'İslam Bilim İnsanları Ve İcatları Eskimeyen Teknolojileri Projesi'
İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Ethem Sancak: 'Altay tankının seri imalat ihalesini 4 rakiple yarışarak aldık. Bizim aldığımız fiyat 4 milyar avroydu. Prototipi yapan şirket 7 milyar avrodan aşağı inmiyordu. İlk ihale aşamasında devlete 3 milyar avroluk bir tasarruf sağladık'
İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı (İBTAV) Kurucu Başkanı Ethem Sancak, Altay tankının seri imalat ihalesini 4 rakiple yarışarak aldıklarını belirterek, "Bizim aldığımız fiyat 4 milyar avroydu. Prototipi yapan şirket 7 milyar avrodan aşağı inmiyordu. İlk ihale aşamasında devlete 3 milyar avroluk bir tasarruf sağladık." dedi.
Cumhurbaşkanlığı'nca ilan edilen "2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı" dolayısıyla İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ) "İslam Bilim İnsanları ve İcatları Eskimeyen Teknolojileri Projesi" düzenlenen programla tanıtıldı.
İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi Senato Salonu'ndaki programda konuşan Sancak, "BMC'nin milli motoru ortaya çıkartmak için sarf ettiği gayreti dinlemek istediğinizden beni davet ettiniz sanıyorum." ifadesini kullandı.
Sancak, "Benim bu çabaya katkım, sadece fikri düzeyde. Burada esas olarak, ciddi merhaleler aştığımız bu serüvende, teknik üniversitede keşfedildiği için katkılarından dolayı teşekkür ederim. Bütün bu çabayı yürüten onlarca mühendisimizin takım lideri Osman Dur'dur. Ortaya çıkacak eser onun eseri." diye konuştu.
- "Millileşme hareketinin neferi olmaya ant içtim"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 2001 yılında tanıştığını belirten Sancak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanının başlattığı millileşme hareketinin bir neferi olmaya ant içtim. Süreç içerisinde onun yürüttüğü mazlum milletlere liderlik etmek, ülkeyi ayağa kaldırmak, yerli ve milli sanayi inşa etme hamlesinin simgesi olan Davos sonrası milletin ona 'Dik dur eğilme bu millet seninle' söylemi, beni çok etkilemişti. Kendisine gittim dedim ki 'Tamam dik duracaksın. Kararlısın. Her şeyi de göze aldın. Milli ve yerli bir savunma sanayimiz yoksa dik duramazsın. Durmaya çalışanlar oldu bunu canlarıyla ödediler. Onun için savunma sanayisinin mutlaka millileştirilmesi gerekir. Bunun için de ben sağlık sektöründen tamamen çekileceğim ve bu konuda çaba içerisine gireceğim.' Sadece savunma sanayisinden bahsetmemiştim. Milli ve yerli bir medyanın inşası. Ruhunu Batı'ya ve emperyalistlere satmamış, tanzimat kafasını bir kenara atmış, geçmişine sarılan bir milli medyanın inşası çok önemliydi. O da bunu uygun gördü. O zaman yöneticilerince çökertilmiş, çaresiz kişilerden arta kalmış bir BMC vardı. İhalesine girdik ve şirketi aldık. Bizim amacımız daha çok savunma sanayisine hizmet vermek ve kurumu ona evrimleştirmekti. Çok şükür iyi noktada. En son Altay tankının seri imalat ihalesini 4 rakiple yarışarak aldık. Bizim aldığımız fiyat 4 milyar avroydu. Prototipi yapan şirket 7 milyar avrodan aşağı inmiyordu. İlk ihale aşamasında devlete 3 milyar avroluk bir tasarruf sağladık. Cumhurbaşkanımızın önüne gidince klasik alışkanlığıyla bir 500 milyon avro daha budadı. İnşallah gerçekleştireceğiz bunu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a milli bir savunma sanayisinin doğması için iki temel şartın bulunduğunu ilettiğini söyleyen Sancak, "Birincisi milli motorun aksamlarıyla birlikte yapılması lazım. İkincisi de zırh çeliği üreten bir ülkeye dönüşmemiz lazım. Türkiye'de maalesef zırh çeliği yapacak bir şirketimiz, kuruluşumuz yok." dedi.
