Festivalin Son Söyleşisinde 'Eğitimde Oyunlaştırma, Drama Ve Tiyatro Perspektifleri' Konuşuldu
Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tarafından bilimsel araştırma projesi kapsamında hayata geçirilen Uluslararası Tiyatro Festivali’nin son söyleşisinde eğitimde oyunlaştırma, drama ve tiyatro perspektifleri konuşuldu.
Beykent Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Bülent Sezgin konuşmacı olarak katıldığı söyleşi Ergin Orbey Uygulama Sahnesi’nde gerçekleştirildi.
Oyun oynamanın, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31. maddesine göre bir hak olduğunu ve Uluslararası Çocuk Örgütü’nün bu hakkın en önemli savunucularından biri olduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Bülent Sezgin, “Oyun bir materyalsizliktir. Herhangi bir materyal olmadan da oyun oynayabiliriz. Oyun dediğimiz zaman, yalnızca güzellemeler yapmamalıyız. Ergenlik sürecinde oynamaya başladığımız takım halinde oynanan oyunlarda şiddet ve rekabet var. Bizi bu şekilde rekabetin içine sokan oyunlar hayatımızda izler bırakabilir. Buna karşın, klasik öğrenmeden farklı olarak oyun oynarken öğrenmede 5 duyu organımızı aynı anda kullanırız. 5 duyu organıyla öğrenme hem verimli hem de keyiflidir. Çocukluk sürecimizde hep oyun temelli öğreniriz. Üzerimizde herhangi bir baskı unsuru olmadığı için öğrenme sürecini daha sağlıklı tamamlarız. Bir insanı iyi tanımak istiyorsanız, onu oyun oynarken gözlemleyin. Freud, insanların bastırdığı davranışlarını oyun oynarken açığa çıkardığını savunur. Bu yüzden oyunlar faydalıdır ve rahatlamaya sebep olur. Tribün kültüründe ve halı saha aktivitelerinde erkeklerin davranışları bu anlamda en güzel örneklerdir” ifadelerini kullandı.
“Ne yazık ki oyunculuk mesleği aylaklık olarak tanımlanıyor”
Tiyatro oyuncularının, normal yaşantılarındaki karakterleri ve sahneye çıktıkları anda uğradıkları duygusal değişimden bahseden Bülent Sezgin, “İnsan normal yaşamda yapamadığı şeyleri oyun oynarken yapar. Oyuncular normal hayatta çok farklı karakterlere sahip olsa bile, sahneye çıktıklarında duygusal olarak başka bir karaktere bürünebilme özelliği, onlarda oynama isteği doğurur. Oyun oynama, farklı toplumlarda her zaman ciddiyet karşıtı ve alaycılık olarak yorumlanır. Ne yazık ki oyunculuk mesleği de aylaklık olarak tanımlanıyor. Bu algının günümüzde hala devam ediyor” şeklinde konuştu.
“Uluslararası Tiyatro Festivali, sanata ilgi duyan herkese soluk getirdi”
Söyleşi sonunda tiyatro öğrencilerine tavsiyelerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Sezgin, Uluslararası Tiyatro Festivali gibi festivallerin çağdaş sanat için önemli olduğunu ifade etti.
Sanata değer katan festivallerin artması temennisinde bulunan Sezgin, “Çağdaş sanat için burada olan gibi uluslararası festivaller çok önemlidir. Anadolu Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Tiyatro Festivali, sanata ilgi duyan herkese soluk getirdi. Bu yüzden, festivali gerçekleştirmede emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
Kaynak: İHA
Oyun oynamanın, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31. maddesine göre bir hak olduğunu ve Uluslararası Çocuk Örgütü’nün bu hakkın en önemli savunucularından biri olduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Bülent Sezgin, “Oyun bir materyalsizliktir. Herhangi bir materyal olmadan da oyun oynayabiliriz. Oyun dediğimiz zaman, yalnızca güzellemeler yapmamalıyız. Ergenlik sürecinde oynamaya başladığımız takım halinde oynanan oyunlarda şiddet ve rekabet var. Bizi bu şekilde rekabetin içine sokan oyunlar hayatımızda izler bırakabilir. Buna karşın, klasik öğrenmeden farklı olarak oyun oynarken öğrenmede 5 duyu organımızı aynı anda kullanırız. 5 duyu organıyla öğrenme hem verimli hem de keyiflidir. Çocukluk sürecimizde hep oyun temelli öğreniriz. Üzerimizde herhangi bir baskı unsuru olmadığı için öğrenme sürecini daha sağlıklı tamamlarız. Bir insanı iyi tanımak istiyorsanız, onu oyun oynarken gözlemleyin. Freud, insanların bastırdığı davranışlarını oyun oynarken açığa çıkardığını savunur. Bu yüzden oyunlar faydalıdır ve rahatlamaya sebep olur. Tribün kültüründe ve halı saha aktivitelerinde erkeklerin davranışları bu anlamda en güzel örneklerdir” ifadelerini kullandı.
“Ne yazık ki oyunculuk mesleği aylaklık olarak tanımlanıyor”
Tiyatro oyuncularının, normal yaşantılarındaki karakterleri ve sahneye çıktıkları anda uğradıkları duygusal değişimden bahseden Bülent Sezgin, “İnsan normal yaşamda yapamadığı şeyleri oyun oynarken yapar. Oyuncular normal hayatta çok farklı karakterlere sahip olsa bile, sahneye çıktıklarında duygusal olarak başka bir karaktere bürünebilme özelliği, onlarda oynama isteği doğurur. Oyun oynama, farklı toplumlarda her zaman ciddiyet karşıtı ve alaycılık olarak yorumlanır. Ne yazık ki oyunculuk mesleği de aylaklık olarak tanımlanıyor. Bu algının günümüzde hala devam ediyor” şeklinde konuştu.
“Uluslararası Tiyatro Festivali, sanata ilgi duyan herkese soluk getirdi”
Söyleşi sonunda tiyatro öğrencilerine tavsiyelerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Sezgin, Uluslararası Tiyatro Festivali gibi festivallerin çağdaş sanat için önemli olduğunu ifade etti.
Sanata değer katan festivallerin artması temennisinde bulunan Sezgin, “Çağdaş sanat için burada olan gibi uluslararası festivaller çok önemlidir. Anadolu Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Tiyatro Festivali, sanata ilgi duyan herkese soluk getirdi. Bu yüzden, festivali gerçekleştirmede emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.