ANALİZ - Tunus'ta Bir Devrin Sonu
Bağımsızlık mücadelesinde yer alan jenerasyonun Tunus siyasetindeki son ismi Sibsi’nin ölümünün ardından ülke siyasetinin geleceğinde yeni siyasi dengelerin ortaya çıkacağı tahmin ediliyor Eylül ve ekim aylarında gerçekleşmesi planlanan yerel ve genel seçimlerin kaderini belirleyecek üç önemli tema bulunuyor: Yaşasın Tunus Partisi, Yeni Seçim Yasası ve Nahda lideri Gannuşi’nin muhtemel cumhurbaşkanlığı adaylığı.
İSTANBUL -NEBAHAT TANRIVERDİ YAŞAR- Uzun süredir sağlık sorunları bulunan Tunus Cumhurbaşkanı Baci Kaid es-Sibsi, Tunus’ta tedavi gördüğü askeri hastanede hayatını kaybetti. Özellikle siyasi kariyerinin son dönemecinde yerini oğluna bırakmaya çalışması nedeniyle eleştirilerin odağına oturan Sibsi, rakiplerinin gözünde "kötü", destekleyenlerinin gözünde de "güçlü bir lider" olmaktan ziyade, 2011 sonrası dönemde ülkedeki demokratik dönüşüm sürecindeki yadsınamaz katkısı ile hatırlanacağa benziyor.
- Bağımsızlık mücadelesinden Bin Ali’ye
Baci Kaid es-Sibsi, antik Kartaca kalıntılarının yakınında, Tunus’un sahil kasabalarından biri olan Sidi Busaid’de varlıklı bir ailede dünyaya geldi. Gençliğinde Neo-Düstur (Yeni Anayasa) Hareketi’ne katılarak Fransız sömürge yönetimine karşı bağımsızlık mücadelesinde yerini almış oldu. Paris’te hukuk eğitimi alan Sibsi, 1952’de Tunus Barosu’na katılarak avukatlığa başladı. 1956’da Tunus bağımsızlığını elde ettiğinde 30 yaşında olan Sibsi, önce Habib Burgiba’nın danışmanlarından biri, daha sonra ise önce ulusal güvenlik müdürlüğüne, ardından 1965 yılında İçişleri Bakanlığına ve 1969 yılında ise Savunma Bakanlığına getirildi. 1970’lerde Düstur partisinin ekonomide liberalleşme politikasına yönelmesinin ile partiden özellikle UGTT sendikası ile bağımsızlık hareketinin önemli isimlerinin uzaklaştırıldığı dönemde Sibsi de Paris’e büyükelçi olarak atanarak siyasetin ve rejimin kalbinden uzaklaştırılmış oldu. Bu gelişmenin akabinde aktif siyasi kariyerine, Burgiba rejiminde bürokratların yükselmeye başladığı 1980’lere kadar ara verdi ve 1981 yılında siyasete dışişleri bakanı olarak geri döndü.
Tunus siyasetine güvenlik elitleri arasından, İçişleri Bakanlığından yükselen Zeynel Abidin Bin Ali’nin 1987’de Burgiba’yı iktidarından indiren kansız darbesi, ülkede çok partili sistem ve demokratikleşme tartışmalarının da kapısını araladı ve bugünki Nahda Partisi’ni de kapsayan “Ulusal Pakt” sürecini başlattı. Bin Ali’nin siyasi rakiplerini elimine etmek ve ülkede meşruiyetini elde etmek için kullandığı bu Tunus Ulusal Paktı, 1988’de Bin Ali’nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından sona erdi ve Tunus, Bin Ali liderliğinde yeni bir otoriterlik dalgasıyla yeniden şekillenmeye başladı. Demokratikleşme hayallerinin tamamen rafa kalktığı Bin Ali’nin tek aday olarak yeniden cumhurbaşkanı seçildiği 1994’de kadar Sibsi Ulusal Meclis’te görev yaptı ve bu tarihten sonra, Bin Ali’nin iktidarının sona erdiği 2011 tarihine kadar ikinci kez aktif siyasete ara verdi.