- "Şirketin önüne heykelini dikeceğim"
Hurdadan üretilen çelikten zırh olmadığını ve bunun için 1 milyar dolara yakın yatırım yapılması gerektiğini anlatan Sancak, şöyle devam etti:
"Anlı şanlı çelik şirketlerimiz ülkenin kaderini ilgilendiren böyle bir işte, 80 katlı gökdelenler dikerek, oraya milyarlarca dolar harcarlarken bu işe para ayırmadılar. Cumhurbaşkanının 6 yıllık ısrarına rağmen 'Ya devlet versin ya da yapmayız.' dediler. Sonunda Ereğli Demir-Çelik'e direktif verildi. O bir çaba içerisinde. İnşallah yapacaklar. Ürettiğiniz askeri araçları zırhlandırdığınızda, zırhı aldığınız ülke nerede kullanacağını ve menşeini soruyor. Motor bambaşka bir şey. Savunma Sanayii Başkanlığı bu konuda 4 tane ihale açtı. Biz de BMC olarak Osman Dur hocamızı bulduk. O da neredeyse Fuat Hoca'nın akıbetine uğruyordu, küsüp gitmişti. Neyse ki Türkiye'ye döndü ve ona şunu söyledim 'Bu ihaleye hazırlanıp girelim. Yapar mıyız? Bu insan kaynağımız var mı?' Hazırlanıp ihaleyi aldık. 'Bu ihalede Savunma Sanayii'den alacağımız yetmezse, her şeyimizi satarız. Yeter ki yap. Yaparsan şirketin önüne 12 metrelik heykelini dikeceğim.' dedim. Çok şükür iyi gidiyor."
Sancak, "Bizim Fuat Hoca'yı ve hocanın ürettiği tarihi bir övünme ve böbürlenme için kullanmak yerine en az hoca kadar çalışkan, sufi kadar araştırıcı bireyler yetiştirmemiz gerekiyor." dedi.
- "Fuat Hoca, vatan sevgisi çok yüksek olan bir değerdi"
İBTAV Başkanı Mecit Çetinkaya da vakfın, medeniyetin kaynağı olan Müslümanların sonradan Batı'ya kaptırılan değerlerinin bilinmesi amacını taşıdığını söyledi.
Çetinkaya, "Fuat Hocamız günde 17 saat çalışan, hayatı kitaplarla ve bilimle geçen bir insandı. Vatan ve millet sevgisi çok yüksek olan bir değerdi. Alman Cumhurbaşkanının ve Alman otoritelerinin ısrarlı isteklerine rağmen, asla Alman vatandaşlığını kabul etmedi. Türk vatandaşı olarak doğdu, Türk vatandaşı olarak vefat etti ve Türk topraklarına gömülmüştür hocamız." ifadelerini kullandı.
Bu yılın Fuat Sezgin yılı olmasından ötürü Türkiye'de 77, yurt dışında da birçok üniversite ile protokol imzalandığı söyleyen Çetinkaya, "800 adet protokol yapıldı, yarısı tamamlandı. Maalesef bilim Batı'dan doğmuş gibi söyleniyor. Bizim tarafımızdan oraya gittiği ama devam edilmediği için Batı'dan gelmiş gibi bilinmekte. Hocamız diyor ki 'Müslümanlar bilimler tarihindeki muazzam yerlerini bilmedikleri için Avrupalılar karşısında büyük bir aşağılık kompleksi içindeler. Benim amacım onlara atalarının tarihteki muazzam yerlerini göstermek ve öğretmektir.' Bu da hocamızın çalışmalarını kısaca bize anlatıyor." diye konuştu.
