Uzmanlardan Verem Uyarısı Açıklaması 'Güneş Girmeyen Eve Verem Girer'
İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, dünyada çok sayıda insanı etkileyen ve yılda yaklaşık 1.5 milyon kişinin hayatını kaybettiği verem hastalığına dikkat çekti.
Medical Park Ordu Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, güneşin ultraviyole ışınlarıyla verem mikrobunun kısa sürede öldüğünü ancak kalabalık, havalanması yetersiz, güneş girmeyen ortamların bulaşma için en riskli ortamlar olduğuna dikkat çekti.
Hastalık eşyalardan bulaşmaz
Veremin tüberküloz mikrobu tarafından oluşan, genel olarak solunum yoluyla bulaşan ve akciğerleri tutan, tedavi edilmezse ölümcül olabilen önemli bir enfeksiyon hastalığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ali Kutlu, şu bilgileri verdi:
“Mikrop içeren damlacıkların solunması ile sağlıklı bireylere hastalık bulaşır. Mikrop bulaşan insanların büyük çoğunluğunda aktif hastalık ortaya çıkmaz. Mikrop çok uzun süre insanların bünyesinde hastalık yapmadan ve ortadan kaldırılamadan kalabilir. Bu mikroplar zaman içinde vücut direnci düşen kişilerde sonradan hastalık oluşturabilir. Yaşlı, genel durumu bozuk bakım hastaları, vücut direncini düşüren diyabet ve kanser gibi hastalıkları olanlar veya ilaç kullanan hastalar risk altındadır. Güneşin ultraviyole ışınlarıyla verem mikrobu kısa sürede ölür. Kalabalık, havalanması yetersiz, güneş girmeyen ortamlar bulaşma için en riskli ortamlardır. Kaşık, çatal, bardak, kıyafetler, havlu ve çarşaflar gibi eşyalarla bulaşma olmaz. Hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşları bulaşma açısından riskli olup, taramaya ve takibe alınmalıdır.”
Özellikle çocuklar ve yaşlılar risk altında
Verem tanısının rastlantı sonucu çekilen bir akciğer filmiyle konulabileceği gibi, kilo kaybı iştahsızlık, kanlı tükürme, inatçı balgamlı öksürük, gece terlemesi gibi şikâyetlerle de konulabildiğini söyleyen Prof. Dr. Ali Kutlu, “Verem tanısı alan insanların yakın çevresi mutlaka taranmalıdır. Tanı konulmayan veya ilaçlarını düzgün kullanmayan hastalar büyük toplumsal risk içerir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar bulaşma açısından risk altındadır.” uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Ali Kutlu, hastalığın tedavisiyle ilişkili ilk ilaçların 1944 yılında bulunduğunu ve veremin uzun süreli çoklu ilaç tedavisi gerektiren bir hastalık olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
“Tedavisi en az 6 ay sürmek zorundadır. Günümüzde tedavisini düzgün ve yeterli süre alan hastaların yaklaşık yüzde 98’i iyileşebilmektedir. Ülkemizde ve dünyada yakın tarihe kadar verem tedavisinde büyük başarılar elde edilmiş olmasına rağmen verem ilaçlarına karşı son zamanlarda korkutan bir mikrobik direnç söz konusudur. Özellikle düzenli tedavi olmayan hastalarda ortaya çıkan çoklu ilaç direnci tedavi başarısını yüzde 50’lere kadar düşürebilmektedir. Karadeniz diğer bölgelere göre verem hastalığının daha yüksek oranda görüldüğü bir bölgedir. Bu sebeple şüpheli durumların mutlaka takip edilmesi ve ihmal etmeden sağlık kuruluşlarına müracaat edilmesi gereklidir.”
Kaynak: İHA
Hastalık eşyalardan bulaşmaz
Veremin tüberküloz mikrobu tarafından oluşan, genel olarak solunum yoluyla bulaşan ve akciğerleri tutan, tedavi edilmezse ölümcül olabilen önemli bir enfeksiyon hastalığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ali Kutlu, şu bilgileri verdi:
“Mikrop içeren damlacıkların solunması ile sağlıklı bireylere hastalık bulaşır. Mikrop bulaşan insanların büyük çoğunluğunda aktif hastalık ortaya çıkmaz. Mikrop çok uzun süre insanların bünyesinde hastalık yapmadan ve ortadan kaldırılamadan kalabilir. Bu mikroplar zaman içinde vücut direnci düşen kişilerde sonradan hastalık oluşturabilir. Yaşlı, genel durumu bozuk bakım hastaları, vücut direncini düşüren diyabet ve kanser gibi hastalıkları olanlar veya ilaç kullanan hastalar risk altındadır. Güneşin ultraviyole ışınlarıyla verem mikrobu kısa sürede ölür. Kalabalık, havalanması yetersiz, güneş girmeyen ortamlar bulaşma için en riskli ortamlardır. Kaşık, çatal, bardak, kıyafetler, havlu ve çarşaflar gibi eşyalarla bulaşma olmaz. Hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşları bulaşma açısından riskli olup, taramaya ve takibe alınmalıdır.”
Özellikle çocuklar ve yaşlılar risk altında
Verem tanısının rastlantı sonucu çekilen bir akciğer filmiyle konulabileceği gibi, kilo kaybı iştahsızlık, kanlı tükürme, inatçı balgamlı öksürük, gece terlemesi gibi şikâyetlerle de konulabildiğini söyleyen Prof. Dr. Ali Kutlu, “Verem tanısı alan insanların yakın çevresi mutlaka taranmalıdır. Tanı konulmayan veya ilaçlarını düzgün kullanmayan hastalar büyük toplumsal risk içerir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar bulaşma açısından risk altındadır.” uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Ali Kutlu, hastalığın tedavisiyle ilişkili ilk ilaçların 1944 yılında bulunduğunu ve veremin uzun süreli çoklu ilaç tedavisi gerektiren bir hastalık olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
“Tedavisi en az 6 ay sürmek zorundadır. Günümüzde tedavisini düzgün ve yeterli süre alan hastaların yaklaşık yüzde 98’i iyileşebilmektedir. Ülkemizde ve dünyada yakın tarihe kadar verem tedavisinde büyük başarılar elde edilmiş olmasına rağmen verem ilaçlarına karşı son zamanlarda korkutan bir mikrobik direnç söz konusudur. Özellikle düzenli tedavi olmayan hastalarda ortaya çıkan çoklu ilaç direnci tedavi başarısını yüzde 50’lere kadar düşürebilmektedir. Karadeniz diğer bölgelere göre verem hastalığının daha yüksek oranda görüldüğü bir bölgedir. Bu sebeple şüpheli durumların mutlaka takip edilmesi ve ihmal etmeden sağlık kuruluşlarına müracaat edilmesi gereklidir.”