Bakan Selçuk Açıklaması 'Tasarım-Beceri Atölyeleri'yle Temel Hedefimiz Teori Ve Pratiği Bir Araya Getirmek'
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Tasarım-Beceri Atölyeleri’yle temel hedefimiz teori ve pratiği bir araya getirmek, çocuğun duygu, düşünce ve eylem olarak bütünsel gelişmesine hizmet etmek" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katılımıyla Bilge Kağan İlkokulu’nda düzenlenen Tasarım Beceri Atölyeleri (TBA) Tanıtım Programı’na katıldı.
Programda yaptığı konuşmada Selçuk, "Uzun yıllardır hayal ettiğim, eğitim sistemimizin paradigmal olarak dönüşümüne katkı sağlayacak. Bu dönüşümün gerçekleşebilmesi için tüm okullarımızın bu tür atölyelerle donatılması ve çocuklarımızın eğitimi bütünsel olarak alabilmesi fırsatını sağlayacak. Bunu Türkiye’nin her yerinde yapabileceğimizi göstermek için de böyle güzel güzide bir okulumuzu seçtik. Bütün çabamız kültür, sanat, spor, bilim ve hayat becerilerinde çocuklarımıza derinlikli bir bakış açısı sunmak ve onların ellerini kullanmalarına fırsat vererek teori ve pratiği birleştirmek. Esas hedefimiz çocuğun tabiatına hürmet etmek ve onu bir hiza taşı olarak alıp takip etmek. Uzun yıllar boyunca bu atölyelerle yaptığımız çalışmalar bize bir takım tecrübeler sağladı" şeklinde konuştu.
Aylardır hem MEB hem de sivil toplum kuruluşları, özel kuruluşlarla yoğun bir çalışma yürüttüklerini, çok ciddi bir Ar-Ge sürecinin gündeme geldiğini söyleyen Selçuk, Bilge Kağan İlkokulunun da bu çalışmalarından ilk meyvelerinden biri olduğunu ve başka okullarda da çalışmaların başladığını anlattı.
“Temel hedefimiz teori ve pratiği bir araya getirmek”
"Tasarım-Beceri Atölyeleri’yle temel hedefimiz teori ve pratiği bir araya getirmek, çocuğun duygu, düşünce ve eylem olarak bütünsel gelişmesine hizmet etmek" diyen Bakan Selçuk, “Çocukların sadece bilgi yüklenicisi olarak eğitimle karşılaşması onların tek yönlü gelişmesine ve hayatı bütünsel olarak kucaklamasına dair bazı sorunları ortaya çıkartabiliyor. Burada çocukların eylül ayında okula geldiklerinde eğitime yeniden ısındırmanın uzun süre aldığını biliyoruz ama bu faaliyetler, Tasarım-Beceri Atölyeleri çocuklarımız için bu işleri çok kolaylaştıracak diye düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Atölyelerin çok uzun vadeli bir gelecek yatırımı olduğuna dikkat çeken Selçuk, “Çünkü bununla aslında mesleki eğitimi de önemsiyoruz. Çocukların meslek seçimine katkıda bulunuyoruz. Çocukların kendilerini keşfetmesini, yeteneklerini fark etmesini de sağlamış oluyoruz. İlgi ve yeteneklerine saygı göstererek onlara sınıf içi uygulamalarda zengin ortamlar sağlıyoruz. Bunun ‘e-portfolyo’, ‘okul profili değerlendirmesi’ gibi başka projelerle de etkileşim halinde olması bu çalışmaların çok daha nitelikli bir şekilde süreceğine işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
"Atölye fikrinin özünde üretim kadar iş birliği, sebat, güçlü iletişim becerileri kazandırmak da var"
Pilotlama dönemini çok önemsediklerini vurgulayan Bakan Selçuk, şunları kaydetti:
“Herhangi bir iş ve işlemi bütün Türkiye’ye aynı anda yapmayı hiçbir zaman tercih etmedik. Öncelikle imkanlarımızı görelim, neler yapabiliyoruz, neleri başarabiliyoruz, nerede eksikliklerimiz var, bunları görelim ve daha sonra Türkiye’ye yavaş yavaş yaygınlaştıralım düşüncesindeyiz. Bu nedenle ön pilot, pilot ve ulusal ölçekli uygulama basamaklarını izliyoruz. Amacımız uygulama boyunca okulları desteksiz bırakmamak, sürekli olarak gelişimlerine katkı sağlamak, uzaktan eğitim materyalleriyle de bazı destekleri devam ettirmek. Atölye fikrinin özünde üretim kadar iş birliği, sebat, güçlü iletişim becerileri kazandırmak da var. Çünkü biz çocukların bilgi olarak gelişiminin önemli olduğunu düşünüyoruz ama şahsiyet olarak gelişiminin daha değerli olduğunu düşünüyoruz."
