Uzmanlardan Aydin Için Korkutan 'Deprem' Uyarisi
Aydin’da 5 ve üzeri büyüklügündeki bir depremde binalarin yikilacagini belirten Jeoloji Mühendisleri Odasi Aydin Il Temsilcisi Hasan Kuru, yapi denetimlerine zemin faktörlerinin göz ardi edilmemesi gerektigini vurguladi.

Yapi denetim sisteminin yetersiz olduguna dikkat çeken Kuru, Fay Yasasi’nin çikarilmasi gerektigine dikkat çekerek, “Tespit edilmis fay hatlarinin birçogu yerlesim birimlerinin altindan geçiyor. Aydin, Izmir, Mugla ve Denizli’nin de bulundugu 22 kentimiz, 80’i askin ilçemiz ve 502 köyümüzün altindan diri fay geçmektedir. Bu diri fay hatlari üzerinde, yüzey faylanmasi tehlike kusagi ve sakinim bandi içinde 100 binin üzerinde bina bulunmaktadir. Bu binalarda yaklasik 1 milyona yakin vatandasimiz ikamet etmektedir. Bilimsel, kurumsal isbirligi ve afetlerle uygulanabilir etkin mücadele için, Fay Yasasi çikarilmalidir. Bu bölgelerdeki riskli yapilarin süratli bir sekilde yikilmasi ve bu bölgelere yapi yapilmasinin yasaklanmasi zorunluluktur” dedi.
“Yeni yapilar dahi güvenli degil”
Yapi denetimlerinde sadece binalarin denetlendigini zemin faktörünün göz ardi edildigini ifade eden Kuru, “Zemin etütleri yapi denetim sistemi içine alinmali ve yerinde denetlenmelidir. Yapi denetim sistemi bu haliyle afetlerle mücadelede yetersizdir. Yer bilimleri disiplini olmadan afetlerle mücadele olmaz. Zemin ve yapi denetim olarak kontrol sistemi degismedigi sürece hiçbir yapi güvenlidir diyemeyiz, afetlere karsi etkin denetim var diyemeyiz. Sadece binalari denetleyerek yapi denetim yapilmaz. Aydin genelinde yapilan çalismalar mükemmel ama kagit üzerinde kaliyor. Sadece binalari denetleyerek afetlerle mücadele edemezsiniz. Yani zemin faktörünü göz ardi edemeyiz. Sivilasan bir zemine yapi denetimi yapilmis, mükemmel statigi olan bir bina koyarsaniz, deprem aninda o binanin kütle halinde sivilastigini, zeminin altina girdigini görürsünüz. Bu olmadigi müddetçe Aydin’da yapilan yeni yapi stoklari dahi güvenli degil” diye konustu.
“Bu açiklamalar sadece korku ve panik olusturur”
Kusadasi depreminin ardindan daha büyük depremlerin olabilecegine yönelik yapilan açiklamalari dogru bulmadigini ifade eden Kuru, “Kamuoyu zaten belli bir endisede. Yani bazi hocalarimizin 6 büyüklügünde deprem olacak gibi ifadelerini açikçasi dogru bulmuyoruz. Bunlar çok dogru açiklamalar degil. Sadece korku, endise ve panige sebebiyet verir. Bunun yerine evet, zarar veren deprem ihtimali yüksek ve bu zararin önüne geçmek için sunlari yapmamiz gerekir seklinde açiklamalarin çok daha dogru olacagini düsünüyorum. Yaklasimimiz biraz daha farkli olmak zorunda. Zaten Bugün Türkiye’de 6 ve üstünde deprem olma potansiyeline sahip bir kaç nokta var ve bunu herkes biliyor” dedi.
