Cumhurbaskani Erdogan Açiklamasi 'Yerli Asimiz Kullanima Hazir Hale Gelince Tüm Insanlikla Paylasacagiz'
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, "Asinin santaj, baski veya politika dikta araci olarak kullanilmasi yanlistir. Yil sonundan önce bitirmeyi planladigimiz yerli asi çalismalarimizi insan odakli evrensel bir yaklasimla yürütüyoruz. Kullanima hazir hale gelince yerli asimizi tüm insanlikla paylasacagiz" dedi.
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan’in himayelerinde ve Disisleri Bakani Mevlüt Çavusoglu’nun ev sahipliginde, küresel ve bölgesel meselelerin ele alinacagi, resmi ve hükümet disi aktörleri bir araya getiren ve zaman içinde kurumsallasmasi hedeflenen bir platform olan “Antalya Diplomasi Forumu” (ADF) Belek Turizm Merkezi’ndeki NEST Kongre Merkezi’nde basladi.
“Yenilikçi Diplomasi: Yeni Dönem, Yeni Yaklasimlar” basligiyla gerçeklestirilen Forum’un açilisinda konusan Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, katilimcilara Türk turizminin baskenti Türkiye’nin incisi Antalya’ya ‘Hos geldiniz’ diyerek sözlerine basladi.
Foruma Antalya’nin ev sahipligi yapmasinin tesadüf olmadigina deginen Erdogan, “Antalya tarih boyunca medeniyetlere besiklik yapmis, insanlik tarihine yön vermis kitalarin kavsak notasi Akdeniz’in en güzel sehirlerinden biridir. Tipki Akdeniz gibi Antalya da farkli kültürlerin ortak yuvasi ve ortak yurdudur. Asirlardir her kökenden her inançtan insani baris içinde bir arada yasatan Antalya’miz diplomasinin de merkezinde yer almistir. Bu forum ile sehrimizin özelligine yeni bir boyut daha kazandirmis oluyoruz. ADF’nin insallah zamanla küresel diplomasinin kalbinin attigi bir zirveye dönüsecegine inaniyorum. Buradan verecegimiz dostluk diyalog ve isbirligi mesaji mesajlari bölgemizle birlikte tüm dünyaya dalga dalga yayilacaktir. Forum vesilesiyle hem Antalya’nin güzelliklerini görme hem de güvenli turizm sertifikasi programinin uygulamalarina sahitlik etme imkani bulacaksiniz. Geçen sene baslattigimiz bu program sayesinde 2020 yilinda 16 milyon turisti sorunsuz, sikintisiz sekilde ülkemizde agirladik. 2021 senesinde sistemin kapsamini daha da genisleterek, misafirlerimizin ülkemizin her kösesinde huzur içinde tatil yapabilmelerini mümkün kildik. Hepinizden her zaman ailenizle sevdiklerinizle birlikte sizi agirlamaktan seref duyacak, Antalya’nin keyfini çikarmanizi istiyorum” diye konustu.
"Diplomasi daha fazla devreye alinmalidir"
Erdogan, diplomasinin insanligin toplu halde yasamaya basladigi tarihlerden beri var olan ve kullanilan üzerinde kafa yorulan bir alan olduguna degindi.
