Şampiyon Atların Yarım Asırlık Seyisi Açıklaması Hacı İpek
Çocukluğunda başladığı baba mesleği seyisliği 60 yıldır devam ettiren, çok sayıda şampiyon at yetiştiren 72 yaşındaki Hacı İpek, ömrünü adadığı mesleğiyle gurur duyuyor Hacı İpek:'Yetiştirdiğim at sayısı 200'ü geçmiştir. Bu işi sevmeden yapmak mümkün değil. 72 yaşındayım, hastayım, bypass oldum, birçok ameliyat geçirdim ama bu işten vazgeçemiyorum' '60 yıldır at yetiştiriyorum. Yetiştirdiğim bütün atlar da başarılı olduğu için gururluyum. İnşallah bundan sonra da yaşadığım müddetçe bu gururum devam edecek. Benden sonra çocuklarım devam edecek'
MELİKE KINACI - Ömrünü, henüz çocuk yaşta Veliefendi Hipodromu'nda başladığı seyisliğe adayan ve çevresinde "Salvador" lakabıyla bilinen 72 yaşındaki Hacı İpek, 60 yıldır at yetiştiriyor.
Konya'nın Ereğli ilçesindeki çiftlikte, yarış ömrünü tamamlamış damızlık safkan İngiliz atlarından şampiyon koşucular yetiştiren İpek, seyis babası ve ilkokul öğretmenin teşvikiyle 11 yaşında Diyarbakır'dan İstanbul'a gitti.
Hipodromda "binicilik" denilince akla gelen ilk isimlerden Şadi Eliyeşil ile tanışan İpek, kendisinin iş teklifini kabul ederek at sevgisinin ömürlük olduğuna karar verdi ve seyisliğe başladı.
Meslekte 60 yılını İstanbul, Ankara, İzmit, İçel ve Konya'daki çeşitli at haralarında geçiren, geçmişe dönüp baktığında, "Çok iyi bir seyistim. En zor atlara ben binerdim." diyen İpek, ömrü yettiği sürece kendisini gururlandıracak şampiyon atlar yetiştirmeye devam etmek istiyor.
- "Atları bu kadar sevmesem bugünlere gelemezdim"
İpek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukken gittiği Veliefendi Hipodromu'nda adeta büyülendiğini, at sevgisini ilk kez orada fark ettiğini söyledi.
Başka bir meslek sahibi olmayı düşünmeden, hayatını seyislikle geçirmeye daha çocuk yaşta karar verdiğini anlatan İpek, "Çocukken atları çok severdim. Zaten seyislik baba mesleği. Babam da seyisti, yarış atlarına bakardı. Babamdan sonra da ben devam ettim. Atları bu kadar sevmesem bugünlere gelemezdim." ifadelerini kullandı.
Ülkenin farklı şehirlerindeki haralarda uzun yıllar çalıştığını belirten İpek, şöyle devam etti:
"Ardından tekrar İstanbul'a, Şadi Bey'in yanına geldim, uzun süre çalıştım. İşte orada bütün şampiyon atları yetiştiren benim. Sayısını hatırlayamadığım kadar şampiyon at yetiştirdim. Gazi Koşusu'nu, Cumhurbaşkanlığı Koşusu'nu, Başbakanlık Koşusu'nu kazananları hep ben yetiştirdim. Ondan sonra kendi atlarımı yetiştirdim. El Salvador, My Ginetta, San Salvador, bunları yetiştirdim. Onlarla da başarılı oldum. Döndüm, kendi çiftliğimi kurdum, kendi işime bakıyorum. Çocukluktan bugüne kadar atları çok sevdiğim için onlardan hiç ayrılamadım. Bir kızım var, o da benim gibi. Kızımın oğlu, torunum da benim yerime geçecek. 60 yıldır at yetiştiriyorum. Yetiştirdiğim bütün atlar da başarılı olduğu için gururluyum. İnşallah bundan sonra da yaşadığım müddetçe bu gururum devam edecek. Benden sonra çocuklarım devam edecek."
- "Bu atlar 6 çocuk okuttu"
İpek, başarılı bir seyis olduğunu, en zor atlara kendisinin bindiğini dile getirerek, şunları belirtti:
"Hipodrom'da beni parmakla gösterirlerdi. Yetiştirdiğim at sayısı 200'ü geçmiştir. Bu işi sevmeden yapmak mümkün değil. 72 yaşındayım, hastayım, bypass oldum, birçok ameliyat geçirdim ama bu işten vazgeçemiyorum. Bende hayvan sevgisi çok fazla. Her türlü hayvanı seviyorum. Ömrüm boyunca geçimimi atlardan sağladım. Bir bardak çayı içtiğim zaman, bunu onlardan kazandığımı biliyorum. Bütün sermayem bu atlardır. Bu atlar 6 çocuk okuttu, şimdi torunlara da bakıyor."