“Aydin’da binalar yikilir”
Aydin’in depremsellik açisindan çok sansli kentler arasinda olmadigini ifade eden Kuru, “Aydin’da kent merkezlerinde 5 ila 7 büyüklügü arasindaki herhangi bir depremde yapilarimiz maalesef yikilacak. Yeni yapilarda da zemin faktörü olmadan sadece bina denetlendigi için yeni yapilar da güvenli diyemeyiz. Aydin’da sehir merkezimiz ve Nazilli ile Söke de dahil olmak üzere kentlerimiz aktif fay hatlari üzerinde, deprem olabilme potansiyeli yüksek noktalar üzerine kurulmus durumda. Bu noktada Aydin çok sansli kentler arasinda degil. Alt tarafimiz büyük ova, sivilasma potansiyeli yüksek bir alan, üstümüz ise faylarla sinirli bir alan ve bizim yeni yapilasma alanlarina ihtiyacimiz var. Aktif fay hatlari üzerinde olan yapilarimizin kesinlikle isbirligi yapilarak bosaltilmasi gerekiyor. En az 50-100 metrelik sakinim bantlari olusturularak buralarin kentsel dönüsümle baska saglikli noktalara tasinmasi gerekiyor. Aydin genelinde bu yerler belli, az ama belli” ifadelerini kullandi.
“Kimse sorumluluk ve isbirliginden kaçmamali”
Aydin’da muhtemel bir büyük depremde olusacak zararlarin, can kayiplarinin yaklasik olarak bilindigine dikkat çeken Kuru, “Bugün orta dereceli depremlerde dahi binalarimiz hasar aliyor ise bu bizim yapi stogumuzun çok da iyi olmadigini gösterir. Hizli bir sekilde yapi stogumuzu zemine ve yer bilimlerine bagli bir sekilde degistirmemiz lazim. Yani yikilan bir binanin oldugu ayni noktaya, sizin saglam bir bina yapmaniz afet aninda sizin güvende kalacaginiz anlamina gelmiyor. Maalesef biz bunlari anlatamiyoruz. Aydin merkezde, Nazilli’de, Söke’de olabilecek bir depremde ortalama ne kadar bir binanin yikilacagi, ne kadar insanimizin hayatini kaybedecegi, ne kadar yarali olacagini, ne kadar hasar olacagini biliyoruz. Bunu kamu idaresi de biliyor. Yani bilinen bir sey göz ardi ediliyor, öteleniyor. Çok basit isbirligi ve uygulamalar ile afetlerin çok büyük kismina engel olabiliriz, hasari en asagiya çekebiliriz. Her seyden önce dogal afetlerin siyaseti yapilmaz. Kimse sorumluluk ve isbirliginden kaçmamali” dedi.
“Kusadasi Körfezi önemli bir nokta”
Kusadasi Körfezi’nin Aydin için ciddi risk teskil eden en önemli noktalardan bir tanesi oldugunu belirten Kuru, "Burayi biraz daha asagi dogru Dilek Yarimadasi, Didim, Kusadasi ve özellikle Büyük Menderes’in dökülme sahasinin ön tarafina dogru genisletebiliriz. Bu saha deniz dibi fay hatlari anlaminda ciddi deprem üretiyor. 4 ile 5 büyüklügünde depremler üretiyor ve deniz tabani fay çalismalari yeni yeni basladi.
Maalesef ülkemizde kara bitince fay hatlari da bitiyormus gibi algilaniyor ama halbuki denizlerde olan depremlerin karalari etkileme orani çok yüksek. Kusadasi yapi stogu anlaminda Aydin için hassas bir bölge. Burada afetle mücadele ve yapi stoklarina iliskin çalismalar kamu-yerel idare isbirligi ile yapilmalidir” diye konustu.
“Bilgi, birikim ve donanima sahibiz”
Türkiye’nin afetlerin riskini azaltacak bilgi, birikim ve donanima sahip oldugunu vurgulayan Kuru, herkesi bilimsel isbirligi ve sorumluluk almaya davet ederek “Jeoloji Mühendisleri Odasi Aydin Il Temsilciligi olarak, Aydin kentimizin çok degerli kamu ve yerel idare yöneticilerini dogal ve dogal olmayan afetler konusunda çok geç olmadan bilimsellik çerçevesinde isbirligine ve sorumluluk almaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandi.
