'Dogu Karadeniz Özelinde Dogal Afet Yönetimine Güncel Yaklasimlar' Paneli

Afet ve Acil Durum Yönetimi Baskanligi (AFAD) Trabzon Il Müdürü Ömer Kiratli, 1927 yilindan sonra yasanan sel ve heyelanlarda 385 kisinin hayatini kaybettigini belirterek, “Yapilan çalismalarda jeolojik etkiler sonucunda 753 adet yapi ve ikamet yasagi koydugumuz alan oldugunu görüyoruz. Yine doga kaynakli afet olaylari sonucunda ugrayan 3 bin 623 adet konut nakledilmis oldugunu görüyoruz” dedi.

'Dogu Karadeniz Özelinde Dogal Afet Yönetimine Güncel Yaklasimlar' Paneli
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama Arastirma Merkezi baskanliginda ‘Dogu Karadeniz Özelinde Dogal Afet Yönetimine Güncel Yaklasimlar’ paneli düzenlendi.

Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen panele Trabzon Valisi Ismail Ustaoglu, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalci, akademisyenler ve ögrenciler katildi.

KTÜ Heyelan Uygulama Arastirma Merkezi Yönetim Kurulu Baskani Prof. Dr. Arzu Firat Ersoy’un moderatörlük yaptigi panelde AFAD Trabzon Il Müdürü Ömer Kiratli, DSI 22. Bölge Müdürü Cengiz Han Kiliçaslan, KTÜ Insaat Mühendisligi Hidrolik Anabilim Dali Baskani Prof. Dr. Ömer Yüksek konusmaci olarak yer aldi.

Panelin açilisinda bir konusma yapan Trabzon Valisi Ismail Ustaoglu, “Taskinlarin, sel felaketlerinin yasandigi dönemlerden sonra Karadeniz’den göçler olmus. Hepsinin aci, tatli hikayeleri var. Özellikle Çaykara ve Uzungöl’de yasanan sel felaketleri ve taskinlarda binlerce insanimiz ülkenin farkli yerlerine göç etmek zorunda kalmis” ifadelerini kullandi.

Panelde Dogu Karadeniz Bölgesi’ndeki yasanan heyelanlara dikkat çeken AFAD Trabzon Il Müdürü Ömer Kiratli, yapilan çalismalarda jeolojik etkiler sonucunda 753 adet yapi ve ikamet yasagi koyduklari alan oldugunu belirterek, “Yine doga kaynakli afet olaylari sonucunda ugrayan 3 bin 623 adet konut nakledilmis oldugunu görüyoruz. Bunlardan en fazla 523 nokta ile Arakli, 490 konutla Düzköy, 461 konutla da Maçka ilçelerimiz ilk 3 sirada yer almakta. Ölümlü vakalar tarihçesine baktigimiz zaman da 1927’den 2020 yili sonuna kadar sel ve heyelanlarda ölenlerin sayisinin 385 oldugunu tespit ettik. Bu bizim tespitlerimiz. Kayitli kaynaklar bunlar ama kayitsiz olanlarda mutlaka vardir diye düsünüyorum. Bir tarih seridi çikardik. Buna baktigimiz zaman da en fazla olaylarin son yillarda oldugunu görüyoruz. Heyelan duyarlilik haritasina baktigimiz zamanda ilimizin yüzde 47’sinin çok yüksek ve yüksek duyarlilikta heyelana karsi çok yüksek ve yüksek duyarlilikta oldugunu görüyoruz” seklinde konustu.

Yaptiklari çalismalarda heyelanlarin yaklasik yüzde 80’nin yollarla iliskili oldugunu gördüklerini kaydeden Kiratli, “Türkiye’nin belki en uzun kirsal yol agina sahip illerinden biri Trabzon. Yerlesim daginik oldugu için her yere yol yapiyoruz. Tabi yol medeniyettir ihtiyaçtir yapilmasi gerekir. Ama gerekli islemlerle yapilari yapmadigimiz zamanda heyelanlara sebebiyet veriyor. Yani en çok yol bizde ama en çok heyelanda maalesef Türkiye sinirina baktigimizda bizim ilimizde. Jeolojik yapilarinda heyelanlara etkileri var. Diger bir faktör dogal bitki örtüsünün degistirilmesi. Tabii son yillarda özellikle çay, kivi gibi ürünlerin arazilere ekilmesi ve bunlara tedbirleri almadigimiz zamanda bunlari yine suyla birlestiginde heyelanlara sebebiyet vermektedir. Nüfus arttikça yerimiz yok mantigiyla dere yataklarina daha çok yerlesim yapilmakta. Bugün buralari kentsel dönüsümle yiktik. Insallah bundan sonra böyle yapilasmalar olmaz” diye konustu.



