Dr. Gökay Bilgin, “Bu yöntemin en büyük avantajı, var olan saçlara bir zarar vermeden, saç aralarındaki boşluklara odaklanarak daha sık ve daha doğal
saç ekimi işleminin yapılabilmesidir. Klasik tekniklere oranla iyileşme süreci hızlı olduğu için, normal hayata en kısa sürede dönülebilmektedir. Öncelikle bilgisayar destekli saç analiziniz yapılarak saç tellerinizin yapısı, kalitesi, saç dökülme potansiyeliniz, donör alanınızın yoğunluğu ve ekilebilecek greft sayınız hesaplanır. Tercihen, saçlarınız belli bir uzunlukta kesilir ve ön saç çizginizin tasarımı yapılmak üzere hazırlanır. Donör bölgesize lokal anestezi yapılarak ense bölgesi uyuşturulur. Sonrasında birer birer saç kökleri etrafındaki bir miktar doku parçası bırakılır ve zarar görmeden mikromotor yardımıyla alınır. Alınan saç greftlerinin doku ömrünün uzatılması ve kalitesinin korunması için, doku koruyucu solüsyon içerisinde tekli, ikili ve üçlü şekilde sınıflandırılarak bekletilir. Doku alım işlemi bittikten sonra,
saç ekimi yapılacak alanın lokal anestezi işlemi yapılır. Sonrasında, greft kalınlığına uygun olarak
implant kalemlerinin içine greftler tek tek yerleştirilir. Saç ekim işlemine, planlanmış olan ön saç çizgisinden başlanır ve kalemlere yerleştirilen greftler saçların doğal çıkış açılarına uygun bir biçimde ekilir. Bu sayede mevcut saçlar korunarak ekim işlemi tamamlanmış olur” dedi.
Dr.
Mehmet Erdoğan ise, “DHI
saç ekimi tekniğinde, kanal açılmadığından, kabuklanma süresi klasik tekniklere göre çok daha düşüktür ve iyileşme süreci çok hızlıdır. Saçlar, operasyondan sonra 5-6 gün kadar kabuklanma ve bu kabukların dökülmesi sürecini yaşar. 15-21 günde ‘şok dökülme evresi’ başlar, sonra da dökülme seyri
yavaşlar ve durur. 3. aydan sonra yeni saçların çıkışları gözlemlenebilir hale gelmektedir. 6. ayda, saçların yüzde 60-70 oranda çıktığını görebiliyoruz. 12. ayda ise, saçın son haline ulaşmış oluruz, saçların yüzde 99 oranında çıkmış olduğunu gözlemleriz” açıklamalarında bulundu.
