Altın yükselecek mi? Altın ne zaman yükselecek?

Altın yükselecek mi? Korona sonrası ekonomi nasıl olacak? Küresel piyasaların nabzını Beyaz Gazete'nin ekonomi yazarı İslam Memiş değerlendirdi.

Altın yükselecek mi? Altın ne zaman yükselecek?
Altın yükselecek mi? Altın ne zaman yükselecek?
İşte finans analisti İslam Memiş'in o yazısı...

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını endişesi, küresel ekonomilerde daralmaya, merkez bankalarının genişlemeci politikalarına, altın fiyatlarının da agresif yükselişlerine neden olduğunu gördük.

Merkez bankaları ard arda faiz indirimlerine giderken, dünya genelinde insanlar varlıklarını korumak için panikle ETF altın alımlarına hız verdi.
Dünya genelinde maden ocaklarının, rafinelerin, perakende kuyumcu mağazalarının kapalı olması ve ülkeler arası uçuşlar yasak olduğundan fiziki altın dolaşımının gerçekleşmemesi gibi nedenler, insanların fiziki altına ulaşımını kısıtladığından ETF alımlarında 19 yılın rekoru kırıldı.

Dünya Altın Konseyi'nin (WGC) 2020 yılının ilk çeyrek raporunda, dünya genelinde yaşanan virüs salgını nedeniyle üretim ve tüketiminde %8-9 civarında düşüşler olduğunu belirtti.
Hindistan başta olmak üzere en fazla işlenmiş altın tüketen ülkelerin düğünlerini ötelemesi, fabrikalar kapalı olduğundan teknoloji tarafında altın talebinin olmayışı, insanların geliri olmadığından tasarruf amaçlı fiziki altın talebinde bulunamaması bu açıklamayı doğruluyor.

Dünya Altın Konseyi'nin (WGC), Nisan ayı raporunda ise gümenli limanlara olan talebin sürdüğünü, 9,3 milyar dolar yatırım fonlarının arttığını, fonlara 170 ton altın eklendiğini, toplam tutarın 3.355 tona yükseldiği açıklandı.

Diğer yandan altın, puslu havaları sevdiğinden jeopolitik riskler, doğal felaketler ve salgın olayları yaşandığında güvenli liman özelliğini korur.
Ancak merkez bankalarının düşük faiz uygulamaları ve panik alımları, ETF alımlarının rekor kırmasıyla altın fiyatlarında beklenmedik sunî yükselişlere neden olduğunu gözlemledik.

2020 yılına 1.517 dolar seviyesinden başlayan altının ons fiyatı, 1.765 dolara yükselerek 5 ayda 248 dolar %16,5 değer kazandı.

Bu süreçte dolar varlıklarınında da yükselişler yaşandı.

Küresel ekonomi ve piyasaların normalleşme sürecine girmesiyle beraber altının ons fiyatında dolar ile beraber düşüşler başladı.
Salgın sürecinde insanların nakit ihtiyacı olduğundan rezerv para olarak dolar tercih edildi ve dolar endeksi 100.0 seviyesinin üzerine yükseldi.
Yani dolar ve altın salgın vakalarının arttığı dönemlerde beraber yükseldi.

Şimdi de beraber gerilediğini gözlemliyoruz.
Dolar endeksi 98 seviyesine, altının ons fiyatı 1.670 dolara geriledi.
Düşüşlerin devam edeceğini tahmin ediyorum.

Teknik olarak 1.680 dolar seviyesinin altına sarkmalarda kademeli olarak 1.650-1.630-1.620 dolar seviyelerini takip edeceğim.
Küresel borsalarda beklediğim 2.satış dalgası gerçekleşirse, borsa yatırımcıları ek teminat tamamlamak için tekrar altın satmak zorunda kalabilirler.
O zaman da altının ons fiyatı 1.600 dolar seviyesinin altına sarkabilir ve düşüşler 1.520 dolar seviyesine kadar sürebilir.
Altının ons fiyatı, Haziran ayında düşüşlerini sürdürebilir.

2020 yılına 291 lira seviyesinden başlayan altının gram fiyatı ise 396 liraya yükselerek 5 ayda 105 lira % 35 değer kazandı.

Uluslararası piyasalarda altının ons fiyatından, yurt içi piyasalarda dolar/TL kurundan destek alan altın gram fiyatı, 1 yıllık kazancını 5 ayda verdiğini gördük.
Ondan sebep bu yükselişlerin köpük olduğunu düşünüyorum.