Daha yakin bir tarihteki tanimiyla diplomasinin savas ve baris güçleri arasindaki dengeyi olusturan diplomasinin önceliyicilik vasfiyla önemini sürekli arttirmaya devam ettigini dile getiren Erdogan, “Iletisim teknolojileri, internet, sosyal medya, artan küresellesmeyle birlikte diplomasinin alani genislemistir. Bugün diplomasi deyince sadece, devlet ve hükümet yetkilileri arasinda kapali kapilar ardinda yapilan görüsmelerden bahsetmiyoruz. Bu kavaramlar ayni zamanda kamu diplomasisinden, kültür, turizm diplomasisine, ticaret diplomasisine kadar çok genis bir yelpazede yürütülen çalismalari kastediyoruz. Politika aktörleri kadar diplomasinin icra edildigi platformlar da degisiyor, çesitleniyor. Artik siyasetçiler ve diplomatlarla birlikte STK’lar, is dünyasi, medya ve üniversiteler arasindaki temaslar dis politikayi sekillendiriyor. Dijital diplomasi de yine bu dönemin kazanimlarindan biridir. Diplomasinin alaninin bu kadar genislemesi, gerilimlerin azaltilmasinda insanliga süphesiz büyük firsatlar sunuyor. Sicak çatismalarin yillarca devam ettigi günümüzde diplomasi sanatinin önümüze açtigi yeni kulvarlara olan ihtiyacimiz da artiyor. Dönem sorunlarin suhuletle çözümünde diplomasiyi, diplomasinin inceliklerini dislama degil, daha fazla devreye alma dönemidir” dedi.
"Siki yumrugu gevsetecek olan diplomasidir"
“Sikili yumruklarla musafaha olmaz, iste bu sikili yumruklari gevsetecek en etkili yol hala diplomasidir” diyen Erdogan, “Dünyadaki degisimi dogru okuyalim, gelecek nesiller için çözümler üretelim. Maziden süzülüp gelen birikimi yeniden yogurarak istikbale tasiyan vizyonel bir diplomasi pratigini hakim kilmamiz gerekiyor. Karsi karsiya oldugumuz tehditlerin büyüklügü uluslararasi bir dayanismayi ve isbirligini zaruri kiliyor. Küresel korona virüs salgininda, bu ihtiyaci bir kez daha hissettik. Uluslararasi toplum elindeki tüm araçlara ragmen salgini yikici etkilerini yönetmede maalesef iyi bir imtihan veremedi. Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi tarihin en büyük saglik krizini 100 gün sonra gündemine alabildi. Tropik adalardan Sibirya’ya kadar dünyanin en ücra yerlerini dahi etkileyen salgin karsisinda isbirligi yerini korumaci ve rekabetçi politikalara birakti” diye konustu.
"Asi milliyetçiligine firsat verilmemeli"
Milyarlarca insanin yükü sadece dayanismayla hafifleyecekken Afrikali, Asyali, Latin Amerikalilarin kaderlerine terk edildigini ifade eden Erdogan, “Salginin dünya ölçeginde adaletsizlikleri keskinlestirdigini, zenginle fakir arasindaki uçurumu daha da derinlestirdigini görüyoruz. Birçok ülkede toplumsal huzursuzluklarin nüksetmesi, düzensiz göç yollarinin tekrar hareketlenmesi Akdeniz’de ölümlerin artmasi bunun en çarpici örnekleridir. Bu süreçte Türkiye olarak dost kötü günde çagrilmadan giden inanciyla dostlarimizin imdadina kostuk. Bizden talepte bulunan 158 ülkeye, 12 uluslararasi kurulusa saglik malzemesi gönderdik. Türkiye’deki misafir ettigimiz siginmacilari, vatandaslarimizdan ayri tutmadik. Salgin döneminde yapilan hatalarin tekrar etmemesi için asinin asi milliyetçiligine firsat verilmemesi önemlidir. Asinin santaj, baski veya politika dikta araci olarak kullanilmasi yanlistir. Yil sonundan önce bitirmeyi planladigimiz yerli asi çalismalarimizi insan odakli evrensel bir yaklasimla yürütüyoruz. Kullanima hazir hale gelince yerli asimizi tüm insanlikla paylasacagiz” ifadelerini kullandi.
