FETÖ'nün '7 Subat MIT Kumpasi' Davasiyla Ilgili Verilen Kararin Gerekçesi Açiklandi (2)

Gerekçeli karardan: 'Devletin MIT eliyle bir istihbarat faaliyeti olarak bahsi geçen görüsmeyi (Oslo görüsmeleri) yapmasi dogaldir, olagandir ve hatta zaman zaman zaruridir' 'Bu görüsmelerin yapilmasi suç da degildir ve fakat bu görüsmelerin ülkemiz aleyhine olacak ve kullanilacak sekilde sizdirilmasi suç teskil etmektedir ki bu siyasal ve askeri casusluk suçuna vücut verir''Oslo görüsmeleri'nin kendisi de bir istihbarat faaliyetidir. Bir takim retoriklere ihtiyaç duyulmasi olagan sayilmalidir. Olagandisi olan ise bunu bir siyasi iktidara, devlete ve devlet adina istihbarat faaliyeti yürüten kuruma ve görevlilerine yönelik saldirinin malzemesi olarak kullanmaktadir''Mustafa Özer'in irtibat elemani olarak konumu ve verdigi bilgilerin yayin kuruluslarinda yer almasi ile KCK'yi MIT'in yönlendirdigi ve hatta bazi eylemleri azmettirdigi gibi bir algi operasyonuna dair yaratilmak istenen iklim, aslinda 7 Subat'in hazirlik ayaklarindan biri olarak ortaya çikmistir' 'FETÖ'nün emniyet yapilanmasinin hazirladigi ve mutfaginda Istanbul TEM Sube müdürlügünün bulundugu bu operasyonlardan yola çikilarak örgüt elebasi Fetullah Gülen'in MIT'i ele geçirme amaci, KCK operasyonlarinda elde edilen Mustafa Özer beyani ile gerekli algi ve yetkiyi yaratmakta zayif kalmis, bunun taçlanmasi için ele geçirilen Oslo ses kayitlari bu sefer hedefe Hakan Fidan, Afet Günes ve Emre Taner'i tasimistir' 'Müdahil Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskaninin o dönem basbakan olarak sorusturmaya izin vermemesi ile bir nevi ilk darbe girisimi sonuçsuz kalmistir' 'Kendilerini açilim politikasi sonrasinda yasanan kaotik olaylarin hedefi olarak istismar eden örgüt, ayni zamanda Kobani olaylari ve hendek süreci olarak bilinen süreçte PKK terör örgütü ile yan yana kol kola olmaktan da geri durmamistir'

Fetullahçi Terör Örgütü'nün (FETÖ), "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karsi açiktan giristigi ilk operasyon" olarak tanimlanan ve MIT Baskani Hakan Fidan'in da aralarinda bulundugu bazi kamu görevlilerinin ifadeye çagrildigi 7 Subat 2012'deki "MIT kumpasi"na iliskin 8'i tutuklu 18 sanikla ilgili verilen hükmün gerekçesi açiklandi.

Istanbul 23. Agir Ceza Mahkemesi, 3 Mart 2021 tarihli durusmada, eski emniyet müdürleri Yurt Atayün ve Ali Fuat Yilmazer'in de aralarinda bulundugu 10 saniga, "hükümete yönelik darbeye tesebbüs" suçundan agirlastirilmis müebbet, eski polis olan 4 saniga "silahli terör örgütü üyeligi" suçundan 7 yil 6'sar ay ve gazeteci Mustafa Gökkiliç'a da "silahli terör örgütü üyeligi, sorusturmanin gizliligini ihlal" suçlarindan 8 yil 4 ay hapis cezalari, 2 saniga tüm suçlardan beraat ve 1 saniga da "davanin reddi"ne yönelik hüküm kurmasina iliskin gerekçesini açikladi.

Sanik ve taraf avukatlarina teblig edilen 1005 sayfali gerekçeli kararda, 7 Subat MIT krizine giden sürece kadarki dönemde, MIT'in son 10 yil içerisinde PKK'ya yönelik basarili faaliyetleri anlatildi.

