Çekirgeler Çiftçilerin Korkulu Rüyası Oldu
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde son dönemde çiftçilerin korkulu rüyası olan etçil ve otçul çekirge türü Uvarovistia Satunini hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi (DÜ) Fen Fakültesi Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, “Bu hem etçil hem de otçul bir tür. Bu dünyadaki yayılışı da şöyle; Ermenistan, Gürcistan, İran’da bulunan yaygın bir tür” dedi.
Son dönemlerde Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinde görülen etçil ve otçul çekirge türü çiftçilerin korkulu rüyası oldu. Boyları 15-25 santim arasında değişen Uvarovistia Satunini çekirge türü bölgedeki yaygın türler arasında. Daha önce 10-15 yumurtadan 10 tanesi ergin olurken, aşırı yağışlarla birlikte 100-150 yumurtanın yüzde 50’si ergin hale gelip yaygınlaşmaya başladı.
Bu çekirge türü ile beslenen göçmen kuş türlerinde azalma olması sebebiyle de çekirge türünün yaygınlaştığı belirtildi.
“Yumurtaları yağışlarla daha rahat açılmaya başladı”
Konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulunan DÜ Fen Fakültesi Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, bu çekirgelerin normalde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaygın türden olduğunu söyledi.
Fakat son zamanlarda bazı türlerde artış olduğunu belirten Prof. Dr. Satar, “Bizim ülkemizde lokal bulunan bir tür, göç etmeyen bir tür. Bu hem etçil hem de otçul bir tür. Bu dünyadaki yayılışı da şöyle; Ermenistan, Gürcistan, İran’da bulunan yaygın bir tür. Bu zaman zaman sürü oluşturuyor. Zaten bir arada yaşayan türlerdir, sürü oluşturmaların birçok nedeninden biri de ya doğal düşmanları azalıyor, mesela kuşların sayılarında azalma olduğundan bunlar ne olacaktır, doğal düşman olmadığı için bir artış söz konusu olacaktır. Ama asıl nedeni bunların yumurtaları yağışlarla daha rahat açılmaya başladı.
Şimdi diyelim ki 100-150 tane yumurtayı bunlar toprağa bırakıyorsa daha önce 10-15 yumurtadan yavru çıkıyordu. Diyelim ki bunların 10 tanesi ergin hale gelebiliyordu düşmanlarından kurtulan. Şimdi ise diyelim ki yüzde 50’si çıkıyor. Böyle olunca popülasyon artışı çok oldu yağışlardan dolayı. Bunların zaten yaşamlarında hem etçil hem de otçul şeyleri yiyorlar. Bu bilinen bir şey ve fakat bunlar sürü oluşturduklarında çekirgelerde böyle bir özelik var. Hem renklerinde de bir koyulaşma, bir saldırganlaşma özelliği görülüyor. Özellikle göç eden çekirgelerde biz bunları görüyoruz” diye konuştu.
“Bulaşıcı virüs veya mantar ile popülasyonda düşme meydana gelir”
Bunlarla beslenen, göç eden bazı kuşların olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ali Satar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlarla beslenenler var, onların sayılarında azalma olmuş olabilir. Belki aşırı avlanma, keklikleri avlıyorlar işte daha azılmış olabilir sayıları. Bu böceklerin doğal düşmanları azalınca bunların sayılarında artış her zaman olacaktır. Sadece bu böcek için konuşmuyorum, farklı türler içinde böyledir. Biz çiftçilere diyelim ki, ilaçları veriyoruz, hiçbir denetim yapmıyoruz. Denetim yapmayınca o çiftçi ne yapacaktır, rastgele ben daha fazla kullanırsam daha fazla zararlıyı öldürürüm mantığıyla giderse diyelim ki çekirge öldü, çekirgeyi yiyen kanatlı da ölecektir. Onu yiyen başka canlı da ölecektir, böyle devam edecektir. Bu çekirge daha önce de Bingöl’den, Kulp ve Muş’tan bize getirildi.
Biz bunları incelediğimizde aynı tür olduğunu gördük. Büyük bir ilaçlama olacaktır. Benim endişem şu, bu arıcılık yapanlar daha çok büyük zarar göreceklerdir. Buna çok dikkat edilmesi gerekir. Bunları hastalandıran bazı entomopatojenler var. Bunlar mantarlar olabilir. Bunları mantarlarla ne yapıyorsunuz, hastalandırıyorsunuz. Bu o hastalığı taşıyan diğerine bulaştırıyor, böyle bir bulaşma oluyor. Popülasyonda düşme meydana geliyor. Diğer canlıları hastalandırmadan, doğayı kirletmeden spesifik olarak onda hastalık yapacak bir virüsü, bir mantarı buna bulaştırdığınızda bunları yok edebiliyorsunuz. Rastgele ilaçlamanın olmaması gerekiyor. Çünkü birçok canlıya zarar verecektir. Bu sadece hayvan değil, insanlarda da ileride zararını göreceğiz. Kanser olarak ya da başka hastalıklar olarak bize geri dönecektir.”
