'Yunus'un Gönüller Yapma Mesajı Sadece Bize Değil Tüm Dünyaya'
Müzisyen Aykut Kuşkaya: 'Yunus Emre, 'Gönüller yapmaya geldik' derken gönül yapmanın vererek alınacağını bilen bir adamdı. 'Gönüller Yapmaya Geldim'in mesajı sadece biz inananlara değil, aslında bütün dünyaya, özellikle de günümüzde düstur olması gereken sözler' 'Yapmaya çalıştığım şey, önce kendime sonra dinleyicilere karşı dürüst kalarak, kendimize sadık kalarak, yaşadıklarımı, hissettiklerimi, etkilendiklerimi ya da düşüncelerimi onlara aktarabilmek' 'Çok fazla eser üretiliyormuş gibi gözükse de hakikaten kalıcı olmaya yönelik, 1020 sene sonra da dinleyebileceğimiz eserlerin sayısı oldukça az'
MUSA ALCAN - Son albümünde Yunus Emre'nin "Gönüller Yapmaya Geldim" eserine de yer veren sanatçı Aykut Kuşkaya, Yunus Emre'nin Anadolu'nun mayası olduğunu belirterek, "Yunus Emre, 'Gönüller yapmaya geldik' derken gönül yapmanın vererek alınacağını bilen bir adamdı. Bu sayede zaten Yunus Emre hala bu şekilde anılabiliyor. Özü, sözü, dini, dili güzel. 'Gönüller Yapmaya Geldim'in mesajı sadece biz inananlara değil, aslında bütün dünyaya, özellikle de günümüzde düstur olması gereken sözler." dedi.
Kuşkaya, Nüvaz Müzik etiketiyle çıkan "Rüyam" isimli son albümünde kendi eserlerinin yanı sıra Sezen Aksu, Barış Manço, Yavuz Bülent Bakiler gibi isimlerin eserlerine yer verdi.
Hem anne hem baba tarafından müzikle iç içe bir ortamda büyüyen sanatçı, sözleri Yunus Emre'ye, bestesi kendisine ait olan "Gönüller Yapmaya Geldim" eserinin klibini de müzikseverlerle buluşturdu.
Kuşkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ortaokul yıllarında bağlamayla müziğe başladığını belirterek, "Söz konusu yazdığım sözleri bestelemek, notalara dökmekse bu ancak gitarla mümkün oldu. Gitar çalmaya başladığım zaman sözlerimi kullandığım enstrümana yansıttım ve neredeyse 36-37 yıl olacak, gitarla bu işi yapıyorum. Profesyonel anlamda ise 1988'de bir grup arkadaşla 'İlk Cemre' diye bir kaset çıkardık." diye konuştu.
- "İşin içerisine gönlünüzü kattığınızda ancak karşınızdakinin gönlüne girme şansınız var"
"Umut Sancısı" isimli ilk solo albümünü 1994'te kaydettiğini aktaran Kuşkaya, "Üreten her insanın hayalidir, doğru bir şey üretmek. Önce bunun kendi içinize sinmesi sonra da bunu insanlarla paylaşabilmek. Neredeyse 30 yıldır bunu yapabilmek zaten bir hayalin gerçekleşmesi demektir. Nereye kadar? Gidebildiği yere kadar..." değerlendirmesini yaptı.
Kuşkaya, sanat hayatındaki duruşuna değinerek, şöyle devam etti:
"Yapmaya çalıştığım şey 30 yıl önce ya da bugün, Allah ömür verir de hala üretmeye devam edersem bundan 10 yıl sonra da başlangıcımdan farklı olmayacak. O da önce kendime sonra dinleyicilere karşı dürüst kalarak, kendimize sadık kalarak, yaşadıklarımı, hissettiklerimi, etkilendiklerimi ya da düşüncelerimi onlara aktarabilmek ama bunu yaparken parmak sallayarak, mesaj vererek ya da bunun kaygısını taşıyarak değil, gerçekten ne hissediyorsam bunu yansıtabilmek benim amacım ve muradım."
