Karadeniz Vakfı'ndan Barış Pınarı Harekatı'na Destek
Karadeniz Vakfı Genel Başkanı Yusuf Cevahir: 'Türkiye askeri müdahaleye ve sınır ötesi harekata birileri gibi yakmak, yıkmak, katletmek, yok etmek, sömürmek yani insanlık suçu işlemek ve lanetle anılmak için değil, bekasını tehdit eden terör koridoruna mani olmak ve mazlumları korumak için üstelik başka bir müdahale şekli kalmadığı için müracaat etmektedir'.
Karadeniz Vakfı Genel Başkanı Yusuf Cevahir, Türkiye'nin askeri müdahaleye ve sınır ötesi harekata birileri gibi yakmak, yıkmak, katletmek, yok etmek, sömürmek, insanlıksuçu işlemek ve lanetle anılmak için değil, bekasını tehdit eden terör koridoruna mani olmak ve mazlumları korumak için müracaat ettiğini bildirdi.
Cevahir, Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı ile ilgili açıklama yaptı.
Türkiye'nin, adalet ve sulhu esas alan büyük bir imparatorluğun bakiyesi devlet olduğunu belirten Cevahir, ülkenin üç kıtada adalet ve sulh ile hüküm süren Osmanlı'nın parçalanması ve yok edilmesi yolunda iç ve dış mihrakların nasıliş birliği yaptığını unutmayan, bu tecrübeyi her daim hatırda tutan bir devlet tecrübesine sahip olduğunu anlattı.
Türkiye'nin güneyinde meydana gelen hadiselerin sadece tesir ettiği değil aynı zamanda tehdit ettiği bir ülke olduğuna dikkati çeken Cevahir, "Güneyimizde Akdeniz'e uzanan bir terör koridoru tesisiyle hem kuşatılmak hem de kurulmasıyla hedeflenen bir terör devletiyle sınırları tehdit edilmek istenmektedir. Böyle bir tehdit ve tehlikeye değil Türkiye'nin hiçbir devletin müsaade etmeyeceği tartışmasızdır. Türkiye, uluslararası kuruluşlara üyeliği sebebiyle ittifak ilişkisi içinde olduğu bazı devletler, Türkiye'nin aleyhine bir terör örgütünü muhtelif şekil ve vasıtalarla destekleyip, terör koridorunun oluşumuna katkıda bulunmakta, ülkemizin meşru müdafaa hakkını kullanması üzerine de diplomatik nezaketi dahi dikkate almaksızın açıkça tehdide tevessül etmektedir. Türkiye, kabile devleti ve peyk olmadığı, köklü bir devlet teşkilatı ve idare geleneği üzerine inşa ve bina edilen nüfusu ve yüz ölçümünü aşan bir ağırlığa sahip olduğu için bu bayağı ve küstahça tehdide hak ettiği cevabı vermiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Cevahir, Türkiye'nin beka kaygısının slogan, söylem veya paranoya olmadığının altını çizerek, "Beka endişesi haklı gerekçelere ve tarihi siyasi gelişmelere dayalıdır. Türkiye, büyük bir güç olması planlı, programlı ve kararlı bir şekilde engellenmeyeçalışılan bir ülkedir ve bu vadide karmaşık ve karışık uluslararası suikast ve tuzaklara maruz kalmaktadır.Türkiye, hem sınırlarını muhafaza ve müdafaa edecek hem de uluslararası saldırı ve tehditlere bihakkın cevapverebilecek bir ülkedir ancak bu vadide milletimize düşen de nifak ve tefrikaya yol açacak tavır ve beyanlardankaçınmak, yek-vücut olarak devletimizin, ordumuzun arkasında durmaktır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin askeri müdahaleye ve sınır ötesi harekata birileri gibi yakmak, yıkmak, katletmek, yok etmek, sömürmek yani insanlıksuçu işlemek ve lanetle anılmak için değil bekasını tehdit eden terör koridoruna mani olmak ve mazlumları korumakiçin üstelik başka bir müdahale şekli kalmadığı için müracaat ettiğini belirten Cevahir, oluşturulmak istenen terör koridorunun pek çok noktasında masum ve mazlum insanların yerlerinden edildiğine dikkati çekti.
Kaynak: AA
Cevahir, Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı ile ilgili açıklama yaptı.
Türkiye'nin, adalet ve sulhu esas alan büyük bir imparatorluğun bakiyesi devlet olduğunu belirten Cevahir, ülkenin üç kıtada adalet ve sulh ile hüküm süren Osmanlı'nın parçalanması ve yok edilmesi yolunda iç ve dış mihrakların nasıliş birliği yaptığını unutmayan, bu tecrübeyi her daim hatırda tutan bir devlet tecrübesine sahip olduğunu anlattı.
Türkiye'nin güneyinde meydana gelen hadiselerin sadece tesir ettiği değil aynı zamanda tehdit ettiği bir ülke olduğuna dikkati çeken Cevahir, "Güneyimizde Akdeniz'e uzanan bir terör koridoru tesisiyle hem kuşatılmak hem de kurulmasıyla hedeflenen bir terör devletiyle sınırları tehdit edilmek istenmektedir. Böyle bir tehdit ve tehlikeye değil Türkiye'nin hiçbir devletin müsaade etmeyeceği tartışmasızdır. Türkiye, uluslararası kuruluşlara üyeliği sebebiyle ittifak ilişkisi içinde olduğu bazı devletler, Türkiye'nin aleyhine bir terör örgütünü muhtelif şekil ve vasıtalarla destekleyip, terör koridorunun oluşumuna katkıda bulunmakta, ülkemizin meşru müdafaa hakkını kullanması üzerine de diplomatik nezaketi dahi dikkate almaksızın açıkça tehdide tevessül etmektedir. Türkiye, kabile devleti ve peyk olmadığı, köklü bir devlet teşkilatı ve idare geleneği üzerine inşa ve bina edilen nüfusu ve yüz ölçümünü aşan bir ağırlığa sahip olduğu için bu bayağı ve küstahça tehdide hak ettiği cevabı vermiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Cevahir, Türkiye'nin beka kaygısının slogan, söylem veya paranoya olmadığının altını çizerek, "Beka endişesi haklı gerekçelere ve tarihi siyasi gelişmelere dayalıdır. Türkiye, büyük bir güç olması planlı, programlı ve kararlı bir şekilde engellenmeyeçalışılan bir ülkedir ve bu vadide karmaşık ve karışık uluslararası suikast ve tuzaklara maruz kalmaktadır.Türkiye, hem sınırlarını muhafaza ve müdafaa edecek hem de uluslararası saldırı ve tehditlere bihakkın cevapverebilecek bir ülkedir ancak bu vadide milletimize düşen de nifak ve tefrikaya yol açacak tavır ve beyanlardankaçınmak, yek-vücut olarak devletimizin, ordumuzun arkasında durmaktır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin askeri müdahaleye ve sınır ötesi harekata birileri gibi yakmak, yıkmak, katletmek, yok etmek, sömürmek yani insanlıksuçu işlemek ve lanetle anılmak için değil bekasını tehdit eden terör koridoruna mani olmak ve mazlumları korumakiçin üstelik başka bir müdahale şekli kalmadığı için müracaat ettiğini belirten Cevahir, oluşturulmak istenen terör koridorunun pek çok noktasında masum ve mazlum insanların yerlerinden edildiğine dikkati çekti.