'PYD'nin YPG'nin Nasıl Bir Silahlı Ordu Haline Getirilmek İstendiğini Biliyoruz'

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş: 'PYD'nin, YPG'nin nasıl bir silahlı ordu haline getirilmek istendiğini, bunlar yapılırken de aslında esas meselenin Kürt kardeşlerimizin hakkını, hukukunu korumak değil, Suriye ve Irak halkının tamamına hayatı zindan etmek olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla bunların hepsini bir tarafa bırakarak büyük oyunu bozacak esas işi ortaya koyacağız' 'Buradan kilometrelerce ötede Latin Amerika'da Venezuela'da ortaya çıkan antidemokratik baskıyı ilk sefer karşısına çıkıp 'Bu demokrasi karşıtı bir iştir' diyerek duran Türkiye'dir'

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "PYD'nin, YPG'nin nasıl bir silahlı ordu haline getirilmek istendiğini, bunlar yapılırken de aslında esas meselenin Kürt kardeşlerimizin hakkını, hukukunu korumak değil, Suriye ve Irak halkının tamamına hayatı zindan etmek olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla bunların hepsini bir tarafa bırakarak büyük oyunu bozacak esas işi ortaya koyacağız" dedi.

Kurtulmuş, kentteki bir otelde düzenlenen Uluslararası Kültür Turizm ve Medya Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, kendisinin, Anadolu'daki medyanın halkın sesi, demokrasinin sahibi olmaya, Türkiye'deki milli iradeyi korumaya ne kadar güçlü bir şekilde destek verdiğini yakından müşahede etmiş biri olduğunu söyledi.

Hatay'ın İslam'ın medeniyetinin büyük eserlerinin olduğu ve Hristiyan kültürünün de ayak izlerinin bulunduğu önemli bir il olduğunu anlatan Kurtulmuş, kentin güzelliklerinden bahsederek kültürel değerlerinin sadece Türkiye'ye değil bütün dünyaya tanıtılmasının önemli bir sorumluluk olduğunu vurguladı.

Turizmin her alanında Hatay'ın çok büyük bir potansiyelinin bulunduğunu anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Ama özellikle kültür turizmi bakımından diğer illerimizden öne çıkan bir özelliği olduğunu ifade etmek isterim. Bu çerçevede Kültür ve Turizm Bakanlığının geçtiğimiz dönemlerde de halen de devam eden yatırımları var. Hatay'ın bu özelliklerini öne çıkarmak için önemli yatırımlar yapıyoruz. Bunlardan birisi Arkeoloji Müzesi, en önemli arkeoloji müzelerimizden birisi buradadır. Hatay'ın bu kültürel zenginliğine ve çeşitliliğine bir şekilde katkıda bulunulmaya gayret ediliyor. Ayrıca Uzun Çarşı'nın restorasyonu Hatay'a değer katacak bir çalışmadır, bu çerçevede Hatay'ın gerçekten önemli bir yeri var, bunu yalnız Hataylıların biraz kabartması, bu değeri bütün dünyaya takdim edecek imkanları ortaya koyması lazım. Ben bu anlamda bu çalıştayın buradaki toplantının, Hatay'ın bu öneminin bir kez daha hatırlanması ve sorumlulukların gayretli bir şekilde yerine getirilmesi için bir fırsat sunulmasını temenni ediyorum."

Kurtulmuş, ayrıca Hatay'ın her tarafından bereket fışkıran bir kent olduğunu aktardı.

Hatay'ın son yıllarda bu zenginliklerinin yanı sıra çok büyük bir insanlık dersi veren bir kent olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Çok az kentin, ahalinin yapmayı başarabileceği bir ev sahipliğini yaptınız. Kolay değil, çok kalabalık bir Suriyeli göçmen nüfusu buraya geldi ve aşağı yukarı 7-8 yıldır tam manasıyla 21. yüzyılın ensarları olarak Hataylılar Suriye'den gelen komşularına ve belki bir kısmı akrabaları olan komşularına kucak açtı, onların ellerinden tutup destek olmaya çalıştı. Bunun büyük bir külfeti olduğunu biliyoruz. Bunun büyük bir sosyal maliyeti olduğunu biliyoruz. Buna rağmen Hatay halkı büyük oranda bu meseleyi sahiplendi. İnşallah şimdi Suriye'deki meseleler normale döner ve Hatay'da bulunan Suriyeli kardeşlerimiz başta olmak üzere insanlar kendi evlerine geri dönerler. Sulh ve selamet içerisinde, huzur içerisinde kendi ülkelerinde yaşama imkanları bulurlar."