Kaynak: İHA
Bu çekirge türü ile beslenen göçmen kuş türlerinde azalma olması sebebiyle de çekirge türünün yaygınlaştığı belirtildi.
“Yumurtaları yağışlarla daha rahat açılmaya başladı”
Konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulunan DÜ Fen Fakültesi Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, bu çekirgelerin normalde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaygın türden olduğunu söyledi.
Fakat son zamanlarda bazı türlerde artış olduğunu belirten Prof. Dr. Satar, “Bizim ülkemizde lokal bulunan bir tür, göç etmeyen bir tür. Bu hem etçil hem de otçul bir tür. Bu dünyadaki yayılışı da şöyle; Ermenistan, Gürcistan, İran’da bulunan yaygın bir tür. Bu zaman zaman sürü oluşturuyor. Zaten bir arada yaşayan türlerdir, sürü oluşturmaların birçok nedeninden biri de ya doğal düşmanları azalıyor, mesela kuşların sayılarında azalma olduğundan bunlar ne olacaktır, doğal düşman olmadığı için bir artış söz konusu olacaktır. Ama asıl nedeni bunların yumurtaları yağışlarla daha rahat açılmaya başladı.
Şimdi diyelim ki 100-150 tane yumurtayı bunlar toprağa bırakıyorsa daha önce 10-15 yumurtadan yavru çıkıyordu. Diyelim ki bunların 10 tanesi ergin hale gelebiliyordu düşmanlarından kurtulan. Şimdi ise diyelim ki yüzde 50’si çıkıyor. Böyle olunca popülasyon artışı çok oldu yağışlardan dolayı. Bunların zaten yaşamlarında hem etçil hem de otçul şeyleri yiyorlar. Bu bilinen bir şey ve fakat bunlar sürü oluşturduklarında çekirgelerde böyle bir özelik var. Hem renklerinde de bir koyulaşma, bir saldırganlaşma özelliği görülüyor. Özellikle göç eden çekirgelerde biz bunları görüyoruz” diye konuştu.
“Bulaşıcı virüs veya mantar ile popülasyonda düşme meydana gelir”
Bunlarla beslenen, göç eden bazı kuşların olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ali Satar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlarla beslenenler var, onların sayılarında azalma olmuş olabilir. Belki aşırı avlanma, keklikleri avlıyorlar işte daha azılmış olabilir sayıları. Bu böceklerin doğal düşmanları azalınca bunların sayılarında artış her zaman olacaktır. Sadece bu böcek için konuşmuyorum, farklı türler içinde böyledir. Biz çiftçilere diyelim ki, ilaçları veriyoruz, hiçbir denetim yapmıyoruz. Denetim yapmayınca o çiftçi ne yapacaktır, rastgele ben daha fazla kullanırsam daha fazla zararlıyı öldürürüm mantığıyla giderse diyelim ki çekirge öldü, çekirgeyi yiyen kanatlı da ölecektir. Onu yiyen başka canlı da ölecektir, böyle devam edecektir. Bu çekirge daha önce de Bingöl’den, Kulp ve Muş’tan bize getirildi.
Biz bunları incelediğimizde aynı tür olduğunu gördük. Büyük bir ilaçlama olacaktır. Benim endişem şu, bu arıcılık yapanlar daha çok büyük zarar göreceklerdir. Buna çok dikkat edilmesi gerekir. Bunları hastalandıran bazı entomopatojenler var. Bunlar mantarlar olabilir. Bunları mantarlarla ne yapıyorsunuz, hastalandırıyorsunuz. Bu o hastalığı taşıyan diğerine bulaştırıyor, böyle bir bulaşma oluyor. Popülasyonda düşme meydana geliyor. Diğer canlıları hastalandırmadan, doğayı kirletmeden spesifik olarak onda hastalık yapacak bir virüsü, bir mantarı buna bulaştırdığınızda bunları yok edebiliyorsunuz. Rastgele ilaçlamanın olmaması gerekiyor. Çünkü birçok canlıya zarar verecektir. Bu sadece hayvan değil, insanlarda da ileride zararını göreceğiz. Kanser olarak ya da başka hastalıklar olarak bize geri dönecektir.”