Uzun Süreli Ağız Gargarası Kullanımı Mantara Sebep Oluyor
Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Akkocaoğlu: 'Uzun süreli ağız gargarası kullanımı ağız içinde rutin olarak yaşayan mikroorganizmaların oranlarında değişikliğe sebep olur. Bu durumda orada yaşaması gereken mikroorganizmaların belli bir kısmının kolonisi azaldığı için zamanla fırsatçı bakteriler ortaya çıkar. Bu da özellikle mantar enfeksiyonu oluşumuna sebep olabilir' 'Ülkemizdeki mantar enfeksiyonlarının en önemli nedeni aşırı ve gereksiz antibiyotik ile antiseptik yani ağız gargaraları kullanımıdır. Uzun süre kullandığınızda gereksiz yere florayı değiştiriyorsunuz'
AYBÜKE İNAL - Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Akkocaoğlu, uzun süreli ağız gargarası kullanımının ağızda yaşaması gereken mikro organizmaları azalttığını, bu durumun da mantar enfeksiyonlarına sebebiyet verebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Akkocaoğlu, ağız enfeksiyonlarının sebeplerini ve enfeksiyonlardan nasıl korunmak gerektiğini AA muhabirine anlattı.
Ağızdaki enfeksiyonların birçok soruna yol açabileceğini belirten Akkocaoğlu, bunun diş ve diş eti enfeksiyonu şeklinde başlayabileceği gibi çevre dokulardan da meydana gelebileceğini söyledi. Başka bir bölgedeki enfeksiyonun anatomik boşluklarla birbiri içine geçebileceğini belirten Akkocaoğlu, "Örneğin, dişlerdeki enfeksiyonlar sinüs bölgesine yayıldığı gibi baş boyun bölgesindeki damarlar vasıtasıyla beyne kadar ilerleyebilir. Özellikle 'fossa kanina apsesi' dediğimiz bir apse çeşidi üst çenedeki köpek dişleri bölgesinden başlayıp, arterler yoluyla beyne kadar ulaşabilir. Çok şiddetli bir şekilde beyne ulaşmış bu enfeksiyon, ölümcül olabilir." dedi.
Akkocaoğlu, son dönemlerde tıp doktorlarının, cerrahi işlemler sonrasında ilgili bölgede enfeksiyon geliştiğini fark ettiklerini, bunun odağını bulamadıklarını ancak daha sonra dişlere yöneldiklerini anlatarak "Mesela doktorlar bir kalça, diz, kalp kapağı protezi yaptığında öncelikle ağızda hiçbir diş ve diş eti enfeksiyonu olmayacak halde hastaların kendilerine teslimini istediler çünkü ağız en önemli fokal enfeksiyon odağı olduğu için." diye konuştu.
Çocuk yaştan itibaren herkesin bir diş hekimi olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Akkocaoğlu, hastaların düzenli aralıklarla muayene olmasının önemine işaret etti. Enfeksiyonların önüne bu şekilde geçilebileceğini, hekimlere yalnızca hastalıklar son noktaya geldiğinde gidilmemesi gerektiğini söyleyen Akkocaoğlu, şöyle devam etti:
"Mesela diş çürüğünden ya da diş etinden başlamış bir enfeksiyon. Siz o noktaya gelene kadar diş çürüğünü, diş eti hastalığını tedavi ettirmez, hekime kontrollere gitmezseniz enfeksiyon kaçınılmaz bir sonuç olarak karşınıza çıkacak, şiddetli bir ağrı ve şişlikle hekime müracaat edeceksiniz. Bu da hiç istemediğimiz şekilde tedavinin ileri bir cerrahi işleme gitmesine neden olacak. Biz, şu anda antibiyotik kullanımını kısıtlamaya çalışıyoruz ama tedavileri geciktirdiğimiz, hep son nokta olan diş enfeksiyonunun şiddetli aşamasında hekime başvurduğumuz için ileri ve şiddetli antibiyotik destekli tedavilere ihtiyaç duyuyoruz."
- "Diş fırçaladıktan sonra beslenmeye devam edilmemeli"
Akkocaoğlu, kişilerin ağız hijyenine dikkat etmesi ve dişlerin günde en az 2-3 kez fırçalanması önerisinde bulundu. Akkocaoğlu, diş fırçalandıktan sonra beslenmeye devam edilmemesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Fırçalamanın hemen akabinde beslenmeye devam edersek yani belli öğünlerimiz olmazsa ve öğün sonlarında fırçalama yapmazsak yeniden çürükler oluşma ve diş eti hastalıklarına bağlı enfeksiyonlar mutlaka gelişecektir. Burada ailelerin bilinçlenmesi de çok önemli. Biz çocuklarımıza anne babalar olarak örnek olmalıyız."
Her ağız tipinin farklı olduğunu, dolayısıyla her ağızın günlük bakımının da farklılık göstereceğini aktaran Akkocaoğlu, şunları kaydetti:
"Diş ipi, düzenli olarak ağız solüsyonu kullanmak elbette ki faydalı ama herkese diş ipi gerekir mi herkese ara yüz fırçası gerekir mi? Hiçbir ağız birbirinin aynısı olmadığı gibi ağzın sağ tarafıyla sol tarafı da birbirinin aynısı değil. Aralıklı olan bölgelerde ara yüz fırçaları, çok sıkı olan yerlerde diş ipi, cerrahi bir tedavi geçirdiğinizde ağız gargarası kullanmanız lazım ama ağız gargarasını devamlı olarak kullanırsanız bu sefer bir cerrahi işlem bölgesinin enfekte olmasını engelleyeyim derken uzun süreli ağız gargarası kullanımında ağız içinde rutin olarak yaşayan mikroorganizmaların oranlarında değişikliğe sebep olursunuz. Bu durumda orada yaşaması gereken mikroorganizmaların belli bir kısmının kolonisi azaldığı için zamanla fırsatçı bakteriler ortaya çıkar. Bu da özellikle mantar enfeksiyonu oluşumuna sebep olabilir. Ülkemizdeki mantar enfeksiyonlarının en önemli nedeni aşırı ve gereksiz antibiyotik ile antiseptik yani ağız gargaraları kullanımıdır. Uzun süre kullandığınızda gereksiz yere florayı değiştiriyorsunuz."
Kaynak: AA
Prof. Dr. Akkocaoğlu, ağız enfeksiyonlarının sebeplerini ve enfeksiyonlardan nasıl korunmak gerektiğini AA muhabirine anlattı.
Ağızdaki enfeksiyonların birçok soruna yol açabileceğini belirten Akkocaoğlu, bunun diş ve diş eti enfeksiyonu şeklinde başlayabileceği gibi çevre dokulardan da meydana gelebileceğini söyledi. Başka bir bölgedeki enfeksiyonun anatomik boşluklarla birbiri içine geçebileceğini belirten Akkocaoğlu, "Örneğin, dişlerdeki enfeksiyonlar sinüs bölgesine yayıldığı gibi baş boyun bölgesindeki damarlar vasıtasıyla beyne kadar ilerleyebilir. Özellikle 'fossa kanina apsesi' dediğimiz bir apse çeşidi üst çenedeki köpek dişleri bölgesinden başlayıp, arterler yoluyla beyne kadar ulaşabilir. Çok şiddetli bir şekilde beyne ulaşmış bu enfeksiyon, ölümcül olabilir." dedi.
Akkocaoğlu, son dönemlerde tıp doktorlarının, cerrahi işlemler sonrasında ilgili bölgede enfeksiyon geliştiğini fark ettiklerini, bunun odağını bulamadıklarını ancak daha sonra dişlere yöneldiklerini anlatarak "Mesela doktorlar bir kalça, diz, kalp kapağı protezi yaptığında öncelikle ağızda hiçbir diş ve diş eti enfeksiyonu olmayacak halde hastaların kendilerine teslimini istediler çünkü ağız en önemli fokal enfeksiyon odağı olduğu için." diye konuştu.
Çocuk yaştan itibaren herkesin bir diş hekimi olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Akkocaoğlu, hastaların düzenli aralıklarla muayene olmasının önemine işaret etti. Enfeksiyonların önüne bu şekilde geçilebileceğini, hekimlere yalnızca hastalıklar son noktaya geldiğinde gidilmemesi gerektiğini söyleyen Akkocaoğlu, şöyle devam etti:
"Mesela diş çürüğünden ya da diş etinden başlamış bir enfeksiyon. Siz o noktaya gelene kadar diş çürüğünü, diş eti hastalığını tedavi ettirmez, hekime kontrollere gitmezseniz enfeksiyon kaçınılmaz bir sonuç olarak karşınıza çıkacak, şiddetli bir ağrı ve şişlikle hekime müracaat edeceksiniz. Bu da hiç istemediğimiz şekilde tedavinin ileri bir cerrahi işleme gitmesine neden olacak. Biz, şu anda antibiyotik kullanımını kısıtlamaya çalışıyoruz ama tedavileri geciktirdiğimiz, hep son nokta olan diş enfeksiyonunun şiddetli aşamasında hekime başvurduğumuz için ileri ve şiddetli antibiyotik destekli tedavilere ihtiyaç duyuyoruz."
- "Diş fırçaladıktan sonra beslenmeye devam edilmemeli"
Akkocaoğlu, kişilerin ağız hijyenine dikkat etmesi ve dişlerin günde en az 2-3 kez fırçalanması önerisinde bulundu. Akkocaoğlu, diş fırçalandıktan sonra beslenmeye devam edilmemesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Fırçalamanın hemen akabinde beslenmeye devam edersek yani belli öğünlerimiz olmazsa ve öğün sonlarında fırçalama yapmazsak yeniden çürükler oluşma ve diş eti hastalıklarına bağlı enfeksiyonlar mutlaka gelişecektir. Burada ailelerin bilinçlenmesi de çok önemli. Biz çocuklarımıza anne babalar olarak örnek olmalıyız."
Her ağız tipinin farklı olduğunu, dolayısıyla her ağızın günlük bakımının da farklılık göstereceğini aktaran Akkocaoğlu, şunları kaydetti:
"Diş ipi, düzenli olarak ağız solüsyonu kullanmak elbette ki faydalı ama herkese diş ipi gerekir mi herkese ara yüz fırçası gerekir mi? Hiçbir ağız birbirinin aynısı olmadığı gibi ağzın sağ tarafıyla sol tarafı da birbirinin aynısı değil. Aralıklı olan bölgelerde ara yüz fırçaları, çok sıkı olan yerlerde diş ipi, cerrahi bir tedavi geçirdiğinizde ağız gargarası kullanmanız lazım ama ağız gargarasını devamlı olarak kullanırsanız bu sefer bir cerrahi işlem bölgesinin enfekte olmasını engelleyeyim derken uzun süreli ağız gargarası kullanımında ağız içinde rutin olarak yaşayan mikroorganizmaların oranlarında değişikliğe sebep olursunuz. Bu durumda orada yaşaması gereken mikroorganizmaların belli bir kısmının kolonisi azaldığı için zamanla fırsatçı bakteriler ortaya çıkar. Bu da özellikle mantar enfeksiyonu oluşumuna sebep olabilir. Ülkemizdeki mantar enfeksiyonlarının en önemli nedeni aşırı ve gereksiz antibiyotik ile antiseptik yani ağız gargaraları kullanımıdır. Uzun süre kullandığınızda gereksiz yere florayı değiştiriyorsunuz."