SETA 'Irak'ta Neler Oluyor' Paneli Düzenledi
Gazeteci Güngör Yavuzaslan: 'Irak, Suriye'deki gibi uzun soluklu bir krize girebilir. Bu siyasi kaos bir şekilde tarafların kabul edebileceği şekilde sonuçlanmazsa, gerginliklerin olduğu, çatışmaların olduğu bir komşumuzla karşı karşıya kalabiliriz' Anadolu Ajansı Dış Haberler Muhabiri Mehmet Alaca: 'Haşdi Şabi, 4 yıllık bir periyotta Irak'ta hem güvenlik bürokrasisinde, hem parlamentosunda, hem de saha anlamında korkunç derecede palazlanmış vaziyette'
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), "Irak'ta Neler Oluyor" konulu panel düzenledi.
SETA Araştırmacısı Abdullah Erboğa moderatörlüğündeki panele gazeteci Güngör Yavuzaslan, Anadolu Ajansı Dış Haberler Muhabiri Mehmet Alaca ve SETA Araştırmacısı Fatih Muslu konuşmacı olarak katıldı.
Amerika'nın 2011 yılında Irak'tan çekilme sürecine girmesinin, Irak açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu öne süren Muslu, "O tarihten sonra İran'ın etkisinin giderek artması, DEAŞ'ın ortaya çıkması, Irak'taki siyaseti anlama açısından çok önemli. DEAŞ'la beraber, daha sonra Haşdi Şabi kuruldu. Haşdi Şabi'nin kurulmasıyla ülkede legal güvenlik güçlerinin yanında bir de milis güç ortaya çıkıyor. Bu milis güç oldukça heterojen bir yapıda ve bunları kontrol etmek çok zor, sayısını bilmek çok zor. Irak halkı çok uzun zamandır böyle bir ortam içerisinde yaşıyor. Devlete olan, sisteme olan güveni, güvenlik güçlerine olan güveni oldukça azaltıyor." ifadelerini kullandı.
- "Irak uzun soluklu bir krize girebilir"
Irak'taki protestolarla ilgili değerlendirmelerde bulunan gazeteci Güngör Yavuzaslan ise şunları söyledi:
"Göstericiler üzerinde ciddi bir provokasyon var. Bu kitleler nereye evrilecek. Benim görüşüm ya Abdülmehdi istifa edecek, bir geçiş hükumetiyle anayasal reformdan bahsediyor. Ancak yeni anayasanın çıkması çok zor çünkü anayasa halk oylamasıyla yapılıyor. Mevcut anayasa ile bir seçime gidilerek bir yenilenme olacak. Bu yenilenmede de özellikle sokaktaki öfkeli gençlerin, kitlelerin kabul ettiği bir meclis oluşacak. Eğer bu kaos devam ederse, şu anda sivil direniş başlatıldı, düşük yoğunlukta da olsa çatışmalar başlayabilir. Irak, Suriye'deki gibi uzun soluklu bir krize girebilir. Bu siyasi kaos bir şekilde tarafların kabul edebileceği şekilde sonuçlanmazsa, gerginliklerin olduğu, çatışmaların olduğu bir komşumuzla karşı karşıya kalabiliriz."
Haşdi Şabi'nin 2016 yılının sonlarına doğru İran güdümüne girdiğini öne süren AA muhabiri Mehmet Alaca da, "Sahada askeri anlamda güçlü olan İran, masada da parlamentoda da çok etkin bir konuma geldi. Bunu ilk olarak Irak sahasının aslında geçtiğimiz yıl toplumsal anlamda İran karşıtlığını Basra'daki protestolarda gördü. Basra, Irak'ta petrol üretiminin en yoğun bölge olmasına rağmen, sosyo-ekonomik anlamda ise en cılız bölge. Basra'da halk ekonomik problemler nedeniyle sokağa döküldü. Bu, bir süre sonra Haşdi Şabi milis gruplarının ofislerine saldırıya dönüştü. İran karşıtı protesto kültürü aslında 2014'ten beri devam eden bir süreç." diye konuştu.
Irak'ta güvenlik bürokrasisinde, parlamentoda ve sahada Haşdi Şabi'nin 4 yıllık pediyotta güçlü bir pozisyona girdiğini savunan Alaca şöyle devam etti:
"İran'ın protestoları bastırmasının sebebi normalde İran lideri Hamaney ve Haşdi Şabi'nin önde gelen liderleri protestoların arkasında 3 şeytan diye tabir ettikleri İsrail, ABD ve Suudi Arabistan'ın olduğunu iddia ediyor. Aksine ABD de İran'ın bunu kışkırttığını söylüyor. Protestocuların temel talebi İran'ın hem yönetime müdahalesi, hem her anlamda kontrolü, hem Haşdi Şabi'nin insan hakları raporlarına da yansıyan DEAŞ tarzı tutumlarından dolayı rahatsızlık. Diğer yönüyle de Irak'ta çok yüksek olan yolsuzluk rakamlarına Haşdi Şabi'nin de ciddi anlamda katkı sunması."
