'Ahilikle Arasına Mazi Koyan Bir Yapı Taşıyoruz'

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz: 'Ahilik deyince maziye hayran hayran bakıp yaşadığı zaman dilimine gelince de boynu bükük, mahzunlaşan veya ahilikle arasına mazi koyan bir yapı taşıyoruz. Tarih bize niye lazım, görgü için mi? Tarih bize fayda sunabilecek bir alan ve bunun en önemli özelliğinde de yaşanmışlık olmasıdır' Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Uğurlu: 'Türk tarihinin başlangıcından Orta Asya'ya bağlandığımız gibi ahilikte de Orta Asya ile bağlantımız var. Ahilikte, sanat ve zanaat ayrımı yoktur. Sanat ve zanaat ayrımı 18. yüzyılda meydana gelmiştir' Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Haşim Şahin: 'Türk merkezli ahilik ve fütüvvet, İslami merkezli gelişmiş bir kurum olmakla birlikte benzer yapı içeren bir şekilde İslam öncesi İran'da, Roma'da ve hatta cahiliye dönemi Arap toplumunda bile var olan kahramanlık yiğitlik ile özdeşleştirilir. İngiliz edebiyatında Robin Hood olarak eşleştirilen, zenginden alıp fakire vermek gibi bu genel insani değerler hemen hemen her toplumun içinde var olan yapılardır'

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Ahilik Haftası kapsamında düzenlenen "Dünden Bugüne Ahilik Bize Ne Söyler" isimli programda, "Ahilik deyince maziye hayran hayran bakıp yaşadığı zaman dilimine gelince de boynu bükük, mahzunlaşan veya onunla arasına mazi koyan bir yapı taşıyoruz. Tarih bize niye lazım, görgü için mi? Tarih bize fayda sunabilecek bir alan ve bunun en önemli özelliğinde de yaşanmışlık olmasıdır." dedi.

Yılmaz, Beyazıt Kütüphanesinde gerçekleşen programın açılış konuşmasında, geçmişten günümüze kadar ahilik kavramının, Türk ve Müslümanlar için taşıdığı öneme dikkati çekerek, ahiliğin ahlak, edep ve terbiye kavramlarını içinde barındıran bir kurum olduğunu söyledi.

Ahilik kurumunda zaman içerisinde bazı değişimlerin gözlendiğini aktaran Yılmaz, şöyle konuştu:

"Ahilik deyince maziye hayran hayran bakıp yaşadığı zaman dilimine gelince de boynu bükük, mahzunlaşan veya onunla arasına mazi koyan bir yapı taşıyoruz. Tarih bize niye lazım, görgü için mi? Tarih bize fayda sunabilecek bir alan ve bunun en önemli özeliğinde de yaşanmışlık olmasıdır. Ahilik, dün olduğu gibi bugün, yarın ve kıyamete kadar istifade edilmesi gereken bir yapı ve kurum. Elini, sofranı, kapını açık tut. Gözünü, dilini, belini bağlı tut. İyi huylu ve güzel huylu olmak işinde ve hayatında çekememezliklerden kaçmak, ahdinde vefalı olmak, fazıl bir ustanın yanında yetişmek önemlidir. Bugün burada, ahiliğin tarihte yaşamış ve yaşanmış, nostaljiyle anacağımız, masal gibi anlatacağımız konu ve olgu mudur, yoksa tarihte olan bir güzellikler ve değerler manzumesi olarak kurumlaşmış, ticari, sosyal ve kültürel bir yapı mıdır?' sorularına yanıt bulacağız."

- "Ahilikte, işini kötü yapanlar cezalandırılırdı"

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Uğurlu ise "Ahilikte Sanat ve Zanaat Eğitimi" başlıklı sunumunda, "Türk tarihinin başlangıcından Orta Asya'ya bağlandığımız gibi ahilikte de Orta Asya ile bağlantımız var. Ahilikte, sanat ve zanaat ayrımı yoktur. Sanat ve zanaat ayrımı ise 18. yüzyılda meydana gelmiştir. Ahilikte mesleklerin kutsalları adına doğru iş yapılırdı ve işini kötü yapanlar cezalandırılırdı. Bunun yanında ahilerin yaptığı işlerin doğruluğunu ve kalitesini sağlayan, esnaf şeyhi, kethüda, yiğitbaşı gibi ahiler içinden seçilmiş, görevlendirilmiş kişilerce düzen sağlanır ve kontrol edilirdi. Enderundaki sanat ve zanaatçılar Enderun Ağaları tarafından denetlenirdi. Sefer sırasında Ehl-i Hiref kapsamındaki ahiler orduya katılmak zorundaydı."

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Haşim Şahin, "Fütüvvet ve Ahilik" teşkilatının tarihsel yapısı üzerinde açıklama yaparak, "Fütüvvet teşkilatının ortaya çıkması bizim Anadolu'daki ahilik yapısını derinden etkiledi. Benim anlatacağım ahilik, 16. yüzyılda bitti, sonrası ahiliğin taklitleridir." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Şahin, şunları kaydetti:

"Türk merkezli ahilik ve fütüvvet, İslami merkezli gelişmiş bir kurum olmakla birlikte benzer yapı içeren bir şekilde İslam öncesi İran'da, Roma'da ve hatta cahiliye dönemi Arap toplumunda bile var olan kahramanlık yiğitlik ile özdeşleştirilir. İngiliz edebiyatında Robin Hood olarak eşleştirilen, zenginden alıp fakire vermek gibi bu genel insani değerler hemen hemen her toplumun içinde var olan yapılardır. Nazır, bunu sistematik hale getirmiş, İslami değerlerle organize etmiştir. Türk kökenli olduğunu iddia edenler ahi değil de akı olduğunu öne sürüyorlar ve akı dediğimiz kavramın açıklaması da Türkçe'de, 'Eli açık ve cömert' anlamına gelirken Arapça'da ise 'Kardeşlik' demektir. Zaten bu sistem kardeşlik anlayışı üzerine kurulmuş bir sistemdir. Ahiler gündüz akşama kadar kazandıklarını, gece sabaha kadar yoksullara misafirlere harcar. 'Günümüzde ahilik devam ediyor mu?' diye soranlara, 'Akşama kadar kazandığını, sabaha kadar fakirlere veren varsa. yaşıyor' diyorum."

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Dursun Ali Toker da "İbni Batuta Seyahatnamesi ve Evliya Çelebi Seyahatnamesine Göre Ahiler ve Ahilik" adlı sunumunda, "Ahilik bir esnaf teşkilatı değildir. Esnaf teşkilatı ahiliğin parçasıdır. Ahilik ideal insan arayışı içindedir ve ideal insan, ahilik teşkilatının sınırlarını çizdiği teşkilattır." açıklamasında bulundu.
Kaynak: AA