FETÖ için MIT daima ele geçirilmesi gerekli bir kale pozisyonundayken 7 Subat'a giden süreçte daha da önemli hale geldigi belirtilen kararda, "çözüm süreci" olarak adlandirilan dönemde FETÖ'nün müdahale etmek istedigi MIT'in üstlendigi önemli görevler, su sözlerle anlatildi:

"Zira artik Türkiye Cumhuriyeti yillardan beri süre gelen PKK terör örgütü ile mücadelesinin yani sira gerek terör örgütünün gerek ise uzantilarinin istismar ettigi etnik kimlik zenginliklerimiz üzerinden yürütülen bölücü faaliyetlere de son vermeyi, tüm ülkede huzur ve güveni saglamayi öncelik olarak gören gerek siyasi gerek sosyal bir takim politikalara öncelik tanimaya baslamistir. Kamuoyunda 'açilim süreci' olarak bilinen bu süreçte yillardan beri istismar edilen tüm unsurlarin artik istismar konusu olmaktan bir daha istismar konusu edilmemek üzere bir kardeslik hukukunun insaasi amaçlanmistir. Bu amaçla toplumun tüm kesimlerinin sürece dahil edilmesi siyasi, sosyal ve bilimsel alanda zeminin olabildigince genis temelli ve saglam olmasi hedeflenmis olup buna yönelik çalisma gruplari ve STK'lardan ve bölge halkinin kanaat önderlerinden olusan heyetler olusturulmustur. Bu çalismanin sosyal ve bilimsel bir kanadinin olmasinin yani sira devlet olarak da bu çalismaya güvenlik politikalari bakimindan destek verecek ve ayni zamanda kamu güvenligini de gözetecek bir çalismanin, faaliyetin bulunmasi kaçinilmazdir.

Türkiye Cumhuriyeti devleti adina bu güvenlik ve strateji politikalarina yönelik olarak o dönem basbakanlik makamina bagli olarak Milli Istihbarat Teskilati bu görevi üstlenmis, gerekli çalismalarini ve hazirliklarini yaparak bu sürece dahil olmustur. MIT gerek kurulus ve faaliyet amacina gerek ise kendi teskilat kanununun kendisine verdigi yetkilere dayanarak kamuoyunda 'Oslo görüsmeleri' olarak bilinen bu sürece dahil olmustur. Bu süreçte yargilamamiza müsteki sifatiyla dahil olan müstekilerden bir kismi aktif olarak görev almistir."

- "Müstekileri 'ilk kez görüsüyorlar' seklinde lanse etmek itibarsizlasma amaçlidir"

Güvenlik bürokrasisi düzleminde benzer görüsmelerin 90'li yillardan beri fasilalarla yapildigi ve "Oslo görüsmeleri"nin 90'li yillardan beri yapilan çalismalarin bir devami oldugu bilgisi verilen kararda, "Dolayisiyla 'Oslo görüsmeleri'ni daha önce benzeri yapilmamis ve yeni bir çalisma sekli olarak lanse etmek ve müstekileri ilk kez bu çalismayi yürütenler olarak lanse etmek, tam olarak örgütün MIT ve bu çalismayi yürüten MIT görevlilerini kamuoyu önünde itibarsizlastirmak amacina yöneliktir." denildi.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihsel beceri ve birikimi ile yönetsel tecrübesi göz önüne alindiginda istihbarat faaliyetlerindeki basarisi ve öngörüsünün çok açik bir sekilde millet tarafindan hep takdire sayan bulundugu ve güven telkin eden bir çalisma ortamina zemin hazirladigina vurgu yapilan kararda, "Devletin MIT eliyle bir istihbarat faaliyeti olarak bahsi geçen görüsmeyi yapmasi dogaldir, olagandir ve hatta zaman zaman zaruridir. Dünya devletlerinin tamami benzer örneklerle bu görüsmeleri gerçeklestirmistir. Bu konuda Ingiltere, Irlanda, Ispanya yakin tarihli örnekler olarak verilebilir. Bu görüsmelerin yapilmasi suç da degildir ve fakat bu görüsmelerin ülkemiz aleyhine olacak ve kullanilacak sekilde sizdirilmasi suç teskil etmektedir ki bu siyasal ve askeri casusluk suçuna vücut verir." ifadeleri kullanildi.

"Oslo görüsmeleri"nin kendisinin de bir istihbarat faaliyeti oldugu ve bir takim retoriklere ihtiyaç duyulmasinin olagan sayilacagi aktarilan kararda, söyle devam edildi:

"Olagandisi olan ise bunu bir siyasi iktidara, devlete ve devlet adina istihbarat faaliyeti yürüten kuruma ve görevlilerine yönelik saldirinin malzemesi olarak kullanmaktadir. Zira yapilan görüsmelerin alinan kaydinin gerek kayit ve konusma sirasindaki cizirtilardan gerek ise Belçika polisi tarafindan Roj Tv'ye yönelik yapilan sorusturma kapsaminda yapilan aramada ele geçirilmesi, bölücü örgüt temsilcisi tarafindan kayda alinip arsivlendigini ortaya koymaktadir."