"Sorunun parçasi"
Topyekun yeni seyler söylenmesi gereken bir dönemde olduklarinin altini çizen Erdogan, “Eskinin aliskanliklariyla, geçmisin dar kaliplariyla günümüzün sorunlarin çözüm bulamayacagimiz açiktir. Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi basta olmak üzere, küresel sistemin üzerine insa edildigi ana yapilar mevcut halleriyle çözümün degil, sorunun bir parçasidir. Iki kutuplu dünya tasavvurunun bize dayattigi kurumsal yapilarla 21. Yüzyildaki yolculugumuzu devam ettiremeyiz. Türkiye olarak, ‘Dünya besten büyüktür’ sancagi altinda yürüttügümüz mücadelenin gayesi, eskinin yüklerinden kurtularak yeniyi kucaklamaktir. Yaklasik 8 milyar insanin kaderi Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi bes ülkenin insafina birakilamaz. 190 ülkeye bir süreligine masada oturma hakki veren, ancak kendi kaderleriyle ilgili söz hakki tanimayan bir sistem, adalet üretemez. Adaletin bulunmadigi yerde ise çatisma gerilim ve zulüm eksik olmaz. Yeni dönemde diplomasimizi yogunlastirmamiz gereken alanlarin basinda Güvenlik Konseyi’nin daha kapsayici bir yapiya kavusturulmasi geliyor. Statükodan çikar saglayanlar, elbette kendilerine asimetrik güç veren bu imkani paylasmak istemeyeceklerdir. Hatta reform taleplerini dile getiren ülkeleri dislamaya, susturmaya yönelik gizli açik baskilar da olacaktir. Türkiye ile ilgili son dönemde sik sik tedavüle konulan eksen tartismalari, bu hazimsizligin isaretidir. Bu art niyetli suni, hakikatlerle bagdasmayan tartismalarin bizim cesaretimizi kirmasina müsaade etmeyecegiz. Hem vatandaslarimizin hem evlatlarimizin gelecegi adina, tüm insanlik adina hakki ve adaleti savunmaya devam edecegiz” diye konustu.
"4 bin 500 DEAS’li etkisiz hale getirildi"
"Dünya hizla degisirken devletler arasi iliskilere bakisimizi ve diplomasimizi buna uyarlamamiz gerekir" diyen Erdogan, “Girisimci ve insani dis politika anlayisimizin gerisinde de bu yenilesme ve dönüsüm ihtiyaci vardir. Bugünün dünyasinda etkin diplomasi, olaylara genis açiyla bakmaktan, sahadaki gelismeleri yakindan takip etmekten geçiyor. Diplomatik basari ise gelismelere hizli ve ön alici müdahalelerde bulunabildiginizde yakalanabiliyor. Türkiye 252 dis temsilcigi ile dünyanin besinci en genis diplomatik agina sahip ülkesi konumundadir. Barisa, istikrara, kalkinmaya ve refaha katki saglamak için çaba harciyoruz. Bu anlayisla atilan adimlarin meyvelerini aliyoruz. Suriye’de halkin iradesini yansitacak bir siyasi çözüm için var gücümüzle çalisiyoruz. Yaklasik 10 yildir 4 milyona yakin Suriyeli kardesimizi ülkemizde misafir ediyoruz. Sinirimizin hemen ötesinde zor sartlarda hayata tutunmaya çalisan 5 milyon mazluma da yardim etmeye çalisiyoruz. Suriye’deki PKK, PYD, YPG ve DEAS gibi terör örgütlerine karsi sahada varlik gösteren ilk ülke biz olduk. Suriye’nin yabanci terör örgütlerinin barinma ve egitim kampi olmasina müsaade etmedik. DEAS’in Suriye’deki varligina büyük ölçüde son vererek ülkemizle birlikte Avrupa ve dünyanin güvenligine de katki sagladik. Su an itibariyla DEAS’in 4 bin 500 mensubunu biz etkisiz hale getirdik. Bu güne kadar 430 bin Suriye’nin güvenli olarak topraklarina dönüsünü biz temin ettik. Evlerinden edilenleri çadirlardan kurtariyoruz" dedi.
