Ani Duygu Değişimleri Yaşayanlar Dikkat
Psikolog Gülcem Yıldırım, ani duygu değişimlerine neden olan Borderline Kişilik Bozukluğu hastalığı ve tedavisi konusunda bilgiler verdi. Yıldırım, “Borderline (sınır) kişilik terapilerde sıkça karşılaştığımız bir kişilik örüntüsüdür. Bu kişiliğin temel özelliği duygu durumlarındaki hızlı iniş çıkışlar, çabuk öfkelenme ve çabuk sevinme ve bu ikisi arasındaki duygu geçişinin çok hızlı olmasıdır” dedi.
Bu kişilik özelliğine sahip olan bireylerin özellikle ikili ilişkilerde, kadın erkek ilişkilerinde ve yakın dostluklarda bazı problemler yaşadığını anlatan Psikolog Gülcem Yıldırım, “Çok yakın ilişki kurup ilişkide karşı taraf da yakınlaşmaya başladığı zaman yoğun terk edilme riskine karşı ilişkiyi sonlandırırlar. İlişkinin içindeki yakınlık bu kişiler için dayanılmazdır yutulma korkuları yaşarlar. İlişkinin içinde uzaklık dayanılmazdır kaybetme korkuları yaşarlar, hep belli bir mesafeden sevmek isterler ne boğacak kadar yakın, ne terk edecek kadar uzak. Yakınlaşma ve uzaklaşma arasındaki mesafeleri arasında uçurum vardır.
Karşı cinsle derin ve uzun süreli ilişki kurma konusunda çok zorlanırlar. Sevdikleri kişiyi bazen göklere çıkarıp idealize ederken bazen de yerin dibine sokarak aşağılarlar ve develüe ederler. Diğerleriyle ilgili duyguları inanılmaz değişkendir kendileriyle ilgili duyguları da öyle. Kendilerini zaman zaman çok değerli, çok güzel, çok yakışıklı, çok zeki hissederken zaman zaman da değersiz, çirkin ve aptal hissederler” diye konuştu.
“Borderline kişilikte kullanılan temel savunma mekanizması bölmedir. Bölmenin etkisiyle kendisine ve diğerlerine karşı duyguları sürekli değişir. Sıklıkla yoğun bir boşluk ve anlamsızlık duyguları olur.” Diyen Psikolog Gülcem Yıldırım, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Öfkelendiklerinde ve kendilerini kötü hissettiklerinde bu duyguyu diğerine vererek rahatlama yani yansıtmalı özdeşim savunma mekanizmasını da oldukça sık kullanırlar. Örneğin diğerinin ne kadar kötü, acımasız, pislik olduğunu söyleyip onu kötü hissettirdikten sonra ancak rahatlayabilirler. Diğeri gerçekten kötü hissettiğinde ve sustuğunda ona her şeyi kafasına taktığını, beraber bir şeyler yapmak istediğini ya da sinemaya gitmeyi teklif eder. Yarım saat önce yapılan konuşmayı kendisi yapmamış gibidir.
Ayrılık anlarında yoğun panik yaşarlar
Sevgileriyle, eşleriyle ya da partnerleriyle yaşadıkları ilişkide yolun sonuna geldiklerini anladıklarında yoğun bir panik ve korku yaşarlar. Bir ilişkiyi sonlandırmak borderline kişiliğe sahip bir kişi için inanılmaz zordur. Her şeyin boş olduğunu, diğeri olmadan yaşayamayacağını düşünürler. Bir organını kaybetmişcesine acı çekerler. Genellikle ilişkinin hemen ardından yeni bir partner bulmak isterler. Yas yaşama yetileri oldukça kısıtlıdır. Diğerinin boşluğunu bir başkasının doldurmasını isterler. Yas tutma bir yitim bir değişikliğe iç dünyamızın verdiği bir yanıttır. Yitirilen şey her ne olursa olsun bu bir sevgili, bir iş, bir dost bunun karşısında iç dünyamız kendisini toparlamak ve yitirilen şeyle beraber yaşamak için bir süre keder duygusu yaşar. Gerçek dünyaya uyum sağlama bu süreçte güçleşir yaşamın renkleri azalır. Yas dönemi tamamlandığında kaldığımız yerden devam ederiz yitirdiğimiz tarafımızla. Bu kişiliğe sahip kişiler tam bir yas sürecini tamamlayamadıkları için her kayıp onlar için çok yoğun duygular yaşatır ve korkutucudur. Acıdan kaçmak için kaybedilen nesnenin yerine bir yenisini koyma eğilimleri vardır.”