Kaynak: AA
SETA Araştırmacısı Abdullah Erboğa moderatörlüğündeki panele gazeteci Güngör Yavuzaslan, Anadolu Ajansı Dış Haberler Muhabiri Mehmet Alaca ve SETA Araştırmacısı Fatih Muslu konuşmacı olarak katıldı.
Amerika'nın 2011 yılında Irak'tan çekilme sürecine girmesinin, Irak açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu öne süren Muslu, "O tarihten sonra İran'ın etkisinin giderek artması, DEAŞ'ın ortaya çıkması, Irak'taki siyaseti anlama açısından çok önemli. DEAŞ'la beraber, daha sonra Haşdi Şabi kuruldu. Haşdi Şabi'nin kurulmasıyla ülkede legal güvenlik güçlerinin yanında bir de milis güç ortaya çıkıyor. Bu milis güç oldukça heterojen bir yapıda ve bunları kontrol etmek çok zor, sayısını bilmek çok zor. Irak halkı çok uzun zamandır böyle bir ortam içerisinde yaşıyor. Devlete olan, sisteme olan güveni, güvenlik güçlerine olan güveni oldukça azaltıyor." ifadelerini kullandı.
- "Irak uzun soluklu bir krize girebilir"
Irak'taki protestolarla ilgili değerlendirmelerde bulunan gazeteci Güngör Yavuzaslan ise şunları söyledi:
"Göstericiler üzerinde ciddi bir provokasyon var. Bu kitleler nereye evrilecek. Benim görüşüm ya Abdülmehdi istifa edecek, bir geçiş hükumetiyle anayasal reformdan bahsediyor. Ancak yeni anayasanın çıkması çok zor çünkü anayasa halk oylamasıyla yapılıyor. Mevcut anayasa ile bir seçime gidilerek bir yenilenme olacak. Bu yenilenmede de özellikle sokaktaki öfkeli gençlerin, kitlelerin kabul ettiği bir meclis oluşacak. Eğer bu kaos devam ederse, şu anda sivil direniş başlatıldı, düşük yoğunlukta da olsa çatışmalar başlayabilir. Irak, Suriye'deki gibi uzun soluklu bir krize girebilir. Bu siyasi kaos bir şekilde tarafların kabul edebileceği şekilde sonuçlanmazsa, gerginliklerin olduğu, çatışmaların olduğu bir komşumuzla karşı karşıya kalabiliriz."
Haşdi Şabi'nin 2016 yılının sonlarına doğru İran güdümüne girdiğini öne süren AA muhabiri Mehmet Alaca da, "Sahada askeri anlamda güçlü olan İran, masada da parlamentoda da çok etkin bir konuma geldi. Bunu ilk olarak Irak sahasının aslında geçtiğimiz yıl toplumsal anlamda İran karşıtlığını Basra'daki protestolarda gördü. Basra, Irak'ta petrol üretiminin en yoğun bölge olmasına rağmen, sosyo-ekonomik anlamda ise en cılız bölge. Basra'da halk ekonomik problemler nedeniyle sokağa döküldü. Bu, bir süre sonra Haşdi Şabi milis gruplarının ofislerine saldırıya dönüştü. İran karşıtı protesto kültürü aslında 2014'ten beri devam eden bir süreç." diye konuştu.
Irak'ta güvenlik bürokrasisinde, parlamentoda ve sahada Haşdi Şabi'nin 4 yıllık pediyotta güçlü bir pozisyona girdiğini savunan Alaca şöyle devam etti:
"İran'ın protestoları bastırmasının sebebi normalde İran lideri Hamaney ve Haşdi Şabi'nin önde gelen liderleri protestoların arkasında 3 şeytan diye tabir ettikleri İsrail, ABD ve Suudi Arabistan'ın olduğunu iddia ediyor. Aksine ABD de İran'ın bunu kışkırttığını söylüyor. Protestocuların temel talebi İran'ın hem yönetime müdahalesi, hem her anlamda kontrolü, hem Haşdi Şabi'nin insan hakları raporlarına da yansıyan DEAŞ tarzı tutumlarından dolayı rahatsızlık. Diğer yönüyle de Irak'ta çok yüksek olan yolsuzluk rakamlarına Haşdi Şabi'nin de ciddi anlamda katkı sunması."