Göçmen Çocukların Dramını Kısa Filmde Anlattı
Denizde boğularak hayatını kaybeden Suriyeli çocukların dramından etkilenen 16 yaşındaki Remiye Zeynep Yalçınkaya, çektiği kısa filmle göçmen çocukların yaşadıkları acıları anlatmaya çalışıyor 'Gözyaşı, elem, keder, matem' anlamlarına gelen 'Tears' adlı film, annesiyle birlikte deniz kıyısında yürüyüş yapan Asya’nın, kolye yapmak üzere deniz kabuğu toplarken, kıyıya vurmuş bir oyuncak bebeğe ait parçaları bulması ile parçalanmış bir oyuncak bebekle simgeleşen bir trajedinin kaçınılmaz tanığı olmasını konu alıyor Yalçınkaya: 'Dilini bilmediğimiz insanların dramını, dilini bilmediğimiz insanlara anlatabilme fırsatı ancak sinemayla elimize geçiyordu. Ben de bunu yapmak istiyordum'
SALİM TAŞ - Aileleriyle birlikte çıktıkları umut yolculuğunda bot ve teknelerinin batması sonucu boğularak hayatını kaybeden Suriyeli göçmen çocukların trajedisinden etkilenen Hataylı lise öğrencisi, çektiği filmle yaşanan dramı anlatmaya çalışıyor.
Hatay'ın Defne ilçesinde yaşayan 16 yaşındaki Yalçınkaya, haberlerde izlediği cansız bedenleri sahile vurmuş Suriyeli çocukların görüntüsünden etkilenerek duruma dikkati çekmek ve onların sorunlarını insanlara duyurmak için 2 yıl önce kısa film çekmeye karar verdi.
Daha önce film yapımı konusunda eğitim alan Yalçınkaya, anne-babası ve kuzeninin de desteğini alarak 5 dakikalık kısa film çekti.
- Parçalanmış bebekle simgeleşen bir trajedi
Yalçınkaya'nın "gözyaşı, elem, keder, matem" anlamlarına gelen "Tears" adını verdiği kısa filmi, annesiyle birlikte deniz kıyısında yürüyüş yapan Asya’nın, kendisine kolye yapmak üzere deniz kabuğu toplarken, kıyıya vurmuş bir oyuncak bebeğe ait parçaları bulması ile parçalanmış bir oyuncak bebekle simgeleşen bir trajedinin kaçınılmaz tanığı olmasını konu alıyor.
Filmle özellikle göçmen çocukların sesini duyurmaya hedefleyen Yalçınkaya, bugüne kadar İstanbul'da 10. Alev Kısa Film Yarışması'nda "en iyi film", Hatay'da 6. Antakya Uluslararası Film Festivali'nde "offical selection", İstanbul'da 9. Sinepark Kısa Film Festivali/Atlıkarınca Kategorisi "en iyi film", İstanbul'da 3. Seyfi Teoman Kısa Film Yarışması "jüri özel ödülü", İstanbul'da 16. Altın Boğa Uluslararası Kısa Film Festivali "en iyi 3. film", İstanbul'da Başka Sinema/Sinepark "kısa film özel seçkisi", Kıbrıs'ta Sinevizyon International Film Festivali "Official Selection", Rusya'da 4.McGuffin youth International Film Festivali "official selection" ve Marmaris'te düzenlenen 5. Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali'nde liselerarası "en iyi film" ödüllerini aldı.
- "Amacım bu dramı bütün dünyaya göstermekti"
Zeynep Yalçınkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aileleriyle birlikte çıktıkları umut yolculuğunda hayatını kaybeden çocukların görüntülerinin gözünün önünden bir an olsun gitmediğini söyledi.
Yalçınkaya, yaklaşık 2 yıl önce senaryosunu yazarak, yönettiği ve çektiği 5 dakikalık filmle göçmen çocukların yaşadıkları zorlukları ve acıları beyaz perdeye yansıttığını dile getirdi.
