Babasının Karaciğeri 5 Yaşındaki Ebrar'a Can Oldu
Hastalığı nedeniyle zorlu günler geçirmesinin ardından nakil olmasına karar verilen 5 yaşındaki Ebrar Kalaycı, kapalı yöntemle babasından alınan karaciğer ile hayata tutundu Türkiye'de tek merkezde gerçekleştirilen laparoskopik yöntemin 5. kez uygulandığı Kalaycı ailesi, şimdi Ebrar ile baba Kalaycı'nın sağlığına kavuşmasının heyecanını yaşıyor Koç Üniversitesi Hastanesi Karaciğer Nakli Direktörü Doç. Dr. Turan Kanmaz: 'Ebrar'da doğuştan ama sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu saptanıyor. Bunun üzerine 2 ay kadar önce babasından kapalı yöntemle alınan karaciğer, Ebrar'a nakledildi. Her ikisinin de sağlık durumu gayet iyi' Baba Vedat Kalaycı: 'Bir hayat kurtarmanın hem de kızımın hayatını kurtarmanın mutluluğuyla ben hiçbir şey düşünmedim. Şimdi çok mutluyuz. Kızım sağlığına kavuştu'
Henüz 2 yaşındayken halsizlik, yorgunluk, karında şişlik gibi şikayetlerle acil servise başvuran Ebrar Kalaycı'ya yapılan tetkikler sonucunda "Progresif Familyal İntrahepatik Kolestaz Tip 3" tanısı konuldu.
Tetkiklerin sonucunda karaciğer nakli olması gerektiği anlaşılan Kalaycı'nın yolu, Koç Üniversitesi Hastanesi Karaciğer Nakli Direktörü Doç. Dr. Turan Kanmaz ile kesişti.
Doç. Dr. Kanmaz'ın yaptığı tetkiklerin ardından donör olan Baba Vedat Kalaycı'nın karaciğeri, Türkiye'de sadece Koç Üniversitesi Hastanesinde uygulanan laparoskopik (kapalı) yöntemle alındı.
Baba Kalaycı'dan alınan karaciğer, 5 yaşındaki Ebrar'a başarıyla nakledildi. Sağlık durumu her geçen gün daha da iyiye giden Ebrar, aynı zamanda Türkiye'de vericisinden bu yöntemle karaciğer alan 5. hasta oldu.
- "Doğuştan ama sinsi ilerleyen bir hastalık"
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Turan Kanmaz, Kalaycı'ya 2 ay önce yapılan naklin başarıyla gerçekleştiğini ifade etti.
Kanmaz, "Ebrar'da doğuştan ama sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu saptanıyor. Bunun üzerine 2 ay kadar önce babasından kapalı yöntemle alınan karaciğer, Ebrar'a nakledildi. Her ikisinin de sağlık durumu gayet iyi." diye konuştu.
Türkiye'de ilk kez kapalı yöntemi kendilerinin kullandığına işaret eden Kanmaz, "Avrupa'da, İspanya, Belçika gibi birkaç şehir yapıyor. Kanada yapıyor. Güney Kore, Tayvan, Çin, canlıdan naklin daha yoğun olduğu ileri merkezlerde uygulanan bir teknik. Çünkü bu bir gelişme. Ameliyatı kapalı yapmak kolay bir şey değil. Onu yapmak için belirli bir deneyim gerekiyor. O deneyimin üzerine bunu yapmak gerekiyor. Aslında son yıllarda Türkiye'de birçok merkez bunu yapmaya çalıştı. Hatta bazıları Güney Kore'den cerrah getireceklerdi. Ama olmadı. Başka merkezler yapmaya kalkıştılar kapalıdan açığa dönerek operasyonu bitirdiler." ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Turan Kanmaz, bu yöntemin karaciğer naklinin oturmuş olduğu bir merkezde yapılması gerektiğini ifade ederek, nakil sürecinin bir ekip işi olduğunu aktardı.
- "Şu ana kadar 5 hastamızın vericisinden karaciğer kapalı yöntemle alındı"
Kapalı ameliyat konusunu yapacak merkezin bu konuda deneyimli olması gerektiğini belirten Kanmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kapalı ameliyatın en büyük özelliği verici, ameliyat ertesinde ayağa kalkabiliyor. Hastaların ağrısı çok az oluyor. Mide bulantıları, akciğer sıkıntıları daha az oluyor. Normalde hastaneden daha çabuk gönderiyoruz ama biz birkaç gün hastayı tutuyoruz. En son kozmetik olarak da karnını açtığı zaman bir kesi görünmüyor. Türkiye'de sadece biz yapıyoruz. Toplamda biri erişkin olmak üzere, 5 hastamızın vericisinden karaciğer, kapalı yöntemle alındı."
Doç. Dr. Turan Kanmaz, "Canlıdan nakil yapmak iyi bir çözüm değil. İnsanlar öldüğü zaman organlar toprak oluyor. Yazık. Eğer organ bağışı olursa ne açık ne kapalı verici ameliyatı gerekecek. Ülkemizde hele hele çocuk organ bağış çok çok düşük. O nedenle organlarınızı bağışlayın hayat kurtarın. Kapalı ameliyat ileri teknoloji getiren, verici açısından daha avantajlı, iyi bir ameliyat, uygun merkezlerde, uygun cerrahlar tarafından yapılmalı ama organ bağışı daha önemli bir sorundur." dedi.
- "Allah bize bu mutluluğu yaşattı"
Baba Vedat Kalaycı da kızının durumuna ilişkin bir süre uğraş verdiğini ve Doç. Dr. Kanmaz'a ulaştığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Karaciğer nakli olan bir arkadaşımızın tavsiyesiyle hocamıza ulaştık. Karaciğer nakli olması gerektiği söylendiğinde, kızıma hayat verebileceğim için çok mutlu oldum. Onun geleceğine umut olabileceğim için çok da mutlu oldum. Kızımın sağlığına kavuşacağını öğrendikten sonra hiçbir şey düşünmedim, kendimi bile. Tek kızım yaşasın, ben yaşadığım kadar zaten yaşadım dedim. O mutluluk bana yetti. Bir hayat kurtarmanın hem de kızımın hayatını kurtarmanın mutluluğuyla ben hiçbir şey düşünmedim. Şimdi çok mutluyuz. Kızım sağlığına kavuştu. Annesi kan uyuşmazlığı nedeniyle verici olamadı. Ama çok şükür ki bu bana nasip oldu. Allah bize bu mutluluğu yaşattı. Böyle bir sınava girdik, sonunda hocalarımızdan Allan razı olsun. Bizi bu sınavda yalnız bırakmayıp, ellerinden geleni yaptılar. Kızımın hasta olduğunu öğrendiğimizdeki üzüntümüz, nakil haberiyle beraber sevince dönüştü. Önceden ablası kardeşine bir şey olacak diye oynamaya korkuyordu. Şimdi ikisi de çok mutlu."