- Arap Baharı’ndan Bugüne Baci Kaid es-Sibsi
Aralık 2010’da ülkenin ekonomik olarak az gelişmiş iç bölgesinde başlayan protesto dalgası, 2011’in başında tüm Orta Doğu bölgesinde sancılı ve kanlı süreçlere dönüşecek olan Arap Baharı ile hatırlansa da, Tunus için Bin Ali iktidarının bitmesi ve ekonomi ile güvenlikteki tüm başarısızlıklar ve eksiklere rağmen demokratik bir dönüşüm deneyimin başladığı dönemdir. Bin Ali’nin ülkeyi terk etmesinin ardından o dönemde 84 yaşında olan Sibsi, Kurucu Meclis seçimlerinin gerçekleştiği Ekim 2011’de kadar hem geçiş hükümetinin lideri oldu hem de ülkeyi ilk demokratik seçimlere taşıyan geçiş dönemi anayasasının ve seçim yasasının mimarlarından biri oldu.
2011 seçimlerinde Nahda Hareketi Partisinin büyük bir zafer elde etmesinin ardından 2012 yılında Sibsi, Nida Tunus partisini kurdu ve dönemin koalisyon partisi dışında kalan muhalifleri çatısı altında toplamaya başladı. 2014 seçimlerine kadar siyasi söylemini Nahda karşıtlığı üzerine kuran Sibsi liderliğindeki Nida Tunus, Bin Ali döneminde tasfiye edilen Düsturcuların ardılları olan Düsturcu sosyalistleri, 2011 sonrası kapatılan rejim partisi Demokratik Anayasal Birlik Partisi üyelerini, 2011-2014 tarihleri arasında kurulan koalisyon hükümetlerinden hoşnut olmayan liberal ve sol siyasi isimleri çatısı altında bir araya getirdi. 2014 genel seçimlerinde oyların yüzde 37’sini alarak mecliste 85 sandalyeyle birinci parti oldu. Bir ay sonra gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Sibsi, Munsif Marzuki’yi yenerek başkanlık seçimlerini kazandı ve parti başkanlığı koltuğunu bırakıp cumhurbaşkanı olarak Kartaca’ya yerleşti.
Sibsi’nin ilk hamlesi ise seçim öncesi “alt edilmesi gereken odak” ilan ettiği Nahda Hareketi Partisi ile masaya oturmak oldu. 2011 sonrası dönemde Nahda Partisi ile Tunus’un seküler partiler arasında ortaya çıkan bu uzlaşma politikası, 2014 sonrası dönemde de Tunus siyasi hayatını şekillendirmeye devam etti. Bu uzlaşma politikası elbette gerilim ve fikir ayrılıklarından tamamen arındırılmış bir şekilde ilerlemedi, Birinci ve İkinci Kartaca görüşmelerine neden olacak kadar tarafların gerildiği ve Tunus siyasetinin çıkmazlara girdiği dönemler oldu, ancak uzaktan bakıldığında doğal görünmeyen bu pragmatik ittifak, terör saldırılarının damga vurduğu 2015 ve 2016 yıllarında ülkeyi kaosa savrulmaktan korudu.
Ancak gene de 2011 sonrası dönemde Tunus demokratikleşme konusunda elde ettiği başarıyı ekonomi ve güvenlik alanlarında elde edemedi. 2011'den itibaren 100 bin Tunuslu daha iyi şartlar bulmak umuduyla ülkeyi terk etti. Tunus hâlâ bölgedeki "yabancı terörist savaşçı"ların kaynak ülkeleri arasında birinci sırada. Son yıllarda ülkenin iç ve güney bölgelerinde sık sık sosyo-ekonomik talepli halk ayaklanmaları gerçekleşiyor. 2018 yerel seçimleri de, hayal kırıklığı içinde bulunan seçmenin yeni arayışlarının sinyallerini açıkça ortaya koymuştu.
