan temizlik malzemesinden kirtasiye malzemesine, küçük onarimindan donatimina, laboratuvar ihtiyaçlarina kadar tüm ihtiyaçlarini kendileri belirlesinler ve alsinlar. Bunun için 3 milyar 900 milyonluk ödenegi tüm okullarimiza gönderdik. Su ana kadar okullarimizin kullanmis oldugu ödenek miktari, 2 buçuk milyar; yani okullarimizda 1 milyar 400 milyonluk ödenek hala bütçelerinde duruyor. Hatta bazi okullarin hiç kullanmadigini gördük" seklinde konustu.
"2000’LI YILLARDA BES YASTAKI OKULLASMA ORANI BU ÜLKEDE YÜZDE 11’DI"
Bir ülkenin en kalici sermayesinin beseri sermayesi, insan kaynagi oldugunun altini çizen Bakan Özer, bu nedenle OECD ülkelerinin 1950’li yillarda, 2. Dünya Savasi’ndan sonra egitimin tüm kademelerinde okullasma oranlarini okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise çaginda lise zorunlu olmasa da yüzde yüze ulastirdigini kaydetti.
Söz konusu ülkelerin ayni zamanda yüksekögretimdeki net okullasma oranlarini da yüzde 50’nin üzerine çikarma hedefi belirledigini animsatan Özer, "Ama 2000’li yillara gelince, bizim rakamlarimiz çok garip duruyor. 2000’li yillarda bes yastaki okullasma orani bu ülkede yüzde 11 idi. Yani bes yastaki 100 çocugumuzun sadece 11’i okul öncesi egitimde kendisine yer bulabiliyordu. Bugün ise bu oran yüzde 94’e çikti" dedi.
Özer, ortaögretimde 2000’li yillardaki okullasma oraninin yüzde 44 oldugunu söyleyerek, "Bugün bu oranin yüzde 90. Yani o yillarda lise çagi nüfusundaki 100 gencimizin sadece 44’ü okuldaydi, 56’si okul disindaydi. Simdi yüzde 90." degerlendirmesini yapti.
"YÜKSEKÖGRETIMDEKI KADINLARIN OKULLASMA ORANININ ERKEKLERI GEÇTI"
Yüksekögretimdeki net okullasma oranlarinin 2000’li yillarda yüzde 14 oldugunu su anda yüzde 44’e eristigini aktaran Özer, son 20 yilin egitimin kitlesellesmesiyle önemli bir döneme karsilik geldigini belirtti.
Son 20 yilda ayni zamanda egitimin önündeki katsayi, basörtüsü gibi antidemokratik engellerin de kaldirildigini ifade eden Bakan Özer, bu hamlelerden sonra yüksekögretimdeki kadinlarin okullasma oraninin erkekleri geçtigini söyledi.
Bir diger önemli konunun mesleki egitim oldugunu belirten bakan Özer, katsayi uygulamasi sonrasi hiçbir yere yerlesemeyen ögrencilerin gittigi bir okul türü haline gelen okullari güçlendirmek için yapilan çalismalari aktardi.
Mesleki egitimde müfredat, ögrencilerin beceri egitimleri, ögretmenlerin isbasi ve mesleki gelisim egitimlerinin sektör temsilcileriyle birlikte planlandigini anlatan Bakan Özer, egitim verilen tüm alanlarda TOBB, ATO, ASO, ITO, ISO, ASELSAN gibi sektörün en güçlü temsilcileriyle isbirligi yapildigini, sektörden de mezunlar için istihdamda öncelik talep ettiklerini söyledi.
Bu adimlar neticesinde akademik olarak basarili ögrencilerin meslek liselerine gitmeye basladigini kaydeden Özer, "ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Konya ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Teknopark Istanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Istanbul Teknik Üniversitesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, en son Demirören Medya’yla kurdugumuz medya mesleki ve teknik lisesi 0,12’lik dilimden ögrenci aldi" dedi.
"ÖGRETMEN BASINA KIRK DÖRT SAAT, AMA BU ORTALAMAYI BAZILARI FAZLA ALMISTIR, BAZILARI ÇOK DAHA AZ ALMISTIR"
Bir egitim sisteminin ögretmeni kadar güçlü oldugunu dile getiren Özer, "Bir toplum ögretmeni kadar güçlü. Biz ögretmenlerimize ne kadar destek olursak egitim sistemimiz o kadar güçlü olur" dedi.
