'Cumhuriyet'in Beş Ciheti' Paneli ADÜ'de Gerçekleştirildi
Milli mücadelenin 100. Cumhuriyet’in ilanının 96. yılı münasebetiyle gerçekleştirilen ‘Cumhuriyet’in Beş Ciheti’ konulu panel, Atatürk Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
Panele; Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Aydın, Rektör Danışmanı Hüseyin Turgut, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı.
"Cumhuriyet İmkan Demektir"
Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Bölümü Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Musa Gümüş, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal Atatürk’ü ve vatan için canlarını feda etmiş kahramanlarımızı saygıyla anarak başladığı konuşmasında, Cumhuriyet’in en kıymetli hazinemiz olduğunu belirtti.
Gümüş, “Cumhuriyet imkan demektir, erdemli insanlar yetiştirmeyi görev edinmiştir. Sahip olduğumuz bağımsızlığımızı ve tüm imkanlarımızı Cumhuriyet’e borçluyuz” dedi ve Cumhuriyet’in güçlenerek devam etmesi için gençlere önemli görevler düştüğünü vurguladı.
"Akıl ve İnancın Yükselttiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ebediyen Yaşasın"
Rektör Danışmanı Hüseyin Turgut, Üniversitemiz bünyesinde multidisipliner bir anlayışla Cumhuriyet’in sadece tarihi değil; sosyolojik, iktisadi, siyasi ve ideolojik arka planını da tartışacağımız çok kıymetli bir panelde buluştuğumuzu söyleyerek “Her şeyden önce akıl ve inancın yükselttiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti ebediyen yaşasın duygularıyla bir aradayız. Büyük Türk Milleti’nin birlikte yaşama iradesi ve azmini gösteren, birbiri için yaşama azmindeki tüm vatandaşlarının Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun” diye konuştu.
Panelin moderatörlüğünü yürüten Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayhan Delibaş ‘Türkiye’de Cumhuriyet Rejiminin Yerleşmesinin Sosyolojik Dinamikleri’ konulu açılış sunumunda, Osmanlı İmparatorluğu’nun 200 yıllık bir yıkılış süreci olduğunu, bu süreçte dış güçlerin etkisini dinleyicilerle paylaştı.
"Osmanlı Devleti Sömürge Olmamıştır"
Rejim kavramının önemini vurgulayan Prof. Dr. Kayhan Delibaş, “Rejimin üç önemli faktörü var. Bunlar siyasal, ekonomik ve kültürel faktörler. Halkın kenetlenmesi, kendi değerlerinden taviz vermemesi gösteriyor ki Osmanlı Devleti hiçbir zaman sömürge olmamıştır. Bu söz çok değerlidir" ifadelerini kullandı.
Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu ‘Cumhuriyet Düşüncesinin Tarihi Dinamikleri’ konulu anlatımında; farklı coğrafya ve toplumlarda yönetim biçimleri ve bunların cumhuriyet ile bağlantısını, Osmanlı İmparatorluğu’nda modernleşme ve anayasal süreci, genç Osmanlı siyasal ve Cumhuriyet düşüncelerini, 1. ve 2. Meşrutiyet dönemlerini, Atatürk’ün Cumhuriyet düşüncesini etkileyen kaynakları katılımcılarla paylaştı.
Kaynağını aydınlanma devrinden alan doğal haklar anlayışına dayanan insan hakları bildirgesinde öngörülen cumhuriyet yönetiminin 19. yy’ın aydınlarını ideal olarak etkilediğini belirten Sepetcioğlu, bu idealin Osmanlı aydınlarını da etkilediğini ve Mustafa Kemal Atatürk’e de bu ideanın esin kaynağı olduğunu aktardı. Sepetcioğlu; “Osman Devleti’nin meşrutiyet yılları içerisinde siyasi görüşleri belirginlik kazanan Mustafa Kemal Atatürk, meşruti yönetim ile sorunlarının çözümleneceğini anlamış ve ardından da kayıtsız şartsız ulusal egemenliğe dayanan tam bağımsız bir Türkiye Devleti’nin kurulması için girişimlerde bulunmuştur. Bu amaçla da 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da açılan Büyük Millet Meclisi döneminde kurulan Halk Yönetimi, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanına kadar devam etmiştir” dedi.