Yerel seçimlerin ardından Nida Tunus içinde parti içi rekabet de hız kazandı. 2018’in sonlarında Başbakan Yusuf Şahid ile Cumhurbaşkanı Baci Kaid es-Sibsi, cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından Nida Tunus partisinin genel başkanlığına getirilen oğul Hafız Kaid es-Sibsi arasında başlayan liderlik mücadelesi, Nida Tunus Partisinin bölünmesi ve erimesi ile sonuçlandı. 2019’un başında Başbakan Yusuf Şahid önderliğinde Yaşasın Tunus Partisi kuruldu ve Nida Tunus'taki istifalar ile partinin koltuk sayısı 20’ye düştü. Rahatsızlanmadan kısa bir süre önce ise Sibsi, kendisine yapılan tüm çağrılara rağmen, seçimlere katılmayacağını ve daha genç bir adayın cumhurbaşkanlığı koltuğu için daha uygun olacağını açıklamıştı.
- Sibsi sonrası siyaset ve yaklaşan seçimler
Partisinin haziran ayında tekrar ayağa kalkması çağrısına rağmen, Sibsi, ülkenin daha genç birine ihtiyacı olduğunu söyleyerek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci bir dönem için aday olmayacağını açıklamıştı. 17 Kasım’da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri, Sibsi’nin vefatı üzerine iki ay öne çekilerek 15 Eylül’de yapılacak. 6 Ekim’de ise meclis seçimleri gerçekleşecek. Meclis Başkanı Muhammed Nasır anayasaya hükmü doğrultusunda geçici cumhurbaşkanı olurken, seçimlere kadar bu makamda kalmaya devam edecek.
Eylül ve ekim aylarında gerçekleşmesi planlanan yerel ve genel seçimlerin kaderini belirleyecek üç önemli tema bulunuyor: Yaşasın Tunus Partisi, Yeni Seçim Yasası ve Nahda Hareketi Partisi’nin lideri Raşid Gannuşi’nin muhtemel cumhurbaşkanlığı adaylığı.
Öncelikle Sibsi sonrası Nida Tunus Partisinin kendisini toparlaması pek mümkün görünmüyor. Halihazırda Başbakan Yusuf Şahid önderliğinde Yaşasın Tunus Partisi hem Nida Tunus Partisinin siyasi kadrolarını hem de oy tabanını önemli ölçüde kendine çekmiş görünüyor. 2018 yılında IMF ile görüşmeler ve üzerinde uzlaşılan ekonomi politikaları Yusuf Şahid’in ülkedeki popülaritesine büyük bir darbe vurmuştu. Özellikle UGTT ile ilişkileri gerilen Yusuf Şahid, seçimleri de göz önünde bulundurarak 2019’un başında IMF ile ilişkilerinin gerilmesi pahasına ekonomi politikalarında geri adım atmış ve UGTT ile uzlaşma yolunu seçmişti. Ancak Yusuf Şahid’in de seçimlerde elde edeceği başarı pek garanti değil. Seçimler için gerçekleştirilen son anketler de bunu doğrular nitelikte.
2018 yerel seçimlerinde seçmenin önemli bir kısmının partiler yerine bağımsız adaylara yönelmesi halihazırda ülkedeki mevcut partiler açısından oy kaybı riskini de ortaya çıkarmıştı. Bu duruma ek olarak anketlerde büyük bir potansiyel taşıdığı ortaya çıkan Nebil Karvi ve yeni kurduğu Tunus’un Kalbi Partisi, Tunus siyasi denkleminde yeni bir değişim potansiyelini de gündeme getiriyor. Elinde ciddi bir medya gücünü bulunduran Nebil Karvi, 2014 yılında Sibsi’nin ve partisi Nida Tunus’un elde ettiği seçim başarısında önemli bir yere sahipti. 2015 yılından beri ülkenin özellikle ekonomik olarak az gelişmiş ve yoksulluk içindeki bölgelerinde yardım kampanyaları yapan ve bu kampanyaları sahibi olduğu Nessma TV’de yayınlayan Nebil Karvi ülkede büyük bir popülarite elde etmiş durumda.
