AK Parti Sözcüsü Çelik'ten 'Mansur Yavaş' Açıklaması
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Mansur Yavaş’ın açıklamalarına cevap vererek, "AK Parti’nin Mansur Yavaş diye bir meselesi yoktur. Mansur Yavaş, CHP’nin meselesidir, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve o ittifak içinde bu adaylığa destek verenlerin meselesidir" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde düzenlendiği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş’ın yaptığı açıklamalara cevap veren Çelik, "Oradaki beyanlarında bizim sanki kendisinin ihtilaflı oluğu kişiyle ilgili olarak bir tarafgillik tutumu sergilediğimizi söyledi.
Kendisinin ihtilaflı olduğu kişiyle ilgili olarak benim ’saygıdeğer bir iş adamı’ gibi ifadem olmamıştır. Bunu Türkçe anlayabilen herkes rahatlıkla benim basın toplantımda duydu. Çünkü, biz bu kişiyi tanımıyoruz. Biz bu meselede Mansur Yavaş’la bu kişi arasında bir taraf da değiliz. Bizim sadece gündeme getirdiğimiz mesele Ankaralının, seçmenin hak ettiği temiz siyaset talebi, siyasette her zaman en yüksek düzeyde tutulması gereken temiz aday değerlendirmesi açısından bu iddialarla ilgili olarak Mansur Yavaş’ın niçin cevaplayamadığı, CHP’nin niye sustuğudur" ifadelerini kullandı.
"Bu kürsü iftiralara karşı mücadele edilen bir kürsüdür" diyen Çelik, "Bu kürsü Türkiye’de sivil siyasetin gelişmesine karşı kurulan tezgahlarla mücadele etme kürsüsüdür. Dolayısıyla iftira, tezgah arıyorlarsa bu kendilerinin şu anda içinde bulundukları atmosfer çerçevesindeki siyasi ilişkilerine bakmaları gereken durumdur. Dolayısıyla bu kişinin kriminal dediğimiz kişiyle yıllarca dostluk yapması neticesinde bu kişinin hakkında yıllarca niçin dostluk yaptığı bu Mansur Yavaş’ın kendi meselesi. Bizim meselemiz değildir. Bu, rakipler meselesi değildir. Bunlara kendisine güvenen siyasetçi rahatlıkla cevap verebilir. AK Parti’nin Mansur Yavaş diye bir meselesi yoktur. Mansur Yavaş, CHP’nin meselesidir, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve o ittifak içinde bu adaylığa destek verenlerin meselesidir. Bizim meselemiz, saygıdeğer Ankara seçmeninin karşısına nasıl bir adayla çıktığı meselesidir. Bu husustaki gerçeklerin kamuoyuna duyurulması her siyasi partinin görevidir" diye konuştu.
"Yavaş’ın konuyu saptırmaya çalıştığı açıktır"
Ortada iftiradan bahsedilecek bir durumun olmadığını söyleyen Çelik, "Mesele, Mansur Yavaş’ın bunu nasıl izah ettiğidir. Bu konuyla ilgili ilk haberlerin çıkması 2018 tarihi. Sahte bir senetle icra takibi haberi, aylara sarih. Üç günden değil, üç aydan bahsediyoruz. Bir siyasetçinin başvurmaması gereken yalan bir beyandır. Dün yaptığı basın toplantısını 3 ay, bir ay önce yapmadı. Burada kamuoyunun merak ettiği bir konudur. Sayın Yavaş’ın konuyu saptırmaya çalıştığı açıktır. İftira, tezgah gibi birtakım siyasi manipülasyonlar bizim siyasi yapımızın kapısından içeri giremez. Bu konularda daha deneyim sahibi olanlarla kendisinin son derece ilişkili olduğu açık bir şekilde ortadadır. Sorulan sorunun iftira olmadığı açıktır. Biz, herhangi bir hayali durumdan bahsetmiyoruz. Yargıtay kararıyla onanmış bir durumdan bahsediyoruz" dedi.