KENDİLERİNİ TANIMLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKERLER
Borderline kişiliğe sahip olan bir kişinin kendisiyle ilgili sakin olduğunu söylerken aynı zamanda öfkeli olduğunu da düşündüğünü, Ya da çok neşeli olduğunu söylerken aynı zamanda çok mutsuz olduğunu da düşündüğünü ifade eden Psikolog Gülcem Yıldırım, “Bu kişiliğe sahip olan bireylerde kimlik dağılması çokça gördüğümüz bir durumdur. Tutarlı bir kimlik yapıları olmadığı için kendi içlerinde kendilerini sürekli sahte olarak nitelendirirler.
Çocukluğunda tutarsız, işgal, ihmal eden bir anne ve ihmal eden babanın varlığı bu kişiliğin olma olasılığı artırır.
Borderline kişiliğe sahip olan kişilerin çocukluklarında tutarsız bir anne vardır. Annenin çocuğu sevdiği ve çocuğa kızdığı olaylar sürekli değişir. Bugün resim yaptığı için çocuğu seven, öpen anne yarın resim yaparak boya kalemleriyle ortalığı dağıttığı için çocuğa öfkelenir. Çocuk resim yapmanın iyi bir şey mi kötü bir şey mi olduğunu anlayamaz. Bu çocuğun hayatının bütününde vardır, annenin neye öfkelenip neden mutlu olmayacağını bilmeyen çocuk yetişkinliğinde diğerlerinin duygularını anlama noktasında güçlük çeker. Empati yeteneğinin zayıf olmasının sebebi annenin dengesiz davranışlarıdır. Babanın evdeki rolü ise genellikle silik ve uzaktır çocuğun ne yaşadığını anlayamaz ya da anne ile çocuk arasındaki ilişkiye müdahil olmak istemez. Dolayısıyla bu kişiler hayatları boyunca mükemmel ve koşulsuz sevecek bir anneyi arama eğilimindedir. İlişkide çok vericidirler bunun karşılığında istedikleri koşulsuz bir sevgi ve terk edilmemektir.”
DİNAMİK PSİKOTERAPİ İLE TEDAVİ EDİLEBİLİR
Borderline kişiliğe sahip kişilerin dinamik psikoterapi tekniği ile tedavi edilebildiğini söyleyen Psikolog Gülcem Yıldırım, “İlaçla tedavisi mümkün değildir. Terapistler için zor danışanlardır. Terapide duygularını terapiste yansıtır. Bu aktarımın varlığı ve yorumu sonucunda terapi ilerler. Terapi süresi ortalama iki ile beş yıl arasında değişir” dedi.
Kaynak: İHA
Karşı cinsle derin ve uzun süreli ilişki kurma konusunda çok zorlanırlar. Sevdikleri kişiyi bazen göklere çıkarıp idealize ederken bazen de yerin dibine sokarak aşağılarlar ve develüe ederler. Diğerleriyle ilgili duyguları inanılmaz değişkendir kendileriyle ilgili duyguları da öyle. Kendilerini zaman zaman çok değerli, çok güzel, çok yakışıklı, çok zeki hissederken zaman zaman da değersiz, çirkin ve aptal hissederler” diye konuştu.
“Borderline kişilikte kullanılan temel savunma mekanizması bölmedir. Bölmenin etkisiyle kendisine ve diğerlerine karşı duyguları sürekli değişir. Sıklıkla yoğun bir boşluk ve anlamsızlık duyguları olur.” Diyen Psikolog Gülcem Yıldırım, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Öfkelendiklerinde ve kendilerini kötü hissettiklerinde bu duyguyu diğerine vererek rahatlama yani yansıtmalı özdeşim savunma mekanizmasını da oldukça sık kullanırlar. Örneğin diğerinin ne kadar kötü, acımasız, pislik olduğunu söyleyip onu kötü hissettirdikten sonra ancak rahatlayabilirler. Diğeri gerçekten kötü hissettiğinde ve sustuğunda ona her şeyi kafasına taktığını, beraber bir şeyler yapmak istediğini ya da sinemaya gitmeyi teklif eder. Yarım saat önce yapılan konuşmayı kendisi yapmamış gibidir.