Tepeden İnme Olmayan Bir Devrim Yoktur
Bu tür toplantıları bir muhasebe ortamı yaratması açısından önemli bulduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Nazilli Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atakan Hatipoğlu, ‘100. Yılın Eşiğinde Cumhuriyet: Siyaset Bilimi Açısından Cumhuriyet Rejimi’ konulu sunumunda, Cumhuriyet rejimi ile alakalı üç soru üzerine yoğunlaştı. İlk olarak Cumhuriyet tepeden inme bir devrim mi sorusunu cevaplayan Hatipoğlu, ‘Tepeden inme olmayan bir devrim yoktur, Fransız Devrimi de, Cumhuriyet de tepeden inme bir devrimdir, ama zaman içinde faydaları görüldükçe halk tarafından sahiplenilmiştir. Türk Milleti Cumhuriyeti içselleştirmiştir” dedi.
Cumhuriyetin bir batılılaşma olayı olmadığını vurgulayan Hatipoğlu, modern topluma ayak uyduramayan, pasif tüketici konumundaki toplumların sömürgeleştiğini, Cumhuriyet’le ve o dönemde gerçekleştirilen inkılaplarla üretici konumuna da ulaşılarak bu tehlikenin ortadan kalktığını söyledi.
Modern uygarlığın ilmini ve ahlakını birlikte almanın elzem olduğuna dikkat çeken Hatipoğlu, “Türk toplumunun Cumhuriyet dışında bir rejimle yönetilebileceğine inanmak yalnızca bir hayaldir.” diyerek konuşmasını bitirdi.
Nazilli İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Taner Bulut ‘İktisadi Dönüşüm ve Cumhuriyetin Milli Politikasının Belirlenmesi Tartışmaları’ konulu sunumunda; iktisadi dönüşüm bir zorunluluk muydu, milli ekonomi politikası hangi tarihi süreçlerden sonra oluştu, konularına değindi.
Bulut, Osmanlıdan devralınan miras, imparatorluktan cumhuriyete geçiş, milli iktisat politikasının belirlenmesi, atılan adımlar, uygulamalar ve sonuçları üzerine bilgi verdiği konuşmasında; “Osmanlı Devleti’nin yıkılma dağılma nedenlerine bakıldığında içsel ve dışsal faktörlerin büyük çoğunluğunun ekonomik nedenlerden kaynaklandığını görürsünüz. Yıkılma sürecinin aslında en önemli nedeni imparatorluğu ve devleti ayakta tutan uluslararası koşulların değişmesi olmuştur” sözleriyle ekonominin önemini vurguladı.
"Türkiye Paylaşılamayan Tek Coğrafyadır"
‘Büyük Güçler ve Türkiye: Küresel Siyaset ve Cumhuriyet Rejimi’ konu başlıklı sunumunda, Cumhuriyetin kurulduğu dönem itibariyle mevcut uluslararası sistem ve güçler hakkında bilgiler veren Aydın İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ali Bilgenoğlu, bu sistemin güçler dengesi usulüne uygun olarak inşa edildiğini söyledi.
Bilgenoğlu “19. yüzyılda inşa edilmiş bu sistem, sanayi kapitalizminden, tekelci kapitalizme geçiş süreciyle, sömürgeciliğin emperyalizme evrilmesiyle kendini gösteriyor. Bu sistem içinde Türkiye paylaşılamayan tek coğrafya olmuştur. İmparatorluk sonlanıp sistemde büyük bir dönüşüm söz konusuyken milli mücadele ortaya çıkmıştır. Bu çözümsüzlüğü milli mücadele dönemi çözmüştür” ifadelerine yer verdi.
Uluslararası sistemin güç faktörü üzerine temellendiğini belirten Ali Bilgenoğlu, “Cumhuriyetin ilk yıllarında ordu, ekonomi gibi önemli güçlerinden yoksun olan bir ülkenin düşmanlaştırmaktan uzak, komşularıyla uyumlu ilişkilerle yürüttüğü dış politikası ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesiyle oluşturulmuştur. Bu temel üzerine kurulmuş, derin bir kültürel mirasa sahip Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözleriyle konuşmasına son verdi.