Hem yerel seçimlerde seçmenin küçük partilere yönelmesi hem de Nebil Karvi gibi bir adayın elinde medya gücü ile güçlü bir siyasi hareketin lideri olarak Yusuf Şahid’in karşısına çıkması ihtimalleri, ülkede yeni bir seçim yasası taslağının hazırlanmasına neden oldu. Yüzde 3’lük seçim barajının yüzde 5’e çıkarılmasına ve son bir yıl içinde televizyonlar aracılığıyla siyasi reklam yapan ve dernek faaliyetinde bulunanların adaylıktan men edileceğine yönelik maddelerin yer aldığı yeni seçim yasası meclis oylamasının ardından onay için cumhurbaşkanı Sibsi’ye iletilmişti. Nahda Hareketi, siyasi yasaklara ilkesel olarak karşı oldukları gerekçesi ile yasayı desteklemediklerini açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Sibsi ise yasayı onaylamamıştı. Şimdi geçici cumhurbaşkanı Muhammed Nasır'ın yasayı onaylayıp onaylamayacağı önemli bir gündem maddesi. Çünkü yasa onaylanırsa mevcut partilerin vekil sayısının 28 artması ve mecliste temsil edilen parti sayısının da muhtemelen 3 veya 4 ile sınırlı kalacağı öngörülüyor. Buna ek olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Nebil Karvi gibi güçlü bir isim seçim yarışından ekarte edilmiş olacak.
- Gannuşi'nin muhtemel adaylığı
Öte yandan bir diğer önemli tema ise Nahda Hareketi Partisi’nin lideri Raşid Gannuşi’nin muhtemel cumhurbaşkanlığı adaylığı. 2011’de cumhurbaşkanlığı koltuğu koalisyon hükümeti uzlaşısı sonucu Munsif Marzuki olmuştu. 2014’te ise ilk demokratik cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Sibsi cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu. Her iki dönemde de Nahda Hareketi Partisi, cumhurbaşkanlığı koltuğuna partisinden aday göstermemişti. Ancak Haziran 2019’da Nahda Hareketi Şura Meclisi Başkanı Abdulkerim el-Haruni, parti iç tüzüğüne göre mevcut cumhurbaşkanı adayının Raşid el-Gannuşi olduğunu ancak nihai kararın henüz alınmadığını açıkladı. Daha sonra temmuz ayında yapılan açıklamada prensipte Raşid el-Gannuşi’nin partinin adayı olduğu açıklaması yinelendi. Henüz resmi bir başvuru yapılmasa da Nahda Hareketi Partisi, ilk defa bu seçimlerde cumhurbaşkanı adayı gösterecek ve bu aday partinin en güçlü ismi Raşid el-Gannuşi olacak.
Bağımsızlık mücadelesinde yer alan jenerasyonun Tunus siyasetindeki son ismi Sibsi’nin vefatının ardından ülke siyasetinin geleceğinde yeni siyasi dengeler ortaya çıkacağa benziyor. 2015 yılında bağımsızlık anısına kaleme aldığı yazısında da ifade ettiği gibi Sibsi, bağımsızlık mücadelesine yol gösteren ilkeler olarak gördüğü büyük sıçrayışlar yerine küçük adımları, macera yerine pragmatizmi, cepheleşme yerine müzakereyi, fanatizm yerine mantığı öne koyan prensipleri, özellikle 2011 sonrası siyasi hayatında da benimseyen bir lider oldu. Bu prensiplerin sadece Tunus Cumhurbaşkanı Baci Kaid es-Sibsi’ye has olmadığını, 2011 sonrası ortaya çıkan "Tunus deneyiminin" prensipleri olduğunu söylemek mümkün. Ülkedeki her siyasi hareketin az veya çok bu ilkeler ile siyaset yaptıklarını ve bu sayede ülkede şimdiye kadar “barışçıl bir biçimde hemfikir olmama üzerinde fikir birliği” sağlandığı tespiti de bu nedenle yanlış olmayacaktır. Bu ilkelerin siyasete yön verip vermeyeceği de seçimlerin galibi kadar belirleyici olacağa benziyor.
