Mevcut AB Komisyonunun Son Türkiye Raporu Açıklandı

Mevcut AB Komisyonunun son Türkiye Raporu'nda, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve kuvvetler ayrılığı gibi konularda yoğun eleştirilere yer verilirken, Türkiye'nin göç politikaları övüldü Türkiye'nin AB üyelik sürecinin durma noktasına geldiği belirtilen raporda, mevcut durumda yeni fasılların açılmasının veya açılan fasılların kapanmasının söz konusu olmadığı bildirildi.

Görev süresi ekim sonunda bitecek olan mevcut Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, 2019 Genişleme Paketi kapsamında son "Türkiye Raporu"nu açıkladı.

AB Komisyonunun aday ülkeler Türkiye, Sırbistan, Karadağ, Kuzey Makedonya ve adaylık başvurusunda bulunan Bosna Hersek ve Kosova'ya ilişkin son değerlendirmelerin yer aldığı 2019 Genişleme Paketi, basına AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonunun Genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn tarafından duyuruldu.

Genişleme Paketi'nde yer alan "Türkiye Raporu"nda, taraflar arasında özellikle göç alanında etkili diyalog ve iş birliğinin devam ettiğinin altı çizilirken, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler ile anayasa değişikliği sonucunda siyasi sistemde kuvvetler ayrılığı konularında yoğun eleştirilere yer verildi.

Raporda, AB Konseyinin 2018 kararı doğrultusunda Türkiye'nin AB üyelik sürecinin durma noktasına geldiği belirtilerek, mevcut durumda yeni fasılların açılmasının veya açılan fasılların kapanmasının söz konusu olmadığı kaydedildi.

- "OHAL sonrası tedbirler endişe verici"

Raporda, AB’nin 15 Temmuz'daki darbe girişimini güçlü biçimde kınadığı anımsatılarak, "Türkiye’nin böylesi ciddi bir tehdit karşısında aldığı önlemlerin anlayışla karşılandığı" aktarıldı. Raporda, bununla birlikte darbe girişiminden bu yana olağanüstü hal dahilinde alınan geniş kapsamlı tedbirlerin “endişe verici” olduğu belirtildi.

Türkiye’de çok sayıda insan hakları savunucusunun, aktivistin, gazetecinin, hakimin tutukluluk halinin sürdüğü ifade edilen raporda, bu kişilerin “medya ve siyasiler tarafından iftira kampanyasına maruz kaldığı" iddia edildi.

Raporda, kişisel cezai sorumluluğun ancak güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkının gözetilmesiyle mümkün olacağının altı çizilerek, bu konularda Avrupa Konseyinin Türkiye’ye tavsiyelerinin tam olarak uygulanmadığı kaydedildi.

Türkiye’deki “siyasi kutuplaşmanın” TBMM'de yapıcı diyaloğu engellediği yorumu yapılan raporda, Halkların Demokratik Partisi (HDP) vekillerinin tutuklanması eleştirildi.

- "İstanbul seçimlerinin iptali endişe kaynağı"

Raporda, İstanbul seçimlerinin yenilenmesine ilişkin eleştirilere de yer verildi. Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) İstanbul’daki seçimleri yenileme kararı ile Güneydoğu'da bazı belediye başkanlıklarının ikinci gelen adaya verilmesinin “ciddi endişe kaynağı” olduğu ifade edildi.

Türkiye’nin yargı sisteminde “ciddi geriye gidiş” bulunduğu ve önceki raporlardaki tavsiyelere de uyulmadığı savunulan raporda, “yargı üzerinde siyasi baskı ve yıldırmaya yönelik faaliyetler” olduğu iddia edildi.

Raporda, AB Komisyonu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını “yasa dışı” şeklinde nitelendirerek, Ankara’nın “iyi komşuluk ilişkilerine riayet etmesi” çağrısında bulundu.

- "Türkiye önemli ortak ve aday ülke"

"Türkiye AB için önemli bir ortak ve aday ülke." vurgusu yapılan raporda, taraflar arasında ortak çıkarların bulunduğu alanlarda diyalog ve iş birliğinin en üst düzeyde devam ettiği ifade edildi.

