CHP MYK Toplantısı
Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı: 'Trump'ın 'sizin ekonominizi mahvederim' twitlerine, iktidar kanadından neredeyse bir tepki yok. İktidar kanadı sus pus. O twitlere cevap vermek de CHP'nin Genel Başkanı'na ve sözcülerine düşüyor. Keşke iktidar biraz tarih okusaydı ve Johnson mektubu söz konusu olduğunda İsmet İnönü'nün göstermiş olduğu liderlik vasfının yüzde 1'ini gösterebilseydi' 'Görünen o ki Suriye konusuyla ilgili Trump ile Sayın Erdoğan arasında bir anlaşma var'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, ABD Başkanı Donald Trump'ın attığı twitlere iktidar kanadından tepki verilmediğini belirterek, "İktidar kanadı sus pus. O twitlere cevap vermek de CHP'nin Genel Başkanına ve sözcülerine düşüyor. Keşke iktidar biraz tarih okusaydı ve Johnson mektubu söz konusu olduğunda İsmet İnönü'nün göstermiş olduğu liderlik vasfının yüzde 1'ini gösterebilseydi." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı sonrası açıklamada bulunan Salıcı, Barış Pınarı Harekatı'nda şehit olan asker ve sivillere rahmet diledi.
Ekonomik kriz ile ilgili etkilerin sürdüğünü, açıklanan planların ve programların ekonomide güveni sağlayamadığını ifade eden Salıcı, bu kışın emekçiler ve dar gelirliler için çok zor geçeceğini, doğal gaza, elektriğe sürekli zam geldiğini belirtti.
Salıcı, "Türkiye ağır bir ekonomik krizin içinde, pençesinde. Bu ağır ekonomik krizden etkilenmeyen sadece sarayda yaşayan hanedan ve onların iş verdiği çevrelerdir. Onun dışında yurttaşlarımızın tamamı ağır bir ekonomik krizden etkileniyorlar." diye konuştu.
- "Erdoğan, şahsileştirilmiş dış politika anlayışıyla hareket ediyor"
Suriye'ye başlatılan harekattan sonra dış politikanın toplumun daha fazla gündeminde olduğunu aktaran Salıcı, şöyle devam etti:
"Recep Tayyip Erdoğan, şahsileştirilmiş bir dış politika anlayışıyla hareket ediyor. Yani bir hafta Trump ile konuşuyor, Trump ile ilişkilerimizin çok iyi olduğu ifade ediliyor. Sonra başka bir hafta Putin ile görüşüyor, Putin ile ilişkilerimizin iyi olduğu ifade ediliyor. Ama bir önceki hafta Trump ile yaptığı görüşmenin sonucunda Putin ile görüştüğü için Trump ile olan ilişkilerimiz bozuluyor, Putin ile olan ilişkilerimiz daha iyi hale geliyor. Yani şahsileştirilmiş, şahsi meselesi haline gelmiş bir dış politika izler durumda."
ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye'ye ağır hakaretler içeren sözler söylemeye devam ettiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da hedef aldığına dikkati çeken Salıcı, şu değerlendirmede bulundu:
"Trump'ın 'sizin ekonominizi mahvederim' twitlerine, iktidar kanadından neredeyse bir tepki yok. İktidar kanadı sus pus. O twitlere cevap vermek de CHP'nin Genel Başkanı'na ve sözcülerine düşüyor. Keşke iktidar biraz tarih okusaydı ve Johnson mektubu söz konusu olduğunda İsmet İnönü'nün göstermiş olduğu liderlik vasfının yüzde 1'ini gösterebilseydi. Keşke iktidar 1974'te Barış Harekatı öncesinde Sayın Bülent Ecevit'e yöneltilen yaptırımlardan, haşhaş krizi sırasında söylenenlerden ve Türkiye'nin verdiği cevaplardan biraz nasiplenebilmiş olsaydı.
Trump ile ilişkimiz öyle bir noktaya geldi ki, Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüleri, 'Trump iyi ama çevresi kötü' oyunu oynamaya başladılar. Aslında Türkiye'nin çıkarlarını savunan, Türkiye ile iş birliğini önemseyen Tayyip Erdoğan ile de iyi bir dostluğu olan bir Amerikan Başkanı var ama ne yazık ki etrafındaki kişiler, onun kadroları, onunla beraber olanlar buna izin vermiyorlar buna engel olmaya çalışıyorlar."