Netanyahu’nun açıklamalarına tepki
Çelik, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ifadelerine tepki göstererek, "Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında ’diktatör’ ifadesini kullandı. Bu ifadeyi yeryüzünde şu anda görevde bulunan siyasiler içerisinde kendisine en çok yakışan ifade olarak Sayın Netanyahu’ya iade ediyorum. Onun Sayın Cumhurbaşkanımıza diktatör demesinin alt yazısında şu vardır; Sayın Cumhurbaşkanımız Netanyahu gibi birisi tarafından ’diktatör’ olarak nitelendiriliyorsa o zaman şu açığa çıkmaktadır ki seçimle iş başına gelen demokratlığından Netanyahu rahatsızdır, Filistinli mazlumlara sahip çıkmasından, ortaya koyduğu iradeden rahatsızdır. Netanyahu daha geçtiğimiz günlerde belki de insanlık tarihine geçebilecek en ırkçı açıklamalardan birisini yapmış bir kişidir" açıklamasında bulundu.
Çelik, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Konuşmanızda da vurguladınız, ama Sayın Mansur Yavaş Yargıtay’ın onanmış bir kararı olmadığını söylemişti. Bu açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Çelik, "Bu bahsettiği ceza davasından bahsediyor, yani bir ceza davası almadım diyor. Ama hakkında bir sahte senetle icra takibi konusunda hakkında verilmiş bir karar var, Yargıtay da bunu 2016 yılında onamış. O yüzden de kötü niyet tazminatına mahkum edilmiş. Zaten ceza davası almış olsaydı, aday olma yeterliliğini yerine getiremezdi. Mesele bununla ilgili bir mesele. Orada da aslında bunu çok iyi bilebilecek birisi de bunu örtbas etmeye çalışıyor. Bahsettiği kişiyle ilgili, şimdi orada şöyle bir şey yapıyor, bu maalesef çok düşük düzeyli bir siyasal olmayan bir akılla başvurulan bir yöntem. O kişiyi, kendisinin ihtilaflı olduğu kişiyi kriminalize ediyor. Dediğim gibi kriminal midir, değil midir ben onu bilemem, onu bu iddiaların görüldüğü mahkemeler karar verecek. Kişiyle bağlantısı olan biz değiliz, bize diyor ki; bunları biliyor musunuz? Biz saygıdeğer bir iş adamı mı değil mi, bu kişi kriminal mi değil mi, bunu bilebilecek durumda değiliz. Fakat mesele bu değil" cevabını verdi.
Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama şunun bilinmesi gerekir. Kişiyle bağlantı olan biz değiliz. Madem o kullandığı ifadeler, tekrar etmekten bile utanıyorum, bu suçları işleyebilecek nitelikte bir kişiyse yıllardır niye arkadaşlık ettiniz ve alacak-verecek ilişkisine girecek bir bağlantınız nereden kaynaklanıyor? Buna da karar vermesi gereken kendisidir, yani bunu dün öğrenmiş değil herhalde. Çünkü yansıyan bilgilere bakılırsa aralarında pek çok sayıda karşılıklı açılmış dava var. Dolayısıyla burada şöyle bir kurnazlığa başvurulması bizim gözümüzden kaçmaz. Kendisinin ihtilaflı olduğu kişiyle bizim aramızda, bizi bu ihtilaf ilişkisi içerisinde bir taraf gibi göstermeye çalışıyor. Biz kendisinin ihtilaflı olduğu hiçbir ilişkide taraf değiliz, bizim meselemiz değil bu. Bizim sorduğumuz sorular, mahkeme kararlarıyla ortaya çıkmış konularda Mansur Yavaş’a yöneltilmiş sorulara Mansur Yavaş’ın cevap verip vermemesiyle ilgilidir. Ha o kişiyle ilgili böyle düşünüyorsa kendisi ben bilemem, hakim değilim, savcı değilim, kişiyi tanımıyorum, ona mahkemeler karar verecek. Tanıyan Mansur Yavaş, dolayısıyla o zaman Mansur Yavaş’ın kendisinin açıklaması gerekiyor. Yıllardır bu bağlantı nereden kaynaklanmıştır? Böyle bir kişiyle bağlantılı olmanızın mahiyeti nedir? Böyle bir kişiyle alacak-verecek ilişkisi içinde olmanızın mahiyeti nedir? Mesele bundan ibarettir."
