Gençlerde Rektum Kanserine Dikkat Açiklamasi 'Daha Ileri Tümörlerle Gelebiliyorlar'
Dünyada her yil çok sayida vatandasi etkileyen rektum kanserine iliskin konusan Doç. Dr. Nuri Okkabaz, “Ülkemizde kadin ve erkeklerde 3’üncü siklikta görülen kolorektal yani kalin bagirsak kanserleridir. Kolorektal kanserler engellenebilen tümörlerdir. 50 yas üzerindeki grubun hastaligi olarak bilinse de günümüzde genç bireylerde özellikle rektum kanserinin daha fazla görüldügünü biliyoruz. 45 yas alti bireyler, yasadiklari sorunlari ‘geçer bekleyelim’ seklinde erteleme yolunda olabiliyorlar. Bunun da maalesef daha ileri tümörlerle karsimiza gelmeleriyle sonuçlandigini göstermis bilimsel veriler” dedi.

“Yüzde 85 hastada çevresel faktörlerin etkili oldugu söylenebilir”
Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmani Doç. Dr. Nuri Okkabaz rektum kanserinin görülme oranlarina iliskin bilgi vererek, “Ulusal kanser istatistiklerine göre ülkemizde kadin ve erkeklerde 3’üncü siklikta görülen kolorektal yani kalin bagirsak kanserleridir. Genel olarak baktigimizda toplumda her 4 bin bireyden birinin kolorektal kanser adayi oldugunu söyleyebiliriz. Her 10 kolorektal kanserin 3’ü ise rektumda yer almaktadir. Genel olarak erkeklerde bir miktar daha fazla görüldügünü biliyoruz. Ortalama tani konma yasi 63’tür. Fakat son dönemde özellikle erkeklerde sol kolon rektum yerlesim tümörleri daha fazla görmekteyiz. Ulusal verilerimize göre 25-49 arasi genç erkeklerde birinci sirada kolorektal kanserler yer almaktadir. Yüksek oranda çevresel faktörlerin etkili oldugunu söyleyebiliriz. Öyle ki kolorektal kanserlerin yüzde bes kadarinda tanimlanabilen bir genetik bozukluk söz konusudur. Yüzde 10 kadarinda genetik bir bozukluk saptanamasa bile ailesel bir yigilma oldugunu görüyoruz. Dolayisiyla geriye kalan yüzde 85 hastada çevresel faktörlerin etkili oldugu söylenebilir. Kalitsal olarak dogrulanmis mutasyonlari olan bireylerde ise risk yüzde 70’lere kadar çikabilmektedir” dedi.
“En sik belirtisi; bagirsak hareketlerindeki degisikliktir”
Hastaligin belirtilerine iliskin açiklamalarda bulunan Doç. Dr. Nuri Okkabaz, “Rektum kanserinin en sik belirtisi; bagirsak hareketlerindeki degisikliktir. Normalde ‘düzenli olarak tuvalete gidebiliyorum’ diyen bir bireyin son dönemde ‘kabiz oldum, ishal oldum’ ya da ‘bir kabiz bir ishal oluyorum’ seklinde degisiklik tarif etmesi bizim için anlamlidir. Bu en sik belirtidir. Diski üzerinde kan görülmesi, diskilama sonrasi makattan kan gelmesi de bizim için anlamli bulgulardir. Tarama programlarinin önemini tüm dünya biliyor artik ve bunu uygulamaya basladi.
Saglik Bakanligi da kolorektal kansere ait hiçbir belirtisi olmasa bile 50-70 yas arasindaki bireylerin 2 yilda bir diskida gizli kan taramasi ve 10 yilda bir kolonoskopi ile degerlendirilmesini önermektedir. 45 yas alti bireylere özellikle dikkat çekmek istiyorum; bu hastalik 50 yas üzerindeki bir grubun hastaligi olarak bilinse de günümüzde 20’li 30’lu 40’li yaslarda birçok genç bireyde rektum kanseri görmekteyiz. 45 yas alti bireyler yasadiklari sorunlari proktolojik hastaliklara baglayabilme ya da ‘geçer bekleyeyim’ seklinde erteleme egiliminde olabiliyorlar. Bunun da maalesef genç bireylerin daha ileri evre tümörlerle karsimiza gelmeleriyle sonuçlandigini göstermis bilimsel veriler” seklinde konustu.