- "Türkiye tam anlamıyla parti devletine dönüşmüş"
Barış Pınarı Harekatı ile ilgili iktidar kanadından konunun ısrarla iç siyasete malzeme yapıldığını ileri süren Salıcı, şunları söyledi:
"Örneğin, Tayyip Erdoğan fetihten bahsediyor. Fetih nedir? Bir yere gidersiniz, alırsınız ve orada kalırsınız. Bizim Suriye'deki bu harekatı gerçekleştirirken ki amaç orayı fethetmek mi? Oysa tam tersini söylüyoruz. Biz tüm dünyaya, diyoruz ki, 'sınır güvenliğini Türkiye'nin sağlaması gerekiyor, terörle mücadeleyi yürütmesi gerekiyor.' Türkiye'nin barışa, huzura ve istikrara kavuşmasını istiyoruz, Suriye'nin barışa, huzura, istikrara kavuşmasını istiyoruz bu harekatın sonucunda. Ama bakıyorsunuz, bir gün sonraki il başkanları toplantısında Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı diyor ki, 'vatandaşlarımız gelsin partimize üye olsun.'
Aynı il başkanları toplantısında Suriye konusu görüşülüyor uzun uzun. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, 'birazdan Milli Savunma Bakanımız sizlere bu konuda bilgi verecek' diyor. Milli Savunma Bakanı, Adalet ve Kalkınma Partili il başkanlarına bilgi veriyor. Meclis'i bilgilendiren var mı? Hayır, Meclis'i bilgilendiren kimse yok. Bu tek adam rejiminde Meclis'e gelip de Türkiye'nin önündeki riskleri, yaşayabileceği sorunları ya da harekatın amaçlarını kapalı oturumda ya da Meclis'te milletvekillerine bilgilendirme yapmak gibi bir zorunluluk içinde hissetmiyor. Türkiye tam anlamıyla parti devletine dönüşmüş durumda, parti de bir hanedan partisine dönüşmüş durumda."
- "Suriye bataklığına girmemizin maliyeti nedir?"
Barış Pınarı Harekatı'nın Dışişleri Bakanlığı eliyle yürütülmediğini, diplomasinin hiç kullanılmadığını iddia eden Salıcı, Türkiye'nin yalnızlaştığını, uygulanan yanlış politikalar sonucunda Suriye'den 4 milyona yakın göçmenin Türkiye'ye geldiğini, bunlar için de 40 milyar dolar harcandığını dile getirdi.
Salıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Soruyoruz, 40 milyar dolar Türkiye'nin içinde harcandı. Peki Suriye bataklığına girmemizin maliyeti nedir? Türkiye'nin Türkiye sınırlarının dışında harcadığı para miktarı nedir? Ekonomiye gelen maliyet ne kadardır? Görünen o ki Suriye konusuyla ilgili Trump ile Sayın Erdoğan arasında bir anlaşma var. Bu anlaşmanın ne olduğunu biz biliyor değiliz. Bu anlaşmanın ne olduğunu, siyasi partiler ve milletvekilleri biliyor değil.
Ama Sayın Trump'ın attığı twitlerden görüyoruz ki, Türkiye'nin kişiselleşmiş, şahsileştirilmiş bir dış politikaya değil Türkiye'nin devlet geleneği üzerinden yürüyen risklerin doğru hesaplandığı, devlet hakkının ortaya çıktığı, siyasi partilerin görüşlerinin alındığı ve ihtiyaçların ne olduğunun açıkça bilgilendirildiği bir sürece ihtiyaç var."
- "Trump'ın attığı twitleri küçültmeye çalışan bir anlayış var"
Salıcı, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"ABD Başkanı Trump'ın tehditlerine iktidarın sessiz kaldığını söylediniz. Sayın Cumhurbaşkanı, Trump'ın konuşmaları için 'bu ifadeleri bu sürecin nükteleri olarak görmek istiyorum' dedi. Bunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Salıcı, şu karşılığı verdi:
"Sayın Erdoğan bunun bir nükte olduğunu söylemiş, Erdoğan, 'şakacı bir insan' demeye getiriyor anladığım kadarıyla. 'Ekonominizi yok ederim, daha önce de yaptım', bu cümlenin neresinde şaka var? Anlaşılan Sayın Erdoğan'a komik geliyor bu ifadeler ya da Trump'ı şakacı ve nüktedan bir insan olarak ortaya koyuyor. Daha önceki Amerikan Başkanları tarafından benzer ifadeler, örneğin Johnson mektubu sırasında Sayın İsmet İnönü'ye ifade edildiğinde Sayın İnönü bunu pek şakacı bulmamıştı. Bir liderlik örneği göstererek tepkisini ortaya koydu. Sayın Bülent Ecevit 1974'te Barış Harekatı öncesi ambargo söz konusu olduğunda da yaptı.
Ortada Trump'ın attığı twitleri küçültmeye, anlamsızlaştırmaya çalışan bir anlayış var. Çünkü cevap veremiyorlar. Mısır'a, Suudi Arabistan'a cevap veriyor. Ama bir zamanlar meydanlarda 'ey' diye başlayan cümleler kurduğu Trump'a cevap veremiyor, kendisi de Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri de cevap veremiyor."