"Suriye’de barisin saglanmasi herkesin görevidir"
Erdogan konusmasina söyle devam etti:
"Terör örgütleriyle mücadelemizde gerekse Suriye’yi istikrarlilastirmak için yaptigimiz çalismalarda uluslararasi toplumdan gerekli destegi alamadik. Ülkemizdeki sivilleri katleden caniler siyasi siginmaci statüsü verilerek yillarca korundu kollandi himaye gördü. DEAS’la mücadele kilifi altinda güney sinirimiz boyunca bir terör devleti kurulmaya çalisildi. PKK’nin her yil 10 milyonlarca Euro haraç toplamasini engelleyecek birkaç göstermelik operasyon disinda hiçbir kararli adim ne yazik ki atilmadi. Oysa terörün her türlüsüyle mücadele dünyaya demokrasi ve hukuk dersi verenler basta olmak üzere herkesin görevidir. Suriye’de baris ve istikrarin saglanmasi sadece Türkiye’nin degil hepimizin sorumlulugudur. BM’ce taninan mesru Libya hükümetiyle dayanismamiz ülkede ateskes ve birlige giden yolu açti. Libya’da yaralarin sarilmasina yeniden imara kalkinmaya yönelik destegin bu süreçte artirilmasi önem arz ediyor."
"Akdeniz konferansi hala masada"
"Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nin Cenevre’de sundugu egemen esitlige dayali iki devletli çözüm önerisini destekliyoruz" diyen Erdogan, "Akdeniz’in bir baris ve refah alani olmasini arzu ediyoruz. Tüm paydaslarin katilacagi Dogu Akdeniz Konferansi önerimiz hala masadadir. Dogu Akdeniz’deki enerji kaynaklarinin cephelesmek yerine isbirligine vesile olmasi bizlerin elindedir. Komsumuz Yunanistan’la son dönemde yakaladigimiz ivmeden memnuniyet duyuyoruz. Müttefikimiz ABD ve Avrupa Birligi ile de olumlu gündem çerçevesinde isbirligimizi güçlendirmek istiyoruz. Müslümanlarla birlikte Musevi ve Hristiyanlarin da kutsal mekanlarina ev sahipligi yapan Kudüs’ün asli kimliginin korunarak tarihte oldugu gibi bugün de selam yurdu olmasi için gayret gösteriyoruz. Salginla birlikte vahim hal alan Islam düsmanligi ve yabanci karsitligi ve kültürel irkçilikla mücadelede en ön safta yer aliyoruz" ifadelerine yer verdi.
Kaynak: İHA
“Yenilikçi Diplomasi: Yeni Dönem, Yeni Yaklasimlar” basligiyla gerçeklestirilen Forum’un açilisinda konusan Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, katilimcilara Türk turizminin baskenti Türkiye’nin incisi Antalya’ya ‘Hos geldiniz’ diyerek sözlerine basladi.
Foruma Antalya’nin ev sahipligi yapmasinin tesadüf olmadigina deginen Erdogan, “Antalya tarih boyunca medeniyetlere besiklik yapmis, insanlik tarihine yön vermis kitalarin kavsak notasi Akdeniz’in en güzel sehirlerinden biridir. Tipki Akdeniz gibi Antalya da farkli kültürlerin ortak yuvasi ve ortak yurdudur. Asirlardir her kökenden her inançtan insani baris içinde bir arada yasatan Antalya’miz diplomasinin de merkezinde yer almistir. Bu forum ile sehrimizin özelligine yeni bir boyut daha kazandirmis oluyoruz. ADF’nin insallah zamanla küresel diplomasinin kalbinin attigi bir zirveye dönüsecegine inaniyorum. Buradan verecegimiz dostluk diyalog ve isbirligi mesaji mesajlari bölgemizle birlikte tüm dünyaya dalga dalga yayilacaktir. Forum vesilesiyle hem Antalya’nin güzelliklerini görme hem de güvenli turizm sertifikasi programinin uygulamalarina sahitlik etme imkani bulacaksiniz. Geçen sene baslattigimiz bu program sayesinde 2020 yilinda 16 milyon turisti sorunsuz, sikintisiz sekilde ülkemizde agirladik. 2021 senesinde sistemin kapsamini daha da genisleterek, misafirlerimizin ülkemizin her kösesinde huzur içinde tatil yapabilmelerini mümkün kildik. Hepinizden her zaman ailenizle sevdiklerinizle birlikte sizi agirlamaktan seref duyacak, Antalya’nin keyfini çikarmanizi istiyorum” diye konustu.
