'Su, İklim Kriziyle Birlikte Varlığımızla Yokluğumuzun Sınırını Çiziyor'

UNDP İyi Niyet Elçisi oyuncu Mert Fırat: 'Su, bizim varlığımızın özü ve bizi anlamlandıran şey. Su, iklim kriziyle birlikte varlığımızla yokluğumuzun sınırını çiziyor. İklim krizinden geçen iklimdaşlar olarak kim olursak nerede olursak olalım ortak bir dil ve eylem birliği yapmamız gerekiyor' İstanbul Politikalar Merkezi Araştırmacısı Akgün İlhan: 'Büyük su şirketleri suları gasp ediyor. Ayağımızı suyumuza göre uzatmalıyız. Bu konuda çalışmalar yapılması ve musluk suyunun daha içilebilir olması gerekiyor'

'Su, İklim Kriziyle Birlikte Varlığımızla Yokluğumuzun Sınırını Çiziyor'
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) İyi Niyet Elçisi oyuncu Mert Fırat, "Su, bizim varlığımızın özü ve bizi anlamlandıran şey. Su, iklim kriziyle birlikte varlığımızla yokluğumuzun sınırını çiziyor. İklim krizinden geçen iklimdaşlar olarak kim olursak nerede olursak olalım ortak bir dil ve eylem birliği yapmamız gerekiyor." dedi.

UNDP Türkiye tarafından desteklenen ve iklim kriziyle mücadelede ortak bir dil kurulmasını hedefleyen İklimce Sohbetleri'nin birincisi, "İklimce Sohbetler Su" başlığıyla Ataşehir DasDas'da gerçekleştirildi.

Program kapsamında moderatörlüğünü UNDP İyi Niyet Elçisi oyuncu Fırat'ın yaptığı panelde su ve iklim değişikliği arasındaki ilişki özel şirket ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerini katılımıyla tartışıldı.

Fırat, suyun insanlık tarihinin tüm döneminde kutsal, önemli ve değerli bir yere sahip olduğunu belirterek, "Antik Yunan felsefesinde 4, Çin felsefesinde 5 elementten birisi su. Hepimizi ilgilendiren bir yanı var. Su, insanlığın en eski ve birleştirici noktası. Su, bizim varlığımızın özü ve bizi anlamlandıran şey." diye konuştu.

Son yüzyılda iklimde gözlemlenen büyük değişikliklere dikkati çeken Fırat, şunları kaydetti:

"Su, iklim kriziyle birlikte varlığımızla yokluğumuzun sınırını çiziyor. İklim krizinden geçen iklimdaşlar olarak kim olursak nerede olursak olalım ortak bir dil ve eylem birliği yapmamız gerekiyor. İklimce nasıl konuşabileceğimizin yollarını aramak ve bulmak zorundayız. Bu konuda her birimize önemli sorumluluklar düşüyor."

Panelde konuşan Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı da su kullanımının düşürülmesi için sanayi sektörüne büyük sorumluluklar düştüğünü ifade etti.

Özkadı, bu konuda kişisel olarak da dikkatli olduğunu aktararak, "Suyun ne kadar kıymetli olduğunu üniversite yıllarında kaldığım yılda haftada bir gün duş yapmak zorunda olduğumuzda anladım. Yıllar geçti ve sanayi sektöründe de bu konu üzerine yıllarca çalışmalar yaptım. Su verimliliği sanayici için zor bir konu olsa da biz ciddi çalışmalar yaptık ve su kullanımını önemli düzeyde düşürdük. Şirketlerde üst yönetimlerin bu konuda daha çok destek vermesi gerekiyor. Ortak çalışmalarla çok iyi ilerlemeler kaydedebiliriz." şeklinde konuştu.

İstanbul Politikalar Merkezi Araştırmacısı Akgün İlhan de su kullanımının azaltılmasının önemine ek olarak şebeke suyunun lezzetinin ve kalitesinin artırılması için çalışmalar yapılmasının gerektiğini söyledi.

İlhan, şunları kaydetti:

"Pet şişelerdeki sular kaliteli olabiliyorsa çeşme suları da kaliteli olabilir. Ambalajlı suya çok para ödüyoruz. Düşük gelirli aileler için bu zor bir durum. Ayrıca o plastikler doğaya ciddi zarar veriyor. Büyük su şirketleri suları gasp ediyor. Ayağımızı suyumuza göre uzatmalıyız. Bu konuda çalışmalar yapılması ve musluk suyunun daha içilebilir olması gerekiyor."

Kaynak: AA