Beste yapmanın bir anlamda "matematiksel" olduğu yorumunu yapan sanatçı, "Matematiksel bir eylemi tamamen hafızanızı, bilginizi, zekanızı kullanarak yaparsanız, sizden çıkacak şey doğal olarak karşınızdakinin de hafızasına, zekasına, görseline hitap edecektir. İşin içerisine gönlünüzü kattığınızda ancak karşınızdakinin gönlüne girme şansınız var." şeklinde konuştu.
- Her albümde farklı formlarda eserler
Aykut Kuşkaya, daha önce de Yunus Emre eserleri bestelediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
" 'Gönüller Yapmaya Geldim' gibi bir eseri bestelemek, yakın zamana nasip oldu. Çağlar ötesinden gelen ve bu güzel toprakların, Anadolumuzun mayasını sağlayan Yunus Emre, 'Gönüller yapmaya geldik' derken gönül yapmanın vererek alınacağını bilen bir adamdı. Bu sayede zaten Yunus Emre hala bu şekilde anılabiliyor. Özü, sözü, dini, dili güzel. 'Gönüller Yapmaya Geldim'in mesajı sadece biz inananlara değil, aslında bütün dünyaya, özellikle de günümüzde düstur olması gereken sözler."
Samimiyet ve dürüstlüğün önemine vurgu yapan Kuşkaya, bütün albümlerinde farklı formlarda eserler ürettiğini dile getirdi.
Kuşkaya, müziğin etkilerine işaret ederek, "Günümüzdeki müzik anlayışı, yaşadığımız çağdaki diğer eylemlerden ya da faktörlerden bağımsız değil elbette. Müziğin şöyle de bir gücü var, mesela 1970'lerin müziğine gittiğiniz zaman Cem Karaca'nın herhangi bir şarkısından kesit alın o şarkının etrafında Türkiye'nin sosyo-ekonomisini şekillendirmeniz mümkündür. 1980'lere geldiğinizde arabesk kültüründen, mesela Orhan Gencebay şarkısını alın, köyden kente göç olgusuyla sıkışıp kalmışlığı, kendini tanımlama çabasını görürsünüz." ifadelerini kullandı.
- Yurt içinde ve yurt dışında konserler devam ediyor
Türkiye'de 1990'larda çok sesliliğin arttığını, 2000'lerde ise dijital mecralarla birlikte deneysel müziklerin yapılmaya başlandığını aktaran Kuşkaya, son dönemde daha çok tüketilen popüler işlerin kalıcı olmadığını anlattı.
Kuşkaya, tüketim alışkanlığının müziklere de yansıdığını söyleyerek, "Bu yüzden aslında çok fazla eser üretiliyormuş gibi gözükse de hakikaten kalıcı olmaya yönelik, 10-20 sene sonra da dinleyebileceğimiz eserlerin sayısı oldukça az. Üretenler de yapımcılar da tüketen gençlerimiz de bunun farkında." diye konuştu.
Yurt içi ve yurt dışındaki konserlerde sevenleriyle buluşmaya devam eden Kuşkaya, eserleriyle kalıcı olmak istediğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Kuşkaya, Nüvaz Müzik etiketiyle çıkan "Rüyam" isimli son albümünde kendi eserlerinin yanı sıra Sezen Aksu, Barış Manço, Yavuz Bülent Bakiler gibi isimlerin eserlerine yer verdi.
Hem anne hem baba tarafından müzikle iç içe bir ortamda büyüyen sanatçı, sözleri Yunus Emre'ye, bestesi kendisine ait olan "Gönüller Yapmaya Geldim" eserinin klibini de müzikseverlerle buluşturdu.
Kuşkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ortaokul yıllarında bağlamayla müziğe başladığını belirterek, "Söz konusu yazdığım sözleri bestelemek, notalara dökmekse bu ancak gitarla mümkün oldu. Gitar çalmaya başladığım zaman sözlerimi kullandığım enstrümana yansıttım ve neredeyse 36-37 yıl olacak, gitarla bu işi yapıyorum. Profesyonel anlamda ise 1988'de bir grup arkadaşla 'İlk Cemre' diye bir kaset çıkardık." diye konuştu.
