AK Partili Milletvekili Durgut Açıklaması 'Türkçe Ne Yazık Ki Yozlaştırıldı'
AK Parti İstanbul milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut, "Çok değil, 60 yıl önce yaşamış İstanbul şairi Yahya Kemal’i anlamak için elimize sözlük almak durumunda oluşumuz tüyler ürperticidir. Bu kopuş çok hazin ve düşündürücüdür" diyerek dilin yozlaştırıldığını ifade etti.

Kelimelerin de toplumlar gibi hafızaları olduğunu söyleyen Durgut, “Kelimeler olmadan hangi geçmişten söz edilebilir? Bakın, Tanrıöver nesilden nesle aktarılan kelimelerde gömülü derin manayı nasıl anlatıyor; ‘Dilimiz cedlerin bize miras bıraktığı en büyük servet, en büyük emanettir. Biz dilimizin kelimeleri içinde milli tarihimizin en eski seslerini duyuyoruz. Yavrularımızın hafızasına Türkçe kelimeler birer birer nakşoldukça onların ruhuna binlerce seneden beri cedlerin tecrübelerinden, felaketlerinden, zaferlerinden, hayat hakkındaki felsefelerinden süzülüp gelen bir hülasa damla damla akmış oluyor’. Deniz kıyılarında sedef kabuklarının içinden gelen uğultuyu dinlemişsinizdir. Şair der ki; ’Bu sedef kabuklarında duyduğunuz gürültüler denizin geçmiş fırtınalarına ait hatıralardır. Kelimeler bu sedef kabuklarına benzer; içlerindeki uğultular ataların, cedlerin uğultusu, onların nefesleridir” şeklinde konuştu.
Durgut sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dil üzerine yapılan bilimsel araştırmaların dışında şairler, ozanlarımız vardır ki onlar çağları delen sesleriyle aramızda yaşamaya devam ederler. Oysa şimdi, çok değil, 60 yıl önce yaşamış İstanbul şairi Yahya Kemal’i anlamak için elimize sözlük almak durumunda oluşumuz tüyler ürperticidir. Bu kopuş çok hazin ve düşündürücüdür. Bu noktaya nasıl geldiğimizi anlamak için Türkçe’nin son 80 yıllık serüvenini birlikte hatırlamalıyız. Türkiye’de dil inkılabı temel unsurları öz Türkçe olan milli bir dil oluşturmak gayesiyle başladı fakat sonradan bu gaye bütün unsurları öz Türkçe bir dil uydurmak şeklinde ne yazık ki yozlaştırıldı. Bu tutum, dilin politikaya alet edilerek toplumun bilgiden, hikmetten ve irfandan mahrum bırakılmasıdır. 1950 yılında devlet gücüyle dilde tasfiyecilik hareketine son verilse de 27 Mayıs darbesinden sonra tasfiyecilik hareketleri çok daha şiddetli ve acımasız bir hâl aldı ve ne yazık ki dilin anlatım gücü zayıflatıldı. Ahmet Haşim, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Nazım Hikmet gibi nice şairlere birbirinden güzel şiirler söyletmeye muktedir bu dil çoraklaşmaya başladı.
”