Katıldığı film festivallerinde bu dramı gözler önüne serdiğini ifade eden Yalçınkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşamın kaynağı olan denizle ilgili bir film yapmaya karar verdiğimde gözümün önüne direkt mülteci çocukların sahilde yatan ölü bedenleri geldi ve bu filmi yapmaya karar verdim. Filmde özellikle diyalog kullanmadım çünkü nasıl bir yabancı şarkının sözlerini anlamadan o şarkıyı hissedebiliyorsak, bence başka ülkelerdeki insanların da dillerini anlamadan onların trajedilerini, dramlarını hissediyor olmalıyız. Metaforlar ve simgesel anlatımla mültecilerin dramını anlatmak istedim. Amacım aslında bu dramı bütün dünyaya göstermekti. Bu yüzden uluslararası ve ulusal festivallere katıldım. İnsanların ne kadar haberi olursa o kadar tepki gösterebilirler diye düşündüm. Dilini bilmediğimiz insanların dramını, dilini bilmediğimiz insanlara anlatabilme fırsatı ancak sinemayla elimize geçiyordu. Ben de bunu yapmak istiyordum. "
Yalçınkaya, filmi izleyen insanlardan olumlu geri dönüşler aldığını ve bu konuda farkındalık oluşturabildiğinden dolayı mutluluk duyduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Hatay'ın Defne ilçesinde yaşayan 16 yaşındaki Yalçınkaya, haberlerde izlediği cansız bedenleri sahile vurmuş Suriyeli çocukların görüntüsünden etkilenerek duruma dikkati çekmek ve onların sorunlarını insanlara duyurmak için 2 yıl önce kısa film çekmeye karar verdi.
Daha önce film yapımı konusunda eğitim alan Yalçınkaya, anne-babası ve kuzeninin de desteğini alarak 5 dakikalık kısa film çekti.
- Parçalanmış bebekle simgeleşen bir trajedi
Yalçınkaya'nın "gözyaşı, elem, keder, matem" anlamlarına gelen "Tears" adını verdiği kısa filmi, annesiyle birlikte deniz kıyısında yürüyüş yapan Asya’nın, kendisine kolye yapmak üzere deniz kabuğu toplarken, kıyıya vurmuş bir oyuncak bebeğe ait parçaları bulması ile parçalanmış bir oyuncak bebekle simgeleşen bir trajedinin kaçınılmaz tanığı olmasını konu alıyor.
Filmle özellikle göçmen çocukların sesini duyurmaya hedefleyen Yalçınkaya, bugüne kadar İstanbul'da 10. Alev Kısa Film Yarışması'nda "en iyi film", Hatay'da 6. Antakya Uluslararası Film Festivali'nde "offical selection", İstanbul'da 9. Sinepark Kısa Film Festivali/Atlıkarınca Kategorisi "en iyi film", İstanbul'da 3. Seyfi Teoman Kısa Film Yarışması "jüri özel ödülü", İstanbul'da 16. Altın Boğa Uluslararası Kısa Film Festivali "en iyi 3. film", İstanbul'da Başka Sinema/Sinepark "kısa film özel seçkisi", Kıbrıs'ta Sinevizyon International Film Festivali "Official Selection", Rusya'da 4.McGuffin youth International Film Festivali "official selection" ve Marmaris'te düzenlenen 5. Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali'nde liselerarası "en iyi film" ödüllerini aldı.
- "Amacım bu dramı bütün dünyaya göstermekti"
Zeynep Yalçınkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aileleriyle birlikte çıktıkları umut yolculuğunda hayatını kaybeden çocukların görüntülerinin gözünün önünden bir an olsun gitmediğini söyledi.
Yalçınkaya, yaklaşık 2 yıl önce senaryosunu yazarak, yönettiği ve çektiği 5 dakikalık filmle göçmen çocukların yaşadıkları zorlukları ve acıları beyaz perdeye yansıttığını dile getirdi.
Katıldığı film festivallerinde bu dramı gözler önüne serdiğini ifade eden Yalçınkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşamın kaynağı olan denizle ilgili bir film yapmaya karar verdiğimde gözümün önüne direkt mülteci çocukların sahilde yatan ölü bedenleri geldi ve bu filmi yapmaya karar verdim. Filmde özellikle diyalog kullanmadım çünkü nasıl bir yabancı şarkının sözlerini anlamadan o şarkıyı hissedebiliyorsak, bence başka ülkelerdeki insanların da dillerini anlamadan onların trajedilerini, dramlarını hissediyor olmalıyız. Metaforlar ve simgesel anlatımla mültecilerin dramını anlatmak istedim. Amacım aslında bu dramı bütün dünyaya göstermekti. Bu yüzden uluslararası ve ulusal festivallere katıldım. İnsanların ne kadar haberi olursa o kadar tepki gösterebilirler diye düşündüm. Dilini bilmediğimiz insanların dramını, dilini bilmediğimiz insanlara anlatabilme fırsatı ancak sinemayla elimize geçiyordu. Ben de bunu yapmak istiyordum. "
Yalçınkaya, filmi izleyen insanlardan olumlu geri dönüşler aldığını ve bu konuda farkındalık oluşturabildiğinden dolayı mutluluk duyduğunu sözlerine ekledi.