'Bizim Derdimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Güçlenmesidir'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: 'Sadece CHP'yi, İYİ Parti'yi, Saadet Partisini karalamakla oy alacaklarını düşünüyorlar. Onların tuzağına düşmeyeceğiz. Ne derlerse desinler, bizim derdimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güçlenmesidir' 'Üreterek güçlenmesidir. Alın teri dökerek güçlenmesidir. Bizim derdimiz budur. İyi yönetim, güzel yönetim olsun. Saydam yönetim olsun, hesap verebilir bir yönetim olsun. Onların derdi başka' '(Çöp topladığını iddia ettiği kadın) Bir gün önce gazetelerde yer alıyor, kimse sesini çıkartmıyor. Ben gösteriyorum kıyamet çıkıyor. 21 yüzyılın Türkiye'sine yakışmayan bir tablo gösteriyorum. Tahammül edemiyorlar o tabloya. Tahammül etsen de etmesen de o tablo Türkiye gerçeğini yansıtıyor'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sadece CHP'yi, İYİ Parti'yi, Saadet Partisini karalamakla oy alacaklarını düşünüyorlar. Onların tuzağına düşmeyeceğiz. Ne derlerse desinler, bizim derdimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güçlenmesidir." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Muhittin Böcek'in, Konyaaltı ilçesindeki Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen proje tanıtım toplantısında, Antalya'nın 2 bin yıllık tarihiyle, Yörükleri ile tarım, turizm ve sanayisiyle önemli bir kent olduğunu söyledi.

Atatürk'ün "Eğer bir yerde Yörük çadırı görürseniz, orada duman tütüyorsa endişe etmeyiniz, Türkiye'nin geleceği açısından" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Yörüklerin bu ülkenin kadim kültürünü oluşturan, onu sürdüren vatandaşları olduğunu dile getirdi.

Antalya'nın "Anadolu" demek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin her ilinden gelen vatandaşların Antalya kültürüne sahip çıkarak, burada mutlu şekilde yaşadığını vurguladı.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan adaylarının Muhittin Böcek olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Böcek'te alın teri, emek, mücadele etmek ve başarı öyküsü var. Konyaaltı, Antalya'nın en güzel ilçelerinden birisi haline geldi. Şimdi iddiasını daha yukarılara taşıyor. 'Bütün Antalya'yı kucaklayacağım, Antalya'yı yaşanabilir bir kent haline dönüştüreceğim. Antalya'yı sadece Türkiye'nin değil, bölgenin değil, dünyanın markası haline getireceğim' diyor. Böcek, Antalya'yı dünyanın en önemli kentlerinden birisi haline getirecek." diye konuştu.

Antalya'da tarımdan turizme sanayiden entelektüelliğe kadar her şeyin olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, bütün meselenin her şeye sahip Antalya'yı bir dünya markası, sanatı, kültürü, tarihi, turizmi, denizi, ovalarıyla bir marka haline getirmek olduğuna dikkati çekti.

"Toprakları Singapur'un iki katı kadar ama Singapur kadar zengin değil. İlk 5 yılda hedef koyacağız. Bu hedeflerin tamamı gerçekleşecek göreceksiniz. Neden? Çünkü ben Muhittin Böcek'e güveniyorum. Antalyalıların da güvenmesi lazım." diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bizim belediyelerimizde 1 Ocak 2019'tan itibaren asgari ücret 2 bin 200 liradır. AK Parti ve diğer belediyelerin olduğu yerde asgari ücret 2 bin 20 liradır. Bütün işçi kardeşlerime sesleniyorum. 1 Ocak 2019'tan itibaren asgari ücretin 2 bin 20 lira değil de 2 bin 200 lira olmasını istiyorsan başka sorgulamaya gitmeden sandığa gidip CHP'li belediyeye oy vereceksin kardeşim. Bu kadar açık. İYİ Parti'li belediye başkanlarımız var. Gözü kapalı hangi partiden olursa olsun CHP'liler gidecekler İYİ Parti'li belediye başkan adayına oy verecekler, onları seçecekler."

