Ceyhun Atuf Kansu Vefatının 41. Yılında Anıldı

Yazar ve şair Ceyhun Atuf Kansu, vefatının 41. yıl dönümünde, Kadir Has Üniversitesi tarafından düzenlenen bir dizi etkinlikle anıldı.

Üniversitenin Cibali Kampüsü'nde gerçekleşirilen "Ceyhun Atuf Kansu 100 Yaşında" başlıklı program, yönetmenliğini Egemen Atak'ın, yapımcılığını ise Işık Kansu'nun gerçekleştirdiği belgesel gösterimi ile başladı.

Program kapsamında düzenlenen, şair ve yazar Haydar Ergülen'in oturum başkanlığını üstlendiği "Toplumcu Şiirin Dünü ve Bugünü" başlıklı panelde, Ataol Behramoğlu, Şükrü Erbaş, Turgay Fişekçi, Eren Aysan ve Enver Aysever konuşmacı olarak yer aldı.

- "Ceyhun Atuf'un şiirlerinde bir memleket kokusu vardır"

Şair Ataol Behramoğlu, Ceyhun Atuf Kansu ile tanışmadan önce ilk olarak "Yanık Hava" adlı şiirini okuduğunu ve ondan çok etkilendiğini söyledi.

Kansu'nun şiirlerinde memleket kokusunun hissedildiğinin altını çizen Behramoğlu, "Ceyhun Atuf Kansu, 1940'lı yılların şairlerindendir. 1940'lı yılları da açıkçası biz çok iyi tanımadık. Nazım Hikmet'in şiirleri gibi 1940'lı yıllarda bazı şairlerin şiirleri de yasaklanmıştı. Benim kuşağımın şiire başladığı 1950'li yıllarda ise başta Orhan Veli olmak üzere Atilla İlhan gibi usta şairler vardı ama Ceyhun Atuf Kansu gibi, Rıfat Ilgaz gibi, A. Kadir ( İbrahim Abdülkadir Meriçboyu) gibi bir şair tanımadık. İkinci planda kalmış şairler gibiydiler." dedi.

Behramoğlu, toplumda halk şiirinin çok fazla bilinmediğine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Halk şiiri, bir dil olarak, Türkçe'nin bir mucizesi olarak olağanüstüdür. Halk şiirimizin Yunus Emrelerden Aşık Veysellere kadar olan çizgisini bilmeyen, tanımayan, zevk almayan bir kişi şair olarak ortaya çıkmasın, bana göre şiir de yazmasın. Ceyhun Atuf Kansu, 20. yüzyılda toplumcu şiirimiz içerisinde ana damar olan memleketçi şiirin içerisine dahildir. Ömer Bedrettin Uşaklı da, Cahit Külebi de memleketçi şiir damarının içerisinden gelir. Ömer Bedrettin Uşaklı, halkın acılarının içerisine girmiş, onlara yakın olmuş ve gördüklerini eserlerinde dile getirmiştir."

- "20. yüzyıl Türk şiirinin olağanüstü yaratıcılık dönemidir"

Şair Turgay Fişekçi de çağdaş şiire büyük bir hayranlık duyduğunu dile getirerek, "Şiir yazan bir insan olduğum için belki 20. yüzyıl Türk şiirinin olağanüstü bir yaratıcılık dönemi olduğunu düşünüyorum. Yani bunu Nazım'la da, Yahya Kemal, Ahmet Haşim ya da Tevfik Fikret'le başlatabiliriz." diye konuştu.

Nazım Hikmet'in toplumcu şiire çağdaş bir içerik kattığının altını çizen Fişekçi, şöyle devam etti:

"Nazım Hikmet, 1930'lu yıllarda Türkiye'ye döndükten sonra şiirlerini yayınladığında Türk şiirinin de büyük bir yenileşme serüveni başlamıştır aslında. 1940'lı yıllarda da Orhan Velilerle beraber ikinci büyük yenileşme hareketini görüyoruz. Birinci yenileşme hareketine karşı şiirde yalınlaşmaya gitmişlerdir ve bu 1940'lı yılların modası olmuştur. O dönem ki gazetelere, dergilere bakıldığında garip anlayışının tüm şiir dünyasını sardığını görürüz."

Fişekçi, 1940'lı yıllarda birçok usta şairin ortaya çıktığından da bahsederek, "Aklıma Rıfat Ilgaz geliyor. Onun 'Sınıf' kitabı müthiş bir yalınlık ve güzelliktedir. Ahmet Arif, Cahit Külebi, Behçet Necatigil gibi bu isimleri çok uzatabiliriz. Fakat perde arkasında kalmışlardır." dedi.

Şair Şükrü Erbaş ise halk şiiri bilmeyen insanlardan şair olunamayacağı yorumunda bulunarak, "Dedem Yunus Emre 13. yüzyıl, Pir Sultan Abdal 16. yüzyıl, Karacaoğlan 17. yüzyıl ve 20. yüzyılda Nazım Hikmet, bu 4 isimden tek bir dize okumamış, duymamış bir kişi Türkçe konuşabilen biri değildir." şeklinde konuştu.

Erbaş, konuşmasında ayrıca Ceyhun Atuf Kansu'nun şiirleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Etkinlikte ayrıca Eren Aysan ve Enver Aysever de birer konuşma yaptı.

Kaynak: AA