Raporda, Türkiye'nin üyelik yükümlülüklerini yerine getirmek için AB müktesebatına uyum sürecini yavaş da olsa yerine getirmeyi sürdürdüğünün altı çizildi.

- "PKK ile mücadele meşru hak"

Türkiye'nin güneydoğusundaki güvenlik durumunda iyileşme olduğu belirtilen raporda, ancak güvenlik sıkıntılarının devam ettiği bildirildi.

Raporda, AB'nin de terör örgütü olarak tanıdığı PKK'ya karşı Türkiye'nin güvenlik operasyonlarının sürdüğü ve Türkiye'nin terörle yürüttüğü mücadelenin meşru bir hak olduğu ifade edilirken, operasyonların orantılı şekilde gerçekleşmesinin önem taşıdığı kaydedildi.

Türkiye'nin organize suçla mücadele alanında kapasitesini artırdığına işaret edilen raporda, ülkenin özellikle siber suç, mal varlıklarına el koyma ve tanık koruma gibi alanlarda mevzuatını geliştirmesi gerektiği görüşüne yer verildi.

- "Türkiye göçmenler için benzeri görülmemiş olağanüstü çaba sarf ediyor"

Raporda, Türkiye'nin göç ve iltica politikaları övülürken, "Türkiye, göç ve iltica politikaları alanında önemli ilerlemeler kaydetti ve taraflar arasında 2016'da varılan göç anlaşmasını etkili şekilde uyguladı." ifadeleri kullanıldı.

Türk emniyet teşkilatının yoğun çabaları sonucu Türkiye'den Ege'ye yasa dışı geçişlerin azaldığına dikkat çekilen raporda, "Türkiye, dünya genelinde en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke olarak 3,6 milyon Suriyeliye ve farklı ülkelerden 370 bin kayıtlı göçmene insani yardım ve destek sağlamak için benzeri görülmemiş olağanüstü çaba sarf etmeyi sürdürdü." ifadesine yer verildi.

Raporda, Türkiye'nin vize serbestisine ilişkin teknik çalışmaları yürütmek adına 7 ayrı çalışma grubu oluşturduğu ancak halen vize politikasının AB vize politikasıyla tam uyumlu hale getirilmediği belirtildi.

- "AB pazarıyla bütünleşiyor"

Raporda, Türkiye’nin hem ticaret hem de yatırım açısından AB pazarı ile iyi derecede bütünleştiği aktarılarak, ülkenin AB içindeki rekabet baskıları ve piyasa güçlerine yönelik iyi hazırlık yaptığı kaydedildi.

Türkiye’de özellikle enerji sektöründe, Ar-Ge harcamalarında, eğitim ve fiziki sermaye alanında ilerleme sağlandığı ifade edilen raporda, Türkiye’nin şirket hukuku, ulaştırma, bilim, araştırma, malların serbest dolaşımı, fikri mülkiyet hakları, finansal hizmetler, kuruluş ve sanayi politikaları, tüketici ve sağlık koruma, finansal kontrol ve Gümrük Birliği alanlarında ileri düzeyde olduğu vurgulandı.

- "Piyasa ekonomisinin işleyişi endişe verici"

Raporda, "Türkiye ekonomisinde ciddi gerileme yaşandığı ve bunun piyasa ekonomisinin işleyişiyle ilgili derin endişeye yol açtığı" kaydedildi.

"Türkiye’de yıllar boyunca biriken makro ekonomik zaafiyetler ve finansman koşullarının bozulması nedeniyle ekonomik durumun daha kötüye gittiği" belirtilen raporda, kamu müdahalesi nedeniyle ekonomi yönetiminin gerilediği iddia edildi.

Raporda, Türk lirasına yönelik baskılara karşı yetkili makamların, piyasaların işleyişini olumsuz yönde etkileyen bazı kararlar aldığı değerlendirmesinde bulunuldu.

İş çevresini geliştirmek amacıyla olumlu tedbirler de alındığı anımsatılan raporda, hukukun üstünlüğü konusundaki endişelerin yatırımcı çekme konusunda sıkıntıya neden olduğu kaydedildi.

Raporda, Türkiye’de ekonomiyle ilgili önemli kurumların bağımsızlığına ilişkin endişelerin de derinleştiği ifade edildi.
Kaynak: AA