- Sorusturmanin sözde baslangiç asamasi: BDP Diyarbakir il binasinda yapilan arama

Bahsi geçen kayitlarin iddianamede belirtildigi üzere Diyarbakir BDP il binasindan çikmasina kadar olan süreç ve kat ettigi mesafenin, örgütün emniyet ve emniyet istihbarat birimleri içerisinde yuvalanmis unsurlarinin etkin bir sekilde faaliyetiyle mümkün oldugu vurgulanan kararda, "Daha önce benzerlerini Ergenekon ve Balyoz gibi davalarin sorusturma asamalarinda gördügümüz üzere, delil üretme ve delil saklama ve bulmus gibi yapma konularinda rüstünü ispat eden örgüt ve örgüt mensuplari, daha önce zemindeki parke altindan çuvalla evrak buldugu gibi arama yapilan bilgisayarlarin bulundugu odada, daha önce hiç kullanilmamis ve oda içerisindeki bilgisayarlara hiç takilmamis, sadece arama yapilmasi planlanan gün ve saatte orada bulunmasi için bahsi geçen ses kayitlarinin bulundugu hard diski bulmasi, sorusturmanin sözde baslangiç asamasini olusturmustur." degerlendirmesi yapildi.

Ses kayitlariyla ilgili islemlerin dönemin Istanbul Terörle Mücadele Sube Müdürlügü D ve B Büro Amirligi ekiplerince yapildigi bilgisi verilen kararda, "KCK operasyonlari kapsaminda yürütülen sorusturmada iddianamede anlatildigi üzere süpheli sifatiyla gözaltina alinan müsteki Mustafa Özer'in kolluk asamasindaki sorusturma islemleriyle ele geçirilen ses kayitlari bir bütün olarak örgüt mensuplarinca sentezlenmeye ve ortaya KCK'yi MIT'in yönlendirdigi bazi eylemlerin talimatini verdigi gibi bir alginin tüm hazirliklari iste bu asamada hazirlanmaya ve kurgulanmaya baslanmistir." denildi.

- "Örgüt mensuplarinca alinan Mustafa Özer'in ifadesi yine örgüt mensuplarinca medyaya servis edildi"

Müsteki Mustafa Özer'in emniyet ve savciliktaki ifadesinin, daha önce kurgulanmis bir sekilde, baskiyla alindigi ve Özer'in beyaninin alinmasi sirasinda yasanan tüm olaylar sonrasinda Oslo ses kayitlari ile birlestirilmek üzere kurgulanan bir sorusturma sürecinin bir parçasi oldugu vurgulanan kararda, müstekinin beyanlarinin ve konumunun yaratilmak istenen algi operasyonunun bir parçasi olarak, kamuoyuna örgütün istedigi sekilde yansitilmasi için yine örgüt mensuplari tarafindan medyaya servis edildigi anlatildi.

Gerekçeli kararda, süreçle ilgili su degerlendirme yapildi:

"Mustafa Özer'in irtibat elemani olarak konumu ve verdigi bilgilerin yayin kuruluslarinda yer almasi ile KCK'yi MIT'in yönlendirdigi ve hatta bazi eylemleri azmettirdigi gibi bir algi operasyonuna dair yaratilmak istenen iklim aslinda 7 Subat'in hazirlik ayaklarindan biri olarak ortaya çikmistir. Aslinda asil hedef, örgüt tarafindan hiçbir zaman ele geçmeyen MIT'i kamuoyu nezdinde itibarsizlastirmak ve güven kaybina ugramasini saglamaktir ve fakat biraz önce de belirttigimiz üzere bu sadece 7 Subat kumpasina giden yolda bir mihenk tasi durumundadir.

FETÖ'nün emniyet yapilanmasinin hazirladigi ve mutfaginda Istanbul TEM Sube müdürlügünün bulundugu bu operasyonlardan yola çikilarak örgüt elebasi Fetullah Gülen'in MIT'i ele geçirme amaci, KCK operasyonlarinda elde edilen Mustafa Özer beyani ile gerekli algi ve yetkiyi yaratmakta zayif kalmis, bunun taçlanmasi için ele geçirilen Oslo ses kayitlari bu sefer hedefe Hakan Fidan, Afet Günes ve Emre Taner'i tasimistir. Müstekiler Hakan Fidan, Afet Günes ve Emre Taner'in görev süreleri boyunca yaptiklari basarili hizmetlerin yani sira FETÖ mensuplarinin MIT'e sizmasina yönelik gösterdikleri direnç bir baska hedef seçilme gerekçesidir.