[Tunus, Libya ve Mısır konularında serbest araştırmacı olarak çalışan Nebahat Tanrıverdi Yaşar Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir]
Kaynak: AA
- Bağımsızlık mücadelesinden Bin Ali’ye
Baci Kaid es-Sibsi, antik Kartaca kalıntılarının yakınında, Tunus’un sahil kasabalarından biri olan Sidi Busaid’de varlıklı bir ailede dünyaya geldi. Gençliğinde Neo-Düstur (Yeni Anayasa) Hareketi’ne katılarak Fransız sömürge yönetimine karşı bağımsızlık mücadelesinde yerini almış oldu. Paris’te hukuk eğitimi alan Sibsi, 1952’de Tunus Barosu’na katılarak avukatlığa başladı. 1956’da Tunus bağımsızlığını elde ettiğinde 30 yaşında olan Sibsi, önce Habib Burgiba’nın danışmanlarından biri, daha sonra ise önce ulusal güvenlik müdürlüğüne, ardından 1965 yılında İçişleri Bakanlığına ve 1969 yılında ise Savunma Bakanlığına getirildi. 1970’lerde Düstur partisinin ekonomide liberalleşme politikasına yönelmesinin ile partiden özellikle UGTT sendikası ile bağımsızlık hareketinin önemli isimlerinin uzaklaştırıldığı dönemde Sibsi de Paris’e büyükelçi olarak atanarak siyasetin ve rejimin kalbinden uzaklaştırılmış oldu. Bu gelişmenin akabinde aktif siyasi kariyerine, Burgiba rejiminde bürokratların yükselmeye başladığı 1980’lere kadar ara verdi ve 1981 yılında siyasete dışişleri bakanı olarak geri döndü.
Tunus siyasetine güvenlik elitleri arasından, İçişleri Bakanlığından yükselen Zeynel Abidin Bin Ali’nin 1987’de Burgiba’yı iktidarından indiren kansız darbesi, ülkede çok partili sistem ve demokratikleşme tartışmalarının da kapısını araladı ve bugünki Nahda Partisi’ni de kapsayan “Ulusal Pakt” sürecini başlattı. Bin Ali’nin siyasi rakiplerini elimine etmek ve ülkede meşruiyetini elde etmek için kullandığı bu Tunus Ulusal Paktı, 1988’de Bin Ali’nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından sona erdi ve Tunus, Bin Ali liderliğinde yeni bir otoriterlik dalgasıyla yeniden şekillenmeye başladı. Demokratikleşme hayallerinin tamamen rafa kalktığı Bin Ali’nin tek aday olarak yeniden cumhurbaşkanı seçildiği 1994’de kadar Sibsi Ulusal Meclis’te görev yaptı ve bu tarihten sonra, Bin Ali’nin iktidarının sona erdiği 2011 tarihine kadar ikinci kez aktif siyasete ara verdi.
- Arap Baharı’ndan Bugüne Baci Kaid es-Sibsi
Aralık 2010’da ülkenin ekonomik olarak az gelişmiş iç bölgesinde başlayan protesto dalgası, 2011’in başında tüm Orta Doğu bölgesinde sancılı ve kanlı süreçlere dönüşecek olan Arap Baharı ile hatırlansa da, Tunus için Bin Ali iktidarının bitmesi ve ekonomi ile güvenlikteki tüm başarısızlıklar ve eksiklere rağmen demokratik bir dönüşüm deneyimin başladığı dönemdir. Bin Ali’nin ülkeyi terk etmesinin ardından o dönemde 84 yaşında olan Sibsi, Kurucu Meclis seçimlerinin gerçekleştiği Ekim 2011’de kadar hem geçiş hükümetinin lideri oldu hem de ülkeyi ilk demokratik seçimlere taşıyan geçiş dönemi anayasasının ve seçim yasasının mimarlarından biri oldu.