Kurtulmuş, Hatay'ı misafirperverliği için tebrik ettiğini belirterek bu tarihi sorumluluğunun kentin şan ve şeref listesine altın harflerle yazılacak önemli tarihi bir birikim olduğunu kaydetti.

- "Oyun içinde oyun Ortadoğu halklarına hayatı zehir ediyor"

Ortadoğu coğrafyasının gerçekten çok zor günlerden geçtiğini işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diyebiliriz ki yüzyıllar içerisinde yaşanan önemli kırılma noktalarından birisindeyiz. Bu oyunun dışarıdan birtakım siyasi manevralarla birtakım emperyal projelerle Ortadoğu halklarına dayatılan çok taraflı bir oyun olduğunu hepimiz biliyoruz. Tabiri caizse tam bir matruşka, tam bitti zannediyorsunuz kutunun içinden bir kutu daha çıkıyor. Tamam şimdi bitti zannediyorsunuz kutunun içerisinden bir kutu daha çıkıyor ve ne yazık ki oyun içinde oyun Ortadoğu halklarına hayatı zehir ediyor. Bunu dolaylı olarak da Hatay'ın yaşadığını biliyoruz. Şimdi buradaki Hatay'ın sahip olduğu kültürden Ortadoğu'ya birtakım şeyler söylememiz lazım.

Öncelikle şunu ifade etmek isterim; biz oynanan oyunu, büyük resmi görmek mecburiyetindeyiz ve büyük resmi görüyoruz. Büyük resim sadece işte ifade edilen yerlerde ortaya çıkan problem değil. Büyük resim ikinci Sykes-Picot uygulanması yani bir asır evvel yarım bırakılan emperyal projenin tamamlanmasıdır. Bu bölge halklarının sadece sınırlarla bölünmesi değil, gönüllerinde ve zihinlerinde derin çatlaklar oluşturarak birbirine düşman, birbirine karşıt hale dönüştürülmesidir."

- "İnsanların zihinlerindeki ve gönlündeki esas restorasyonu yapamazsanız..."

Bu projeyi bozacak iradenin de Hatay'ın ruhunda var olan bu dinamikler olduğunu kaydeden Kurtulmuş, bu iradeyi en güzel şekilde ortaya koyacaklarını söyledi.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Hangi uluslararası sözleşmeyi yaparsanız yapın, hangi masanın etrafında bu savaşın, vekalet savaşları diyoruz ya, yani maşalar vasıtasıyla yapılan bu savaş, bu savaşın hangi taraflarını bir araya getirirseniz getirin, eğer insanların zihinlerindeki ve gönlündeki esas restorasyonu yapamazsanız sonuç almanız mümkün değildir. Mühim olan mesele birlikte beraber yaşama kültürünü yeniden diriltmektir."

Kurtulmuş, Ortadoğu'da aynı aşiretin içerisinde, aynı ırka mensup insanların dahi birbirine mezhebi, meşrebi dolayısıyla farklılaştığı ve düşman haline getirildiğini anlattı.

Mezhep farklılıklarının insanların kaderlerinde değişmeyecek bir çatlağa dönüştürülmeye çalışıldığını vurgulayan Kurtulmuş, "Bütün bunların hepsini çözecek olan şey, şu ülkeyle bu ülkenin anlaşması ya da bu terör örgütünün vekalet savaşının maşasının kırılıp kenara atılması değildir. Tahrip olan zihinlerin yeniden onarılmasıdır." dedi.

Kurtulmuş, bu bölgede mezhepleri farklı olan insanların birlikte barış içerisinde yaşama tecrübesini mutlaka yeniden kazanması gerektiğini işaret etti.

Bu topraklarda kendilerinin en önemli özelliğinin çoğulculuk olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Herkes farklı fikirde olabilir, farklı yaşam tarzlarına sahip olabilir. Farklı inanışlara sahip olabilir, farklı etnik kökenlerden bir arada olabilirler. Ama bu toprakların bize verdiği tecrübe çoğulculuk içerisinde hareket edebilmektir." diye konuştu.