'Oslo görüsmeleri' olarak bilinen bu görüsmeler aslinda Türkiye Cumhuriyeti devletinin kamuoyunda açilim süreci olarak bilinen toplumsal bir uzlasma ve kardeslik sürecinin bir parçasi iken, örgüt ve örgütü her anlamda himaye eden uluslararasi aktör ve devletlerin, ki bu yapilara PKK terör örgütü de dahil olmak üzere çabasiyla akamete ugratilmistir. Zira hedeflenen toplumsal uzlasma ve kardesçe yasama iklimi gerçeklestiginde yillarca stratejisini yürüttügü Ortadogu siyasetinin çökecegini gören himayedar devletler, FETÖ ve unsurlarina ve ayni zamanda silah sagladigi PKK'ya bu süreci ortadan kaldirmak için gerekli talimat ve destegi tam anlamiyla saglamistir."

- "FETÖ, PKK ile yan yana olmaktan geri durmamistir"

Oslo görüsmelerinden sonra terör örgütü PKK'nin yapmis oldugu eylemler ve hedefe emniyet teskilatinin alinmasinin, tam anlamiyla "hedef sasirtma" stratejisinin bir parçasi oldugu ve bunun yargilama sirasinda sanik savunmalarinda da görülebilecegi belirtilen gerekçeli kararda, "Bu dönemde emniyet teskilatina yapilan terör saldirilari, FETÖ mensuplari ve yapilari tarafindan istismar araci ve Oslo görüsmelerine katilan müstekilere yönelik sorusturma ve algi faaliyetlerinin hep bir parçasi olarak kullanilmistir. Kendilerini açilim politikasi sonrasinda yasanan kaotik olaylarin hedefi olarak istismar eden örgüt, ayni zamanda Kobani olaylari ve hendek süreci olarak bilinen süreçte PKK terör örgütü ile yan yana kol kola olmaktan da geri durmamistir." degerlendirmesi yapildi.

FETÖ mensuplarinca, "gazetecilik kisvesinde" yürütülen terörist faaliyetler kapsaminda, hendek dönemi olarak bilinen ve çok sayida sehit verilmesine neden olan çatismalarin sicakligini korudugu bir dönemde, çatismalarin yasandigi illerdeki pek çogu hakkinda PKK terör örgütüne üye olmaktan sorusturma bulunan ve sonrasinda kesin hüküm alan belediye baskanlarinin ziyaret edildigine dikkati çekilen kararda, su bilgiler paylasildi:

"Bu ser yapilanmalari ve birliktelikleri göstermektedir ki, MIT ve hizmet ettikleri dönem itibariyle son derece basarili çalismalara imza atan müstekiler Hakan Fidan, Emre Taner ve Afet Günes'in hedef olarak seçilmesi terör örgütleri ve uluslararasi himayedarlarinin kendilerinde olusan rahatsizlik artik had safhaya ulasmistir. Müstekilerin temelleri hazirlanmis ve atilmis bir seri kumpas sorusturmasiyla halkin gözünde itibarsizlastirilmasi, MIT'in basarisiz ve etkisiz bir kurum olarak algilanmasi, tüm bu olumsuz sonuçlarin faturasinin yürütme organina çikarilmasi, teskilat bakimindan, bu sayede yeniden yapilandirilmasi bahanesiyle örgüt mensuplarinin teskilata sizmasi hedeflenecektir. Aslinda espiyonaj ve kontrespiyonaj faaliyetlerinde bulunan örgütün, MIT'i ele geçirmesi ulusal bir güvenlik tehdidine kapi aralayacaktir. Böylelikle hem yürütme hem de yürütme organina bagli MIT'i tasfiye plani isleyecek ve yaratacaklari algi operasyonlariyla da kamuoyunun destegini arkasina alacagini hesap eden FETÖ mensuplari planlarini gerçeklestirmek üzere bir takim faaliyetlerine hiz vermistir.