“Kolorektal kanserlerde evre 3 olsa dahi tedavi sansi yüksek”
Rektum kanseri saptanmis bir bireyde kolonoskopi bulgularina bakarak hastaligin evresini belirlemenin mümkün olmadigini dile getiren Doç. Dr. Okkabaz, akciger ve karin tomografisi ile rektuma yönelik MR incelemesi yapilarak metastaz (yayilim) olmasi potansiyel alanlarin gözden geçirilmesi gerektigini belirtti.
Doç. Dr. Okkabaz, “Ülkemizde yüzde 40 kadar hastada hastaligin rektum çevresindeki lenf bezlerine ilerlemis olarak ya da duvarda büyümüs olarak tani kondugunu biliyoruz. Yüzde 24 hastada ise yani 4 hastanin birinde ise karaciger, akciger gibi uzak organlara gittigini görüyoruz. Evre 2-3 durumundaki birçok hastada radyoterapi ile baslamak söz konusu oluyor. Bazi hastalarda radyoterapi ve kemoterapiye ragmen küçülme olmadigi için tümörü tam temizlemek adina çevre organlarin da çikarilmasi gerekebilmektedir. Kolorektal kanserlerde evre 3 olsa dahi tedavi sansi yüksek, evre 4 kanserlerde ise belli oranda bunu basarmak mümkün olmaktadir” ifadelerini kullandi.
“Kalici torba uygulamasi artik uzaklastigimiz bir nokta”
Rektum kanserine yönelik uygulanan tedavilere iliskin konusan Doç. Dr. Okkabaz, söyle konustu: “Rektum kanseri cerrahisi özellikli bir cerrahidir. Rektum kanserinde kozmetik ve onkolojik sonuçlarin yani sira fonksiyonel sonuçlar da önem kazanmaktadir. Kozmetik açidan baktigimizda son dönemde laparoskopik ya da robotik cerrahi gibi kapali ameliyat yöntemlerinin ön plana çiktigini görmekteyiz. Onkolojik açidan baktigimizda da laparoskopik cerrahinin açik cerrahi kadar etkin oldugunu gösteren birçok çalisma mevcuttur. Önemli bir nokta, rektum cerrahisinde hastalarin fonksiyonel durumlarini da degerlendirmemiz gerekiyor. Bunlardan ilki hastaya stoma (bagirsak torbasi) açilip açilmayacagi, ikincisi ise cinsel ve iseme fonksiyonlariyla ilgilidir. Rektum çevresinde yer alan sinirlerin tümör tarafindan tutulmadigi sürece korunmasi gerekmektedir. Böylece cinsel islev bozuklugu ve iseme problemleri büyük oranda engellenmis olur. Daha önceleri makat girisine 5 santim mesafede yer alan tümörler için makat kapatilir, kalici torbaya baglanir uygulamasi artik uzaklastigimiz bir nokta. Anüs girisine çok yakin tümörlere dahi çevrede tümör birakilmadigi sürece sfinkter koruyucu cerrahi uygulayabilmekteyiz. Kolorektal kanserler engellenebilen tümörlerdir. Beslenme aliskanliklarini degistirmek, fazla kilodan kurtulmak, saglikli beslenme, lifli, sebze agirlikli beslenme, D vitamini eksikligi olanlarda takviyenin faydali oldugu gösterilmis. Düzenli spor ve egzersiz yapmanin da önleme açisindan katkisi oldugunu biliyoruz. En önemli tedbir ise yasa uygun kolonoskopik taramalarin yapilmasi ve belirti gelistigi en erken dönemden itibaren hekime basvurularak gerekli tetkiklerin yapilmasidir”
