Disisleri Bakani Çavusoglu'ndan Italyan Gazetesine Demeç Açiklamasi
'Türkiye olarak, DEAS’la Mücadele Koalisyonunun basindan beri aktif bir üyesiyiz ve DEAS’a karsi cephede mücadele eden tek NATO üyesiyiz. Geri çekilmesine ragmen DEAS, halen bir tehdittir' 'PKK/YPG’nin kendi önemini muhafaza etmek için DEAS’a ihtiyaci vardir ve DEAS’in varligindan istifade etmektedir' 'Roma’da düzenlenen bakanlar düzeyindeki toplanti, teröristlere karsi mücadelemizi degerlendirme ve izlenecek yol üzerinde tartisma firsatini bizlere sunacaktir' 'Komsumuz Suriye'yi istikrarli ve refah bir ülke olarak görmek konusunda büyük çikarimiz var' '(Libya’da) Siyasi ve kalici bir çözüm bulmak üzere Libya’nin yönettigi ve elinde tuttugu, Birlesmis Milletler tarafindan kolaylastirilan siyasi sürecin faal bir destekçisi olduk' 'Kovid19 salgininin basindan beri G20 bazi somut adimlar atti ve ülkeler arasinda dayanisma ve is birligini öne çikararak bir örnek olusturdu'
DEAS'la Mücadele Uluslararasi Koalisyon Bakanlar Toplantisi ve G20 Disisleri Bakanlari Toplantisi için Roma’da bulunan Bakan Çavusoglu, Italya’nin önde gelen gazetelerinden "Il Messaggero"ya röportaj verdi.
Çavusoglu, terör örgütü DEAS’in büyük saldiri yapacak mali ve planlama yapisinin felce ugratildigini belirterek, "Bugüne kadar Suriye ve Irak’ta 4 bin 500 DEAS militanini etkisiz hale getirdik. Bu örgüte gitmeye aday yiginla parayi engelledik. Türkiye olarak, DEAS’la Mücadele Koalisyonunun basindan beri aktif bir üyesiyiz ve DEAS’a karsi cephede mücadele eden tek NATO üyesiyiz. Geri çekilmesine ragmen DEAS, halen bir tehdittir." ifadelerini kullandi.
Suriye'de DEAS'i maglup etmek için kullanilan yöntemlerin bazi hatalari ortaya koydugunu bastan beri vurguladiklarini dile getiren Çavusoglu, "Bir terör grubuyla mücadele bir baska terör grubuna devredilmemelidir. PKK/YPG ve sözde Suriye Demokratik Kuvvetleri (SDF), PKK'nin Suriye'deki uzantilaridir. PKK/YPG'nin kendi önemini muhafaza etmek için DEAS'a ihtiyaci vardir ve DEAS'in varligindan istifade etmektedir." degerlendirmesinde bulundu.
Çavusoglu, su ana kadar belirtilenenlerin aksine DEAS tehdidinin Suriye’de daha da derin kökler salmakta olduguna isaret ederek, "Çünkü PKK/YPG kendi kontrolü altindaki kamplardan mali kazanç karsiliginda DEAS'li teröristleri serbest birakmaktadir. Gerçek bir stratejinin; derin nedenleri ele almasi, istihbaratin etkili bir paylasimini garanti etmesi ve mesru aktörlerle gerçek ortakliklar baslatmasi gerekir. Roma’da düzenlenen bakanlar düzeyindeki toplanti, teröristlere karsi mücadelemizi degerlendirme ve izlenecek yol üzerinde tartisma firsatini bizlere sunacaktir." yorumunu yapti.
Bakan Çavusoglu, Suriye ile ilgili olarak sunlari söyledi:
"Komsumuz Suriye’yi istikrarli ve refah bir ülke olarak görmek konusunda büyük çikarimiz var. Halihazirda var olan istikrarsizlik terör gruplari için uygun bir ortam olusturuyor. Suriye’nin güvenligine ve ayni zamanda hem bölgenin hem de daha ötesinin güvenligine tehdit olusturuyorlar. Suriye ihtilafinin sadece Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayili kararina dayanan, Suriye’nin yönettigi ve Suriye’nin elinde tuttugu bir siyasi süreç araciligiyla sona erebilecegi kanisindayiz. Bu baglamda, BM Cenevre Süreci ve Astana Platformu parametreleri temelinde bir siyasi çözümü hedef alan tüm uluslararasi girisimleri destekliyoruz. Siyasi süreç dahilindeki tek islevsel mekanizma olarak Anayasal Komisyonun desteklenmeye ihtiyaci vardir. Rejimin kati yaklasimi nedeniyle maalesef bugüne kadar Anayasal Komisyonun çalismalarinda kayda deger ilerlemeler kaydedilmedi. Ayni görüste olan ülkeler ve Astana’nin diger garantörleriyle birlikte siyasi süreci yeniden harekete geçirmek ve hem kalici hem de barisçil bir çözüme ulasmak üzere birlikte çalismaya devam edecegiz."
- Türkiye’nin Libya stratejisi
Türkiye'nin Libya'daki baslica amacinin, bu ülkenin istikrar, güvenlik, birlik ve refahini garanti etme yönündeki çabalarinda Libyali mesru makamlara yardim etmek oldugunu aktaran Çavusoglu, "Siyasi ve kalici bir çözüm bulmak üzere Libya’nin yönettigi ve elinde tuttugu, Birlesmis Milletler tarafindan kolaylastirilan siyasi sürecin faal bir destekçisi olduk. Bugün Baskanlik Konseyinin ve Ulusal Birlik Hükümetinin (GNU) kurumsal kapasitesinin gelismesi için çabalarina kamusal hizmetler, elektrik, saglik ve altyapi projeleri sunarak yardim temin ediyoruz." ifadelerini kullandi.