2011 seçimlerinde Nahda Hareketi Partisinin büyük bir zafer elde etmesinin ardından 2012 yılında Sibsi, Nida Tunus partisini kurdu ve dönemin koalisyon partisi dışında kalan muhalifleri çatısı altında toplamaya başladı. 2014 seçimlerine kadar siyasi söylemini Nahda karşıtlığı üzerine kuran Sibsi liderliğindeki Nida Tunus, Bin Ali döneminde tasfiye edilen Düsturcuların ardılları olan Düsturcu sosyalistleri, 2011 sonrası kapatılan rejim partisi Demokratik Anayasal Birlik Partisi üyelerini, 2011-2014 tarihleri arasında kurulan koalisyon hükümetlerinden hoşnut olmayan liberal ve sol siyasi isimleri çatısı altında bir araya getirdi. 2014 genel seçimlerinde oyların yüzde 37’sini alarak mecliste 85 sandalyeyle birinci parti oldu. Bir ay sonra gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Sibsi, Munsif Marzuki’yi yenerek başkanlık seçimlerini kazandı ve parti başkanlığı koltuğunu bırakıp cumhurbaşkanı olarak Kartaca’ya yerleşti.
Sibsi’nin ilk hamlesi ise seçim öncesi “alt edilmesi gereken odak” ilan ettiği Nahda Hareketi Partisi ile masaya oturmak oldu. 2011 sonrası dönemde Nahda Partisi ile Tunus’un seküler partiler arasında ortaya çıkan bu uzlaşma politikası, 2014 sonrası dönemde de Tunus siyasi hayatını şekillendirmeye devam etti. Bu uzlaşma politikası elbette gerilim ve fikir ayrılıklarından tamamen arındırılmış bir şekilde ilerlemedi, Birinci ve İkinci Kartaca görüşmelerine neden olacak kadar tarafların gerildiği ve Tunus siyasetinin çıkmazlara girdiği dönemler oldu, ancak uzaktan bakıldığında doğal görünmeyen bu pragmatik ittifak, terör saldırılarının damga vurduğu 2015 ve 2016 yıllarında ülkeyi kaosa savrulmaktan korudu.
Ancak gene de 2011 sonrası dönemde Tunus demokratikleşme konusunda elde ettiği başarıyı ekonomi ve güvenlik alanlarında elde edemedi. 2011'den itibaren 100 bin Tunuslu daha iyi şartlar bulmak umuduyla ülkeyi terk etti. Tunus hâlâ bölgedeki "yabancı terörist savaşçı"ların kaynak ülkeleri arasında birinci sırada. Son yıllarda ülkenin iç ve güney bölgelerinde sık sık sosyo-ekonomik talepli halk ayaklanmaları gerçekleşiyor. 2018 yerel seçimleri de, hayal kırıklığı içinde bulunan seçmenin yeni arayışlarının sinyallerini açıkça ortaya koymuştu.
Yerel seçimlerin ardından Nida Tunus içinde parti içi rekabet de hız kazandı. 2018’in sonlarında Başbakan Yusuf Şahid ile Cumhurbaşkanı Baci Kaid es-Sibsi, cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından Nida Tunus partisinin genel başkanlığına getirilen oğul Hafız Kaid es-Sibsi arasında başlayan liderlik mücadelesi, Nida Tunus Partisinin bölünmesi ve erimesi ile sonuçlandı. 2019’un başında Başbakan Yusuf Şahid önderliğinde Yaşasın Tunus Partisi kuruldu ve Nida Tunus'taki istifalar ile partinin koltuk sayısı 20’ye düştü. Rahatsızlanmadan kısa bir süre önce ise Sibsi, kendisine yapılan tüm çağrılara rağmen, seçimlere katılmayacağını ve daha genç bir adayın cumhurbaşkanlığı koltuğu için daha uygun olacağını açıklamıştı.