Özer, bu sebeple atilan adimlardan bahsederek, "Çok sayida adim attik ama ikisi kritik: Birincisi MEB’in mesleki gelisim ve kisisel gelisim programindaki yaklasimini tamamen degistirdik. MEB olarak okul temelli mesleki gelisim programi yapalim istedik. Yani, ögretmenler neyi istiyorsa o egitimle ilgili bütçelenmeyi hazirlayip bizim sadece bütçe gönderdigimiz bir mesleki ve kisisel gelisim programina geçis yapalim istedik. Ayni zamanda bilisim agi devreye aldik. 2020 yilinda MEB’in düzenlemis oldugu egitime katilimlar sonucu, ögretmen basina düsen egitim saati kirk dört saat. Ögretmen basina kirk dört saat, ama bu ortalamayi bazilari fazla almistir, bazilari çok daha az almistir. 2022 yilinda doksan dört saate çikarttik. 2022 yilinda su anda kaç biliyor musunuz? Daha yil bitmedi ve 192 saat. OECD ortalamasinin altindayken bir anda OECD ortalamasinin üzerinde" diye konustu.
Ögretmenlik Meslek Kanunu’nun altmis yillik bir özlemi gidermesine ragmen çesitli manipülasyonlara sahne oldugunu ifade eden Özer, "Ögretmenlik Meslek Kanunu, bir baslangiç olmasi anlaminda kritik bir öneme sahip. Artik bu ülkede ögretmenlerin bir meslek kanunu var ama bu kanun sürekli ilavelerle zenginlesecek. Gittikçe ögretmenligin tüm boyutlarini gören bir kanuna dönüsecek. Belki zamanla 657’de olan kisimlar ögretmenlik meslek kanunu içinde dercedilecek. Orada gelistirmis oldugumuz kariyer sistemi, bizim orijinal bir kariyer sistemimiz degildi. 2004’te zaten sinavlarla yapilan uzmanlik ve basögretmenlikle ilgili sistematik vardi. Zaten o günden itibaren 92 bin uzman ögretmen 338 basögretmen sisteminin içinde vardi. Bizim derdimiz, sizlerin o haktan yararlanmasini saglamak" dedi.
Ögretmenlik kariyer sinaviyla ögretmenlerin yeterliklerini ölçülmedigini, alinan egitimleri ölçen bir sinav oldugunu vurgulayan Özer, sartlarini saglayan ögretmenlerin yüzde 95’inin bu sinava basvurdugunu söyledi.
Özer sunlari söyledi:
"Biz ögretmenlerimizi seviyoruz. Biz ögretmenlerimize güveniyoruz. Biz ögretmenlerimizin imkânlarini daha iyi noktaya tasimak için çirpiniyoruz. Insallah, 19 Kasim günü o ögretmenlerimizin tamami basarili olursa tamami uzman ve basögretmen olacak. Hiçbir sinirlama yok."
"OKULLARA BÜTÇE GÖNDEREREK SÜREKLI MEVCUT DURUMU IYILESTIRIYORUZ"
"Biz istiyoruz ki okullarimiz, ögretmenlerimiz çok daha güçlü olsun, velilerimiz gönül rahatligiyla Türkiye’nin her noktasindaki okullara evlatlarini emanet etsinler." diyen Özer, ekonomik arka plan ne olursa olsun bu ülkedeki tüm çocuklarin en kaliteli egitimi almalarini istediklerini dile getirdi. Özer, "Okullarda imkân farkliliklarini azaltmak için Temel Egitimde 10 bin okul projesi gibi, tüm okullarda okul kütüphaneleri yaparak kitap sayisini 28 milyondan 80 milyonun üzerine çikardik. Okullara bütçe göndererek sürekli mevcut durumu iyilestiriyoruz." degerlendirmesiyle katilimcilara tesekkür etti.
Bakan Özer, programi çerçevesinde Kütahya Belediye Baskanligi ve AK Parti Kütahya Il Baskanligini ziyaret etti.
Özer, ziyarette Kütahya’daki egitim yatirimi yapilacak alanlara vermis olduklari desteklerden ve okullarin imkânlarinin iyilestirilmesi konusunda verdigi katkilardan dolayi Belediye Baskani Alim Isik’a tesekkür etti.
Özer’e AK Parti Kütahya Il Baskani Mustafa Önsay tarafindan hediye takdim edildi.
Bakan Özer, Kütahya’nin tarihi Ulu ve Dönenler camilerini ziyaret ettikten sonra kentten ayrildi.
(Hüseyin Efe - Hüseyin Can Aksu - IHA)