Bir basın mensubunun, "Sezgin Tanrıkulu'nun Barış Pınarı Harekatı ile ilgili açıklamaları olmuştu. 'Savaş ve işgal' olarak nitelendirdi. MYK'de bu gündeme geldi mi?" sorusu üzerine Oğuz Kaan Salıcı, "MYK'de gündeme gelmedi. Partinin resmi görüşüdür az önce açıkladığım görüşler." ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı sonrası açıklamada bulunan Salıcı, Barış Pınarı Harekatı'nda şehit olan asker ve sivillere rahmet diledi.
Ekonomik kriz ile ilgili etkilerin sürdüğünü, açıklanan planların ve programların ekonomide güveni sağlayamadığını ifade eden Salıcı, bu kışın emekçiler ve dar gelirliler için çok zor geçeceğini, doğal gaza, elektriğe sürekli zam geldiğini belirtti.
Salıcı, "Türkiye ağır bir ekonomik krizin içinde, pençesinde. Bu ağır ekonomik krizden etkilenmeyen sadece sarayda yaşayan hanedan ve onların iş verdiği çevrelerdir. Onun dışında yurttaşlarımızın tamamı ağır bir ekonomik krizden etkileniyorlar." diye konuştu.
- "Erdoğan, şahsileştirilmiş dış politika anlayışıyla hareket ediyor"
Suriye'ye başlatılan harekattan sonra dış politikanın toplumun daha fazla gündeminde olduğunu aktaran Salıcı, şöyle devam etti:
"Recep Tayyip Erdoğan, şahsileştirilmiş bir dış politika anlayışıyla hareket ediyor. Yani bir hafta Trump ile konuşuyor, Trump ile ilişkilerimizin çok iyi olduğu ifade ediliyor. Sonra başka bir hafta Putin ile görüşüyor, Putin ile ilişkilerimizin iyi olduğu ifade ediliyor. Ama bir önceki hafta Trump ile yaptığı görüşmenin sonucunda Putin ile görüştüğü için Trump ile olan ilişkilerimiz bozuluyor, Putin ile olan ilişkilerimiz daha iyi hale geliyor. Yani şahsileştirilmiş, şahsi meselesi haline gelmiş bir dış politika izler durumda."
ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye'ye ağır hakaretler içeren sözler söylemeye devam ettiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da hedef aldığına dikkati çeken Salıcı, şu değerlendirmede bulundu:
"Trump'ın 'sizin ekonominizi mahvederim' twitlerine, iktidar kanadından neredeyse bir tepki yok. İktidar kanadı sus pus. O twitlere cevap vermek de CHP'nin Genel Başkanı'na ve sözcülerine düşüyor. Keşke iktidar biraz tarih okusaydı ve Johnson mektubu söz konusu olduğunda İsmet İnönü'nün göstermiş olduğu liderlik vasfının yüzde 1'ini gösterebilseydi. Keşke iktidar 1974'te Barış Harekatı öncesinde Sayın Bülent Ecevit'e yöneltilen yaptırımlardan, haşhaş krizi sırasında söylenenlerden ve Türkiye'nin verdiği cevaplardan biraz nasiplenebilmiş olsaydı.
Trump ile ilişkimiz öyle bir noktaya geldi ki, Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüleri, 'Trump iyi ama çevresi kötü' oyunu oynamaya başladılar. Aslında Türkiye'nin çıkarlarını savunan, Türkiye ile iş birliğini önemseyen Tayyip Erdoğan ile de iyi bir dostluğu olan bir Amerikan Başkanı var ama ne yazık ki etrafındaki kişiler, onun kadroları, onunla beraber olanlar buna izin vermiyorlar buna engel olmaya çalışıyorlar."
- "Türkiye tam anlamıyla parti devletine dönüşmüş"
Barış Pınarı Harekatı ile ilgili iktidar kanadından konunun ısrarla iç siyasete malzeme yapıldığını ileri süren Salıcı, şunları söyledi:
"Örneğin, Tayyip Erdoğan fetihten bahsediyor. Fetih nedir? Bir yere gidersiniz, alırsınız ve orada kalırsınız. Bizim Suriye'deki bu harekatı gerçekleştirirken ki amaç orayı fethetmek mi? Oysa tam tersini söylüyoruz. Biz tüm dünyaya, diyoruz ki, 'sınır güvenliğini Türkiye'nin sağlaması gerekiyor, terörle mücadeleyi yürütmesi gerekiyor.' Türkiye'nin barışa, huzura ve istikrara kavuşmasını istiyoruz, Suriye'nin barışa, huzura, istikrara kavuşmasını istiyoruz bu harekatın sonucunda. Ama bakıyorsunuz, bir gün sonraki il başkanları toplantısında Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı diyor ki, 'vatandaşlarımız gelsin partimize üye olsun.'