Yavaş’ın açıklamalarını Netflix dizilerine benzetti
Bir başka gazetecinin, "Siz basın toplantısına devam ederken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den bir açıklama geldi. Sayın Bahçeli Mansur Yavaş’ın bu iddialar nedeniyle adaylıktan çekilmesi gerektiğini ifade etti.
Bir bunu soruyorum. Bir de sanırım sizin hakkınızda dava açacağını ifade etti dün Mansur Yavaş. Siz de demin bunu değerlendirirken açabileceğini ve hikayenin çok da öte noktalara varacağını söylediniz. Buna da bir açıklık getir misiniz?" sorusu üzerine Çelik, "Bunu ifade eden basın yayın organlarına, işte Özhaseki Bey’e, bana, bunlara dava açacağız diyor. Biz de diyoruz ki, şimdi bu ilk olarak 11 Aralık tarihinde çıktı, o günden bugüne kadar hikaye öylesine hızlı gelişiyor ki Netflix dizisi gibi, Netflix’teki diziler gibi arka arkaya devam ediyor. Şimdi gördüğüm kadarıyla Aralık ayında birinci sezon bitti Netflix dizisi gibi, Ocak ayında ikinci sezon bitti, üçüncü sezon devam ediyor. Şimdi dolayısıyla bu takibi seyrettiğiniz zaman sezon sezon bir gelişme kaydettiğini görüyorsunuz hikayesinin, bunu ifade ediyorum. Üçüncüsü de bizim söylediğimiz şey basına yansıyan ve mahkeme kararlarıyla ortaya çıkan belgeleri ifade ediyoruz ve soru soruyoruz. Bununla ilgili dava açacaksa da, bu Netflix dizisinin devamında hikayenin daha büyük olacağını görüyoruz. Bu mahkeme belgelerinin kendisinin basın toplantısında söyledikleriyle mahkemede söyledikleri arasındaki çelişkinin, basın yayın organlarında yayınlanan belgelerin basındaki arkadaşlara, Sayın Özhaseki’ye, bize dava açılmak suretiyle mahkeme önünde tartışılmasından dolayı bizim çekindiğimiz bir şey yok. Biz kimseye iftira atmıyoruz, kimseye kurulmuş bir tezgah yok. Ankara seçmeninin hakkını, hukukunu, sivil siyasetin temizliğini korumaya çalışıyoruz. Dolayısıyla dün basından bazı arkadaşlar da söylediler bu ifadeyi, bizim için de aynı şey geçerli. Heyecanla bekliyoruz bu Netflix dizisinin devamının ne şekilde devam edeceğini" dedi.
Çelik, "Tabii bu iddialar çerçevesinde söyledik, geçen basın toplantısında da sordum biliyorsunuz, hala bu adayı devam ettirecek misiniz diye. Çünkü temel mesele şudur; siyasi ahlak açısından, siyasettin temel prensipleri açısından tüm bunlarla çelişen bir durum var. Buna cevap vermek yerine rakiplerim benden korktuğu için işte bu iddiaları gündeme getiriyor. İddiaları gündeme getiren biz değiliz, mahkeme belgelerinden bahsediyoruz. İkincisi de, şunun bilinmesi lazım; seçimden korkmayan, sandıktan korkmayan, seçimi bir şölen gibi algılayan ve sandığı başının üstünde taşıyan bir partiyiz biz. Her zaman da sandığın sonuçlarına saygılıyız. O, kendisini aday yapan tek parti geleneğine bakacak, seçim, sandık konusundaki korkudan dolayı. Artık bundan sonra böyle bir adayı devam ettirip ettirmemek CHP’nin meseleyi sindirme kapasitesiyle alakalı bir durumdur" dedi.