“Il afet risk azaltma planlarini hazirliyoruz"

“2022 yilinda il afet risk azaltma planlarini hazirliyoruz" diyen Kiratli, "Bu hazirlanan planlar neticesinde birçok kamu kurum kuruluslarinin öncelikle afetlerle ilgili eylemleri belirlendi. Cuma günü de nasipse onlarin revizyonunu yapacagiz. Farkindaysaniz eskiden 50 kilo ile 100 kilogram arasinda bir yagmur yagdiginda mutlaka bir hasar veriyordu. Simdi o kadar hasar görmüyoruz. Bu yapilan çalismalarin süreklilik arz etmesi lazim. Esas is aslinda yerel yönetimlere düsünüyor” ifadelerini kullandi.

3 adet geçirgen tersip bendi isletmeye alindi

DSI 22. Bölge Müdürü Cengiz Han Kiliçaslan ise, bölgede 23 adet geçirgen tersip bendinin isletmeye alinmis durumda oldugunu kaydederek, “Dogu Karadeniz Bölgesi’nde çok zor bir cografyada, çok zor topografik kosullarda, çok zor iklim kosullarinda çalisiyoruz ve bir hizmet yürütmeye çalisiyoruz. Bu hizmeti yürütürken de elbette ki mühendislik sinirlarini bazen zorluyoruz. Dogada bizim sinirlarimizi zorluyor. Biz bu mücadeleyi dogayla uyumlu hale getirmeye çalisiyoruz. Heyelanlarin taskinlara dogrudan etkileri var ve can kayiplarinin olmasi da büyük etkileri yine bulunmakta. Iklim sartlari, topografik zorluklar, jeolojik yapi, kiyi oyulmasi bunlar dogal nedenler olarak görülmekle birlikte kontrolsüz kazilar, ormanlik alanlarin dönüstürülmesi ve drenaj yetersizligi bunlar da insan faktörünün de etkili oldugunu göstermekte. biz elbette yasadigimiz taskinlarin niteligine göre farkli uygulamalara da geçiyoruz. Özellikle son yillarda yasadigimiz taskinlarda sadece su degil suyun haricinde gelen malzemeler bizim hesaplarimizi bizim matematigimizi karistiriyor. Dolayisiyla bunlari yukarida tutmak için de faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bölgemizde 23 adet geçirgen tersip bendi isletmeye alinmis durumda. Yine bent yapmamiz gereken ancak cografi kosullarindan topografik kosullarindan ötürü yapamadigimiz yerlerde moloz bariyeri seçenegimizi de kullaniyoruz. Taskin kontrolünün en önemli ve öncelikli yapilari yukari havzada alinacak rüsubat kontrol yapilaridir. Bu kapsamda Bölge Müdürlügümüz tarafindan, yagmuru tastigi yerde degil düstügü yerde tutmak amaciyla, taskin kontrol projelerimizi muhtevasinda yer alan çok sayida klasik tersip bendi, geçirgen tersip bendi, sel tirmigi ve moloz bariyerleri insa edilmektedir. Karadeniz’in zorlu cografyasinda özellikle yukari havzalarda insa ettigimiz bu yapilarin, asiri yagislarda basari ile çalistigi gözlemlenmektedir” dedi.



“Bölgemizde en büyük sorun dere yataklarinin kontrolsüzce kullanilmasi”

KTÜ Heyelan Uygulama Arastirma Merkezi Yönetim Kurulu Baskani Prof. Dr. Arzu Firat Ersoy da, Dogu Karadeniz’in özellikle dere yataklari açisindan oldukça zengin bir bölge oldugunu vurgulayarak, “Çok fazla kuru ve akan dere yatagina sahip. Bunlar kisa süreli ani gelisen yagislar sonucunda sellere ve taskinlara neden oluyorlar. Bunlarda heyelanlari tetikliyor. Dolayisiyla neler yapilabilir, hangi sorunlar alinmalidir. Çözüm önerileri nelerdir bunlari tartistik. Bölgemizde en büyük sorun dere yataklarinin kontrolsüzce kullanilmasi, üzerinin kapatilmasi belki güneyde yapilan barajlar gibi çalismalar sonucu buna bagli olarak gelisen heyelanlar olarak görüyoruz” ifadelerini kullandi.
Kaynak: İHA