28 Subat Polis Bir Babanin En Aci Günü

Üzerinden 25 yil geçse de 28 Subat’in aci hatiralari zihinlerden silinmiyor. 25 yil önce kizinin hafizlik yaptigi Kur’an kursunun kapisina kilit vurmak zorunda kalan polis memuru, yasadigi aci hatirayi yillar sonra kaleme aldi. Kur’an kursunun ön kapisina kilit vurup ’arka kapidan hizmetlerinize devam edin’ diyerek yüzlerce ögrencinin kalbini kazanan polis memuru yillar sonra Ihlas Haber Ajansi’na konustu. O dönem kizinin da hafizlik yaptigi Kur’an kursunun hasta ve yasli kurucusu kadinin "Ben ne yaptim? Bayraga, vatana ihanet mi ettim" sözleri karsisinda dayanamayip oradakilerle birlikte hüngür hüngür agladigini anlatan emekli polis Geylani Akan, "O kara günleri asla unutmam" dedi.

28 Subat Polis Bir Babanin En Aci Günü


Türk siyasi tarihine "Postmodern darbe" olarak geçen 28 Subat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantisinin üzerinden 25 yil geçse de geçmiste yasanan acilar hala dün gibi akillarda tazeligini koruyor. 28 Subat sonrasinda Refah Partisi kapatildi. Adeta Islam’a savas açilmis gibi birtakim uygulamalar ortaya konuldu. Imam hatip liseleri mezunlarina katsayi uygulandi, basörtülülerin devlet kurumlarinda çalismasi ve üniversite okumalari yasaklandi. Üniversitede genç kizlarin basörtüsünü çikarmalari için “ikna odalari” kuruldu. Esi basörtülü olan birçok insan fislendi, medrese ve dini egitim veren kurumlar kapatildi. Insanlarin kurban derilerini vakif ve derneklere bagislamasina dahi izin verilmedi.

Üzerinden 25 yil geçen 28 Subat postmodern darbesiyle Türkiye, en karanlik dönemlerinden birisini yasadi. Basörtüsü takip, namaz kildiklari için okullara alinmayip egitimleri yarim kalan, kimisi baslamadan biten ve bu sebeple hayatlari kararan binlerce ögrenci, hatirlarinda kara bir gün olarak kalan 28 Subat’i ne unuttu, ne de unutturdu. O dönem egitim haklari ellerinden alinan binlerce genç her yil 28 Subat’i derin bir üzüntüyle hatirliyor.

25 sene önce kizinin hafizlik yaptigi Kur’an kursunun kapisina kilit vurmaya gittigi günü ve o gün yasadiklarini yillar sonra kaleme alan emekli polis memurunun aci hatiralari 28 Subat’in acimasizligini bir kez daha gözler önüne serdi. Yillar sonra Ihlas Haber Ajansi muhabirinin ulastigi emekli polis Geylani Akan, bagli bulundugu karakoldan kendisi gibi polis memuru bir arkadasi ile birlikte gittigi Kur’an kursunu ve orada o gün yasadiklarini su sekilde anlatti:

“Hayatimin en kötü hatiralarindan biri 28 Subat oldu. 28 Subat’ta Bursa’da polis memuruydum. Imam hatip ve Kur’an kurslarinin önlerinde yapilan zulmü görseydiniz, su an Rusya’nin Ukrayna’ya zulümden farki yoktu. Öyle bir zulüm ki 13 ve 14 yaslarindaki çocuklar nereye kaçaklarini bilmiyorlar. Kimileri arabalarin önlerinde ayaklari kopuyor. Kimileri cop yiyor. Neymis suçlari imam hatipte okumalari. Biz de Bursa’da Zümrüt Evler semtinde Güzide Kur’an Kursu’na biz bir baskomiser iki polis valiligin emriyle kapatmaya gidiyoruz. Ben yolda giderken baskomisere dedim ki bin tane erkegin yapamadigi, bir kahraman kadinin yaptigi kursu kapatmaya gidiyoruz. Kursun önüne gittik. Televizyoncular sanki bir zafer kazanmis gibiydi. Biz basinin arasindan 6’nci kata çiktik. Güzide hanim 60 yasindan fazla idi. Bizi kamera elimizde telsiz belimizde silahla görünce kadincagiz bayragi tuttu, ‘Bu vatana bayraga ihanet mi ettim. Yetim çocuklari alip burada yetistiriyorum. Ne yaptim benim kursumu kapatiyorsunuz.’ O aglarken yanimizdaki bizim arkadaslarimiz da agliyor. Dedim ki ben buradaki talebelerden birisinin babasiyim. Ben Halime’nin babasiyim. Sizin kursunuzun 3 tane kapisi var. Ana kapiya mühür vuralim. Kapatmak isteyenler muradina ersinler siz arka kapidan yine görevinizi yapin dedim. Böyle deyince ayaga kalkti ’bu kardeslerimizi iki cihanda aziz eyle’ dedi.

Bu sefer de sevinçle aglamaya basladi” dedi.



“28 SUBAT PASASI NECMETTIN ERBAKAN’IN MEZARINDAN ÖZÜR DILEMIS”

“Hiç simdiye kadar duyulmayan bir sey demek istiyorum” diyerek konusmasini sürdüren Geylani Akan, “28 Subat’ta elebaslarindan pasalardan bir tanesi bizim bir arkadasimizin kardesinin hukuk bürosuna gitmis. ‘Ben 2 kere rahmetli Necmettin Erbakan’in mezarina gittim. Ondan özür dilerim. Helallestim’ dedi.

Bu beyefendi Erbakan hocaya dünyanin çilesini çektirmisler. Mezarindan özür diliyormus. Erbakan mezarinda senin söyledigini nerden duyacak. Hadi duydu diyelim. Seni afetti. Bu millet seni affeder mi? Allah’in huzurunda bu yaptiginiz zulümler affedilir mi? Hiç farki yoktur, 60 ihtilali neyse Mart Muhtirasi aynidir. 80 ihtilali aynidir. 28 Subat aynidir. Ayni mantalitenin insanlari bunlar. Allah bunlara firsat vermesin” seklinde konustu.



“IMAM HATIPTEN ALDIM BASKA LISEYE VERDIK, O DA HAKIM OLDU”

O dönemde kurstan almak zorunda kaldigi kizi ve ogluyla ilgili bilgiler veren Geylani Akan, “Kizim 2021 yilinda güzel Kur’an-i Kerim okuma yarismasinda Türkiye birincisi oldu. Orada siz kizin önüne set çekiyorsunuz. Kur’an ögrenmesin diye. Böyle yetenekli bir çocugu mahrum etmek istiyorsunuz ama Allah kapilari açiyor. Yine 28 Subat’ta magdur oldu oglum. Imam hatipten aldim baska liseye verdik. O da hakim oldu” ifadelerini kullandi.

Emekli polis memurunun 28 Subat hatiralarinda anlattigi Kur’an kursunun kurucusu Güzide Birinci’nin binlerce kiz ögrenciyi yetistirip dünyanin birçok yerine hafizlik yapmalari için gönderdigi ortaya çikti. 63 yillik hayatini güzel ahlakli ve iman sahibi gençlerin yetismesi için ilme vakfeden Birinci’nin 28 Subat darbesinin ardindan rahatsizlanip hayatini kaybettigi ögrenildi.

O zamanki adi Güzide Hanim Vakfi Kiz Kur’an Kursu olan, darbenin ve kapatilmalarin yasandigi dönemin ardindan Yesil Yatili Kiz Kur’an Kursu olarak degistirilen vakif 25 sene önceki gibi ilim yaymaya devam ediyor. Kuruculari Güzide Birinci’nin izinden giden talebeleri yaslari 4 ile 6 arasinda degisen 110 çocuk, 25 ilkokul ögrencisi, 30 hafta sonu ögrencisi ve 25 ev hanimina Kur’an dersi veriyor.