FETÖ mensuplari için yaptiklari her operasyonel adimin, yasal ve kamuoyu destegi alir gibi görünmesi olmazsa olmazdir. Böylelikle eylemler hem yasal hem mesru kamuoyunca takdirle karsilanan arkasi arastirilmayan eylemler niteliginde olacaktir. Artik tam anlamiyla MIT'i ele geçirme ve MIT üzerinden devleti ele geçirme plani yapan örgüt, tepe noktasindan itibaren bu planini uygulamaya karar vermistir.

Örgütün tepe noktasinda bulunan Fetullah Gülen ve önemli mensuplari talimatlarini hiyerarsik olarak ülkeye ulastirmis. Bu talimatlar emniyet ve yargi imamlari tarafindan operasyonel faaliyet yürütecek örgüt birim ve mensuplarina yine kendilerinden sorumlu mahrem yapilarca iletilmistir.

Bu kapsamda yargilamaya konu edilen Asya Termal toplantisi bunun bir tezahürüdür. Gerek bu toplantiya katilanlarin örgüt içerisindeki konumu, bu toplantinin zamani ve her biri farkli cografi bölgenin sorumlusu olan örgüt imamlarin ayni dönemde ayni yerde bulunmalari tesadüf olarak degerlendirilemeyecektir. Kaldi ki bu toplantiya katilan örgüt imamlarinin yargilandiklari diger dosyalardaki konumlari ve suçlarina bakildiginda Karlov suikasti gibi her birinin masum bir tatil amaciyla bir araya gelmedigi açikça anlasilacaktir. Bunu destekler sekilde emniyet ayagina iliskin ülke çapindaki bölge emniyet imamlarinin birlikteliginin yani sira sorusturmayi yürütecek eski cumhuriyet savcilarinin yakin dönemde Amerika'ya gitmesi tesadüfi bir durum olarak kabul edilemeyecektir. Artik MIT kumpasi'na karar veren örgüt elebasi ve surekasi emniyet ve yargi imamlari eliyle talimatlarini ilgili birimleri iletmis ve dügmeye basmistir."

- 7 Subat MIT krizi ve sonrasi

Hedefine MIT ve MIT görevlilerini alan örgütün, yapacagi operasyonel faaliyetle, MIT'in vatandasin gözündeki itibarini sarsmaya çalisacagi ve ayni zamanda, yürütmeye bagli bir kurum oldugundan kendince faturayi yürütme organinin ödemesi gerektigi algisi yaratacagi aktarilan gerekçeli kararda, tüm gerekli talimatlari yurt disindan emniyet ve yargi imamlari eliyle yurt içindeki operasyonel örgüt üyelerine Asya Termal toplantisi ile ulastiran örgütün, emniyet ve yargi içinde bulunan unsurlari ile hedefe yöneldigi vurgulandi.

Örgütün, daha önce de benzer sansasyonel sorusturmalarda ve kumpas sorusturmalarinda yaptigi ve kendince basariya ulasan bir yöntemle ayni sorusturma konusu olayla ilgili hem Ankara'da hem de Istanbul'da sorusturma dosyalari açtigi belirtilen kararda, bir ildeki sorusturmanin akamete ugramasi yahut engellenmesi durumunda diger sorusturma üzerinden hedefe yürümeye devam etme gayesi güdüldügü ifade edildi.

- MIT yöneticilerinin ifadeye çagrilmasi

Tüm hazirliklar yapildiktan sonra örgütün yargi ayaginda bulunan elemanlari eski cumhuriyet savcilari Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarikaya'nin, sorusturmanin bas aktörleri olarak 7 Subat'in tüm talimatlarini emrindeki örgüt mensubu kolluga verdigi ve sözde ifadesine basvurmak amaciyla dönemin MIT Müstesari Hakan Fidan ile çalisanlar Afet Günes ve Emre Taner'i o an itibariyle Besiktas'ta bulunan hizmet binasina çagirdiklari kaydedilen kararda, su degerlendirmeye yer verildi:

"Her ne kadar ilk görünüste siradan bir ifade alma islemi olarak lanse edilmis ise de bahsi geçen isimlerin Türkiye Cumhuriyeti istihbarat teskilatinin en önemli ve en kritik isimleri olmasi aslinda örgütün bir gövde gösterisine yönelik eylemdir. Burada asil amaç yürütme organina ve onun basindaki o dönem itibariyle basbakan su an ise Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskani'na gözdagi vermektir. Adeta örgüt, 'sirada sen varsin' mesaji vermeye çalismistir. Kaldi ki 15 Temmuz darbe kalkismasi da örgütün asil hedefine yönelik son kamikaze eylemidir. Müstekilerin olasi bir tutuklanmasi sorusturmanin o dönem basbakan olan su an Cumhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan ve hükümetine sirayet edecek ve demokratik yollar ile seçimle is basina gelen hükümetin örgütsel operasyonlar eliyle islevsiz hale getirilmesi amaci tamamlanmis olacakti."