Çeşitliliğin önemine dikkati çeken Kurtulmuş, çeşitliliği, kültürel zenginlik olarak aldıklarını dile getirerek, bütün farklılıkları bir arada tutabilmenin ehemmiyetini ifade etti.

- "PYD'nin, YPG'nin nasıl bir silahlı ordu haline getirilmek istendiğini biliyoruz"

Kurtulmuş, Hatay'ın insanlığa nasıl mültecilere ev sahipliği yaparak ders verdiyse, birlikte barış içerisinde yaşama kültürünü de ortaya koyarak ve bunu yeniden üreterek bütün insanlığa ders verebilecek birikime sahip olduğunu belirterek, "Hatay'ın sahip olduğu bu güç hiçbir süper gücün elinde yoktur. Bu güç dünyanın bütün ordularını toplasanız bununla sağlanabilecek bir güç değildir. Bu gücün farkında olalım." dedi.

Suriye'deki örgütlerin nasıl çıkarıldığının herkesin bildiğini aktaran Kurtulmuş, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Artık anlatmaktan biz usandık, milletimiz zaten çok iyi biliyor. DEAŞ'ın nasıl kurulduğunu, PYD'nin hangi amaçlara hizmet ettiğini bunların nasıl bir araya getirildiğini ve Ortadoğu coğrafyasının haritalarını nasıl değiştirmek için kullanıldığını hep beraber biliyoruz. Hatta dediğim gibi sadece haritaları değiştirmek değil, Ortadoğu'da halkların gönüllerini ve zihinlerini birbirinden ayırmak için bu örgütlerin ne büyük çaba sarf ettiklerini de biliyoruz. DEAŞ'ın bir hafta içerisinde Suriye'nin en batısından Musul'a kadar gittiğini, şehirleri tek tek alarak gittiğini ve karşısında da bir tek kurşun atılmadığını da biliyoruz. Kaldı ki DEAŞ'a silahların nasıl ve ne şekilde temin edildiğini de biliyoruz. PYD'nin, YPG'nin nasıl bir silahlı ordu haline getirilmek istendiğini, bunlar yapılırken de aslında esas meselenin Kürt kardeşlerimizin hakkını, hukukunu korumak değil, Suriye ve Irak halkının tamamına hayatı zindan etmek olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla bunların hepsini bir tarafa bırakarak büyük oyunu bozacak esas işi ortaya koyacağız."

Kurtulmuş, Fırat'ın doğusu ve batısının konuşulduğunu belirterek, "Şöyle hareket etmemiz lazım. Fırat'ın doğusu da bizim, batısı da bizim. Fırat'ın doğusundaki Türkmen, Kürt, Arap da bizim. Batısındaki Türkmen, Kürt, Arap da bizim. Bizim kardeşimiz. Bizim derken mülkiyet olarak söylemiyorum. Bizim kimsenin toprağında gözümüz var manasında söylemiyorum. Oradaki halklar bizim halklarımız, kardeşlerimiz." diye konuştu.

Kurtulmuş, kendileri için Türkiye'nin sadece 780 bin kilometrekareden ibaret bir vatan parçası olmadığına belirterek, büyük bir medeniyet birikiminin sahibi olan Türkiye için millet varlığının da çok geniş bir coğrafyaya işaret ettiğini bildirdi.

- "İnsanlar Türkiye'de kendi geleceklerini görüyorlar"