Aynı il başkanları toplantısında Suriye konusu görüşülüyor uzun uzun. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, 'birazdan Milli Savunma Bakanımız sizlere bu konuda bilgi verecek' diyor. Milli Savunma Bakanı, Adalet ve Kalkınma Partili il başkanlarına bilgi veriyor. Meclis'i bilgilendiren var mı? Hayır, Meclis'i bilgilendiren kimse yok. Bu tek adam rejiminde Meclis'e gelip de Türkiye'nin önündeki riskleri, yaşayabileceği sorunları ya da harekatın amaçlarını kapalı oturumda ya da Meclis'te milletvekillerine bilgilendirme yapmak gibi bir zorunluluk içinde hissetmiyor. Türkiye tam anlamıyla parti devletine dönüşmüş durumda, parti de bir hanedan partisine dönüşmüş durumda."
- "Suriye bataklığına girmemizin maliyeti nedir?"
Barış Pınarı Harekatı'nın Dışişleri Bakanlığı eliyle yürütülmediğini, diplomasinin hiç kullanılmadığını iddia eden Salıcı, Türkiye'nin yalnızlaştığını, uygulanan yanlış politikalar sonucunda Suriye'den 4 milyona yakın göçmenin Türkiye'ye geldiğini, bunlar için de 40 milyar dolar harcandığını dile getirdi.
Salıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Soruyoruz, 40 milyar dolar Türkiye'nin içinde harcandı. Peki Suriye bataklığına girmemizin maliyeti nedir? Türkiye'nin Türkiye sınırlarının dışında harcadığı para miktarı nedir? Ekonomiye gelen maliyet ne kadardır? Görünen o ki Suriye konusuyla ilgili Trump ile Sayın Erdoğan arasında bir anlaşma var. Bu anlaşmanın ne olduğunu biz biliyor değiliz. Bu anlaşmanın ne olduğunu, siyasi partiler ve milletvekilleri biliyor değil.
Ama Sayın Trump'ın attığı twitlerden görüyoruz ki, Türkiye'nin kişiselleşmiş, şahsileştirilmiş bir dış politikaya değil Türkiye'nin devlet geleneği üzerinden yürüyen risklerin doğru hesaplandığı, devlet hakkının ortaya çıktığı, siyasi partilerin görüşlerinin alındığı ve ihtiyaçların ne olduğunun açıkça bilgilendirildiği bir sürece ihtiyaç var."
- "Trump'ın attığı twitleri küçültmeye çalışan bir anlayış var"
Salıcı, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"ABD Başkanı Trump'ın tehditlerine iktidarın sessiz kaldığını söylediniz. Sayın Cumhurbaşkanı, Trump'ın konuşmaları için 'bu ifadeleri bu sürecin nükteleri olarak görmek istiyorum' dedi. Bunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Salıcı, şu karşılığı verdi:
"Sayın Erdoğan bunun bir nükte olduğunu söylemiş, Erdoğan, 'şakacı bir insan' demeye getiriyor anladığım kadarıyla. 'Ekonominizi yok ederim, daha önce de yaptım', bu cümlenin neresinde şaka var? Anlaşılan Sayın Erdoğan'a komik geliyor bu ifadeler ya da Trump'ı şakacı ve nüktedan bir insan olarak ortaya koyuyor. Daha önceki Amerikan Başkanları tarafından benzer ifadeler, örneğin Johnson mektubu sırasında Sayın İsmet İnönü'ye ifade edildiğinde Sayın İnönü bunu pek şakacı bulmamıştı. Bir liderlik örneği göstererek tepkisini ortaya koydu. Sayın Bülent Ecevit 1974'te Barış Harekatı öncesi ambargo söz konusu olduğunda da yaptı.
Ortada Trump'ın attığı twitleri küçültmeye, anlamsızlaştırmaya çalışan bir anlayış var. Çünkü cevap veremiyorlar. Mısır'a, Suudi Arabistan'a cevap veriyor. Ama bir zamanlar meydanlarda 'ey' diye başlayan cümleler kurduğu Trump'a cevap veremiyor, kendisi de Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri de cevap veremiyor."
Bir basın mensubunun, "Sezgin Tanrıkulu'nun Barış Pınarı Harekatı ile ilgili açıklamaları olmuştu. 'Savaş ve işgal' olarak nitelendirdi. MYK'de bu gündeme geldi mi?" sorusu üzerine Oğuz Kaan Salıcı, "MYK'de gündeme gelmedi. Partinin resmi görüşüdür az önce açıkladığım görüşler." ifadesini kullandı.