"Diplomasi daha fazla devreye alinmalidir"
Erdogan, diplomasinin insanligin toplu halde yasamaya basladigi tarihlerden beri var olan ve kullanilan üzerinde kafa yorulan bir alan olduguna degindi.
Daha yakin bir tarihteki tanimiyla diplomasinin savas ve baris güçleri arasindaki dengeyi olusturan diplomasinin önceliyicilik vasfiyla önemini sürekli arttirmaya devam ettigini dile getiren Erdogan, “Iletisim teknolojileri, internet, sosyal medya, artan küresellesmeyle birlikte diplomasinin alani genislemistir. Bugün diplomasi deyince sadece, devlet ve hükümet yetkilileri arasinda kapali kapilar ardinda yapilan görüsmelerden bahsetmiyoruz. Bu kavaramlar ayni zamanda kamu diplomasisinden, kültür, turizm diplomasisine, ticaret diplomasisine kadar çok genis bir yelpazede yürütülen çalismalari kastediyoruz. Politika aktörleri kadar diplomasinin icra edildigi platformlar da degisiyor, çesitleniyor. Artik siyasetçiler ve diplomatlarla birlikte STK’lar, is dünyasi, medya ve üniversiteler arasindaki temaslar dis politikayi sekillendiriyor. Dijital diplomasi de yine bu dönemin kazanimlarindan biridir. Diplomasinin alaninin bu kadar genislemesi, gerilimlerin azaltilmasinda insanliga süphesiz büyük firsatlar sunuyor. Sicak çatismalarin yillarca devam ettigi günümüzde diplomasi sanatinin önümüze açtigi yeni kulvarlara olan ihtiyacimiz da artiyor. Dönem sorunlarin suhuletle çözümünde diplomasiyi, diplomasinin inceliklerini dislama degil, daha fazla devreye alma dönemidir” dedi.
"Siki yumrugu gevsetecek olan diplomasidir"
“Sikili yumruklarla musafaha olmaz, iste bu sikili yumruklari gevsetecek en etkili yol hala diplomasidir” diyen Erdogan, “Dünyadaki degisimi dogru okuyalim, gelecek nesiller için çözümler üretelim. Maziden süzülüp gelen birikimi yeniden yogurarak istikbale tasiyan vizyonel bir diplomasi pratigini hakim kilmamiz gerekiyor. Karsi karsiya oldugumuz tehditlerin büyüklügü uluslararasi bir dayanismayi ve isbirligini zaruri kiliyor. Küresel korona virüs salgininda, bu ihtiyaci bir kez daha hissettik. Uluslararasi toplum elindeki tüm araçlara ragmen salgini yikici etkilerini yönetmede maalesef iyi bir imtihan veremedi. Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi tarihin en büyük saglik krizini 100 gün sonra gündemine alabildi. Tropik adalardan Sibirya’ya kadar dünyanin en ücra yerlerini dahi etkileyen salgin karsisinda isbirligi yerini korumaci ve rekabetçi politikalara birakti” diye konustu.
