Bakanın Konuşmasını Protesto Eden Öğretmene Ceza Verilmesi Hak İhlali Sayıldı

Anayasa Mahkemesi, okulundaki toplantıya telekonferansla katılarak konuşma yapan Milli Eğitim Bakanını protesto eden öğretmene disiplin cezası verilmesini hak ihlali saydı Yüksek Mahkeme, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine, öğretmene 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Anayasa Mahkemesi, üyesi olduğu sendikanın kararı doğrultusunda dönemin Milli Eğitim Bakanının konuşmasını protesto eden öğretmene disiplin cezası verilmesini hak ihlali saydı. Öğretmene 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.

Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, Eğitim-Sen yöneticisi bir öğretmen, sendikanın kararı gereği, okulundaki bir toplantıda telekonferans yöntemiyle konuşmacı olan dönemin Milli Eğitim Bakanını alkışlarla protesto etti.

Bu eylemi nedeniyle açılan disiplin soruşturması sonucu öğretmene uyarma cezası verildi.

Disiplin cezasının iptali istemiyle İdare Mahkemesinde dava açan başvurucu, davanın reddedilmesi ve itirazlarından da sonuç alamaması üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Başvurucu, yöneticisi olduğu sendikanın kararı üzerine Milli Eğitim Bakanının telekonferans konuşmasını dinlememesi nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürdü.

- Gerekçeden

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, öğretmenin Anayasa'nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine, öğretmene 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Gerekçede, örgütlenme özgürlüğünün, ifade özgürlüğüyle yakından ilişkili olduğu ve ifade özgürlüğünün özel bir görünümü olduğu belirtildi. Bu nedenle ifade özgürlüğünde olduğu gibi bu özgürlüğe yapılan müdahalelerde izlenen meşru amaçlarla adil bir denge gözetilip gözetilmediğinin titizlikle incelenmesi gerektiği kaydedildi.

Gerekçede, somut olayda başvurucunun il yöneticisi olduğu sendikanın, Milli Eğitim Bakanının seminer dönemi boyunca telekonferans yöntemiyle yapacağı konuşmanın alkışla protesto edilerek konuşma süresince salon dışında beklenmesi yönünde karar aldığı anlatıldı.

Başvurucunun bu karara dayanarak konuşmayı dinlemediği ve alkışlı protestoda bulunduğu aktarılan gerekçede, idarenin tutanaklarında ve derece mahkemelerinin kararlarında başvurucunun Bakan hakkında mesnetsiz iftiralar attığı, olumsuz konuşmalar yaptığının belirtildiği ancak hangi ifadeleri kullandığına değinilmediği ve bu konuda bir değerlendirmeye yer verilmediği belirtildi.

Gerekçede, şu tespitler yapıldı:

"Olayların akışı dikkate alındığında başvurucunun üyesi olduğu sendika kararı doğrultusunda Bakana yönelik eleştirisini barışçıl şekilde dile getirdiği, sendika görevlisi ile şube müdürü arasında aynı gün cereyan eden alkışlı protestoya ilişkin münakaşayla ilgili de tepkisini aynı şekilde ortaya koyduğu anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ilgili Bakanı dinlememe ve alkışlı protesto etme şeklindeki eylem biçiminin protesto edilen hususlar ve bulunulan ortam dikkate alındığında eylemin amacına göre orantısız bir yöntem olmadığını değerlendirmiştir.

İdare ve mahkemelerce protestonun sonuçlarının Bakanı dinlemek isteyenlerin katlanması gereken tahammül sınırının ötesine geçtiği, ikna edici gerekçelerle ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla uyarma cezası şeklinde başvurucunun örgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahalenin zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiğine ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe içerdiği söylenemez.

Sonuç olarak derece mahkemelerince disiplin cezası verilmek suretiyle müdahale edilen örgütlenme özgürlüğü ile toplantıya katılanların menfaatleri ve idarenin düzgün işleyişinin sağlanması arasında adil bir denge kurulmadığı görülmüştür. Bu durumda şikayet edilen disiplin cezasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır."
Kaynak: AA