Bir çocuğa hayatta duruş, enerji sağlayan en önemli şeylerden birinin şahsiyet duruşu olduğunu kaydeden Selçuk, "Bu anlamda da inşa faaliyetini yapıyoruz diyebiliriz. Sebat sahibi, dirayetli, dayanaklı, güçlü çocuklar için bu tür faaliyetler hayat becerileri anlamında çok değerli. Örneğin ahşap atölyesinde her çocuk için ayrı bir tornavida, zımpara vesaire koymuyoruz. İş birliği ve ekip halinde çalışmaları için bunları paylaşmalarını çok önemsiyoruz. Bu anlamda da bir aidiyet ortamının gelişmesine doğrudan ve dolaylı olarak katkıda bulunuyoruz. Temelde getirdiğimiz en önemli farklılıklardan birisi de disiplinler üstü bir bakış açısı. Bu şu açıdan önemli; biz bütün dersleri çok ayrı ayrı olarak ele alıyoruz. Aslında bilimin, sanatın, kültürün hiçbir sınırı yok ama biz matematikte sadece sayı ve formül işi olduğunu düşünemeyiz. Dilin matematiği veya matematiğin dili yok mudur? Şunu biliyoruz; pek çok öğrencimiz soruda geçen kelimeleri ve bağlamı anlamadığı için matematikte çaresiz kalıyor, hayatla ilişkilendiremediği için bazı sorunlar yaşıyor. Atölyelerde yapacağımız çalışmalarda aslında bu ilişkiyi bütünleşik olarak göreceğiz. Bütün atölye çalışmaları bütün derslerle doğrudan doğruya ilgili ve bağlantılı. Bununla beraber üretim temelli bir bakış açısı söz konusu” açıklamasında bulundu.
Bütünlüğü sağlamak için bütün derslerin birbiriyle nasıl bağlantılı olduğunu ifade etmeye çalıştıklarını söyleyen Selçuk, Raffaello’nun eserlerinde sadece resim yapmadığını, Mimar Sinan’ın eserlerinin sadece mimari bir eser olarak okunamayacağını, Piri Reis’in sadece bir haritacı değil mühendis olduğunu, Oğuz Atay’ın aslında bir mühendisken nasıl mükemmel bir romancı olduğunu anlattı.
Steve Jobs’un işinin de sadece teknoloji olmadığına belirten Selçuk, "Bütün bunlar bize şunu öğretiyor; hayat bir bütündür ve biz çocuklarımıza bu fotoğrafı bütün olarak göstermek zorundayız. Öğretmenlerimiz dünyaya, çevresine bütüncül baktığında öğrenciler de bu bütünlüğü kavrama imkanına sahip oluyor” değerlendirmesinde bulundu.
"Tasarım Beceri Atölyeleri’nin okullarımızda yaygınlaştırılmasında mesele sadece malzeme ve inşaat meselesi değil”
“Tasarım Beceri Atölyeleri’nin okullarımızda yaygınlaştırılmasında mesele sadece malzeme ve inşaat meselesi değil” ifadesini kullanan Selçuk, “Bizim bir mantalite değişikliği iddiamız var. Bunun için de eğitim ve toplumun bütün paydaşları bu çalışmayı sahiplenmeli. Bunun binlercesinin bütün okullarımızda çok kısa sürede yaygınlaşacağını göreceksiniz ve şu anda Türkiye’de bütün okullarımızda bu atölyelerin yaygınlaşması için o kadar büyük talep var ki. Bütün şehirler ‘biz kendi imkanlarımızla bunu yaygınlaştıralım’ diyorlar ama biz bunun bir standart çerçevesinde yürümesini çok önemsiyoruz. Herkes kendi bakış açısına göre bir atölye yapmak yerine bir milli çerçevesi olsun ve onun üzerinde devam edelim istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Tasarım Beceri Atölyeleri’nde emeği geçenlere ve desteği için Emine Erdoğan’a teşekkür eden Selçuk, şöyle konuştu:
“Varlığı bizi burada çok güçlendiriyor ve bu meselenin aslında bir çocuk meselesi olduğunu, çocukların hayatına, tabiatına saygı göstermenin nasıl insani ve ilahi bir vazife olduğunu bize gösteriyor. Önemli bir kırılmanın eşiğindeyiz. Nesiller ertelemeye gelmez. Düşünmek, tasarlamak, üretmek için buradayız.”