"Asi milliyetçiligine firsat verilmemeli"
Milyarlarca insanin yükü sadece dayanismayla hafifleyecekken Afrikali, Asyali, Latin Amerikalilarin kaderlerine terk edildigini ifade eden Erdogan, “Salginin dünya ölçeginde adaletsizlikleri keskinlestirdigini, zenginle fakir arasindaki uçurumu daha da derinlestirdigini görüyoruz. Birçok ülkede toplumsal huzursuzluklarin nüksetmesi, düzensiz göç yollarinin tekrar hareketlenmesi Akdeniz’de ölümlerin artmasi bunun en çarpici örnekleridir. Bu süreçte Türkiye olarak dost kötü günde çagrilmadan giden inanciyla dostlarimizin imdadina kostuk. Bizden talepte bulunan 158 ülkeye, 12 uluslararasi kurulusa saglik malzemesi gönderdik. Türkiye’deki misafir ettigimiz siginmacilari, vatandaslarimizdan ayri tutmadik. Salgin döneminde yapilan hatalarin tekrar etmemesi için asinin asi milliyetçiligine firsat verilmemesi önemlidir. Asinin santaj, baski veya politika dikta araci olarak kullanilmasi yanlistir. Yil sonundan önce bitirmeyi planladigimiz yerli asi çalismalarimizi insan odakli evrensel bir yaklasimla yürütüyoruz. Kullanima hazir hale gelince yerli asimizi tüm insanlikla paylasacagiz” ifadelerini kullandi.
"Sorunun parçasi"
Topyekun yeni seyler söylenmesi gereken bir dönemde olduklarinin altini çizen Erdogan, “Eskinin aliskanliklariyla, geçmisin dar kaliplariyla günümüzün sorunlarin çözüm bulamayacagimiz açiktir. Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi basta olmak üzere, küresel sistemin üzerine insa edildigi ana yapilar mevcut halleriyle çözümün degil, sorunun bir parçasidir. Iki kutuplu dünya tasavvurunun bize dayattigi kurumsal yapilarla 21. Yüzyildaki yolculugumuzu devam ettiremeyiz. Türkiye olarak, ‘Dünya besten büyüktür’ sancagi altinda yürüttügümüz mücadelenin gayesi, eskinin yüklerinden kurtularak yeniyi kucaklamaktir. Yaklasik 8 milyar insanin kaderi Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi bes ülkenin insafina birakilamaz. 190 ülkeye bir süreligine masada oturma hakki veren, ancak kendi kaderleriyle ilgili söz hakki tanimayan bir sistem, adalet üretemez. Adaletin bulunmadigi yerde ise çatisma gerilim ve zulüm eksik olmaz. Yeni dönemde diplomasimizi yogunlastirmamiz gereken alanlarin basinda Güvenlik Konseyi’nin daha kapsayici bir yapiya kavusturulmasi geliyor. Statükodan çikar saglayanlar, elbette kendilerine asimetrik güç veren bu imkani paylasmak istemeyeceklerdir. Hatta reform taleplerini dile getiren ülkeleri dislamaya, susturmaya yönelik gizli açik baskilar da olacaktir. Türkiye ile ilgili son dönemde sik sik tedavüle konulan eksen tartismalari, bu hazimsizligin isaretidir. Bu art niyetli suni, hakikatlerle bagdasmayan tartismalarin bizim cesaretimizi kirmasina müsaade etmeyecegiz. Hem vatandaslarimizin hem evlatlarimizin gelecegi adina, tüm insanlik adina hakki ve adaleti savunmaya devam edecegiz” diye konustu.