Dinleyicilerin yoğun ilgisiyle gerçekleşen panel, konuşmaların ardından soru-cevap bölümü ile devam etti. Panel, Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın panelistlere teşekkür belgesi vermesi ile sona erdi.
Kaynak: İHA
"Cumhuriyet İmkan Demektir"
Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Bölümü Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Musa Gümüş, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal Atatürk’ü ve vatan için canlarını feda etmiş kahramanlarımızı saygıyla anarak başladığı konuşmasında, Cumhuriyet’in en kıymetli hazinemiz olduğunu belirtti.
Gümüş, “Cumhuriyet imkan demektir, erdemli insanlar yetiştirmeyi görev edinmiştir. Sahip olduğumuz bağımsızlığımızı ve tüm imkanlarımızı Cumhuriyet’e borçluyuz” dedi ve Cumhuriyet’in güçlenerek devam etmesi için gençlere önemli görevler düştüğünü vurguladı.
"Akıl ve İnancın Yükselttiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ebediyen Yaşasın"
Rektör Danışmanı Hüseyin Turgut, Üniversitemiz bünyesinde multidisipliner bir anlayışla Cumhuriyet’in sadece tarihi değil; sosyolojik, iktisadi, siyasi ve ideolojik arka planını da tartışacağımız çok kıymetli bir panelde buluştuğumuzu söyleyerek “Her şeyden önce akıl ve inancın yükselttiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti ebediyen yaşasın duygularıyla bir aradayız. Büyük Türk Milleti’nin birlikte yaşama iradesi ve azmini gösteren, birbiri için yaşama azmindeki tüm vatandaşlarının Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun” diye konuştu.
Panelin moderatörlüğünü yürüten Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayhan Delibaş ‘Türkiye’de Cumhuriyet Rejiminin Yerleşmesinin Sosyolojik Dinamikleri’ konulu açılış sunumunda, Osmanlı İmparatorluğu’nun 200 yıllık bir yıkılış süreci olduğunu, bu süreçte dış güçlerin etkisini dinleyicilerle paylaştı.
"Osmanlı Devleti Sömürge Olmamıştır"
Rejim kavramının önemini vurgulayan Prof. Dr. Kayhan Delibaş, “Rejimin üç önemli faktörü var. Bunlar siyasal, ekonomik ve kültürel faktörler. Halkın kenetlenmesi, kendi değerlerinden taviz vermemesi gösteriyor ki Osmanlı Devleti hiçbir zaman sömürge olmamıştır. Bu söz çok değerlidir" ifadelerini kullandı.
Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu ‘Cumhuriyet Düşüncesinin Tarihi Dinamikleri’ konulu anlatımında; farklı coğrafya ve toplumlarda yönetim biçimleri ve bunların cumhuriyet ile bağlantısını, Osmanlı İmparatorluğu’nda modernleşme ve anayasal süreci, genç Osmanlı siyasal ve Cumhuriyet düşüncelerini, 1. ve 2. Meşrutiyet dönemlerini, Atatürk’ün Cumhuriyet düşüncesini etkileyen kaynakları katılımcılarla paylaştı.
Kaynağını aydınlanma devrinden alan doğal haklar anlayışına dayanan insan hakları bildirgesinde öngörülen cumhuriyet yönetiminin 19. yy’ın aydınlarını ideal olarak etkilediğini belirten Sepetcioğlu, bu idealin Osmanlı aydınlarını da etkilediğini ve Mustafa Kemal Atatürk’e de bu ideanın esin kaynağı olduğunu aktardı. Sepetcioğlu; “Osman Devleti’nin meşrutiyet yılları içerisinde siyasi görüşleri belirginlik kazanan Mustafa Kemal Atatürk, meşruti yönetim ile sorunlarının çözümleneceğini anlamış ve ardından da kayıtsız şartsız ulusal egemenliğe dayanan tam bağımsız bir Türkiye Devleti’nin kurulması için girişimlerde bulunmuştur. Bu amaçla da 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da açılan Büyük Millet Meclisi döneminde kurulan Halk Yönetimi, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanına kadar devam etmiştir” dedi.