Ayrılık anlarında yoğun panik yaşarlar
Sevgileriyle, eşleriyle ya da partnerleriyle yaşadıkları ilişkide yolun sonuna geldiklerini anladıklarında yoğun bir panik ve korku yaşarlar. Bir ilişkiyi sonlandırmak borderline kişiliğe sahip bir kişi için inanılmaz zordur. Her şeyin boş olduğunu, diğeri olmadan yaşayamayacağını düşünürler. Bir organını kaybetmişcesine acı çekerler. Genellikle ilişkinin hemen ardından yeni bir partner bulmak isterler. Yas yaşama yetileri oldukça kısıtlıdır. Diğerinin boşluğunu bir başkasının doldurmasını isterler. Yas tutma bir yitim bir değişikliğe iç dünyamızın verdiği bir yanıttır. Yitirilen şey her ne olursa olsun bu bir sevgili, bir iş, bir dost bunun karşısında iç dünyamız kendisini toparlamak ve yitirilen şeyle beraber yaşamak için bir süre keder duygusu yaşar. Gerçek dünyaya uyum sağlama bu süreçte güçleşir yaşamın renkleri azalır. Yas dönemi tamamlandığında kaldığımız yerden devam ederiz yitirdiğimiz tarafımızla. Bu kişiliğe sahip kişiler tam bir yas sürecini tamamlayamadıkları için her kayıp onlar için çok yoğun duygular yaşatır ve korkutucudur. Acıdan kaçmak için kaybedilen nesnenin yerine bir yenisini koyma eğilimleri vardır.”
KENDİLERİNİ TANIMLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKERLER
Borderline kişiliğe sahip olan bir kişinin kendisiyle ilgili sakin olduğunu söylerken aynı zamanda öfkeli olduğunu da düşündüğünü, Ya da çok neşeli olduğunu söylerken aynı zamanda çok mutsuz olduğunu da düşündüğünü ifade eden Psikolog Gülcem Yıldırım, “Bu kişiliğe sahip olan bireylerde kimlik dağılması çokça gördüğümüz bir durumdur. Tutarlı bir kimlik yapıları olmadığı için kendi içlerinde kendilerini sürekli sahte olarak nitelendirirler.
Çocukluğunda tutarsız, işgal, ihmal eden bir anne ve ihmal eden babanın varlığı bu kişiliğin olma olasılığı artırır.
Borderline kişiliğe sahip olan kişilerin çocukluklarında tutarsız bir anne vardır. Annenin çocuğu sevdiği ve çocuğa kızdığı olaylar sürekli değişir. Bugün resim yaptığı için çocuğu seven, öpen anne yarın resim yaparak boya kalemleriyle ortalığı dağıttığı için çocuğa öfkelenir. Çocuk resim yapmanın iyi bir şey mi kötü bir şey mi olduğunu anlayamaz. Bu çocuğun hayatının bütününde vardır, annenin neye öfkelenip neden mutlu olmayacağını bilmeyen çocuk yetişkinliğinde diğerlerinin duygularını anlama noktasında güçlük çeker. Empati yeteneğinin zayıf olmasının sebebi annenin dengesiz davranışlarıdır. Babanın evdeki rolü ise genellikle silik ve uzaktır çocuğun ne yaşadığını anlayamaz ya da anne ile çocuk arasındaki ilişkiye müdahil olmak istemez. Dolayısıyla bu kişiler hayatları boyunca mükemmel ve koşulsuz sevecek bir anneyi arama eğilimindedir. İlişkide çok vericidirler bunun karşılığında istedikleri koşulsuz bir sevgi ve terk edilmemektir.”
DİNAMİK PSİKOTERAPİ İLE TEDAVİ EDİLEBİLİR
Borderline kişiliğe sahip kişilerin dinamik psikoterapi tekniği ile tedavi edilebildiğini söyleyen Psikolog Gülcem Yıldırım, “İlaçla tedavisi mümkün değildir. Terapistler için zor danışanlardır. Terapide duygularını terapiste yansıtır. Bu aktarımın varlığı ve yorumu sonucunda terapi ilerler. Terapi süresi ortalama iki ile beş yıl arasında değişir” dedi.