Çocukluk Çaginin En Sik Kanseri

alkol tüketimi de çocukta lösemiye neden olabilir" dedi.

Çocukluk Çaginin En Sik Kanseri
Düzce Üniversitesi Tip Fakültesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Bilim Dali Dr. Hatice Mine Çakmak, 25-31 Mayis Dünya Lösemili Çocuklar Haftasi dolayisiyla bilgilendirmede bulundu. Lösemi hastaligini, kemik iliginde bulunan kök hücrelerin kontrolsüz çogalmasi sonucu görülen kanser olarak tanimlayan Ögretim Üyesi Çakmak, löseminin akut ve kronik lösemi olarak ikiye ayrildigini belirtti.



“Genetik ve çevresel etmenler bu hastaliga sebep olabilmektedir”

Akut lösemilerin akut miyeloid lösemi ve akut lenfoblastik lösemi olmak üzere iki baslik altinda siniflandigini ifade eden Çakmak, “Arada farkliliklar olmakla birlikte genel olarak genetik ve çevresel etmenler bu hastaliga sebep olabilmektedir. Çevresel nedenler radyasyon, ilaçlar, benzen, ileri anne yasi, kardesinde lösemi öyküsü ve dogum kilosunun 4 kg üstü olmasidir. Ayrica elektromanyetik alanlar, elektrik alanlari, annede sigara-alkol tüketimi de çocukta lösemiye neden olabilir” dedi.

Löseminin altinda genetik nedenlerin yaninda çevresel faktörlerin de yatabildigini yineleyen Dr. Çakmak, “Ilaç, radyasyon, benzen maruziyetlerinin, ileri anne yasi gibi çevresel faktörlerin önlenmesi lösemiyi önleyebilir. Çocugun elektromanyetik ve elektrik alanlarindan uzak tutulmasi, annenin hamilelikte sigara veya alkol kullanmamasi önem tasir” dedi.



“En çok 2-5 yas arasinda görülür”

Akut lenfoblastik löseminin, çocukluk çagi kanserlerinin dörtte birini olusturdugunu dile getiren Dr. Hatice Mine Çakmak, “Çocukluk çaginin en sik kanseridir. Löseminin diger türü olan akut miyeloid lösemiye göre bes kat daha sik görülür. Akut lenfoblastik lösemi en sik 2-5 yas arasinda görülür” seklinde konustu.

Lösemide en sik ates, vücutta morarma, solukluk, halsizlik görüldügüne isaret eden Çakmak, “Daha nadir olmakla birlikte eklem agrilari, kemik bulgulari, görme bozuklugu, testiste sislik, bas agrisi gibi yakinmalar da görülebilmektedir. Eger çocukta açiklanamayan bes günü geçmis atese ek olarak karinda sislik, eklem agrilari, vücutta morarmalar, solukluk bulgularindan birkaçi birlikteyse lösemiden süphelenilmelidir” ifadelerine yer verdi.

“Basari orani, yüzde 95 üzerine çikabilmektedir”

Lösemi tedavisinin temelini kemoterapi ve gerekli olgulara kranial radyoterapinin olusturdugunu dile getiren Çakmak, “Löseminin tiplendirmesine göre yasam oranlari farklilik göstermektedir. Lösemi tedavisinde basariyi belirleyen, löseminin alt tipi, hastanin tanidaki yasi, tani anindaki beyaz küre sayisi, hastanin tani aninda lösemik hücrelerinde görülen genetik mutasyonlar ve hastanin tedavi yanitina göre degiskenlik göstermektedir. Tedavinin toplam süresi yaklasik 2.5-3.5 yil sürmektedir. Hastalik tekrarinda, dirençli hastalikta veya kalinti hastalik durumunda hematopoetik kök hücre nakli gündeme gelmektedir. B kökenli lenfoblastik lösemide basari oranlari, tedavideki ilerlemelerle yüzde 95 üzerine çikabilmektedir” dedi.



“Tedaviden sonra da kontrolleri aksatmamak önemli”

Çocukluk çagi lösemisinde risk faktörleri olumluysa, hastaliktan kurtulma sansinin yüksek oldugunu vurgulayan Dr. Çakmak, “Bazi olgularda, kanser hücresindeki genetik nedenlerle tedaviye direnç söz konusu olabilmektedir. Tedavisini tamamlamis, aradan yillar geçmis, birçok hastamiz saglikli olarak hayatina devam edebilmektedir. Yine de hastalik tekrar edebilecegi için, tedavi kesiminden sonra da kontrolleri aksatmamak önemlidir” seklinde konustu.

Çocukluk çaginda löseminin, tedavi edilebilen bir hastalik oldugunu dile getiren Dr. Hatice Mine Çakmak, “Risk faktörleri hastaligin seyrini etkileyebilmektedir. Ailelerin tani aninda hastaligi kabul edip, korkmadan tedaviye uyum saglamalari önem tasimaktadir” diyerek açiklamasini tamamladi.
Kaynak: İHA