"4 bin 500 DEAS’li etkisiz hale getirildi"
"Dünya hizla degisirken devletler arasi iliskilere bakisimizi ve diplomasimizi buna uyarlamamiz gerekir" diyen Erdogan, “Girisimci ve insani dis politika anlayisimizin gerisinde de bu yenilesme ve dönüsüm ihtiyaci vardir. Bugünün dünyasinda etkin diplomasi, olaylara genis açiyla bakmaktan, sahadaki gelismeleri yakindan takip etmekten geçiyor. Diplomatik basari ise gelismelere hizli ve ön alici müdahalelerde bulunabildiginizde yakalanabiliyor. Türkiye 252 dis temsilcigi ile dünyanin besinci en genis diplomatik agina sahip ülkesi konumundadir. Barisa, istikrara, kalkinmaya ve refaha katki saglamak için çaba harciyoruz. Bu anlayisla atilan adimlarin meyvelerini aliyoruz. Suriye’de halkin iradesini yansitacak bir siyasi çözüm için var gücümüzle çalisiyoruz. Yaklasik 10 yildir 4 milyona yakin Suriyeli kardesimizi ülkemizde misafir ediyoruz. Sinirimizin hemen ötesinde zor sartlarda hayata tutunmaya çalisan 5 milyon mazluma da yardim etmeye çalisiyoruz. Suriye’deki PKK, PYD, YPG ve DEAS gibi terör örgütlerine karsi sahada varlik gösteren ilk ülke biz olduk. Suriye’nin yabanci terör örgütlerinin barinma ve egitim kampi olmasina müsaade etmedik. DEAS’in Suriye’deki varligina büyük ölçüde son vererek ülkemizle birlikte Avrupa ve dünyanin güvenligine de katki sagladik. Su an itibariyla DEAS’in 4 bin 500 mensubunu biz etkisiz hale getirdik. Bu güne kadar 430 bin Suriye’nin güvenli olarak topraklarina dönüsünü biz temin ettik. Evlerinden edilenleri çadirlardan kurtariyoruz" dedi.
"Suriye’de barisin saglanmasi herkesin görevidir"
Erdogan konusmasina söyle devam etti:
"Terör örgütleriyle mücadelemizde gerekse Suriye’yi istikrarlilastirmak için yaptigimiz çalismalarda uluslararasi toplumdan gerekli destegi alamadik. Ülkemizdeki sivilleri katleden caniler siyasi siginmaci statüsü verilerek yillarca korundu kollandi himaye gördü. DEAS’la mücadele kilifi altinda güney sinirimiz boyunca bir terör devleti kurulmaya çalisildi. PKK’nin her yil 10 milyonlarca Euro haraç toplamasini engelleyecek birkaç göstermelik operasyon disinda hiçbir kararli adim ne yazik ki atilmadi. Oysa terörün her türlüsüyle mücadele dünyaya demokrasi ve hukuk dersi verenler basta olmak üzere herkesin görevidir. Suriye’de baris ve istikrarin saglanmasi sadece Türkiye’nin degil hepimizin sorumlulugudur. BM’ce taninan mesru Libya hükümetiyle dayanismamiz ülkede ateskes ve birlige giden yolu açti. Libya’da yaralarin sarilmasina yeniden imara kalkinmaya yönelik destegin bu süreçte artirilmasi önem arz ediyor."
"Akdeniz konferansi hala masada"
"Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nin Cenevre’de sundugu egemen esitlige dayali iki devletli çözüm önerisini destekliyoruz" diyen Erdogan, "Akdeniz’in bir baris ve refah alani olmasini arzu ediyoruz. Tüm paydaslarin katilacagi Dogu Akdeniz Konferansi önerimiz hala masadadir. Dogu Akdeniz’deki enerji kaynaklarinin cephelesmek yerine isbirligine vesile olmasi bizlerin elindedir. Komsumuz Yunanistan’la son dönemde yakaladigimiz ivmeden memnuniyet duyuyoruz. Müttefikimiz ABD ve Avrupa Birligi ile de olumlu gündem çerçevesinde isbirligimizi güçlendirmek istiyoruz. Müslümanlarla birlikte Musevi ve Hristiyanlarin da kutsal mekanlarina ev sahipligi yapan Kudüs’ün asli kimliginin korunarak tarihte oldugu gibi bugün de selam yurdu olmasi için gayret gösteriyoruz. Salginla birlikte vahim hal alan Islam düsmanligi ve yabanci karsitligi ve kültürel irkçilikla mücadelede en ön safta yer aliyoruz" ifadelerine yer verdi.