- "CHP'yi, İYİ Parti'yi, Saadet Partisini karalamakla oy alacaklarını düşünüyorlar"

Antalya'nın aynı zamanda bir tarım kenti olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye'yi besleyebiliyor. Gücü, potansiyeli, emeği ve çiftçisi var. Üzülerek şunu ifade edeyim. Tepede oturan bir yöneticiyi düşünün. Esnafı, çiftçiyi, hal esnafını, seracıyı terörist ilan ediyor. Niye terörist ilan ediyor? Ne yaptı bunlar? Hal esnafı seracı, çiftçi ne yaptı? Alın teri döktü. Eğer bir hata varsa hata yaptı gitti, AK Parti'ye oy verdi. Şimdi o hatasını düzeltecek, görecek. Gübreye zam yaparsın yüzde 100, elektriğe, mazota, ilaca zam yaparsın bunlara kimse bir şey demez. Çiftçi neden ürünü pahalıya satıyorsun? Ne yapsın zarar mı etsin? Ne yapsın çiftçi? Asıl zammı sen yapıyorsun. Faturayı çiftçiye çıkartıyorsun. Bunları düşünerek sandığa gideceğiz, oyumuzu kullanacağız. Adım gibi eminim. İzmir Büyükşehir Belediyemiz çok güzel projeler yaptı. Tarım, Türkiye'de gerilerken İzmir'de her yıl en az yüzde 7,5 büyüdü. Aynı olay Muhittin Böcek'in Antalya Büyükşehir Başkanlığında olacak. Antalya'da tarım yüzde 7,5 büyüyecek. Hiçbir üretici zarar etmeyecek. Herkesin yanında olunacak. Şimdi kuru soğana muhtaç etti. Bu soğan kuyruklarının varlık kuyruğu olduğunu söylüyor. En varlıklı adam sensin. Milyarların var, köşeyi döndün. Sen de gir o zaman kuyruğa, madem varlık kuyruğu. Söyleyecek lafları yok. Sadece CHP'yi, İYİ Parti'yi, Saadet Partisini karalamakla oy alacaklarını düşünüyorlar. Onların tuzağına düşmeyeceğiz. Ne derlerse desinler bizim derdimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güçlenmesidir. Üreterek güçlenmesidir. Alın teri dökerek güçlenmesidir. Bizim derdimiz budur. İyi yönetim güzel yönetim olsun, saydam yönetim olsun hesap verebilir bir yönetim olsun. Onların derdi başka."

Tanzim satış mağazalarına ilişkin görüşlerini de dile getiren Kılıçdaroğlu, "Size komik bir şey anlatayım. Tarım Bakanı tweet atmış. Kaş, Kınık'ta tüccarlık yapan Uçak kardeşlere teşekkür etmiş.'2 tır ürünü bedelsiz olarak tanzim satış mağazalarına teslim ettiler' diyor. Bu iki vatandaşıma yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Onlar ne yaptılar. Vatandaş pahalı almasın diye 2 tırı doldurdular, bedava verdiler. Bunlar ne yaptılar. Götürdüler parayla sattılar. Bundan daha ayıp bir şey olabilir mi? Ya vatandaş sana vermiş bedava. Sen götüreceksin, fakiri fukarayı seviyorsan bedava dağıtacaksın. Gitti parayla sattı. Şimdi soruyorum. Bu para nereye gitti?" ifadesini kullandı.

İki tür belediyeciliğin olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, bunların sarayın ve halkın belediyeciliği olduğunu savundu.

Saray belediyeciliğinde her şeyin ranta göre yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Birilerine verilir paralar, her türlü imkan. Bizde öyle değil. Halka hesap veririz. Her kuruşun hesabını veririz. Bütün belediye başkan adaylarına söylerim. İki şeye dikkat edin. Bir, harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Bu çok önemli. Saydam belediyecilik. İkincisi ise belediye başkanlığını aldığınız andan itibaren bütün belde halkını hangi partiden olursa olsun hepsini kucaklayacaksınız. Hepsine hizmet götüreceksiniz. Sadece bir yerde yoksullar varsa pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Onun dışında hiçbir ayrımcılık yapmayacaksınız. Temel felsefemiz budur." değerlendirmesinde bulundu.