- Bal, pekmez, cevizle besliyor
Atlarını çocukları gibi gördüğünü ve onlara özenle baktığını vurgulayan İpek, "Atların bakımı çok zordur, her şeyiyle ayrı ayrı ilgilenmek gerekir. Bizler nasıl meyve, sebzeye çeşit çeşit yiyeceğe ihtiyaç duyarsak atlar da ihtiyaç duyar. Atlarımı bal, pekmez, ceviz, menengiç, yulaf, yumurtayla, neye ihtiyacı varsa onunla besliyorum. İsterim ki herkes de bu şekilde baksın atlarına. Bazıları bu işten dünya para kazanıyor ama atın bakımına gelince yeteri kadar yapmıyor. Bu atın sırtından para kazanıyorsan ona da iyi bakmalısın." sözlerine yer verdi.
Kaynak: AA
Konya'nın Ereğli ilçesindeki çiftlikte, yarış ömrünü tamamlamış damızlık safkan İngiliz atlarından şampiyon koşucular yetiştiren İpek, seyis babası ve ilkokul öğretmenin teşvikiyle 11 yaşında Diyarbakır'dan İstanbul'a gitti.
Hipodromda "binicilik" denilince akla gelen ilk isimlerden Şadi Eliyeşil ile tanışan İpek, kendisinin iş teklifini kabul ederek at sevgisinin ömürlük olduğuna karar verdi ve seyisliğe başladı.
Meslekte 60 yılını İstanbul, Ankara, İzmit, İçel ve Konya'daki çeşitli at haralarında geçiren, geçmişe dönüp baktığında, "Çok iyi bir seyistim. En zor atlara ben binerdim." diyen İpek, ömrü yettiği sürece kendisini gururlandıracak şampiyon atlar yetiştirmeye devam etmek istiyor.
- "Atları bu kadar sevmesem bugünlere gelemezdim"
İpek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukken gittiği Veliefendi Hipodromu'nda adeta büyülendiğini, at sevgisini ilk kez orada fark ettiğini söyledi.
Başka bir meslek sahibi olmayı düşünmeden, hayatını seyislikle geçirmeye daha çocuk yaşta karar verdiğini anlatan İpek, "Çocukken atları çok severdim. Zaten seyislik baba mesleği. Babam da seyisti, yarış atlarına bakardı. Babamdan sonra da ben devam ettim. Atları bu kadar sevmesem bugünlere gelemezdim." ifadelerini kullandı.
Ülkenin farklı şehirlerindeki haralarda uzun yıllar çalıştığını belirten İpek, şöyle devam etti:
"Ardından tekrar İstanbul'a, Şadi Bey'in yanına geldim, uzun süre çalıştım. İşte orada bütün şampiyon atları yetiştiren benim. Sayısını hatırlayamadığım kadar şampiyon at yetiştirdim. Gazi Koşusu'nu, Cumhurbaşkanlığı Koşusu'nu, Başbakanlık Koşusu'nu kazananları hep ben yetiştirdim. Ondan sonra kendi atlarımı yetiştirdim. El Salvador, My Ginetta, San Salvador, bunları yetiştirdim. Onlarla da başarılı oldum. Döndüm, kendi çiftliğimi kurdum, kendi işime bakıyorum. Çocukluktan bugüne kadar atları çok sevdiğim için onlardan hiç ayrılamadım. Bir kızım var, o da benim gibi. Kızımın oğlu, torunum da benim yerime geçecek. 60 yıldır at yetiştiriyorum. Yetiştirdiğim bütün atlar da başarılı olduğu için gururluyum. İnşallah bundan sonra da yaşadığım müddetçe bu gururum devam edecek. Benden sonra çocuklarım devam edecek."
- "Bu atlar 6 çocuk okuttu"
İpek, başarılı bir seyis olduğunu, en zor atlara kendisinin bindiğini dile getirerek, şunları belirtti:
"Hipodrom'da beni parmakla gösterirlerdi. Yetiştirdiğim at sayısı 200'ü geçmiştir. Bu işi sevmeden yapmak mümkün değil. 72 yaşındayım, hastayım, bypass oldum, birçok ameliyat geçirdim ama bu işten vazgeçemiyorum. Bende hayvan sevgisi çok fazla. Her türlü hayvanı seviyorum. Ömrüm boyunca geçimimi atlardan sağladım. Bir bardak çayı içtiğim zaman, bunu onlardan kazandığımı biliyorum. Bütün sermayem bu atlardır. Bu atlar 6 çocuk okuttu, şimdi torunlara da bakıyor."
- Bal, pekmez, cevizle besliyor
Atlarını çocukları gibi gördüğünü ve onlara özenle baktığını vurgulayan İpek, "Atların bakımı çok zordur, her şeyiyle ayrı ayrı ilgilenmek gerekir. Bizler nasıl meyve, sebzeye çeşit çeşit yiyeceğe ihtiyaç duyarsak atlar da ihtiyaç duyar. Atlarımı bal, pekmez, ceviz, menengiç, yulaf, yumurtayla, neye ihtiyacı varsa onunla besliyorum. İsterim ki herkes de bu şekilde baksın atlarına. Bazıları bu işten dünya para kazanıyor ama atın bakımına gelince yeteri kadar yapmıyor. Bu atın sırtından para kazanıyorsan ona da iyi bakmalısın." sözlerine yer verdi.