Kaynak: İHA
Kendisinin ihtilaflı olduğu kişiyle ilgili olarak benim ’saygıdeğer bir iş adamı’ gibi ifadem olmamıştır. Bunu Türkçe anlayabilen herkes rahatlıkla benim basın toplantımda duydu. Çünkü, biz bu kişiyi tanımıyoruz. Biz bu meselede Mansur Yavaş’la bu kişi arasında bir taraf da değiliz. Bizim sadece gündeme getirdiğimiz mesele Ankaralının, seçmenin hak ettiği temiz siyaset talebi, siyasette her zaman en yüksek düzeyde tutulması gereken temiz aday değerlendirmesi açısından bu iddialarla ilgili olarak Mansur Yavaş’ın niçin cevaplayamadığı, CHP’nin niye sustuğudur" ifadelerini kullandı.
"Bu kürsü iftiralara karşı mücadele edilen bir kürsüdür" diyen Çelik, "Bu kürsü Türkiye’de sivil siyasetin gelişmesine karşı kurulan tezgahlarla mücadele etme kürsüsüdür. Dolayısıyla iftira, tezgah arıyorlarsa bu kendilerinin şu anda içinde bulundukları atmosfer çerçevesindeki siyasi ilişkilerine bakmaları gereken durumdur. Dolayısıyla bu kişinin kriminal dediğimiz kişiyle yıllarca dostluk yapması neticesinde bu kişinin hakkında yıllarca niçin dostluk yaptığı bu Mansur Yavaş’ın kendi meselesi. Bizim meselemiz değildir. Bu, rakipler meselesi değildir. Bunlara kendisine güvenen siyasetçi rahatlıkla cevap verebilir. AK Parti’nin Mansur Yavaş diye bir meselesi yoktur. Mansur Yavaş, CHP’nin meselesidir, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve o ittifak içinde bu adaylığa destek verenlerin meselesidir. Bizim meselemiz, saygıdeğer Ankara seçmeninin karşısına nasıl bir adayla çıktığı meselesidir. Bu husustaki gerçeklerin kamuoyuna duyurulması her siyasi partinin görevidir" diye konuştu.
"Yavaş’ın konuyu saptırmaya çalıştığı açıktır"
Ortada iftiradan bahsedilecek bir durumun olmadığını söyleyen Çelik, "Mesele, Mansur Yavaş’ın bunu nasıl izah ettiğidir. Bu konuyla ilgili ilk haberlerin çıkması 2018 tarihi. Sahte bir senetle icra takibi haberi, aylara sarih. Üç günden değil, üç aydan bahsediyoruz. Bir siyasetçinin başvurmaması gereken yalan bir beyandır. Dün yaptığı basın toplantısını 3 ay, bir ay önce yapmadı. Burada kamuoyunun merak ettiği bir konudur. Sayın Yavaş’ın konuyu saptırmaya çalıştığı açıktır. İftira, tezgah gibi birtakım siyasi manipülasyonlar bizim siyasi yapımızın kapısından içeri giremez. Bu konularda daha deneyim sahibi olanlarla kendisinin son derece ilişkili olduğu açık bir şekilde ortadadır. Sorulan sorunun iftira olmadığı açıktır. Biz, herhangi bir hayali durumdan bahsetmiyoruz. Yargıtay kararıyla onanmış bir durumdan bahsediyoruz" dedi.