- "21. yüzyılın Türkiye'sinden bir fotoğraf"

Zaman zaman eleştiriler yaptığını ve geçen salı günü grup toplantısında bir fotoğraf gösterdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"21. yüzyılın Türkiye'sinden bir fotoğraf. Bir kadın bir çöp kutusunun içinde bir şeyler arıyor. Yanında da Erdoğan'ın fotoğrafı var. Bu gazetelerde yer aldı, hiçbir ses çıkmadı. Benim içimi acıttı. 'Böyle bir tablo 21. yüzyılın Türkiye'sinde yaşanıyorsa benim bu tabloyu geniş kitlelere anlatmam lazım' dedim. Grup toplantısında bu tabloyu gösterdim. '21. yüzyılın Türkiye'sinden bir tablo' dedim. 'Geçimini sağlıyor bir kadın yaşamak için ne arıyor, çöp kutusunda' dedim. Efendim sonra dediler ki 'Bu kadın başka bir kadındır. Bu kadının 4 katlı apartmanı var. Şudur budur vesaire vesaire... Kim söylüyor, bütün bunları havuz medyasının televizyonları söylüyor. Kadının yüzü görünmüyor fotoğrafta.Yüzü görünse göstermeyeceğim. Bu tablo 21. yüzyılın Türkiye tablosudur, bir gerçektir ve bu gerçeği hiç kimse inkar edemez. O tablodan bir hafta önce çalışma yaptım. Altı milyon kişi sokaktan geçiniyor. Ben söylemiyorum. Bu ülkenin akademisyenleri söylüyor. Çöp toplayanlar, kağıt toplayanlar, yiyecek toplayanlar, simit satanlar. Altı milyon kişi unutulan kişidir. Altı milyon kişi siyasetin görmediği kişilerdir. Eşleri ve çocuklarıyla 24-25 milyon kişi. Siz bir gün, iktidar sahiplerinin birisinin çıkıp da 'Çöpte kağıt toplayıp da bu insanlar nasıl geçiniyor' diye düşündüklerini gördünüz mü? Asgari ücretin yarısıyla kestane, mısır satarak bu insanlar nasıl geçiniyorlar? 'Ailelerine, çocuklarına nasıl bakıyorlar' diye düşündüklerini gördünüz mü? Bir tablo gösteriyorum kıyamet kopuyor. Bir gün önce gazetelerde yer alıyor kimse sesini çıkartmıyor. Ben gösteriyorum kıyamet çıkıyor. 21 yüzyılın Türkiye'sine yakışmayan bir tablo gösteriyorum. .Tahammül edemiyorlar o tabloya. Tahammül etsen de etmesen de o tablo Türkiye gerçeğini yansıtıyor."

Ülkede işsizliğin önemli bir sorun olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, işsizlik oranının arttığına dikkati çekti.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"İşsizlik almış başını gidiyor. Sadece Şanlıurfa'da, AK Parti'nin en çok oy aldığı Şanlıurfa'da bin 500 kişi işe alınacak 40 binin üzerinde kişi başvuruyor. Geçici işçi bunlar. Statta kura çekiliyor. Hangi Türkiye'den söz ediyoruz? 21 yüzyılın Türkiye'sinden söz ediyoruz. Sarayda işsiz var mı? Yoksul var mı? Sarayın etrafında işsiz var mı? Bir sarayın sosyetesi vardır. Hiçbirinizin çocuğu işsiz değil, hiçbirisi sokaktan geçinmiyor, onların derdini bilmiyor. Biz bu tabloyu ters yüz edeceğiz. Allah'ın izniyle. Bizlerin belediyelerinin olduğu hiçbir yerde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hepsini göreceksiniz, sağlayacağız. İzmir, çocuk doğduğu andan itibaren onun kapısına süt bırakıyor. Fakirliğine, zenginliğe bakılmıyor. Kim kazanıyor? Süt ihtiyacı olan çocuk kazanıyor. Aynı şey inşallah Antalya'da olacak. Muhittin Böcek bunu da yapacak. Kırsalda çok güzel ilişkiler kuracağız. Çiftçi de kazanacak, hal esnafı da kazanacak, Antalyalı da kazanacak. Antalya'dan İstanbul'a, Ankara'ya mal gönderen esnaf da kazanacak. Bizim amacımız bu. Herkesin kazandığı ve huzur içinde yaşadığı bir Türkiye olacak."

