İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan iddialara yanıt! “Ben özne değilim, hedef Türkiye”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı canlı yayında, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarına yanıt verdi. Sedat Peker'in içi boş iddialarla Türkiye'yi hedef aldığını dile getiren Bakan Soylu, "Türkiye’ye güya kendi adına bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor, neredeyse herkese ‘İpiniz elimde’ diyor. Bu bir operasyondur. Ben özne değilim, hedef Türkiye." ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan iddialara yanıt! “Ben özne değilim, hedef Türkiye”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan iddialara yanıt! “Ben özne değilim, hedef Türkiye”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir televizyon programında önemli açıklamalarda bulundu. Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in içi boş iddialarla Türkiye'yi hedef aldığını vurgulayan Soylu, Peker'in bu amaçla birilerinin sözcülüğünü yaptığını söyledi.

Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:

"İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devleti hedef alıyor. Türkiye'ye güya kendi adına bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor, neredeyse herkese 'İpiniz elimde' diyor. Ve bir sessizlik hakim.

Bugün bir Kuzey Suriye'de bir devlet kurulmaya çalışıyor. Suriye'nin içerisinde ABD'nin üsleri 6'dan 14'e çıktı. 2019 sonrasında 2020 ve 2021'de. Bir taraftan bütün bunlar gerçekleştirilirken Türkiye'ye karşı bir ekonomik saldırı var. Bunu hep beraber yaşadık.
Türkiye dağılsın, ekonomik olarak küçülsün. Hareket kabiliyeti olmasın. Türkiye'nin kendine ait bizim istediğimiz bir anayasası olsun, Türkiye Suriye, Lübnan ve Irak gibi benzer ülkelerin konumuna düşsün, ve biz burada her şeyi istediğimiz gibi yapabilme kabiliyetine sahip olalım istiyorlar.

17-25 Aralık, 6-7 Ekim, 15 Temmuz bütün süreçlerinde Türkiye bir operasyona tabii tutuluyor. Türkiye'nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur. Bir operasyondur. Hedef Türkiye."

"DAVUTOĞLU HDP İLE ANAYASA YAPABİLİRİZ DİYE KONUŞTU"

İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devlete laf ediyor, Türkiye'ye güya kendi adına vesayet ortaya koymaya çalışıyor güya, tırnak içinde. Ve herkese ipiniz elimde diyor ve Türkiye'de bir sessizlik hakim. Neticede terörle mücadele etmişiz, Türkiye'de suç çeteleriyle mücadele etmişiz darbe vurmuşuz. Uyuşturucu ile mücadele ediyoruz, etmişiz. En önemli yakalamaları, operasyonlar yapmış sonuç elde etmişiz. FETÖ ile mücadele ediyoruz. DEAŞ yanı başımızda. Türkiye bunlarla mücadele ederken sanki birileri Türkiye'nin sahayı temizlemesinden ya ürkerek ya da son kaleyi kaptırmamak için bir hamleye gidiyorum. Yıl 2005. Ben Başbakan Yardımcısıyım. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu. 7 Haziran seçimleri öncesi MYK toplantısında 'Biz HDP ile anayasa yapabiliriz' diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz baktık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi, tek başına iktidar kurabilme kabiliyeti oluşmadı. Ya CHP ile ya diğer siyasal partilerle biraraya gelecek. Bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk MKYK toplantısında bugün Deva Partisi'nin başkanı Ali Babacan, "Bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız.

"HEPİNİZİN YAPTIĞI KONUŞMALARINIZI DİNLETİYORUM' DEDİ

Dedim ki, "Bizim sorumluluğumuz bugün demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin kurabileceğine ait çabalarımızı gerçekleştirebilmek". Bu seçim tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir, dedim. Kasım'da da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP'yle AK Parti'nin iktidarı için canhıraş mücadele verdiler. Bir kısım arkadaşlarımız bunun doğru olmayacağını, Türk siyasetinin doğasına aykırı olduğunu, Türkiye'yi başka bir tarafa doğru getirebileceğini ortaya koydu. Büyük bir mücadele başladı. Bir taraftan HDP ile anayasa yapabilme kabiliyeti ortaya koyan birisi. Dert Recep Tayyip Erdoğan. Onu külliyede enterne edip, hareketsiz halde bırakan, ABD'nin Avrupa üzerinden uyguladığı politikayı Türkiye'de hakim kılmak. Bunun doğru olmadığını söyledik. Tartışmalar o kadar şiddetli oluyordu ki, bir ara sayın Davutoğlu tam anlamıyla dengesi kayboldu, 'Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum' dedi. 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki süreci anlatıyorum.