Libya konusunda Italya ile çalisip çalismadiklari sorusuna Mevlüt Çavusoglu, "Italya bizim stratejik ortagimiz ve müttefikimizdir. Türkiye, Kovid-19 salgininin en karanlik günlerinde Italya’nin yaninda oldu. Akdeniz’deki son gelismeler ve sinamalar nedeniyle Italya ile Türkiye arasindaki is birligi bölgenin güvenligi ve istikrari açisindan son derece önemli hale geldi. Italya ile Libya konusunda her zaman siki temas ve is birligi içinde olduk. NATO müttefikleri ve güvenlik konulu çalisma grubunun es baskanlari vasfiyla, kurumsal kapasitelerin pekismesinde ve Libya’nin refahi için muhtelif alanlarda birlikte çalisabiliriz." yanitini verdi.
- "Kovid-19 salgininin basindan beri G20 bazi somut adimlar atti"
G20'nin 2008-2009 küresel mali krizinden dogduguna dikkati çeken Disisleri Bakani Çavusoglu, su degerlendirmelerde bulundu:
"Küresel ekonomik tesviklerin ileri sürülmesi araciligiyla finans piyasalarini istikrara kavusturmak için en etkili mekanizma haline gelmisti. Kovid-19 salgininin basindan beri G20 bazi somut adimlar atti ve ülkeler arasinda dayanisma ve is birligini öne çikararak bir örnek olusturdu. Salgin devasa ekonomik sinamalar yarattigi için G20’nin de küresel finansman gereksinimlerini özellikle düsük gelirli ülkeler için gögüsleme konusunda önemli bir role sahip. G20’nin borç hizmetinin askiya alinmasi girisimi bu yönde bir mihenk tasi oldu. G20 ülkeleri, iyi bir örnek vererek, yardima muhtaç ülkeler için kaynaklarin serbest birakilmasina ve saglik harcamalari için daha fazla mali alan yaratilmasina birlik içinde katildilar."
Uluslararasi Para Fonunun (IMF) Özel Çekme Haklari (SDR) verme önerisinin önemli bir adim oldugunu belirten Çavusoglu, söyle devam etti:
"Kovid-19 salgini isiginda 650 milyar dolarlik bir genel SDR tahsisinin küresel rezerv kaynaklarinin gereksinimlerini uzun vadede destekleyecegini ve yoksul ülkelerin acil ihtiyaçlarini karsilayacagini düsünüyoruz. Tüm bu girisimler düsük gelirli ülkelerin dirençli ve desteklenebilir bir ekonomik büyüme araciligiyla kapsayici ve barisçil toplumlar olusturma çabalarina katkida bulunuyor. Bu ayni zamanda desteklenebilir kalkinma hedeflerinin en önemli sözünü tutmak için de büyük önem tasiyor; hiç kimseyi geride birakmamak. Ayrica çevreyi korumak için uyumlu bir eylem de sart. Küresel çevreci geçisin toparlanma politikalarimizin merkezinde olmasi gerekir. Kalkinmakta olan ya da az gelismis ülkelere ve bilhassa Afrika’ya baktigimizda, iklim adaptasyonu harcamalarinin onlar açisindan büyük bir külfet olmaya devam ettigini görüyoruz. Bu baglamda yükümlülüklerin ve sorumluluklarin gelismis ve gelismekte olan ülkeler arasinda paylasilmasi iklimsel degisiklige verilecek küresel cevabin etkisini hiç kuskusuz güçlendirebilir."
Çavusoglu, küresel sinamalar karsisinda G20 liderliginin son derece önemli oldugunu, eyleme yönelik ve kapsayici, somut neticelere yönelik bir yaklasima ihtiyaç duyduklarini anlatti.
Bakan, G20 Dönem Baskani Italya’nin çabalarini destekleyecegini de belirtti.
- "Antalya Diplomasi Forumu, gelecekte yeni bir etkinlik modeli olacak"
Türkiye’nin yakin zamanda düzenledigi Antalya Diplomasi Forumu’nun (ADF) amaci da sorulan Çavusoglu, "Antalya Diplomasi Forumu, farkli küresel sorunlar karsisinda uluslararasi platformda yeni fikirler, yeni yaklasimlara kulak vermeyi amaçliyor. Küresel ve bölgesel sorunlarimiza çözüm bulmak için yaratici ve yenilikçi fikirlere ihtiyacimiz var." degerlendirmesinde bulundu.
ADF’nin dünyanin ilk demokratik parlamentosu bulunan Patara’da yapildigina isaret eden Çavusoglu, bu forumun yarattigi ekosistem sayesinde diplomaside farkli yaklasimlarin ele alindigini ve yeni fikirlerin etraflica degerlendirildigini vurguladi.
Çavusoglu, sunlari kaydetti:
"Herkesin uluslararasi dayanisma ve is birligine olan ihtiyaca dikkati çektigini düsünüyorum. ADF, gelecegi düsünme ve birlikte hareket etmeye yönelik yeni bir evre oldu. ADF’ye 11 devlet ve hükümet baskani, 45 disisleri bakani, 60'tan fazla uluslararasi örgüt temsilcisi ve çok sayida Türk ve yabanci akademi ve is dünyasindan konuk katildi. ADF, gelecekte yeni bir etkinlik modeli olacak."