- Sibsi sonrası siyaset ve yaklaşan seçimler
Partisinin haziran ayında tekrar ayağa kalkması çağrısına rağmen, Sibsi, ülkenin daha genç birine ihtiyacı olduğunu söyleyerek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci bir dönem için aday olmayacağını açıklamıştı. 17 Kasım’da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri, Sibsi’nin vefatı üzerine iki ay öne çekilerek 15 Eylül’de yapılacak. 6 Ekim’de ise meclis seçimleri gerçekleşecek. Meclis Başkanı Muhammed Nasır anayasaya hükmü doğrultusunda geçici cumhurbaşkanı olurken, seçimlere kadar bu makamda kalmaya devam edecek.
Eylül ve ekim aylarında gerçekleşmesi planlanan yerel ve genel seçimlerin kaderini belirleyecek üç önemli tema bulunuyor: Yaşasın Tunus Partisi, Yeni Seçim Yasası ve Nahda Hareketi Partisi’nin lideri Raşid Gannuşi’nin muhtemel cumhurbaşkanlığı adaylığı.
Öncelikle Sibsi sonrası Nida Tunus Partisinin kendisini toparlaması pek mümkün görünmüyor. Halihazırda Başbakan Yusuf Şahid önderliğinde Yaşasın Tunus Partisi hem Nida Tunus Partisinin siyasi kadrolarını hem de oy tabanını önemli ölçüde kendine çekmiş görünüyor. 2018 yılında IMF ile görüşmeler ve üzerinde uzlaşılan ekonomi politikaları Yusuf Şahid’in ülkedeki popülaritesine büyük bir darbe vurmuştu. Özellikle UGTT ile ilişkileri gerilen Yusuf Şahid, seçimleri de göz önünde bulundurarak 2019’un başında IMF ile ilişkilerinin gerilmesi pahasına ekonomi politikalarında geri adım atmış ve UGTT ile uzlaşma yolunu seçmişti. Ancak Yusuf Şahid’in de seçimlerde elde edeceği başarı pek garanti değil. Seçimler için gerçekleştirilen son anketler de bunu doğrular nitelikte.
2018 yerel seçimlerinde seçmenin önemli bir kısmının partiler yerine bağımsız adaylara yönelmesi halihazırda ülkedeki mevcut partiler açısından oy kaybı riskini de ortaya çıkarmıştı. Bu duruma ek olarak anketlerde büyük bir potansiyel taşıdığı ortaya çıkan Nebil Karvi ve yeni kurduğu Tunus’un Kalbi Partisi, Tunus siyasi denkleminde yeni bir değişim potansiyelini de gündeme getiriyor. Elinde ciddi bir medya gücünü bulunduran Nebil Karvi, 2014 yılında Sibsi’nin ve partisi Nida Tunus’un elde ettiği seçim başarısında önemli bir yere sahipti. 2015 yılından beri ülkenin özellikle ekonomik olarak az gelişmiş ve yoksulluk içindeki bölgelerinde yardım kampanyaları yapan ve bu kampanyaları sahibi olduğu Nessma TV’de yayınlayan Nebil Karvi ülkede büyük bir popülarite elde etmiş durumda.