- Eski Balyoz plani savcisi Hüseyin Kaplan'in "gelseler tutuklanacaklardi" beyani

Örgütün o dönem bunun rutin bir sorusturma oldugu algisini yarattigina dikkati çekilen kararda, eski Balyoz plani davasi savcilarindan Hüseyin Kaplan'in mahkemeye verdigi ifadede, "eski savci Sadrettin Sarikaya ile görüstügü, ifadeye gelselerdi üç kisinin tutuklanacagini hatirladigi" beyaninda bulundugu belirtildi.

Sadrettin Sarikaya isimli kisinin örgüt baglantilari, firari olarak bir gaybubet evinde yakalanmis olmasi ve sanik olarak yargilanirken dosyasi ayrilan eski MIT görevlisi Aykut Akbulut ile üniversite yillarindan beri süre gelen yakin arkadasligina isaret edilen kararda, davadaki saniklarla ilgili dosyaya sunulan delillere göre, Istanbul TEM Sube Müdürlügü içerisinde neredeyse örgüt mensubu olmayan sahislarin bulunmadigi, siradan memurlar düzeyinde bile örgüte ait sohbet gruplari ve evler bulundugu, emniyet yapilanmasinda örgüt üyesi olmayan hiçbir üst rütbeli müdür veya komiserin operasyonel birimlerde muhafaza edilmedigine vurgu yapildi.

"7 Subat hadisesinin örgütün emir ve talimatlari ile yürütülmedigini siradan bir sorusturma islemi oldugunu söylemek en basit deyimle saflik olacaktir." ifadesi yer bulan kararda, 7 Subat'in aslinda 15 Temmuz darbe kalkismasina giden yolda örgütün bir güç denemesi ve gövde gösterisi mahiyetinde oldugu aktarildi.

- "Saniklarin beyanlari, MIT'in örgütün himayedarlarina verdigi rahatsizliktan ibarettir"

Söz konusu sorusturmanin, yürütme organina, emrindeki en güvenilir ve en kritik birimi ele geçirme ve ona dokunma yoluyla mesaj verme gayreti oldugu belirtilen kararda, "Saniklarin savunmalarinda israrla müstekilerin görevlerini kötüye kullanarak suç isledikleri yönündeki beyanlari, gerek MIT'in gerekse MIT'in basindaki baskan ve o dönem itibariyle müstesarin, gerek yurt içi gerekse yurt disindaki basarili operasyonlari ile örgütün himayedarlarina verdigi rahatsizliktan ibarettir." denildi.

Gerekçeli kararda müstekilerin, ifade vermeye davet görüntüsündeki çagriya icap etmemeleri ve sonrasinda MIT kanununda yapilan yasal degisiklik ile MIT mensuplari hakkinda her türlü sorusturma isleminin basbakanin iznine tabi kilinmasinin örgütün emniyet ve yargi içinde barindirdigi unsurlarinin önünü kestigi de vurgulandi.

- Basbakanin sorusturmaya izin vermemesi girisimi akamete ugratti

Müstekiler hakkinda basbakanin sorusturma izni vermemis olmasiyla bu girisimin akamete ugradigi belirtilen kararda, sunlar kaydedildi:

"Sorusturma izni verme yetkisinin bizzat basbakanda oldugu dikkate alindiginda, müstekilerin suç islemis olmasi halinde yada böyle bir süphenin arastirilmasi gerektigini düsündügü takdirde basbakanin tereddütsüz sorusturma izin verebilecegi izahtan varestedir. Böylelikle saniklarin bu yönlü savunmalarina itibar edilmemistir. Müdahil Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskaninin o dönem basbakan olarak sorusturmaya izin vermemesi ile bir nevi ilk darbe girisimi sonuçsuz kalmistir."

Kararda, 7 Subat ile amacina ulasamayan örgütün, sonrasinda 17-25 Aralik kumpaslari ve en son da 15 Temmuz darbe girisimi ve uluslararasi himayedarlari ile hükümeti devirmeyi denedigi belirtilerek, ancak asil söz ve hak sahibi milletin iradesiyle örgütün her seferinde oldugu gibi basarisizliga mahkum oldugu da aktarildi.

(Bitti)

Kaynak: AA