Çünkü 16 Mart'tan itibaren altının ons fiyatı 1.450 dolar, altının gram fiyatı 299 lira seviyelerinden itibaren kar satışları ve düzeltme hareketleri gerçekleştirmeden soluksuz yükseldi.
16 Mart'ta yatırımcısına 299 lira seviyelerinin dip seviyeler olduğunu belirterek alım tavsiyelerinde bulunduğumu anımsatmak isterim.

Salgın ortamında piyasalarda anormal süreçler yaşandığından düğün yapacaklar, altın borcu olanlar veya ilk kez altın yatırımı yapacak olan vatandaşlar, yükselişler karşısında üzüldü.
Altın fiyatlarındaki yükselişlere üzülen vatandaşlara, Nisan ayından bu yana sakin olmalarını, panik alımı yapmamalarını, düşüşler için sakin ve soğuk kanlılıkla beklemeleri konusunda sık sık tavsiyelerde bulunmuştum.

Mayıs ayı içinde 396 liraya yükselen altının gram fiyatının Çarşamba günü 364,50 liraya gerilediğini gördük.
Ekonomi yönetiminin almış olduğu tedbir ve önlemler sonrasında dolar/TL kuru, 7,27 liradan 6,69 liraya düştü.

Türkiye-Katar arasında swap anlaşmasının 5 milyar dolardan 15 milyar dolara yükselmesi, dolar endeksinin gerilemesiyle gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kazanması, başka ülkelerle swap anlaşmalarının geleceğine dair beklentilerin güçlenmesi, küresel borsalarda yaşanan yükselişler ve bankalardan alınan dövizlere BSMV oranın yüzde 1'e çıkarılması dolar/TL kurunun düşüşlerinde etkili oldu.

Dolar/TL kurundaki düşüşlerin 6,60 lira seviyesine kadar süreceğini öngörüyorum.
Özellikle Haziran ortalarında tüm ülkelerde normalleşme sürecinin hızlanması, hem dolar hemde altını baskı altında bırakmayı sürdürebilir.
Dolar/TL kuru ve altının ons fiyatında yükselişlerde olduğu gibi düşüşlerinde beraber yaşanması, altının gram fiyatını olumsuz yönde etkilemesini bekliyorum.

Altının gram fiyatı, kademeli düşüşlerini sürdürebilir.
Altın almak isteyenlere kademeli alımlar tavsiye edebilirim.
Kademeli düşüşlerde 370-360-350 ve 340 lira seviyelerini bekliyorum.
Bu tahminimi 2 aydır sürdürüyorum.

Alımları yüzde 25'lik dilimler halinde yapılmasını, dolarla almanın risk açısından daha sağlıklı olacağını söyleyebilirim.
Altın alımı için TL'de bekleyenler, nakitlerinin en az yarısını dolar yaparlarsa risklerini azaltmış olurlar.
Altın alımını yarı TL, yarı dolarda bekleyenler hem TL tarafında hemde ons tarafındaki düşüşlerden faydalanabilirler.

Toparlayacak olursak altın alımı için çok acele edilmemeli.
Zaten düğünlerin yüzde 90'ı Eylül-Ekim-Kasım aylarına ötelendi.
Düğün yapacakların acele etmesi gereken bir durum yok.

2 yıl önce 7,20'li seviyelerden dolar alanların zararını kapatmak için 20,5 ay beklediklerini unutmamak gerek.
2013'de ETF'lerde yaşanan satışlardan dolayı altının ons fiyatının yüzde 27 değer kaybettiğini unutmamak gerek.
Özellikle bankalardan fiziki olmayan döviz ve altın satışlarından alınan yüzde 1'lik BSMV vergisini gözönünde bulundurduğumuzda sanal al-sat yapanlar, piyasalarda sunî dalgalanmalara neden olamayacaklar.

Vergi kararı sonrası döviz ve altın talebinin de azalacağını düşünüyorum.

Bu zorlu süreçte vatandaşların sosyal medyadaki algı operasyonlarına çok dikkat etmeli.
Dolar 10 lira olacak, altın 450 lira olacak, bankalardaki mevduatlarınıza devlet el koyacak diyenler iki yıl önce olduğu gibi yine sahnede.
Yurt dışından maddi ve teknik destek alarak sosyal medya üzerinden yalan yanlış beyan verenlerin tuzağına düşmeyin.

Özellikle ajansların sahte hesapları üzerinden gerçekleşen algı operasyonları, gerçekleri değil hükümeti hedef aldığından milleti galeyana getirmek için uğraş veriyorlar.
Söylediklerimi şöyle bir örnekle özetleyebilirim.

Türkiye'de al-sat yaparak kolay para kazanan binlerce oyuncu var.
Özellikle yabancı oyuncuların elinde TL bulunmadığı halde günlük 60-70 milyon dolarlık açığa alım-satım yaparak paralar kazandığını, bu dalgalanmalar döviz kurları üzerinden piyasaları olumsuz etkilendiğini düşünün.