Netanyahu’nun açıklamalarına tepki
Çelik, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ifadelerine tepki göstererek, "Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında ’diktatör’ ifadesini kullandı. Bu ifadeyi yeryüzünde şu anda görevde bulunan siyasiler içerisinde kendisine en çok yakışan ifade olarak Sayın Netanyahu’ya iade ediyorum. Onun Sayın Cumhurbaşkanımıza diktatör demesinin alt yazısında şu vardır; Sayın Cumhurbaşkanımız Netanyahu gibi birisi tarafından ’diktatör’ olarak nitelendiriliyorsa o zaman şu açığa çıkmaktadır ki seçimle iş başına gelen demokratlığından Netanyahu rahatsızdır, Filistinli mazlumlara sahip çıkmasından, ortaya koyduğu iradeden rahatsızdır. Netanyahu daha geçtiğimiz günlerde belki de insanlık tarihine geçebilecek en ırkçı açıklamalardan birisini yapmış bir kişidir" açıklamasında bulundu.
Çelik, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Konuşmanızda da vurguladınız, ama Sayın Mansur Yavaş Yargıtay’ın onanmış bir kararı olmadığını söylemişti. Bu açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Çelik, "Bu bahsettiği ceza davasından bahsediyor, yani bir ceza davası almadım diyor. Ama hakkında bir sahte senetle icra takibi konusunda hakkında verilmiş bir karar var, Yargıtay da bunu 2016 yılında onamış. O yüzden de kötü niyet tazminatına mahkum edilmiş. Zaten ceza davası almış olsaydı, aday olma yeterliliğini yerine getiremezdi. Mesele bununla ilgili bir mesele. Orada da aslında bunu çok iyi bilebilecek birisi de bunu örtbas etmeye çalışıyor. Bahsettiği kişiyle ilgili, şimdi orada şöyle bir şey yapıyor, bu maalesef çok düşük düzeyli bir siyasal olmayan bir akılla başvurulan bir yöntem. O kişiyi, kendisinin ihtilaflı olduğu kişiyi kriminalize ediyor. Dediğim gibi kriminal midir, değil midir ben onu bilemem, onu bu iddiaların görüldüğü mahkemeler karar verecek. Kişiyle bağlantısı olan biz değiliz, bize diyor ki; bunları biliyor musunuz? Biz saygıdeğer bir iş adamı mı değil mi, bu kişi kriminal mi değil mi, bunu bilebilecek durumda değiliz. Fakat mesele bu değil" cevabını verdi.
Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama şunun bilinmesi gerekir. Kişiyle bağlantı olan biz değiliz. Madem o kullandığı ifadeler, tekrar etmekten bile utanıyorum, bu suçları işleyebilecek nitelikte bir kişiyse yıllardır niye arkadaşlık ettiniz ve alacak-verecek ilişkisine girecek bir bağlantınız nereden kaynaklanıyor? Buna da karar vermesi gereken kendisidir, yani bunu dün öğrenmiş değil herhalde. Çünkü yansıyan bilgilere bakılırsa aralarında pek çok sayıda karşılıklı açılmış dava var. Dolayısıyla burada şöyle bir kurnazlığa başvurulması bizim gözümüzden kaçmaz. Kendisinin ihtilaflı olduğu kişiyle bizim aramızda, bizi bu ihtilaf ilişkisi içerisinde bir taraf gibi göstermeye çalışıyor. Biz kendisinin ihtilaflı olduğu hiçbir ilişkide taraf değiliz, bizim meselemiz değil bu. Bizim sorduğumuz sorular, mahkeme kararlarıyla ortaya çıkmış konularda Mansur Yavaş’a yöneltilmiş sorulara Mansur Yavaş’ın cevap verip vermemesiyle ilgilidir. Ha o kişiyle ilgili böyle düşünüyorsa kendisi ben bilemem, hakim değilim, savcı değilim, kişiyi tanımıyorum, ona mahkemeler karar verecek. Tanıyan Mansur Yavaş, dolayısıyla o zaman Mansur Yavaş’ın kendisinin açıklaması gerekiyor. Yıllardır bu bağlantı nereden kaynaklanmıştır? Böyle bir kişiyle bağlantılı olmanızın mahiyeti nedir? Böyle bir kişiyle alacak-verecek ilişkisi içinde olmanızın mahiyeti nedir? Mesele bundan ibarettir."