Binlerce talebe yetistiren Güzide hafizin kurdugu Kur’an kursunun ögretmenlerinden Hatice Algin, "Ben o dönem ortaokul lise talebesiydim buraya yakin bir yerde oturuyorduk. 6 kat binada oturmaya yer bulunmazdi. Kendisinin sohbeti, aski herkesi o kadar güzel isitirdi ki herkes muhakkak kendinden bir parça bulurdu. Bin bir hatimler de kapida ekmek dagitilirdi herkes o ekmekten bir parça alabilmek için beklerdi. 28 Subat hepimizde kötü anilar biriktirdi ama güzel seyler de oldu. Kursun kapisina kilit vuruldu. Burada kizi hafiz olan bir polis abimizin yasadigi olay var hala aklimizda polisler aglaya aglaya kapiya kilit vurmuslar ama arka kapidan hoca hanimin hizmetleri devam etmis. Hani sahabe diyor ya ’anam, babam, canim sana feda olsun ey Allah Resulü’, iste böyle bu dönemde yasamis anasini, babasini canini bu yolda bagislamis birisidir Güzide hanim. Tek basina bir bayan olarak bu binayi yapmis. Hala da hizmet vermeye devam ediyor. Buranin her tasinda dua var her zerresinde Allah’in adi var. Kendisi hiç evlenmemis hiç evladi olmamis ama dünyanin her yerinden Güzide hafiz dediginizde bir tanidigi mutlaka çikar" diye konustu.



Güzide Birinci’nin hayatta kalan birkaç yakinindan biri olan 60 yasindaki yegeni Orhan Erbay ise hayatini ilme vakfeden teyzesini su sekilde anlatti:

"Teyzem Güzide Hoca hanim basli basina bir ekoldü. O zor zamanlarinda bir tane Renault 12 arabasi vardi. Kendisi soförlügünü yapardi. Tek tek bütün Kur’an kurslarini dolasir çocuklarin tüm iaselerini çikarmaya çalisirdi. Çok çalisti, çabaladi onun o aski da talebelerine sirayet etti. Güzide Birinci hoca hanim o dönem Kur’an hizmetine büyük çaba gösterdi. Birçok hafiz talebenin yetismesine öncü oldu. Günümüzde de bu hafiz talebeler devraldiklari bayragi ileriye tasimak için gayret sarf etmekteler. Civil civil çalisan o Kur’an bahçesinin hizmetleri 28 Subat’ta sekteye ugradi. 15 yil kadar orasi bos kaldi. O dönem devletin basindakilerin karariyla Kur’an kurslari bosaltildi. Talebeler hep çantalariyla birlikte disariya atildi. Güzide hocamiz da o zaman çok rahatsiz olmustu. Yine arkadaslar hizmetler devam etsin diye ugrasti ama orasi kapandi ve uzun yillar ev olarak kullanildi. O dönemde bir polis abimiz vardi. Kizi Kur’an kursunda görevli iki arada kalmis görevi geregi Kur’an kursunu kapamaya gelmis ama sagolsun hoca hanima yardimci olmus. Günümüzde artik çok sükür imkanlar fazla artik bu tür hizmetler için devlet tesvik ediyor. Demek ki bunlari da yasamak gerekiyormus. Hayatin yasanisi böyle demek ki bir gün gelecek birileri bir sey yapacak daha sonra diger taraf gelecek bir seyler yapmaya çalisacak. Hakla batilin mücadelesi bu böyle devam edecek demek ki. Insallah hak galip gelir Güzide hocahanimin da ruhu rahatlar sürur içerisinde olur. Bizler de ayni sekilde rahatlar sürur içerisinde oluruz insallah."

(Süleyman Aydin - Hakan Gönül - Emre Baba / IHA)
Kaynak: İHA