Tepeden İnme Olmayan Bir Devrim Yoktur
Bu tür toplantıları bir muhasebe ortamı yaratması açısından önemli bulduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Nazilli Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atakan Hatipoğlu, ‘100. Yılın Eşiğinde Cumhuriyet: Siyaset Bilimi Açısından Cumhuriyet Rejimi’ konulu sunumunda, Cumhuriyet rejimi ile alakalı üç soru üzerine yoğunlaştı. İlk olarak Cumhuriyet tepeden inme bir devrim mi sorusunu cevaplayan Hatipoğlu, ‘Tepeden inme olmayan bir devrim yoktur, Fransız Devrimi de, Cumhuriyet de tepeden inme bir devrimdir, ama zaman içinde faydaları görüldükçe halk tarafından sahiplenilmiştir. Türk Milleti Cumhuriyeti içselleştirmiştir” dedi.
Cumhuriyetin bir batılılaşma olayı olmadığını vurgulayan Hatipoğlu, modern topluma ayak uyduramayan, pasif tüketici konumundaki toplumların sömürgeleştiğini, Cumhuriyet’le ve o dönemde gerçekleştirilen inkılaplarla üretici konumuna da ulaşılarak bu tehlikenin ortadan kalktığını söyledi.
Modern uygarlığın ilmini ve ahlakını birlikte almanın elzem olduğuna dikkat çeken Hatipoğlu, “Türk toplumunun Cumhuriyet dışında bir rejimle yönetilebileceğine inanmak yalnızca bir hayaldir.” diyerek konuşmasını bitirdi.
Nazilli İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Taner Bulut ‘İktisadi Dönüşüm ve Cumhuriyetin Milli Politikasının Belirlenmesi Tartışmaları’ konulu sunumunda; iktisadi dönüşüm bir zorunluluk muydu, milli ekonomi politikası hangi tarihi süreçlerden sonra oluştu, konularına değindi.
Bulut, Osmanlıdan devralınan miras, imparatorluktan cumhuriyete geçiş, milli iktisat politikasının belirlenmesi, atılan adımlar, uygulamalar ve sonuçları üzerine bilgi verdiği konuşmasında; “Osmanlı Devleti’nin yıkılma dağılma nedenlerine bakıldığında içsel ve dışsal faktörlerin büyük çoğunluğunun ekonomik nedenlerden kaynaklandığını görürsünüz. Yıkılma sürecinin aslında en önemli nedeni imparatorluğu ve devleti ayakta tutan uluslararası koşulların değişmesi olmuştur” sözleriyle ekonominin önemini vurguladı.
"Türkiye Paylaşılamayan Tek Coğrafyadır"
‘Büyük Güçler ve Türkiye: Küresel Siyaset ve Cumhuriyet Rejimi’ konu başlıklı sunumunda, Cumhuriyetin kurulduğu dönem itibariyle mevcut uluslararası sistem ve güçler hakkında bilgiler veren Aydın İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ali Bilgenoğlu, bu sistemin güçler dengesi usulüne uygun olarak inşa edildiğini söyledi.
Bilgenoğlu “19. yüzyılda inşa edilmiş bu sistem, sanayi kapitalizminden, tekelci kapitalizme geçiş süreciyle, sömürgeciliğin emperyalizme evrilmesiyle kendini gösteriyor. Bu sistem içinde Türkiye paylaşılamayan tek coğrafya olmuştur. İmparatorluk sonlanıp sistemde büyük bir dönüşüm söz konusuyken milli mücadele ortaya çıkmıştır. Bu çözümsüzlüğü milli mücadele dönemi çözmüştür” ifadelerine yer verdi.
Uluslararası sistemin güç faktörü üzerine temellendiğini belirten Ali Bilgenoğlu, “Cumhuriyetin ilk yıllarında ordu, ekonomi gibi önemli güçlerinden yoksun olan bir ülkenin düşmanlaştırmaktan uzak, komşularıyla uyumlu ilişkilerle yürüttüğü dış politikası ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesiyle oluşturulmuştur. Bu temel üzerine kurulmuş, derin bir kültürel mirasa sahip Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözleriyle konuşmasına son verdi.
Dinleyicilerin yoğun ilgisiyle gerçekleşen panel, konuşmaların ardından soru-cevap bölümü ile devam etti. Panel, Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın panelistlere teşekkür belgesi vermesi ile sona erdi.