'Türkiye'yi Kaybeden Orta Dogu'yu Kaybeder'

Yasar Üniversitesi Uluslararasi Hukuk Uygulama ve Arastirma Merkezinin düzenledigi çevrim içi panelde, Türk-Yunan iliskileri konusuldu. Panelde konusan Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, “Türkiye’yi kaybeden aslinda Orta Dogu’yu da kaybeder” dedi.

'Türkiye'yi Kaybeden Orta Dogu'yu Kaybeder'
Yasar Üniversitesi Uluslararasi Hukuk Uygulama ve Arastirma Merkezi, “NATO Zemininde Türk-Yunan Iliskileri” baslikli çevrim içi panel düzenledi.

Panele, Prof. Dr. Isil Özkan, Prof. Dr. Hasan Köni, Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Prof. Dr. Funda Keskin Ata ve Prof. Dr. Çinar Özen konusmaci olarak katildi.

Uzmanlar, son dönemde iyice gerilen Türk-Yunan iliskilerini NATO ve Avrupa Birligi (AB) baglaminda degerlendirdi. Moderatörlügünü Prof. Dr. Hasan Köni’nin üstlendigi panelin açilis konusmasini yapan Yasar Üniversitesi Uluslararasi Hukuk Uygulama ve Arastirma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Isil Özkan, “Yunanistan’in 1981 yilinda, Güney Kibris Rum Kesiminin ise 2004 yilinda AB üyesi olmasiyla Birlesmis Milletler’in (BM) kurdugu denge Yunanistan lehine degisti. Yunanistan, son zamanlardaki bölgesel sorunlarimizda disaridan destek aldi. Yunanistan, adalari silahlandiriyor ve eskiden beri devam eden karasulari, Ege kita sahanligi, Uçus bilgi bölgesi(FIR) hatti gibi sorunlari yeniden gündeme getiriyor” dedi.



"Türkiye’nin yeri NATO"

Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, “Varsova Pakti’nin sona ermesiyle birlikte NATO siyasi bir organ oldu. Askeri yönü agir basan bir NATO, ‘Soguk Savas’ dönemi sonrasi, muhatapsiz kalmistir. Bunun yerine siyasileserek politikalar olusturma noktasina gelmistir. Eskiden bu yana devam eden Türkiye-Yunanistan silahlanmasinda gözetilen 10/7 denklemi bozulmustur. Ukrayna savasi basta olmak üzere dünya, yeni bir boyuta evrildi. 20. yüzyilin kurum ve kaideleri ile 21. yüzyilin sorunlarini çözmek mümkün degildir. Bu nedenle bugün artik NATO’nun karsiti Avrasya’dir. Türkiye’nin yeri NATO’dur. Ülkemizin jeopolitik konumu geregi Ukrayna savasindaki denge tutumu karsisinda ABD ve Rusya herhangi bir sey yapamiyor çünkü Türkiye’yi kaybeden aslinda Orta Dogu’yu da kaybeder” dedi.

ABD ile Yunanistan’in arasinda NATO disinda yapilan ikili anlasmalarin Türkiye açisindan ne anlama geldiginin incelemesi gerektigini belirten Prof. Dr. Funda Keskin Ata, “ABD Yunanistan’da Dedeagaç’taki daha büyük olmak üzere Girit’teki ile birlikte iki yeni üs kurmustur. NATO sözlesmesi, disaridan gelecek tehditlere karsi üyelerini korumak üzere kurulmustur. NATO, Sovyetler Birligi ve Dogu Blok’u yikildiktan sonra kendine bir amaç bulmak için epeyce ugrasmistir. Rusya’nin önce Kirim’da aslinda Ukrayna’da baslattigi savas, NATO’ya bir yasam nefesi oldu. Böylece, NATO yeniden çok önemli ve degerli bir örgüt haline geldi. Türkiye ile Yunanistan arasindaki çatisma potansiyelini ABD, çok iyi yönetti. Bu nedenle NATO, yeniden hayat bulmusken 1952’den beri üyeleri arasinda çatisma riskini arttiracak hareketlerde bulunmasi bana mantikli gelmiyor” dedi.

Prof. Dr. Çinar Özen, “ABD, 2014 yilindan itibaren yeni bir ‘Soguk Savas’ insasi isine girmis gibi görünmektedir. Ukrayna savasi, sanki biraz bu ise yariyor gibi gözlemliyorum. Peki yeni soguk savas insasi süresince ABD, bütün yatirimi Yunanistan’a mi yapiyor? ABD, Dedeagaç’ta 2021 anlasmasina dayali olarak çok büyük bir askeri üs kurdu. Bunu Rusya’ya karsi ve bogazlarin disinda koridor açmak olarak degerlendirebiliriz. Ancak ben bu sekilde degerlendirmiyorum. Aslinda ABD, bu yeni soguk savas insasinda Yunanistan üzerinden Türkiye’ye karsi bir cephe insa ediyor” dedi.

Panelin kapanis konusmasini yapan moderatör Prof. Dr. Hasan Köni ise Türkiye’nin, Yunanistan ile olan iliskilerinde saldirgan bir tutum içerisinde olmadigi, kendi haklarini aradigini ancak uluslararasi alanda bunun yanlis yorumlandigini söyledi.

Kaynak: İHA