Budapeşte'den Orhun Abideleri'ne kadar geniş bir coğrafyanın gönül dostlarıyla dolu olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Ayrıca Saraybosna'dan Kosova'dan, Yenipazar'dan Kafkaslar'dan, Orta Asya'dan Cibutiye kadar. Cibuti'deki, Harar'daki Osmanlı kalesine kadar. Güney Afrika'ya kadar çok geniş bir coğrafyada bizim millet varlığımız vardır. 100 milyonlarca insan Türkiye'nin gözünün içine bakmaktadır. Kendisini Türkiye'nin sahip olduğu, medeniyet coğrafyasının bir parçası olarak görmektedir. Türkiye'yi kendisinin birikiminin bir parçası olarak görmektedir. Bunu da 15 Temmuz akşamı ispat etmiştir. Ta Sudan'dan Moğolistan'a kadar, Balkanlar'dan Afrika'nın güneylerine kadar 15 Temmuz gecesinde insanlar Türkiye için dua ettiler. İnsanlar Türkiye'de kendi geleceklerini görüyorlar. Bu anlamda millet varlığımıza ciddi şekilde sahip çıkmak ve bu millet varlığımızın hep beraber daha ileriye gitmesi için gerçekten mücadele etmek durumundayız. Öyle ki bizim millet varlığımız Orhun Abideleri'nden Mostar Köprüsü'ne, Fas'tan Endonezya'ya, Balkanlar'dan Güney Afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada kültürümüz, tarihimiz, birikimimiz birbirine çok benzer. Bu insanlar Türkiye'yi kendilerinin tabiri caizse sözcüsü, öncüsü olarak görüyor. Sadece Müslüman milletleri kastederek söylemiyorum. Müslüman olmayan milletler, mazlumlar dahi dünyanın gözünün içine bakarak Türkiye'nin başarısı için gerçekten dua ediyorlar."

- "Venezuela'da ortaya çıkan antidemokratik baskıya 'demokrasi karşıtı' diyerek duran Türkiye'dir"

Numan Kurtulmuş, dünyada nerede sıkıntı varsa hakkaniyet ve adaletin yanında durmak gerekiyorsa Türkiye'nin orada pozisyonunu hemen belirlediğini aktardı.

Arakanlı Müslümanların hala derdine koşan Türkiye'den başka uluslararası camiada kayda değer gelişme ve çaba olmadığın bildiren Kurtulmuş, "Sudan, Somali'deki aç açıktaki insanların yardımına Türkiye'den başka koşan yoktur. İşte Suriye. Suriye'deki insanların başına gelen herhangi bir şekilde komşuları başka bir ülke olsa ne olurdu acaba? Türkiye'den başka uluslararası camiada bir şekilde destek olan kimse yoktur. Buradan kilometrelerce ötede Latin Amerika'da Venezuela'da ortaya çıkan antidemokratik baskıyı ilk sefer karşısına çıkıp 'Bu demokrasi karşıtı bir iştir.' diyerek duran Türkiye'dir. Türkiye bazı ülkelerle birlikte demokrasi, insanlık karşıtı duruşu bir şekilde değiştirmek için halkın iradesiyle iş başına gelmiş olan yönetimin arkasında olduğunu ifade etmiştir. Bunları şunun için söylüyorum. Türkiye sadece kendisinden sorumlu, Türk insanına sadece kendisine faydalı insanlar olamaz. Bu kadar büyük bir birikimi ve sorumluluğu olduğunu görüyoruz, biliyoruz. Allah bu sorumluluğu yerine getirmeyi bizlere nasip etsin." dedi.

- "Hatay kültürlerin, dinlerin merkezi"

Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan da dernek olarak her yıl bu etkinlikleri yapmaya çalıştıklarını belirtti.

Bu tür etkinlikler konusunda her zaman kendilerine yardımcı olan Kurtulmuş'a teşekkür eden Burhan, "15 yıldır bu programları yapıyoruz. Bunlarda sayın Kurtulmuş'un çok desteği görüyoruz. Bugün Hatay'dayız. Hatay kültürlerin, dinlerin merkezi. Kardeşlik kenti. Suriyeli misafirleri bağrına basan, bir kardeşlik örneği gösteren önemli bir kentimiz. Hatay denince, 'Burada mülteciler var, Suriye'ye komşu' gibi yanlış ön yargılar var. Aslında Hatay barışın, kardeşliğin merkezi. Bunu ulusal medya temsilcilerimizin de vasıtasıyla tüm Türkiye'ye duyurmayı arzu ediyoruz." diye konuştu.

Kurultayın kentlerinde yapılmasında emeği geçenlere teşekkür eden Hatay Valisi Rahmi Doğan ise bu kurultaydaki önerilerin, yerel yöneticilere de yol gösterici olacağını söyledi.

Konuşmaların ardından gazeteci Hadi Özışık başkanlığında "Bir Kardeşlik Modeli Hatay" konulu panel yapıldı.

Panele Akşam gazetesinden Emin Pazarcı, Karar gazetesinden Yusuf Ziya Cömert, 24 TV'den Melik Yiğitel, ve Kanal 7'den Mehmet Acet konuşmacı olarak katıldı.
Kaynak: AA