Yavaş’ın açıklamalarını Netflix dizilerine benzetti
Bir başka gazetecinin, "Siz basın toplantısına devam ederken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den bir açıklama geldi. Sayın Bahçeli Mansur Yavaş’ın bu iddialar nedeniyle adaylıktan çekilmesi gerektiğini ifade etti.
Bir bunu soruyorum. Bir de sanırım sizin hakkınızda dava açacağını ifade etti dün Mansur Yavaş. Siz de demin bunu değerlendirirken açabileceğini ve hikayenin çok da öte noktalara varacağını söylediniz. Buna da bir açıklık getir misiniz?" sorusu üzerine Çelik, "Bunu ifade eden basın yayın organlarına, işte Özhaseki Bey’e, bana, bunlara dava açacağız diyor. Biz de diyoruz ki, şimdi bu ilk olarak 11 Aralık tarihinde çıktı, o günden bugüne kadar hikaye öylesine hızlı gelişiyor ki Netflix dizisi gibi, Netflix’teki diziler gibi arka arkaya devam ediyor. Şimdi gördüğüm kadarıyla Aralık ayında birinci sezon bitti Netflix dizisi gibi, Ocak ayında ikinci sezon bitti, üçüncü sezon devam ediyor. Şimdi dolayısıyla bu takibi seyrettiğiniz zaman sezon sezon bir gelişme kaydettiğini görüyorsunuz hikayesinin, bunu ifade ediyorum. Üçüncüsü de bizim söylediğimiz şey basına yansıyan ve mahkeme kararlarıyla ortaya çıkan belgeleri ifade ediyoruz ve soru soruyoruz. Bununla ilgili dava açacaksa da, bu Netflix dizisinin devamında hikayenin daha büyük olacağını görüyoruz. Bu mahkeme belgelerinin kendisinin basın toplantısında söyledikleriyle mahkemede söyledikleri arasındaki çelişkinin, basın yayın organlarında yayınlanan belgelerin basındaki arkadaşlara, Sayın Özhaseki’ye, bize dava açılmak suretiyle mahkeme önünde tartışılmasından dolayı bizim çekindiğimiz bir şey yok. Biz kimseye iftira atmıyoruz, kimseye kurulmuş bir tezgah yok. Ankara seçmeninin hakkını, hukukunu, sivil siyasetin temizliğini korumaya çalışıyoruz. Dolayısıyla dün basından bazı arkadaşlar da söylediler bu ifadeyi, bizim için de aynı şey geçerli. Heyecanla bekliyoruz bu Netflix dizisinin devamının ne şekilde devam edeceğini" dedi.
Çelik, "Tabii bu iddialar çerçevesinde söyledik, geçen basın toplantısında da sordum biliyorsunuz, hala bu adayı devam ettirecek misiniz diye. Çünkü temel mesele şudur; siyasi ahlak açısından, siyasettin temel prensipleri açısından tüm bunlarla çelişen bir durum var. Buna cevap vermek yerine rakiplerim benden korktuğu için işte bu iddiaları gündeme getiriyor. İddiaları gündeme getiren biz değiliz, mahkeme belgelerinden bahsediyoruz. İkincisi de, şunun bilinmesi lazım; seçimden korkmayan, sandıktan korkmayan, seçimi bir şölen gibi algılayan ve sandığı başının üstünde taşıyan bir partiyiz biz. Her zaman da sandığın sonuçlarına saygılıyız. O, kendisini aday yapan tek parti geleneğine bakacak, seçim, sandık konusundaki korkudan dolayı. Artık bundan sonra böyle bir adayı devam ettirip ettirmemek CHP’nin meseleyi sindirme kapasitesiyle alakalı bir durumdur" dedi.