"SEDAT PEKER'E ERHAN TUNCEL'İ KİM EMANET ETTİ"

Burada öznelikle benim alakam yok. Ben olayın tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiye'nin sol kalıntılarını süpürmeye geldiği andan itibaren birileri devreye girdiler. Özel Harp ne zaman kuruldu? Parasını kim verdi? Bunu rahmetli Ecevit söyledi. 6-7 Eylül olaylarını kontrgerilla örgütledi. Paşa kitapta 'biz yaptık' diyor. Sabri Yirmibeşoğlu. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel ile Sedat Peker'i kim ortak yapar? Bu sorunun cevabını bana verir. Erhan Tuncel kim? Sedat Peker'e Erhan Tuncel'i kim emanet eder? Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi anlayış emanet eder? Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor 'budur' diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada herşey kapanıyor. Oradaki iki kişi, 'Biz Bilecik'ten aldık' diyor. Neyi alıyor? Silah ruhsatlarını. 'Bilecik'e hiç gitmedik' diyor. Bilecik'te kim var? Veli Küçük var. Doğru mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu ifade etmek için anlatıyorum bunu.

"AK PARTİ'NİN İLK İCRAATI MAFYAYI BİTİRMEK OLMUŞTUR"

Genellemek çok yanlış bir şey olur. AK Parti siyasi hayatı içerisinde 2002'ye kadar eğer varsa, 2002'deki notları çok açık bir şekilde gösterebilirse arkadaşlar. O zamanın manşetlerinde 'Türkiye'yi mafya teslim aldı' başlığı var. Türkiye mafyaya teslim oldu. Ben AK Parti'de değilim o dönem. AK Parti'nin ilk meselesi budur. Avukatlar, iş adamları ve Türkiye'deki herkes bilir. AK Parti Türkiye'de ilk kez ekonomiyi sıçratmadı, mafyayı bitirdi.

"BYLOCK KONUŞMALARI VAR"

Sedat Peker gelecek cezasını çekecek. Sonra çıkınca o bağlarını koparacak. Gönderdiği mesajlar kayıtlar elimizde. Arabasının plakası 34 FG 0202. Diyor ki 'Edep ettim 01'i almadım'. ByLock konuşmaları var. Eşinin şirketinden gönderdiği paralar var.

KORUMA NASIL VERİLDİ?

2015'te DHKP-C'nin Peker'e tehdidi var. Komisyon bir araya gelerek kendisine koruma veriyor. Amaçları nedir? Sedat Peker'in korumaya mı ihtiyacı var? Amacı ne? Öğrendiğimde ne oldu? Başında ben bu korumayı verir miydim? Vermezdim. Öğrendiğimde 2018'in ortalarından sonra İstihbarat Başkanı 'Bir operasyondayız, biraz sabredin' dedi. Netice itibariyle biraz sabrettik, sonra da aldık onları.

"DEVLET ADABIYLA UYUŞMADIĞINA İNANAN BİR İNSANIM"


Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım ve karşıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir'e de karşıydım. Çok net söylüyorum. Demokrasi ve sivil siyasetin buna müsaade etmeyeceğini söyledim. İnsanların kişiliğine karşı değilim. Korkut Eken gibi tiplerin, geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı, Cevdat Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala söz söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım. Devlet bana bir sır emanet etmiş. Eğer ben hukukun dışında bir iş yapmışsam, yatığım işin peşine takılmam.

"HUKUK BANA NE DİYORSA HUKUKUN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEKLE MÜKELLEFİM"

Sayın Ağar'ın marinada görev alması doğru mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu tip insanlar bir yerde bulunduğu zaman bunları bu meselenin üzerinden yormak kolaydır. MİT Müsteşar Yardımcılığı yapan insanların konuşmalarının devlet adabına aykırı olduğunu söylüyorum. Devlette bir dönem hizmet eden insanların organize suç örgütlerinde iş takibi yapmalarının yanlış olduğunu söylüyorum, ben de müsaade etmiyorum zaten, bu kadar basit. Hukuk bana ne diyorsa hukukun gereğini yerine getirmekle mükellefim.

KUTLU ADALI CİNAYETİ

Ben bugün (dün) arkadaşlarıma talimat verdim. En ufak bir şey varsa, eğer açık duruyorsa bu bizim namus meselemizdir. Kıbrıs içinde kim yapmışsa bedelini ödemekle mükelleftir.

"HADİ ÖZIŞIK'A 'MEMLEKETİ SATTIN' DEDİM"


Hadi Özışık'a telefon açtım 'Yaptığın çok yanlış memleketi de sattın, bizi de sattın' dedim. Sonra aklıma geldi. Bir dönem beni aramış Munbarız Rasimov ile haber yapmış. Aradım telefonla 'yanlış işler yapıyorsun, hükümeti suçluyorsun, bunlar sana yakışmaz' dedim. Yakınlığımız dolayısıyla kriminal mesele olduğu için bunu benden bilebilirler bu çok ayıp bir şey dedim. Ben böyle söyleyince attığı mesaj şu 'Seni Sedat Peker'e sattım öyle mi, ben dostlarımı satmam, ama sen inandın beni sattın' dedi. 'Ben bu konuyla ilgili hiç konuşmadığım halde seni sattım öyle mi?' Ben devletin İçişleri Bakanıyım.