- "İşin içerisine gönlünüzü kattığınızda ancak karşınızdakinin gönlüne girme şansınız var"
"Umut Sancısı" isimli ilk solo albümünü 1994'te kaydettiğini aktaran Kuşkaya, "Üreten her insanın hayalidir, doğru bir şey üretmek. Önce bunun kendi içinize sinmesi sonra da bunu insanlarla paylaşabilmek. Neredeyse 30 yıldır bunu yapabilmek zaten bir hayalin gerçekleşmesi demektir. Nereye kadar? Gidebildiği yere kadar..." değerlendirmesini yaptı.
Kuşkaya, sanat hayatındaki duruşuna değinerek, şöyle devam etti:
"Yapmaya çalıştığım şey 30 yıl önce ya da bugün, Allah ömür verir de hala üretmeye devam edersem bundan 10 yıl sonra da başlangıcımdan farklı olmayacak. O da önce kendime sonra dinleyicilere karşı dürüst kalarak, kendimize sadık kalarak, yaşadıklarımı, hissettiklerimi, etkilendiklerimi ya da düşüncelerimi onlara aktarabilmek ama bunu yaparken parmak sallayarak, mesaj vererek ya da bunun kaygısını taşıyarak değil, gerçekten ne hissediyorsam bunu yansıtabilmek benim amacım ve muradım."
Beste yapmanın bir anlamda "matematiksel" olduğu yorumunu yapan sanatçı, "Matematiksel bir eylemi tamamen hafızanızı, bilginizi, zekanızı kullanarak yaparsanız, sizden çıkacak şey doğal olarak karşınızdakinin de hafızasına, zekasına, görseline hitap edecektir. İşin içerisine gönlünüzü kattığınızda ancak karşınızdakinin gönlüne girme şansınız var." şeklinde konuştu.
- Her albümde farklı formlarda eserler
Aykut Kuşkaya, daha önce de Yunus Emre eserleri bestelediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
" 'Gönüller Yapmaya Geldim' gibi bir eseri bestelemek, yakın zamana nasip oldu. Çağlar ötesinden gelen ve bu güzel toprakların, Anadolumuzun mayasını sağlayan Yunus Emre, 'Gönüller yapmaya geldik' derken gönül yapmanın vererek alınacağını bilen bir adamdı. Bu sayede zaten Yunus Emre hala bu şekilde anılabiliyor. Özü, sözü, dini, dili güzel. 'Gönüller Yapmaya Geldim'in mesajı sadece biz inananlara değil, aslında bütün dünyaya, özellikle de günümüzde düstur olması gereken sözler."
Samimiyet ve dürüstlüğün önemine vurgu yapan Kuşkaya, bütün albümlerinde farklı formlarda eserler ürettiğini dile getirdi.
Kuşkaya, müziğin etkilerine işaret ederek, "Günümüzdeki müzik anlayışı, yaşadığımız çağdaki diğer eylemlerden ya da faktörlerden bağımsız değil elbette. Müziğin şöyle de bir gücü var, mesela 1970'lerin müziğine gittiğiniz zaman Cem Karaca'nın herhangi bir şarkısından kesit alın o şarkının etrafında Türkiye'nin sosyo-ekonomisini şekillendirmeniz mümkündür. 1980'lere geldiğinizde arabesk kültüründen, mesela Orhan Gencebay şarkısını alın, köyden kente göç olgusuyla sıkışıp kalmışlığı, kendini tanımlama çabasını görürsünüz." ifadelerini kullandı.
- Yurt içinde ve yurt dışında konserler devam ediyor
Türkiye'de 1990'larda çok sesliliğin arttığını, 2000'lerde ise dijital mecralarla birlikte deneysel müziklerin yapılmaya başlandığını aktaran Kuşkaya, son dönemde daha çok tüketilen popüler işlerin kalıcı olmadığını anlattı.
Kuşkaya, tüketim alışkanlığının müziklere de yansıdığını söyleyerek, "Bu yüzden aslında çok fazla eser üretiliyormuş gibi gözükse de hakikaten kalıcı olmaya yönelik, 10-20 sene sonra da dinleyebileceğimiz eserlerin sayısı oldukça az. Üretenler de yapımcılar da tüketen gençlerimiz de bunun farkında." diye konuştu.
Yurt içi ve yurt dışındaki konserlerde sevenleriyle buluşmaya devam eden Kuşkaya, eserleriyle kalıcı olmak istediğini sözlerine ekledi.