"Her iki reçeteden birinde antibiyotik var"

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Rabin Saba, "Türkiye’de yazılan her iki reçeteden birinde antibiyotik yer alıyor. Antibiyotiğin yanlış kullanım oranları ise yüzde 60’ları buluyor" dedi.

'Her iki reçeteden birinde antibiyotik var'
Medstar Antalya Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Rabin Saba, toplumda sık başvurulan antibiyotiğin kullanımı hakkında bilgi verdi. Saba, antibiyotiğin mikroorganizmaların yaşamına karşı kullanılan ilaçların genel adı olduğunu söyledi.

Antibiyotiğin doğru endikasyonda kullanılması gerektiğine dikkat çeken Saba, “Bir endikasyonumuzun olması lazım. Ama bu endikasyon kesinlikle bir diş ağrısı olmayacak, kol ağrısı olmayacak. Antibiyotik ile tedavi edilebilir bir hastalığın olması gerekli. Aynı zamanda vereceğimiz antibiyotik bu hastalığa etkin olabilmeli ve veriliş nedeni doğru olmalı. Antibiyotiği doğru zamanda kullanmamız lazım” dedi.

“Antibiyotik, virüslere karşı etkisizdir”

Türkiye'de yazılan her iki reçeteden birinde antibiyotiğin yer aldığını kaydeden Dr. Saba, yanlış kullanım

oranlarının ise yüzde 60'larda olduğunu belirtti.

Saba, “Kış ayında vatandaşların burnu akınca hemen antibiyotik kullanılıyor. Nezleyi, soğuk algınlığını yapan etkenlerin hemen hemen hepsi virüslerdir. Vücudumuzda mikroorganizmalarla denge içinde yaşıyoruz. Virüslere karşı bu antibiyotikler etkisizdir. Etkisiz şeyleri kullandığımızda hastayı tedavi edemiyoruz. Antibiyotik kullandığımız zaman bize faydalı olan bakterileri de ortadan kaldırıyoruz. Hastanın florasını bozuyoruz. Maliyeti arttırıyoruz ve de dirençli mikroorganizma gelişmesini sağlıyoruz” diye konuştu.

Vücudun mikroorganizmalarla denge içerisinde olduğunun altını çizen Saba, bilinçsiz kullanılan antibiyotiklerde vücutta bulunan faydalı bakterilerin de etkilendiğine değindi.

'Direnç gelişirse tedavi zorlaşıyor'

Rabin Saba şöyle devam etti:

“Antibiyotik direnci dediğimiz zaman, mikroorganizmalar direnç geliştirdiği zaman tedavi edilmesi daha güç oluyor. Tedavi edilemediği ve dirençli olduğu için daha fazla ölüme neden oluyor. Ve başka bir hastaya yayılımı daha kolay oluyor. Hem maliyeti arttırıyoruz hem de hastanın tedavi edilebilirlik şansını azaltıyoruz. Her yaşı, her ülkeyi ve her bölgeyi tutabiliyor. O yüzden antibiyotik kullanımını en başından itibaren akılcı bir şekilde yapmak zorundayız. Doğru bir endikasyonumuz olmalı, doğru antibiyotiği seçmeliyiz.”

“Komşularından antibiyotik alıyorlar”

Saba, bazı hastaların sürekli antibiyotik istediğini ifade ederek, antibiyotik konusunda vatandaşların bilgilendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Dr. Saba, “Biz vermesek bile komşusundan alıyor. Ya da evdeki antibiyotikleri bulup kullanmaya çalışıyorlar. Bunlar doktora düşen görevler olduğu kadar, topluma da düşüyor. Bireyler de bilinçlenmeli ve gereksiz antibiyotik kullanmamalı. Komşularından antibiyotik istememeleri gerekiyor. Devletin de antibiyotik politikası geliştirip, halkın bilinçlendirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

'Antibiyotikler kontrol edilmeli'

Hayvanlarda ve tarımda da antibiyotiğin yaygın bir şekilde kullanıldığını kaydeden Saba, “Bu antibiyotik kullanımı da antibiyotik direncine yol açıyor. Sadece insanlarda değil, hem tarımda hem de hayvanlarda kullanılan antibiyotiklerin de kontrol edilmesi mutlaka gerekiyor” dedi.

'2050 yılında ilk sırada yer alacaklar'

Dr. Saba, spor yaparak, sigaradan uzak durarak, uyku sağlığına dikkat ederek ve ruhsal durumu en yüksek seviyede tutarak bağışıklık sisteminin güçleneceğini vurguladı. Prof. Dr. Saba sözlerini şöyle noktaladı:

“2016 yılında yapılan bir çalışmada, 2050 yılında ölüm nedenlerinde birinci sırada antibiyotiğe dirençli mikroorganizmalarla gelişen enfeksiyonların olduğu gösteriliyor. Bizim için en önemli konu hastanın yaşamıdır. Bu durum hasta yaşamımızı kaybetmemize neden olacak. Bunun aynı zamanda maliyeti de olacak. Avrupa'da dirençli mikroorganizmalara harcanan para 1,5 milyar avrodur.”
Kaynak: İHA