Hem yerel seçimlerde seçmenin küçük partilere yönelmesi hem de Nebil Karvi gibi bir adayın elinde medya gücü ile güçlü bir siyasi hareketin lideri olarak Yusuf Şahid’in karşısına çıkması ihtimalleri, ülkede yeni bir seçim yasası taslağının hazırlanmasına neden oldu. Yüzde 3’lük seçim barajının yüzde 5’e çıkarılmasına ve son bir yıl içinde televizyonlar aracılığıyla siyasi reklam yapan ve dernek faaliyetinde bulunanların adaylıktan men edileceğine yönelik maddelerin yer aldığı yeni seçim yasası meclis oylamasının ardından onay için cumhurbaşkanı Sibsi’ye iletilmişti. Nahda Hareketi, siyasi yasaklara ilkesel olarak karşı oldukları gerekçesi ile yasayı desteklemediklerini açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Sibsi ise yasayı onaylamamıştı. Şimdi geçici cumhurbaşkanı Muhammed Nasır'ın yasayı onaylayıp onaylamayacağı önemli bir gündem maddesi. Çünkü yasa onaylanırsa mevcut partilerin vekil sayısının 28 artması ve mecliste temsil edilen parti sayısının da muhtemelen 3 veya 4 ile sınırlı kalacağı öngörülüyor. Buna ek olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Nebil Karvi gibi güçlü bir isim seçim yarışından ekarte edilmiş olacak.
- Gannuşi'nin muhtemel adaylığı
Öte yandan bir diğer önemli tema ise Nahda Hareketi Partisi’nin lideri Raşid Gannuşi’nin muhtemel cumhurbaşkanlığı adaylığı. 2011’de cumhurbaşkanlığı koltuğu koalisyon hükümeti uzlaşısı sonucu Munsif Marzuki olmuştu. 2014’te ise ilk demokratik cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Sibsi cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu. Her iki dönemde de Nahda Hareketi Partisi, cumhurbaşkanlığı koltuğuna partisinden aday göstermemişti. Ancak Haziran 2019’da Nahda Hareketi Şura Meclisi Başkanı Abdulkerim el-Haruni, parti iç tüzüğüne göre mevcut cumhurbaşkanı adayının Raşid el-Gannuşi olduğunu ancak nihai kararın henüz alınmadığını açıkladı. Daha sonra temmuz ayında yapılan açıklamada prensipte Raşid el-Gannuşi’nin partinin adayı olduğu açıklaması yinelendi. Henüz resmi bir başvuru yapılmasa da Nahda Hareketi Partisi, ilk defa bu seçimlerde cumhurbaşkanı adayı gösterecek ve bu aday partinin en güçlü ismi Raşid el-Gannuşi olacak.
Bağımsızlık mücadelesinde yer alan jenerasyonun Tunus siyasetindeki son ismi Sibsi’nin vefatının ardından ülke siyasetinin geleceğinde yeni siyasi dengeler ortaya çıkacağa benziyor. 2015 yılında bağımsızlık anısına kaleme aldığı yazısında da ifade ettiği gibi Sibsi, bağımsızlık mücadelesine yol gösteren ilkeler olarak gördüğü büyük sıçrayışlar yerine küçük adımları, macera yerine pragmatizmi, cepheleşme yerine müzakereyi, fanatizm yerine mantığı öne koyan prensipleri, özellikle 2011 sonrası siyasi hayatında da benimseyen bir lider oldu. Bu prensiplerin sadece Tunus Cumhurbaşkanı Baci Kaid es-Sibsi’ye has olmadığını, 2011 sonrası ortaya çıkan "Tunus deneyiminin" prensipleri olduğunu söylemek mümkün. Ülkedeki her siyasi hareketin az veya çok bu ilkeler ile siyaset yaptıklarını ve bu sayede ülkede şimdiye kadar “barışçıl bir biçimde hemfikir olmama üzerinde fikir birliği” sağlandığı tespiti de bu nedenle yanlış olmayacaktır. Bu ilkelerin siyasete yön verip vermeyeceği de seçimlerin galibi kadar belirleyici olacağa benziyor.
[Tunus, Libya ve Mısır konularında serbest araştırmacı olarak çalışan Nebahat Tanrıverdi Yaşar Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir]