Çin'in 'Uygur' Kimliğini Yansıtan Kitapları Yasakladığı İddiası

Çin'in, Uygur Türklerinin kimlik ve kültürünü içeren kitapları yasakladığı ve bu kitapların yazarlarını tutukladığı iddia edildi.

Associated Press ajansının haberinde, Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde son yıllarda kültürel yayınların yasaklandığı yönünde iddiaların arttığı, Pekin yönetiminin, Uygur kimliğini ve kültürünü ön plana çıkaran eserlerin yazarlarını hedef aldığı öne sürüldü.

Pekin yönetiminin, 2016 yılından bu yana "devlete olan inancı yıkmaya çalışmak" suçlamasıyla tutuklu bulunan 54 yaşındaki Uygur yazar Yakul Rozi'nin kitapları başta olmak üzere birçok yayını yasakladığı, 400'den fazla akademisyen, yazar ve şairin gözaltına alındığı belirtildi.

Uygur klasik şiir ve kültürüyle ilgili yaklaşık 15 yıldır kitaplar hazırlayan Yalkun Rozi, 2001 yılında Çin hükümeti tarafından Uygur kültürel yayınlarını derlemesi amacıyla oluşturulan bir komiteye başkanlık etmesi için görevlendirilmişti.

Ancak son yıllarda bölgede arttığı öne sürülen sansür ve baskılar sonucu Rozi'ye ait eserler raflardan toplatıldı. Rozi, 2016'da kitaplarının "ayrılıkçı düşünceler içerdiği" gerekçesiyle tutuklandı.

Şu an ailesiyle ABD'de sürgünde bulunan Rozi'nin oğlu Kamaltürk Yalkun, babasının kitaplarının siyaset içermediğini, asıl amacın Uygur kimliğini insanların elinden almak olduğunu ifade etti.

Uzmanlar, Rozi'nin kitaplarına karşı bu tavrı, Pekin yönetiminin genç Uygurları kendi dil ve kültürlerinden koparmak için yapılan sistematik çabanın parçası olarak tanımladı.

Avustralya'da La Trobe Üniversitesinde Çin'deki etnik unsurlar üzerine çalışmalarda bulunan öğretim üyesi James Leibold, gerçek hedefin, genç nesilleri Uygur kültüründen koparmak ve tepeden inme metotlarla uygulanan toplumsal mühendislikle Uygur kültürünü yeniden şekillendirmek olduğunu savundu.

Diğer yandan Çin Dışişleri Bakanlığına Uygur yazarın durumunun sorulduğu ancak bakanlığın herhangi bir yorumda bulunmadığı bildirildi.

- Çin'in Uygurlara yönelik politikası

Çin'de son yıllarda Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde eğitim merkezi adı altında faaliyet gösteren kamplar ile Uygurların kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.

Son olarak Washington merkezli sivil toplum kuruluşu Çin İçin Vatandaş Gücü Girişimleri Kurumu, "Sincan'daki Zorla Çalıştırılan Mahkumlar" konulu panel düzenleyerek, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde uyguladığı zorla çalıştırma politikalarını ele alan bir rapor paylaşmıştı. Raporda, "Çin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki muhalifleri cezalandırmak için çok sayıda çalışma kampı kurdu. Bu sebeple, yerel ve uluslararası tekstil sektöründe büyük rol oynayan Sincan'da üretilen pamuk, Çin'in toplam pamuk üretiminin yüzde 84'üne tekabül eder hale geldi." ifadeleri yer almıştı.

Dışişleri Bakanlığı, Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikasının insanlık adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu belirtmişti. Çin makamlarını, toplama kamplarını kapatmaya davet eden Bakanlık, "Türk kamuoyunun ağır insan hakları ihlalleri konusundaki tepkisinin Çin makamlarınca dikkate alınmasını bekliyoruz." ifadesini kullanmıştı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de "Uygur Türklerine dönük keyfi tutuklamalar, bir milyondan fazla Uygur Türkü'nün toplama kamplarında ve hapishanelerde alıkonulması gibi eylemlerin hiçbir şekilde meşru bulunmayacağını söylüyoruz." değerlendirmesini yapmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, 11 Temmuz'da Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektup imzalamıştı.

İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) raporunda, son 2 yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbir" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve siyasi bakımdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın toplama kamplarına gönderildiği belirtilmişti.

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini geri çeviriyor.

Kaynak: AA