Programa, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi ve İletişim Uzmanı Dr. Şaban Kızıldağ, TRMotor ve BMC Power Genel Müdürü Prof. Dr. Osman Dur, OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Yavuz Motor Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Çelikdoğan, Prof. Dr. Mustafa Kaçar ve Prof. Dr. Ahmet Kala da katıldı.
Kaynak: AA
Cumhurbaşkanlığı'nca ilan edilen "2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı" dolayısıyla İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ) "İslam Bilim İnsanları ve İcatları Eskimeyen Teknolojileri Projesi" düzenlenen programla tanıtıldı.
İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi Senato Salonu'ndaki programda konuşan Sancak, "BMC'nin milli motoru ortaya çıkartmak için sarf ettiği gayreti dinlemek istediğinizden beni davet ettiniz sanıyorum." ifadesini kullandı.
Sancak, "Benim bu çabaya katkım, sadece fikri düzeyde. Burada esas olarak, ciddi merhaleler aştığımız bu serüvende, teknik üniversitede keşfedildiği için katkılarından dolayı teşekkür ederim. Bütün bu çabayı yürüten onlarca mühendisimizin takım lideri Osman Dur'dur. Ortaya çıkacak eser onun eseri." diye konuştu.
- "Millileşme hareketinin neferi olmaya ant içtim"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 2001 yılında tanıştığını belirten Sancak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanının başlattığı millileşme hareketinin bir neferi olmaya ant içtim. Süreç içerisinde onun yürüttüğü mazlum milletlere liderlik etmek, ülkeyi ayağa kaldırmak, yerli ve milli sanayi inşa etme hamlesinin simgesi olan Davos sonrası milletin ona 'Dik dur eğilme bu millet seninle' söylemi, beni çok etkilemişti. Kendisine gittim dedim ki 'Tamam dik duracaksın. Kararlısın. Her şeyi de göze aldın. Milli ve yerli bir savunma sanayimiz yoksa dik duramazsın. Durmaya çalışanlar oldu bunu canlarıyla ödediler. Onun için savunma sanayisinin mutlaka millileştirilmesi gerekir. Bunun için de ben sağlık sektöründen tamamen çekileceğim ve bu konuda çaba içerisine gireceğim.' Sadece savunma sanayisinden bahsetmemiştim. Milli ve yerli bir medyanın inşası. Ruhunu Batı'ya ve emperyalistlere satmamış, tanzimat kafasını bir kenara atmış, geçmişine sarılan bir milli medyanın inşası çok önemliydi. O da bunu uygun gördü. O zaman yöneticilerince çökertilmiş, çaresiz kişilerden arta kalmış bir BMC vardı. İhalesine girdik ve şirketi aldık. Bizim amacımız daha çok savunma sanayisine hizmet vermek ve kurumu ona evrimleştirmekti. Çok şükür iyi noktada. En son Altay tankının seri imalat ihalesini 4 rakiple yarışarak aldık. Bizim aldığımız fiyat 4 milyar avroydu. Prototipi yapan şirket 7 milyar avrodan aşağı inmiyordu. İlk ihale aşamasında devlete 3 milyar avroluk bir tasarruf sağladık. Cumhurbaşkanımızın önüne gidince klasik alışkanlığıyla bir 500 milyon avro daha budadı. İnşallah gerçekleştireceğiz bunu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a milli bir savunma sanayisinin doğması için iki temel şartın bulunduğunu ilettiğini söyleyen Sancak, "Birincisi milli motorun aksamlarıyla birlikte yapılması lazım. İkincisi de zırh çeliği üreten bir ülkeye dönüşmemiz lazım. Türkiye'de maalesef zırh çeliği yapacak bir şirketimiz, kuruluşumuz yok." dedi.
