Adnan Oktar Organize Suç Örgütü Davası
Örgüte yönelik operasyon sırasında tutuklanan ve yargılama aşamasına tahliye edilen sanık B.K: 'Cezaevinde çok fazla psikolojik ve duygusal şiddete maruz kaldım. Örgütten ayrılmak imkansız gibi bir şey. Çok büyük baskı var. Tutuklandıktan sonra etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ifade vermemem için sürekli avukatlarını gönderdiler. Bu şekilde ifade vermemem için baskı yaptılar' 'Ben bu örgüte dini yaşamak için katılmıştım. Sonradan bunların amacının farklı olduğunu, sapkınlıkları olduğunu anladım'
Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu 78'i tutuklu 236 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya aralarında örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu çok tutuklu sanık, tutuksuz sanık ve izleyici katıldı.
Müşteki avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada, sanıkların esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarının alınmasına devam edildi.
Duruşmada, örgüte yönelik yapılan operasyon sırasında tutuklanan ve sonrasında tahliye edilen sanık B.K'nin savunma yapması istendi.
Örgütün "korkutucu gücü" nedeniyle önceki ifadesini baskıyla verdiğini kaydeden B.K, tahliye olduktan sonra ailesinin yanında yaşamaya başladığını ve onların desteğiyle örgütle olan bağını kopardığını söyledi.
B.K. ifadesinde şunları kaydetti:
"Cezaevinde çok fazla psikolojik ve duygusal şiddete maruz kaldım. Örgütten ayrılmak imkansız gibi bir şey. Çok büyük baskı var. Tutuklandıktan sonra etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ifade vermemem için sürekli avukatlarını gönderdiler. Bu şekilde ifade vermemem için baskı yaptılar. Tahliye olduktan sonra ailemin yanına yerleştim. Ailemin evinde olmama rağmen sürekli iletişim kurmaya çalıştılar."
Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, "İlk ifadende neden bunları söylemedin?" diye sorunca B.K, şunları söyledi:
"Çok korkuyordum. Şu anda bile korkuyorum. Arkada oturuyorlar, arkama bile dönüp bakamıyorum, Nasıl böyle bir şeye cesaret ettim kendime şaşıyorum. Tüm hayatınızla oynuyorlar. Bunlar bir örgüttür, ben bu örgüte hiçbir şekilde dahil olmadım. Dragos'ta, A9 yayınına gittiğimde de oranın çok yanlış bir yer olduğunu biliyordum. Ama baskı altında olduğum için kopamıyordum. Tutuklanmadan 7-8 ay önce ayrılmaya karar vermiştim. Ben bu örgüte dini yaşamak için katılmıştım. Sonradan bunların amacının farklı olduğunu, sapkınlıkları olduğunu anladım. Ama bir anda kopamıyorsunuz. Ayrılmak çok zor, yavaş yavaş yapmaya karar verdim ancak sonra tutuklandım."
Kendisinin operasyon sürecinden önce diğer örgüt üyeleri tarafından fişlendiğini aktaran B.K, "Adnan Oktar'a benim hakkımda notlar yazmışlar. 'B.K. bize uzak duruyor, sanki bizden değil' demişler. Ben avukatım, sanıklardan avukat Ayfer Bayer'in yanında çalıştım, ondan da ayrıldım. Bu dosyadaki kimsenin vekaletini almadım, avukatlığını yapmadım. A9 yayınlarına 1-2 sefer çıktım." diye konuştu.
Duruşma yarın sanıkların esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla sürecek.
Öte yandan soruşturma aşamasında, o dönem şüpheli konumunda olan birçok kişi, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak ifade vermiş ve tahliye olmuş, örgütte çözülmeler başlamıştı. Silivri'de 1 seneyi aşkın süredir yapılan yargılamada ise itirafçı olan sanıkların dışında örgüt aleyhine ifade veren kimse olmamış, diğer tüm sanıklar "Biz bir örgüt değil arkadaş grubuyuz" şeklinde savunma yapmıştı.
Kaynak: AA
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya aralarında örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu çok tutuklu sanık, tutuksuz sanık ve izleyici katıldı.
Müşteki avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada, sanıkların esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarının alınmasına devam edildi.
Duruşmada, örgüte yönelik yapılan operasyon sırasında tutuklanan ve sonrasında tahliye edilen sanık B.K'nin savunma yapması istendi.
Örgütün "korkutucu gücü" nedeniyle önceki ifadesini baskıyla verdiğini kaydeden B.K, tahliye olduktan sonra ailesinin yanında yaşamaya başladığını ve onların desteğiyle örgütle olan bağını kopardığını söyledi.
B.K. ifadesinde şunları kaydetti:
"Cezaevinde çok fazla psikolojik ve duygusal şiddete maruz kaldım. Örgütten ayrılmak imkansız gibi bir şey. Çok büyük baskı var. Tutuklandıktan sonra etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ifade vermemem için sürekli avukatlarını gönderdiler. Bu şekilde ifade vermemem için baskı yaptılar. Tahliye olduktan sonra ailemin yanına yerleştim. Ailemin evinde olmama rağmen sürekli iletişim kurmaya çalıştılar."
Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, "İlk ifadende neden bunları söylemedin?" diye sorunca B.K, şunları söyledi:
"Çok korkuyordum. Şu anda bile korkuyorum. Arkada oturuyorlar, arkama bile dönüp bakamıyorum, Nasıl böyle bir şeye cesaret ettim kendime şaşıyorum. Tüm hayatınızla oynuyorlar. Bunlar bir örgüttür, ben bu örgüte hiçbir şekilde dahil olmadım. Dragos'ta, A9 yayınına gittiğimde de oranın çok yanlış bir yer olduğunu biliyordum. Ama baskı altında olduğum için kopamıyordum. Tutuklanmadan 7-8 ay önce ayrılmaya karar vermiştim. Ben bu örgüte dini yaşamak için katılmıştım. Sonradan bunların amacının farklı olduğunu, sapkınlıkları olduğunu anladım. Ama bir anda kopamıyorsunuz. Ayrılmak çok zor, yavaş yavaş yapmaya karar verdim ancak sonra tutuklandım."
Kendisinin operasyon sürecinden önce diğer örgüt üyeleri tarafından fişlendiğini aktaran B.K, "Adnan Oktar'a benim hakkımda notlar yazmışlar. 'B.K. bize uzak duruyor, sanki bizden değil' demişler. Ben avukatım, sanıklardan avukat Ayfer Bayer'in yanında çalıştım, ondan da ayrıldım. Bu dosyadaki kimsenin vekaletini almadım, avukatlığını yapmadım. A9 yayınlarına 1-2 sefer çıktım." diye konuştu.
Duruşma yarın sanıkların esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla sürecek.
Öte yandan soruşturma aşamasında, o dönem şüpheli konumunda olan birçok kişi, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak ifade vermiş ve tahliye olmuş, örgütte çözülmeler başlamıştı. Silivri'de 1 seneyi aşkın süredir yapılan yargılamada ise itirafçı olan sanıkların dışında örgüt aleyhine ifade veren kimse olmamış, diğer tüm sanıklar "Biz bir örgüt değil arkadaş grubuyuz" şeklinde savunma yapmıştı.