Konuşmaların ardından Bakan Selçuk, Emine Erdoğan’a tavus kuşu temalı bir tablo hediye etti.
Programın ardından Bakan Selçuk ve Emine Erdoğan, Tasarım Beceri Atölyeleri’ni gezdi.
Kaynak: İHA
Programda yaptığı konuşmada Selçuk, "Uzun yıllardır hayal ettiğim, eğitim sistemimizin paradigmal olarak dönüşümüne katkı sağlayacak. Bu dönüşümün gerçekleşebilmesi için tüm okullarımızın bu tür atölyelerle donatılması ve çocuklarımızın eğitimi bütünsel olarak alabilmesi fırsatını sağlayacak. Bunu Türkiye’nin her yerinde yapabileceğimizi göstermek için de böyle güzel güzide bir okulumuzu seçtik. Bütün çabamız kültür, sanat, spor, bilim ve hayat becerilerinde çocuklarımıza derinlikli bir bakış açısı sunmak ve onların ellerini kullanmalarına fırsat vererek teori ve pratiği birleştirmek. Esas hedefimiz çocuğun tabiatına hürmet etmek ve onu bir hiza taşı olarak alıp takip etmek. Uzun yıllar boyunca bu atölyelerle yaptığımız çalışmalar bize bir takım tecrübeler sağladı" şeklinde konuştu.
Aylardır hem MEB hem de sivil toplum kuruluşları, özel kuruluşlarla yoğun bir çalışma yürüttüklerini, çok ciddi bir Ar-Ge sürecinin gündeme geldiğini söyleyen Selçuk, Bilge Kağan İlkokulunun da bu çalışmalarından ilk meyvelerinden biri olduğunu ve başka okullarda da çalışmaların başladığını anlattı.
“Temel hedefimiz teori ve pratiği bir araya getirmek”
"Tasarım-Beceri Atölyeleri’yle temel hedefimiz teori ve pratiği bir araya getirmek, çocuğun duygu, düşünce ve eylem olarak bütünsel gelişmesine hizmet etmek" diyen Bakan Selçuk, “Çocukların sadece bilgi yüklenicisi olarak eğitimle karşılaşması onların tek yönlü gelişmesine ve hayatı bütünsel olarak kucaklamasına dair bazı sorunları ortaya çıkartabiliyor. Burada çocukların eylül ayında okula geldiklerinde eğitime yeniden ısındırmanın uzun süre aldığını biliyoruz ama bu faaliyetler, Tasarım-Beceri Atölyeleri çocuklarımız için bu işleri çok kolaylaştıracak diye düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Atölyelerin çok uzun vadeli bir gelecek yatırımı olduğuna dikkat çeken Selçuk, “Çünkü bununla aslında mesleki eğitimi de önemsiyoruz. Çocukların meslek seçimine katkıda bulunuyoruz. Çocukların kendilerini keşfetmesini, yeteneklerini fark etmesini de sağlamış oluyoruz. İlgi ve yeteneklerine saygı göstererek onlara sınıf içi uygulamalarda zengin ortamlar sağlıyoruz. Bunun ‘e-portfolyo’, ‘okul profili değerlendirmesi’ gibi başka projelerle de etkileşim halinde olması bu çalışmaların çok daha nitelikli bir şekilde süreceğine işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
"Atölye fikrinin özünde üretim kadar iş birliği, sebat, güçlü iletişim becerileri kazandırmak da var"
Pilotlama dönemini çok önemsediklerini vurgulayan Bakan Selçuk, şunları kaydetti:
“Herhangi bir iş ve işlemi bütün Türkiye’ye aynı anda yapmayı hiçbir zaman tercih etmedik. Öncelikle imkanlarımızı görelim, neler yapabiliyoruz, neleri başarabiliyoruz, nerede eksikliklerimiz var, bunları görelim ve daha sonra Türkiye’ye yavaş yavaş yaygınlaştıralım düşüncesindeyiz. Bu nedenle ön pilot, pilot ve ulusal ölçekli uygulama basamaklarını izliyoruz. Amacımız uygulama boyunca okulları desteksiz bırakmamak, sürekli olarak gelişimlerine katkı sağlamak, uzaktan eğitim materyalleriyle de bazı destekleri devam ettirmek. Atölye fikrinin özünde üretim kadar iş birliği, sebat, güçlü iletişim becerileri kazandırmak da var. Çünkü biz çocukların bilgi olarak gelişiminin önemli olduğunu düşünüyoruz ama şahsiyet olarak gelişiminin daha değerli olduğunu düşünüyoruz."