- "Şirketin önüne heykelini dikeceğim"
Hurdadan üretilen çelikten zırh olmadığını ve bunun için 1 milyar dolara yakın yatırım yapılması gerektiğini anlatan Sancak, şöyle devam etti:
"Anlı şanlı çelik şirketlerimiz ülkenin kaderini ilgilendiren böyle bir işte, 80 katlı gökdelenler dikerek, oraya milyarlarca dolar harcarlarken bu işe para ayırmadılar. Cumhurbaşkanının 6 yıllık ısrarına rağmen 'Ya devlet versin ya da yapmayız.' dediler. Sonunda Ereğli Demir-Çelik'e direktif verildi. O bir çaba içerisinde. İnşallah yapacaklar. Ürettiğiniz askeri araçları zırhlandırdığınızda, zırhı aldığınız ülke nerede kullanacağını ve menşeini soruyor. Motor bambaşka bir şey. Savunma Sanayii Başkanlığı bu konuda 4 tane ihale açtı. Biz de BMC olarak Osman Dur hocamızı bulduk. O da neredeyse Fuat Hoca'nın akıbetine uğruyordu, küsüp gitmişti. Neyse ki Türkiye'ye döndü ve ona şunu söyledim 'Bu ihaleye hazırlanıp girelim. Yapar mıyız? Bu insan kaynağımız var mı?' Hazırlanıp ihaleyi aldık. 'Bu ihalede Savunma Sanayii'den alacağımız yetmezse, her şeyimizi satarız. Yeter ki yap. Yaparsan şirketin önüne 12 metrelik heykelini dikeceğim.' dedim. Çok şükür iyi gidiyor."
Sancak, "Bizim Fuat Hoca'yı ve hocanın ürettiği tarihi bir övünme ve böbürlenme için kullanmak yerine en az hoca kadar çalışkan, sufi kadar araştırıcı bireyler yetiştirmemiz gerekiyor." dedi.
- "Fuat Hoca, vatan sevgisi çok yüksek olan bir değerdi"
İBTAV Başkanı Mecit Çetinkaya da vakfın, medeniyetin kaynağı olan Müslümanların sonradan Batı'ya kaptırılan değerlerinin bilinmesi amacını taşıdığını söyledi.
Çetinkaya, "Fuat Hocamız günde 17 saat çalışan, hayatı kitaplarla ve bilimle geçen bir insandı. Vatan ve millet sevgisi çok yüksek olan bir değerdi. Alman Cumhurbaşkanının ve Alman otoritelerinin ısrarlı isteklerine rağmen, asla Alman vatandaşlığını kabul etmedi. Türk vatandaşı olarak doğdu, Türk vatandaşı olarak vefat etti ve Türk topraklarına gömülmüştür hocamız." ifadelerini kullandı.
Bu yılın Fuat Sezgin yılı olmasından ötürü Türkiye'de 77, yurt dışında da birçok üniversite ile protokol imzalandığı söyleyen Çetinkaya, "800 adet protokol yapıldı, yarısı tamamlandı. Maalesef bilim Batı'dan doğmuş gibi söyleniyor. Bizim tarafımızdan oraya gittiği ama devam edilmediği için Batı'dan gelmiş gibi bilinmekte. Hocamız diyor ki 'Müslümanlar bilimler tarihindeki muazzam yerlerini bilmedikleri için Avrupalılar karşısında büyük bir aşağılık kompleksi içindeler. Benim amacım onlara atalarının tarihteki muazzam yerlerini göstermek ve öğretmektir.' Bu da hocamızın çalışmalarını kısaca bize anlatıyor." diye konuştu.
Programa, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi ve İletişim Uzmanı Dr. Şaban Kızıldağ, TRMotor ve BMC Power Genel Müdürü Prof. Dr. Osman Dur, OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Yavuz Motor Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Çelikdoğan, Prof. Dr. Mustafa Kaçar ve Prof. Dr. Ahmet Kala da katıldı.