İki hafta önce BDKK, Londra merkezli üç bankayı tespit etmiş ve işlem yasağı getirmişti.
Al-sat yapan binlerce pisaya oyuncuları ve onlara aracılık eden bankalar kolay para kazanmayı sürdürürken devletin vergi istemesinden doğal ne olabilir ki ?
Kazancın olduğu her yerde vergi olur.

Döviz ve altına gelen vergilerden rahatsız olan kolay para kazananlar, millete bu durumu yalan yanlış anlatmayı sürdürüyor.
Asıl gerçek hortumlarının kesilmesi.

Ekonomi yönetiminin vergi kararı, sadece devletin vergi kazanmasına destek vermeyecek, beraberinde kumar bağımlığı olmuş insanların bağımlılığını azalmış, toplumun tasarruflarının korunmasına neden olacak.
Tasarruflarınızla al-sat yapmayın.

Al-sat kumar bağımlılığı yapar ve oynayan kazanır.
Tasarrufçu olmayı başarın.

Neye yatırım yaparsanız yapın, uzun vadeli düşünerek plan kurun.

Yurt içi yerleşiklerin altının mevduatlarında son iki yılda ciddi artış yaşandı.
2018 Mayıs'ta 5.4 milyar dolar olan altın mevduatları, 2020 Mayıs'ta 20.9 milyar dolara yükseldi.

Sosyal medyada sürekli dolar mevduatlarının arttığını, vatandaşın dolar stokladığını yazanlar, milletin altın tasarrufu yaptığını ve altın mevduatlarının arttığını söylemiyorlar.
Türkiye'de harcama ve tasarruf alışkanlıkları değişti.

Yastık altı ve nakit tercihi geçen yıla kıyasla 7 puan yükselerek yüzde 24'e yerleşti.
Son üç yıldır tasarruf araçları tercihinde yastık altı altının payı yüzde 14 oldu.

Bu yıl tasarruf sahiplerinin yüzde 16'sı altın hesabını tercih ederek tasarruflarının arttığını belirtiyor.
TL'deki değer kaybına karşın emtia fiyatları, enflasyon görünümü üzerinde olumlu etkiye neden olabilir.

Piyasalarla birlikte altın fiyatları da normalleşme sürecine girdi.
Dünyada salgın vaka sayılarının azalması, yasakların bitmesi, piyasalarda iyimserliğin sürmesi beraberinde altın fiyatlarının da düşüşlerini hızlandırabilir.

Haziran ayında ekonomilerin normalleşmesinde hızlanma yaşanacağından altın ve dolar varlıklarında da gerileme bekliyorum.
Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın seçimler öncesi tekrar Çin'i hedef alması, tehdit mesajlarını sürdürmesi küresel piyasalarda tedirginliğe neden oluyor.
Altının ons fiyatı düşüş trendine girdiğini, 1.693 dolar seviyesine gerilediğini ancak Trump'ın Çin'i tehdit açıklamalarından sonra 1.735 dolar seviyesine yükseldiğini gördük.
Bu tedirginlik Haziran ayına sarkabilir, ancak altın fiyatılarında yükselişlerin sürebilmesi için altının ons fiyatının 1.747 dolar, altının gram fiyatının 388 lira seviyelerinin üzerinde kapanışlar gerçekleştirmesi gerekiyor.

Haziran ayında yatırımcısının risk dağılımı için dolarla alımı tercih etmeli ve kademeli alımları uygulaması gerekiyor.
Altın fiyatlarındaki düşüş beklentimi Haziran ayında da sürdürüyorum.

Haziran'ın ilk haftasında altının gram fiyatının 396'dan 364,5 düştüğünü gördük.
Yüzde 4'lük değer kayıpları 32lirayla sınırlı kaldı.
Altının ons fiyatının ise 1.765 dolardan 1.670 dolara gerilediğini gördük.

Özellikle kademeli alımlar yaparak risk dağıtmanın önemli olduğunu belirtmek isterim.
Haziran ve Temmuz aylarında öngördüğüm düşüşler kalıcı olmayabilir.

Çünkü belirsizlikler, daralan küresel ekonomiler, olumsuz gelen veri akışları gibi nedenler küresel ekonomilerde resesyon risklerine neden olabilir.
Ondan sebep emtia ve döviz kurlarında yaşanan düşüşler, kalıcı olmayabilir.

Küresel borsalarda beklediğim kar satışları Haziran sonu gibi yerini sert satışlara bırakabilir.
Altın ve döviz borcu olan vatandaşlarımız, her düşüşü bir alım fırsatı olarak değerlendirmeli.