Bir çocuğa hayatta duruş, enerji sağlayan en önemli şeylerden birinin şahsiyet duruşu olduğunu kaydeden Selçuk, "Bu anlamda da inşa faaliyetini yapıyoruz diyebiliriz. Sebat sahibi, dirayetli, dayanaklı, güçlü çocuklar için bu tür faaliyetler hayat becerileri anlamında çok değerli. Örneğin ahşap atölyesinde her çocuk için ayrı bir tornavida, zımpara vesaire koymuyoruz. İş birliği ve ekip halinde çalışmaları için bunları paylaşmalarını çok önemsiyoruz. Bu anlamda da bir aidiyet ortamının gelişmesine doğrudan ve dolaylı olarak katkıda bulunuyoruz. Temelde getirdiğimiz en önemli farklılıklardan birisi de disiplinler üstü bir bakış açısı. Bu şu açıdan önemli; biz bütün dersleri çok ayrı ayrı olarak ele alıyoruz. Aslında bilimin, sanatın, kültürün hiçbir sınırı yok ama biz matematikte sadece sayı ve formül işi olduğunu düşünemeyiz. Dilin matematiği veya matematiğin dili yok mudur? Şunu biliyoruz; pek çok öğrencimiz soruda geçen kelimeleri ve bağlamı anlamadığı için matematikte çaresiz kalıyor, hayatla ilişkilendiremediği için bazı sorunlar yaşıyor. Atölyelerde yapacağımız çalışmalarda aslında bu ilişkiyi bütünleşik olarak göreceğiz. Bütün atölye çalışmaları bütün derslerle doğrudan doğruya ilgili ve bağlantılı. Bununla beraber üretim temelli bir bakış açısı söz konusu” açıklamasında bulundu.
Bütünlüğü sağlamak için bütün derslerin birbiriyle nasıl bağlantılı olduğunu ifade etmeye çalıştıklarını söyleyen Selçuk, Raffaello’nun eserlerinde sadece resim yapmadığını, Mimar Sinan’ın eserlerinin sadece mimari bir eser olarak okunamayacağını, Piri Reis’in sadece bir haritacı değil mühendis olduğunu, Oğuz Atay’ın aslında bir mühendisken nasıl mükemmel bir romancı olduğunu anlattı.
Steve Jobs’un işinin de sadece teknoloji olmadığına belirten Selçuk, "Bütün bunlar bize şunu öğretiyor; hayat bir bütündür ve biz çocuklarımıza bu fotoğrafı bütün olarak göstermek zorundayız. Öğretmenlerimiz dünyaya, çevresine bütüncül baktığında öğrenciler de bu bütünlüğü kavrama imkanına sahip oluyor” değerlendirmesinde bulundu.
"Tasarım Beceri Atölyeleri’nin okullarımızda yaygınlaştırılmasında mesele sadece malzeme ve inşaat meselesi değil”
“Tasarım Beceri Atölyeleri’nin okullarımızda yaygınlaştırılmasında mesele sadece malzeme ve inşaat meselesi değil” ifadesini kullanan Selçuk, “Bizim bir mantalite değişikliği iddiamız var. Bunun için de eğitim ve toplumun bütün paydaşları bu çalışmayı sahiplenmeli. Bunun binlercesinin bütün okullarımızda çok kısa sürede yaygınlaşacağını göreceksiniz ve şu anda Türkiye’de bütün okullarımızda bu atölyelerin yaygınlaşması için o kadar büyük talep var ki. Bütün şehirler ‘biz kendi imkanlarımızla bunu yaygınlaştıralım’ diyorlar ama biz bunun bir standart çerçevesinde yürümesini çok önemsiyoruz. Herkes kendi bakış açısına göre bir atölye yapmak yerine bir milli çerçevesi olsun ve onun üzerinde devam edelim istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Tasarım Beceri Atölyeleri’nde emeği geçenlere ve desteği için Emine Erdoğan’a teşekkür eden Selçuk, şöyle konuştu:
“Varlığı bizi burada çok güçlendiriyor ve bu meselenin aslında bir çocuk meselesi olduğunu, çocukların hayatına, tabiatına saygı göstermenin nasıl insani ve ilahi bir vazife olduğunu bize gösteriyor. Önemli bir kırılmanın eşiğindeyiz. Nesiller ertelemeye gelmez. Düşünmek, tasarlamak, üretmek için buradayız.”
Konuşmaların ardından Bakan Selçuk, Emine Erdoğan’a tavus kuşu temalı bir tablo hediye etti.
Programın ardından Bakan Selçuk ve Emine Erdoğan, Tasarım Beceri Atölyeleri’ni gezdi.