Katılımcılara "Antalya nereden yönetildi?" diye soran Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Antalya saraydan mı yönetilmeli Antalya'dan mı yönetilmeli? Antalya Antalya'dan yönetilmeli değil mi? Siz seçiyorsunuz, siz oy veriyorsunuz. Antalyalılar bilmeli. Sizin bir Antalya Büyükşehir Belediye Başkanınız var, sonu gelmek üzere. Ayrılacak bir süre sonra. Görevi bırakacak. Biliyorsunuz pek çok belediye başkanına istifa ettirdiler. Kimi ağlayarak ayrıldı, kimi sesini çıkarmadan ayrıldı. Türel de diyor ki 'Genel Başkanım bir saniye dahi düşünmeden ima ederse, söylemesine gerek yok derhal istifa ederim'. Sen Antalyalılara sordun mu? 'Niye istifa edeceksin' diye. Seni kim seçti? Antalyalılar. Onu kabul etmiyor. 'Beni buraya Erdoğan getirdi, o ne isterse onu yaparım' diyor. 'Geri almak istemesi gayet doğal' diyor. Çünkü demokrasi kültürü yok. Sayın Cumhurbaşkanı aday gösterirken iyi demokrat oluyor da başarısızlık ve performans düşüklüğü gördüğü için istifa ediyor diye demokrasiye aykırı demek hakkaniyetli bir yaklaşım değil. Bir kişi başarısızsa ona dersi halk verir. Verdiği sözü tutmuyorsa halk onu iktidardan indirecek. Biz neden İYİ Parti ile iş birliği yaptık. Demokrasi için. Ülkemizin demokrasi kültürünü geliştirmek için. Bireysel bir çıkarımız var mı? Yok. Derdimiz huzur içinde birlikte yaşayan, birlikte demokrasiyi savunan bir toplum. Daha güzel bir Türkiye'yi inşa etmek için mücadele eden bir toplum. Asıl amacımız bu. Gerilimden kavgadan bıktık. Televizyona çıkıp ağza alınmayacak her türlü şeyleri söylüyorlar. Ben milletin ferasetine güveniyorum. Milletin engin kültürüne, deneyimine güveniyorum. Bu seçimler bizim demokrasi tarihimiz açısından bir milat olacak. Güzel şeyler olacak. Halkımız bütün bu gerçekleri görüyor. Biz Mevlana'nın kültürünü her yerde savunacağız. 'Sesini değil, sözünü yükselt' diyor Mevlana. 'Yağmurlardır yaprakları büyüten, gök gürültüsü değil' diyor. O zaman bizler Anadolu kültürünün bir parçası olarak siyaseti de bu anlayışla yapacağız. Hiç kimseyle kavga etmeden, kimseyi ötekileştirmeden AK Parti'ye MHP'ye oy veren vatandaşlarımıza da sesleniyorum. Bizim siyaset anlayışımızda kimseyi ötekileştirmeyiz. Herkese hizmet etmek, bizim temel kültürümüz de var. Demokrasi geleneğimizde var. O nedenle Antalya'da yeni bir sayfanın açılmasını Antalyalıların seçtiği kişinin Antalya'yı yönetmesini istiyoruz. Ankara'dan aldığı talimatlarla rant paylaşımına izin vermek istemiyoruz."

Öte yandan, açılış konuşması öncesi gazeteciler ile Kılıçdaroğlu'nun korumaları arasında tartışma çıktı. Korumaların sahne önünü boşaltmak için gazetecileri uzaklaştırmaya çalışmasına sinirlenen iki gazeteci, fotoğraf makinelerini protokolün önüne bıraktı. Fotoğraf makineleri Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafçısı tarafından protokolün önünden alındı. Belediye Başkan adayı Böcek'in projelerini tanıttığı sırada kesilen elektrik yaklaşık bir dakika sonra yeniden geldi.
Kaynak: AA